12 Eylül 1980 darbesinin ardından 1982 Anayasası ile Cumhurbaşkanı seçilen Kenan Evren'in en sert çıkışlarından bazıları 1915'te yaşananlarla ilgiliydi.
Evren'in bu konuya odaklanmasının nedenlerinden biri ASALA'nın eylemlerinin en yoğun döneminde Çankaya'da olmasıydı.
Serdar Korucu'nun CNN Türk'te yayımlanan haberine göre, Kenan Evren'in ilk yılında Ermeni kıyımı tartışmasını gündeme getiren Financial Times'ın röportajı oluyordu. 1981 yılının Mayıs ayındaki söyleşide Evren'in çözüm önerisi Kürt sorununa bakışı gibiydi. Neden olarak komünizmi işaret ediyor, sorunun aslında bulunmadığını söylüyordu:
"Ermeni ve Kürt problemleri denen konular, Türkiye'ye karşı uluslararası komünizm tarafından yapma konular olarak kullanılmaktadır. Türkiye'de ne nitelik ne de nicelik bakımından bir Ermeni sorunu vardır. Türkiye dışındaki bazı Ermeniler uluslararası komünizmin kuklaları olmuşlardır. Kürt konusuna gelince, Türkiye'de hiçbir zaman Kürt-Türk ayrımı olmamıştır. Onlar da Orta Asya'dan gelmiş Türk boylarından bir koldur."
Ancak sorun olarak görmese de Evren'in mitinglerinde Ermeniler dönem dönem gündeminde olacaktı. Bu konuşmalarını özellikle de 1915 öncesinde Ermenilerin yoğun yaşadığı şehirlere "denk" getiriyordu. Kenan Evren'in 19 Ekim 1981'de Malatya'da yaptığı konuşmasına göre Türkiye'nin de, Osmanlı'nın da Ermeni meselesi olmamıştı:
"Bizim Ermeni meselesi diye bir meselemiz tarih boyunca olmamıştır, bugün de olmamıştır, yarın da olmayacaktır. Türkler hiçbir zaman Ermeni devletinden toprak almamıştır. Bunu eski nesil Ermeniler bilirler."
Evren konuşmalarında belki bilerek belki bilmeyerek resmi tarihin aksini söyleyen çıkışlarda da bulunuyordu. Bunlardan biri 12 Haziran 1981'de Amasya'daki konuşmasında, Ermenilerin tarih boyunca toprak talebinin olmadığına yönelikti:
"Atatürk devrinden beri, hatta Osmanlı İmparatorluğu'nun en zayıf döneminden beri niye bizden toprak istemediler de şimdi toprak istemeye başladılar? Çünkü memlekette kargaşalık iç savaş tehlikeleri başlayınca, akbabaların leşlere üşüştükleri gibi bunlar da acaba bizden bir şey koparabilir miyiz diye seslerini yükseltmeye başladılar."
Kenan Evren, aynı konuşmasında yurtdışında Ermenilere ait mekanlardaki patlamalara yönelik Türkiye'yi hedef alan eleştirilereyse sert yanıt veriyordu: "Eğer böyle bir teşkilat kuracak olursak böyle acemice işler yapmayız, bizi buna mecbur etmesinler, sabrımız taşmak üzeredir."
Evren konuşmalarında Ankara'nın yurtdışındaki Ermenileri uyarırken Türkiye'deki Ermenilere de "güven" mesajının altından gözdağı veriyordu. Ermenilerin tedirginliğinden iftihar duyduğunu açıkça belirtmekten geri kalmıyordu:
"Ama iftiharla söyleyebilirim ki, yurt içindeki Ermeni vatandaşlarımız bunların yaptıklarından tedirgin olmaktadırlar, katiyen tasvip etmemektedirler, yurt içindeki Ermeni vatandaşlarıma da teşekkürlerimi ve en iyi dileklerimi ulaştırıyorum."
