Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Yalçın Kaya, "8 günlük hipnoz seanslarıyla kekemelere 8 günde tekerlemeleri bile söyletmeye başlattığım yöntemle ilgili bilimsel makale, uluslararası bilimsel bir dergide yayınlanacak" dedi. Kaya, yaptığı açıklamada, kekemeliğin 46 kromozomdan 12'si ile sonraki nesillere taşındığını, ancak genetik alt yapısı olmasına karşın duruma bağlı bazı etkenlerle ortaya çıktığını belirtti. Bu faktörler ortadan kaldırıldığında son derece iyi sonuçlar alındığını, konu üzerinde yaptığı uzun süren çalışmalarla bu durumu kanıtladığını ifade eden Kaya, şunları kaydetti:
"8 günlük hipnoz seanslarıyla kekemelere tekerlemeleri bile söyletmeye başlattığım yöntemle ilgili bilimsel makale, kısa süre içinde uluslararası yayın yapan International Journal of Clinical and Experimental Hypnosis isimli dergide yayınlanacak. Adını bile söylemekte zorlanan kekemeler, bu terapi yöntemiyle en zor kelimeleri bile, 8 günde normal insanlar, hatta onlardan bile iyi söylemeye başlıyor. Dünyadaki en son çalışmalarda kekemelerde, ancak 30-40 haftalık terapiler sonunda iyileşmeler sağlanıyor ve bu iyileşmelerin oranı yüzde 76'larda kalıyor. Fakat benim yöntemimle hemen hemen tüm vakalarda bu orandaki iyileşmeler, 4. ve 5. günlerde gerçekleşiyor. Bu iyileşmeler ileri günlerde yüzde 100'lere yaklaşıyor." Kekemelerin konuşmalarındaki gelişmeleri içeren video filmlerle de desteklenen çalışmayla ilgili bilimsel makalenin, dünya literatüründe önemli bir yer tutacağını tahmin ettiğini belirten Kaya, "Çok iddialı olacak ancak, bu çalışma, dünyada bugüne kadar bu konuda yapılan bütün çalışmaları alt üst edecek" diye konuştu. Kekemelik probleminin daha çok zekâ düzeyi yüksek insanlarda oluştuğunu belirten Dr. Kaya, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Hipnoza girebilme konusunda gerekli olan en önemli şart, yüksek zekâ ve konsantre olabilirlik özelliğidir. Bunun da terapide işi kolaylaştıran en önemli unsur olduğu bilinmektedir. Doğumda uygulanan vakum veya travma sonucu oluşan lezyon gibi nedenlerle dokuda harabiyet olmuşsa, bu tür vakaların iyileşmesi mümkün değildir. Ancak kekemelerin büyük bir çoğunluğu korku, güvensizlik, öz güven eksikliği, konuşmanın kinestezik zincirinde bozukluk, pedagojik ve diksiyonel bozukluk, baskı gibi nedenlerden kaynaklıdır. Bütün bunlar birbiriyle ilişkilidir ve ancak aynı tabloda değerlendirilmesiyle iyi sonuçlar alınabilir. Uyguladığım yöntemde kekemeliğe yol açan tüm faktörler aynı tabloda değerlendiriliyor ve kişideki tüm boşluklar dolduruluyor."
(AA)