PKK neden TAK'a engel olmuyor?

PKK neden TAK'a engel olmuyor?

Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Sözcüsü Serhat Varto, Kürdistan Özgürlük Şahinleri'nin (TAK), PKK ile bağlantısı olmadığını belirtti. Varto, sivillere yönelik eylemleri reddettiklerini vurgularken, TAK'ın askeri bölgelere yaptığı saldırılara karşı olmadıklarını sözlerine ekledi.  

KCK sözcüsü, TAK üyelerinin PKK kamplarında eğitim gördüğü iddiasının yalan olduğunu ileri sürdü. Varto, Türkiye'nin batısında güvenlik güçlerini hedef alacaklarını ifade ederken, ''Çatışmalar devam ederse bunlar sadece bir bölgeyle, bir alanla sınırlı kalmaz. Bunlar hem sosyal, hem ekonomik hem de askeri olarak Batı'ya yansıyacaktır'' dedi.

BBC Türkçe'den Mahmut Hamsici'ye konuşan Varto'nun açıklamaları şöyle:

-TAK ile PKK arasındaki ilişki nedir?

TAK ile PKK arasında hiçbir organik ilişki yoktur, o ayrı bir yapılanmadır.

-Ankara’daki eylemleri TAK üstlendi ama bu eylemi PKK'nın yaptığı düşünülüyor. Eğer siz yapmadıysanız bunun sizin üzerinize kalmasından neden rahatsız değilsiniz?

Hareketimiz zaten açıklamalarını yapıyor. TAK'ın hareketimizle bir ilgisi yoktur. Hareketimizi de eleştiren bir örgüttür. Bizim de eylemlerine yönelik olarak eleştirilerimiz olmuştur. Ne eylemlerin de ne örgütün bizimle alakasının olmadığı yönünde açıklamalar yapıyoruz. Bu, ısrarla o tür eylemleri hareketimize mal etmek isteyenlerin kendi niyetleriyle ilgilidir.

-TAK saldırılarını gerçekleştiren kişilere bakıyoruz… Bazılarının fotoğraflarında fonda PKK bayrakları var. TAK, PKK lideri Abdullah Öcalan'a da bağlılığını bildiriyor. Ayrıca bazı kişilerin PKK kamplarında eğitim aldığı belirtiliyor. Bütün bunlara baktığımızda, PKK ve TAK'ın organik olarak ne kadar bağımsız olduğunu düşünebilir?

Bizim kamplarımızda eğitim gördükleri doğru değildir. Bizim sembollerimizi kullanmaları ise kendilerinin takdiridir. Birçok kesim, birçok güç çeşitli biçimlerde Kürt halkına mal olmuş değerleri, sembolleri kullanıyor.

-PKK, TAK'ın PKK'yla bağlantısını gösterecek bir sembolü kullanılmasını durdurma gücüne sahip değil mi? PKK neden durdurmuyor? İstese durdurabilir değil mi?

Tam olarak öyle değil. Bizim organik bağlantılarımız yok. Hareketimizin çizgisi bellidir, eylemleri de bellidir.

-Ancak arada bir organik olduğunu gösterecek bir takım şeylere PKK müdahale etmiyor gibi görünüyor…

Bizim açıklamalarımız zaten durumu ortaya koyuyor. Biz kendi farkımızı açıklamalarımızda zaten ortaya koyuyoruz.

-KCK, TAK'ın 2010'deki Taksim eylemi ardından TAK'ı bu tür eylemleri durdurmaya çağırdı ve eylemler durdu. Yine buradan da TAK'ın PKK'ya bağlı, en azından sözünü dinleyen bir örgüt olduğunu anlamıyor muyuz?

PKK büyük bir harekettir. Kürdistan'daki bütün hareketlerin zaman zaman içerisine girdikleri eylemlere ilişkin olarak açıklamalar yapıyor. Zaman zaman kimileri hareketimizin gücünü dikkate alarak ona göre kendilerini düzenleyebiliyorlar ama zaman zaman kendi bildiklerini yapıyorlar.

-Ama burada şunu gördük… KCK o açıklamayı yaptı, TAK'ın eylemleri hemen kesildi ve çok uzun süre de eylem yapılmadı. Buradan, güç ilişkisinden ziyade sözünü dikkate alma, bağlı olma sonucu çıkartılıyor…

Bunlar esasta öyle PKK'nin çağrılarıyla ilgili değil, içinde bulunulan süreçlerle ilgilidir. Şu anda bu tür eylemlerin gelişiyor olması devletin Kürdistan'da izlediği politikalarla ilgilidir. Türk devleti Kürdistan'da çok büyük katliamlar yaptı. Bu tür durumlarda bu tür tepkiler ortaya çıkabilir.