Yurtdışındaki ASALA eylemlerinin dozunu artırarak sürmesi Evren'in mesajlarını daha da sertleştiriyordu. 30 Ocak 1982'de Kenan Evren "Ermeni terörü" diye adlandırdığı hareketin "soy"unu hedef alıyordu:
"Yüreklerinde kinden başka duygunun bulunmadığı insanlığın yüz karası haline gelen soysuzların ülkemizin yurt dışındaki temsilcilerine ve çalışma yerlerine yönelttikleri saldırıların bir yenisini oluşturan bu olayı milletçe, şiddetle ve nefretle kınıyoruz"
Los Angeles'taki ASALA eyleminin sonrasında tansiyon yükselirken 12 Şubat 1982'de Türkiye'deki Ermeni Patriği Şınorhk Kalustyan ve beraberindeki Ermeni dini temsilcileri kabul eden Evren, olumlu yorumları kabul etmesinin ardından "kendilerinden intikam alınmayacağı"nı duyuruyordu. Bu da onun "hoşgörü" mesajıydı:
"Tüm Türk vatandaşları gibi Ermeni vatandaşlarımızın da 12 Eylül Harekatıyla beraber olduğunu ve bunu gönülden desteklediğini zaten biliyordum. Bunu bir defa da zatıalinizin ağzından işitmek beni son derece sevindirdi. … Biz dışarıdan yapılan bu gibi menfur cinayetlerin öcünü buradaki Ermeni vatandaşlarımızdan almayı hiçbir zaman hatırımızdan geçirmedik. Hiçbir Türk vatandaşı bunu zaten düşünmemiştir."
ASALA'nın Esenboğa eylemi gibi olaylar gerilimi tırmandırırken, Evren yaşananları "sinsi bir savaş" diye nitelemeye başlamıştı. Konuşmalarının tonu sertleştikçe tarihin sayfaları daha sık karıştırılır oluyordu. 27 Kasım 1982'deki Kars ziyaretinde Kenan Evren, "Türk toprakları" vurgusu yapıyordu.
"Kars'ı bizden koparmak isteyenler daha önceleri de çok oldu. Kendisini bilmez birtakım ecnebiler bu toprakları Ermenistan sınırları içinde göstermek istediler. Bu topraklar Türk topraklarıdır. Kimsenin topraklarımız üzerinde hakkı yoktur ve öyle kalacaktır."
Evren'in bu sözleri söylerken aklının hep bir yanında 1915'in olduğunu ise 1983 yazında Niğde'deki konuşmasında ortaya çıkacaktı. 70'li yılların çatışmalarından sorumlu olanların "ırksal olarak" Türk olamayacağını "Sizler bu vatan hainlerine nasıl Türk dersiniz? Ben onların kanında Türk kanı olduğundan şüpheliyim" sözleriyle savunan Kenan Evren, soykırım tartışmasına girmeden, 1915'teki acıların sorumluluğunu Ermeniler'e ait olarak görüyordu:
"1915'te de Ermenilere karşı savaşı biz başlatmadık. O tarihte başlattıkları savaşın sonunda nasıl hüsrana uğradılarsa bu savaşın sonunda da aynı şekilde hüsrana uğrayacaklardır."
PKK 15 Ağustos 1984 Eruh-Şemdinli'de baskın düzenlerken Evren bunu da Ermenilere bağlayacaktı. Örgütün adını anmasa da Evren, Ekim 1984'te Kars'ta yaptığı konuşmasında Ermenileri işaret ediyordu:
"Bunlar sözüm ona güçlerini göstereceklerdi. O bir avuç çapulcu, halkın kendi yanlarında yer alacağını sanıyorlardı. Ülkeye Marksizimi, Leninizmi getirip sonra da ülkeyi böleceklerdi. Bir kısmını da belki Ermenilere vereceklerdi. Maksatları buydu"
Kenan Evren "24 Nisan" tartışmaları alevlendiğiyse Ankara'nın reflekslerini yineliyordu. 1987 yılının Mart ayında Erzurum'un Alacaköy'üne gönderdiği açıklamanın altında "Biz değil Ermeniler katletti" mesajı yatıyordu:
"Ermenilerin birçok masum vatandaşımızı nasıl haince katlettikleri, Alacaköyümüzün yanı sıra yurdumuzun çeşitli yörelerinde bulunan toplu mezarlarla gün ışığına çıkmıştır. İnsanlık adına, yüz kızartan bu acı gerçekler karşısında bazı ülkelerin hala Ermeni iddialarını ciddiye alma eğilimi içinde bulunmaları üzücüdür"
… Bir müddet sonra, "Doğu bölgesinde vaktiyle bir tarihte Ermenistan vardı. O toprakları Ermenilere ver diyecekler. Evvela böyle bir adım atmışlardır, arkasından bu şekilde bir talep gelecektir. Ama güçleri varsa kudretleri varsa gelsinler, alsınlar. … Şimdi gene güçleri yetiyorsa gelsinler, denesinler. Denesinler de cevaplarını alsınlar."