Kemikler 35’inde zayıflamaya başlıyor

Kemikler 35’inde zayıflamaya başlıyor

Kemik yoğunluğu ve kalitesinde zirve değerler 17 ile 35 yaşlar arasında kazanılıyor. Kemik kitlesi 35 yaşından sonra kayıp yönünde ilerliyor.   Kemik yoğunluğu ve kalitesinde 35 yaşın önemine vurgu yapan uzmanlar, bundan dolayı genç erişkinlikteki beslenme alışkanlıkların insanın tüm hayatı boyunca kemik sağlığını etkileyecek sonuçlar doğurduğunu söylüyor. Yani kemik erimesinden korunmak için sadece yaşlılıkta değil, hayat boyunca beslenmeye dikkat etmek gerekiyor.

Kuruyemiş ve baklagil kemiklere çok faydalı

Kemiklerin asıl yapıtaşını kalsiyum ve proteinler oluşturuyor. Kemiklerin kalsiyum ihtiyacı büyüme döneminde, hamilelikte, menopoz sonrasında ve yaşlılıkta daha fazla. Kalsiyum ihtiyacı süt ve süt ürünlerinden, koyu yeşil yapraklı sebzelerden, kuruyemişlerden ve baklagillerden sağlanabiliyor. Kemik yapısında proteinler de önemli çünkü kemiğin esnekliğini ve kalsiyum kristallerinin bir arada durmasını sağlıyor. Proteinler ise hayvansal gıdalar, yumurta, balık ve baklagillerden elde edilebiliyor.

Kemiklere kalsiyumun yerleşmesi için D vitamini şart. Kalsiyumun kemiklere yerleşmesinde sportif aktivite ve hareketliliğin de önemli yeri bulunuyor. D vitamininin en önemli kaynağı güneş ışığı. Güneş ışığı sayesinde ciltte D vitamini oluşturuluyor. Diğer D vitamini kaynakları ise balık, balık yağı ve yumurta. Sonuç olarak kemik sağlığını korumak ve kemik erimesinden kaçınmak için doğru ve yeterli beslenme, güneş ışığına maruz kalma ve sportif aktiviteler tüm ilaçlardan ve tedavilerden önce geliyor.

Eklem kireçlenince hareket azalıyor

Kemiklerin eklem yüzlerinde kıkırdaklar yer alıyor. Kıkırdak parlak, pürüzsüz, kaygan ve 3-4 mm kalınlığında sert bir tabaka. Kıkırdak eklemin ağrısız ve rahat hareket etmesini sağlıyor. Kıkırdağın doğal yapısı romatizmal hastalıklar, eklem iltihabı, kırık, yaşlanmaya bağlı aşınma gibi nedenlerle bozulabiliyor. Sonuçta kıkırdak yüzeyi aşınır, parlaklığını kaybeder ve pürtüklü, girintili çıkıntılı bir hal alıyor. Böylelikle eklem kireçlenmesi (artroz) denen eklemin ağrılı ve hareketlerini kısıtlayan hastalığı ortaya çıkıyor. Zaman içinde bu bozukluklar hastanın hareketlerini günlük işlerini yapamayacak derecede kısıtlıyor. Hastanın hareket özgürlüğü ortadan kalkıyor.

Eklem kireçlenmesinde tedaviye adale güçlendirici egzersizler, ağrı kesici ve kıkırdak geliştirici ilaçlar, kilo verme ve fizik tedavi yöntemleri ile başlanıyor. Hastalığın ilerlediği ve bunların yetersiz olduğu noktada cerrahi girişimler ve eklem protezi ameliyatları gerekebiliyor. Eklem protezi ameliyatlarında kıkırdağın aşınan kısmı çıkarılıp yerine metal, seramik vb. malzemelerden yapılmış yapay eklemler yerleştiriliyor. Protez yapılan hastalar yıllarca ağrısız olarak yaşamlarını sürdürebiliyor, eski günlerine büyük oranda geri dönebiliyor.

Kaslar spor yaptıkça güçleniyor

Kaslar da vücudun hareket gücünü sağlayan kısımlarını oluşturuyor. Sağlıklı kaslar için iyi bir kan dolaşımı, beynin emirlerini hatasız şekilde iletecek bir sinir sistemi gerekiyor. Gerisi çalışmaya kalıyor. Kasların tepkisi çok net yani ne kadar çalıştırırsanız o kadar güçlü ve işe yarar oluyorlar. Çalışmayı kestiğiniz anda hızla köreliyorlar. Bu nedenle sağlıklı bir iskelet sistemi sürekli işleyen bir iskelet sistemidir. Sağlıklı ve güçlü kaslar için düzenli spor yapmak gerekiyor. En azından her yaş için düzenli ve ritmik yürüyüş hem kasları zinde tutacak hem de kemiklerin tekrarlayan yük alması sayesinde mineral içeriğinin güçlenmesini sağlıyor. Eklemlerin kaslar sayesinde dengeli hareketi, bağların kontrolünde gerçekleşiyor. Bağlar eklemlerde hareketin yönünü ve sınırını belirleyerek stabilitesini sağlıyor. Bu nedenle bağ yaralanmalarının çok önemsenmesi ve tedavi edilmesi gerekiyor. Eklem bağlarını korumada en önemli olan, gereksiz zorlanmalardan kaçınmak ve spora başlamadan önce eklemin ısınmasını sağlayıp bağlara esneklik kazandırmak oluyor.