-2013’teki çağrınız ardından TAK'ın eylemlerini durduğunu düşünürsek, şu anda TAK, sizin tabirinizle "bir sonuç olarak bunu yapıyor" olsa dahi, bu eylemlerin sürmesi, PKK'nın da bu eylemleri durdurmak istemediği anlamına gelmiyor mu? Şöyle bir algı var: PKK durdurmak istese durdurur, demek durdurmak istemiyor...

O tam doğru bir algı değildir. Dediğim gibi süreçle ilgilidir. PKK'nin çağrılarının karşılık bulabilmesi için bir kez sürecin ona uygun olması gerekiyor. Bu doğrudan PKK'yle ilgili değil, süreçle ilgilidir. Ortada Kürdistan'da bu kadar katliam olurken, Kürt toplumunun kendisinde bile bu katliamlara çeşitli biçimlerde cevap verilmesi beklentisi vardır.

-Bu söylemden de TAK'ın eylemlerine olumlu yaklaştığınız anlamı çıkmıyor mu?

Hayır. Bizim eylem çizgimiz belli. Hareketimiz devletin doğrudan silahlı güçlerini hedefleyen bir harekettir. Onun dışında sivil hedefleri hedef almayı reddeden bir yaklaşımımız vardır.

-KCK yöneticisi Sabri Ok, ilk Ankara açıklamasından sonra saldırıyı yapan kişiden yoldaş diye bahsetti ve şunu söyledi: "Zinar yoldaşın eylemi askeri sonuçları itibarıyla büyük bir eylemdir. Bu eylemi TAK ya da başka bir güç üstlenmiş olabilir. Fakat Zinar yoldaşın eylemi her açıdan sahiplenilecek ve onur duyulacak tarihsel bir eylemdir". Buradan PKK'nın ilk Ankara eylemini savunduğu anlamı çıkıyor. Bu çok net, değil mi?

İlk eylem zaten askeri hedeftir. Biz de zaten Kürdistan'da ulaşabildiğimiz yerlerde askeri hedefleri hedefliyoruz. Bu bakımdan burada askeri hedeflere yönelik olumsuz bir yaklaşımımız yoktur.

-Sabri Ok'un açıklamasını kişisel bir açıklama olarak değerlendirmeyecek olursak, o halde PKK bu eylemle gerçekten onur duyuyor denebilir…

Kendisi zaten KCK'nin Yürütme Konseyi üyesidir. O sıfatla konuşmuştur.

-Bu yüzden bu açıklamayı kurumsal olarak PKK açıklaması olarak görebiliriz…

Bizim yaklaşımımız bellidir. Biz, sivilleri hedef alan eylemleri reddediyoruz, örgütlerin Kürt halkı üzerinde katliam uygulayan devlet güçlerine yaptıkları saldırıları destekliyoruz.

-Bu eylemi PKK destekliyor desek, yanlış değil o zaman…

Dediğim gibi bizim eylem çizgimiz bellidir. Sivil hedefleri reddediyoruz ama askeri hedeflere yönelik eylemler, o eylemi yapan örgütlerin kendi takdiridir. Orada Kürt halkının bir meşru savunma konumu olduğunu belirtebilirim.

-O halde sizin için desteklenebilecek bir eylem…

Değerlendirmemiz zaten yeterince açıktır.

-Bu ilk eylemde de ölenler arasında siviller de vardı. Bunun dışında, PKK'nın söyleminde yıllarca, asıl olarak çatışma bölgelerinde güvenlik güçlerini hedef almaktan bahsediliyordu. Bunları düşününce, bu saldırı yöntemi, PKK'nın kendi söylemi içinde savunabileceği bir yöntem mi?

Kürdistan'da Türk devletinin halkımıza karşı topyekûn bir savaş başlatmasıyla beraber biz de yeni bir direniş yaklaşımı içerisine girdik. Artık daha çok kentlerde yoğunlaşan, gençlerin başlattığı öz savunma direnişlerini destekleme yaklaşımı içerisine girdik. Bu, yeni bir savaş, yeni bir mücadele biçimdir. Bu, yoğunlaşarak gelişecektir. Önce Kürdistan kentlerine yayılacak ardından da Türkiye'ye doğru bir yayılma eğilimi içerisine girecektir.

-TAK’ın ikinci Ankara saldırısıyla ilgili değerlendirmeniz nedir?

Halkımızın kendisini savunma hakkı vardır fakat bu hak, doğru temelde kullanılmalıdır. Sivil hedeflere yönelik eylemler olmamalıdır. Bu, hareketimizin savunduğu ideolojik çizgiye terstir. Biz sadece Kürtlerin mücadelesini vermiyoruz. Türkiye'deki tüm halkların eşit, özgür ve kardeşçe yaşaması için mücadele veriyoruz. Dolayısıyla bu tür eylemler bizim hedeflerimize zarar veren eylemlerdir. Herkesi de bundan kaçınmaya çağırıyoruz. Devletin güçlerine yönelik eylem geliştirirken halkların bir arada yaşama istek ve iradesine zarar veren tutumlardan uzak durulması gerektiğini düşünüyoruz.

-Bu anlamda TAK'a kendi kanallarınızla bir çağrı yaptınız mı?

Bunu zaten buradan söylüyoruz. Bu açıktır.

-TAK’a bu yönde kurumsal bir çağrı yapacak mısınız?

Bizim değerlendirmelerimiz zaten herkese ulaşıyor, herkes de mutlaka kendine göre değerlendirecektir.

-Daha somut soracak olursam… 2013 Taksim saldırısı üzerinden bir çağrı yapmıştınız, yine böyle bir çağrı yapmayı düşünüyor musunuz?

Bunlar çağrılarla ilgili değildir, yaşanan durumlarla ilgilidir. İkinci saldırıda sivil kayıplar söz konusudur. TAK'ın açıklaması da esas hedeflerinin siviller olmadığı, polis noktası olduğu ama ulaşmadan patlamanın olduğu yönünde. Kendileri zaten üzüntülerini belirtmişlerdir. Sonuçta bu kadar sivil can kaybı vardır ve bu bizim savunduğumuz, halkların birliğine, ya da bizim savunduğumuz eylem çizgisine uygun değildir. Dolayısıyla bunu desteklememiz, onaylamamız mümkün değil.

-KCK’nın açıklamalarında bugüne kadar hep bahardan sonra çatışma sürecinin farklı olacağı belirtildi. PKK bundan sonra nasıl bir taktik izleyecek?

Hükümet, Erdoğan (7 Haziran seçimlerindeki) halk iradesini tanımadı, bu iradeye karşı darbe yaptı ve saldırıya geçti. Bu iradeye karşı halkımız öz yönetimlerini ilan etti. Çatışmalar şimdi kentlerde yoğunlaşmış durumdadır. İlan edilen YPS'lerle bunun sürdürüleceği görülmektedir. Buna bir katkı sunup mücadeleyi hem kırsal alanda hem de kentlerde geliştirmek devletin halkımıza yönelik saldırılarını kırmanın bir yöntemi.

-Buradan kırsal kesimde de çatışmaların artacağı anlamını mı çıkartmak gerekiyor?

Zaten şimdiye kadar kentlerde yürütülen çatışmaları sivil savunma güçleri yönetiyor. Gerilla şimdiye kadar o çatışmalara müdahil olmuş değilmiş henüz.

-Yani bundan sonra olacak diye mi anlamalıyız?

Bu saldırılar karşısında gerillanın sessiz kalması beklenemez. Gerilla aktif bir biçimde devreye girecektir.

-Eylemleri Türkiye'ye yaymaktan bahsettiniz. Bununla ne demek istiyorsunuz?

90'lardaki savaş şu durumu ortaya çıkardı. Büyük bir Kürt nüfusu Türkiye'ye doğru kaydı. Bu savaş ayrıca Türkiye'deki demokrasi, devrim güçlerini ayrıca güçlendirdi. Şimdiki mücadelenin de bu trendi izleyerek önce Kürdistan'a sonra da yavaş yavaş Türkiye'ye yayılacağını söyleyebiliriz.

-Yani, PKK bundan sonra Türkiye'nin batısında da mı güvenlik güçlerini hedef almayı hedefliyor?

Mutlaka. Bu çatışmalar devam ederse bunlar sadece bir bölgeyle, bir alanla sınırlı kalmaz. Bunlar hem sosyal, hem ekonomik hem de askeri olarak Batı'ya yansıyacaktır.

-PKK 1990'larda çatışmaların en yoğun olduğu dönemde Batı kentlerinde yoğun saldırı yapmayı tercih etmemişti. Yani şimdi yeni bir taktik mi izleyecek?

Kuşkusuz savaşın kentlerde yoğunlaşmasıyla beraber Kürdistan'da toplumun önemli bir bölümü savaşın bir parçası oluyor. Böyle bir savaşın Batı'ya yansımaması beklenemez. Farklı boyutlar kazanarak Türkiye'deki kentlere de sıçraması bu işin doğal bir sonucu olarak gelişecektir. Çatışmalar gerçekten çok yoğunlaşırsa çok uzun olmayan bir süre içinde bütün toplumun bundan etkilenmesi, bütün toplumun çeşitli biçimlerle bu çatışmanın bir parçası olması beklenecek bir gelişmedir.