Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, cezaevini eşi Başak Demirtaş olduğunu söyleyerek arayıp “trafik kazası yaptıklarını; büyük kızının iç kanaması olduğunu ve hastanede yoğun bakımda yattığını” söyleyerek telefon görüşmesi talep eden Ş.P. adlı kişiyle ilgili “ısrarlı takip, kişilerin huzur ve sükununu bozma, tehdit, suç uydurma” gerekçesiyle yapılan suç duyurusuna, savcılık “kovuşturmaya yer yoktur” kararı verdi. T24’e konuşan Demirtaş'a yakın kaynaklar, söz konusu kişi hakkında manevi tazminat davası açacaklarını söyledi.
Erzurum’da yaşayan Ş.P. adlı bir kadın, 31 Ekim 2022 tarihinde Edirne Cezaevi’ni arayarak kendisini Başak Demirtaş olarak tanıttı. Ş.P., "Diyarbakır çıkışı Çınar ilçesi yakınlarında trafik kazası yaptıklarını, büyük kızının iç kanaması olduğunu ve hastanede yoğun bakımda yattığını" belirterek Demirtaş ile telefon görüşmesi gerçekleştirmek istedi.
Yaşananların iletildiği ve büyük bir panik yaşayan Demirtaş, kardeşi ile yaptığı telefon görüşmesinde böyle bir kazanın söz konusu olmadığını öğrendi.
Olaydan sonra cezaevi yönetimi ve Demirtaş’ın avukatları, arayan kişinin tespiti ve “ısrarlı takip, kişilerin huzur ve sükununu bozma, tehdit, suç uydurma” suçlarından Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Soruşturma dosyasında olay şöyle anlatıldı:
“Yapılan asılsız ihbara ilişkin olarak Kurum görevlilerince düzenlenen 31.10.2022 tarihli tutanak incelendiğinde, 31.10.2022 tarihinde saat 13.00 civarında kurumu telefonla arayan bayan bir şahsın kendisini tutuklu Selahattin DEMİRTAŞ'ın eşi Başak DEMİRTAŞ olarak tanıtarak, üzgün bir ses ile trafik kazası yaptıklarını, büyük kızlarının yoğun bakımda ve durumunun ciddi olduğunu, tutuklu ile telefon görüşü yapmak istediğini beyan ettiği, arayan kişiye infaz bürosunun böyle bir yetkisinin bulunmadığının ve nöbetçi müdürlüğü arayarak talebini iletmesinin söylenildiği, sonrasında Kurumun nöbetçi müdürlüğünün aranarak, kendisini tutuklu Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş olduğunu beyan eden bayan şahsın üzgün ve ağlamaklı bir ses tonu ile Diyarbakır çıkışı Çınar ilçesi yakınlarında trafik kazası yaptıklarını, büyük kızının iç kanaması olduğunu ve hastanede yoğun bakımda yattığını belirterek tutuklu ile telefon görüşmesi yapmak istediğini söylediği, Kurum nöbetçi Müdürlüğünce kendisine telefon ile görüştürülmesinin mümkün olmadığı, ancak tutuklunun talep etmesi halinde bu haftaya ait telefon hakkını kullanabileceğinin söylendiği, durumun aciliyeti üzerine tutuklu Selahattin Demirtaş'a yapılan telefon görüşmesi hakkında bilgi verilerek talep etmesi halinde bu haftaya ait telefon hakkının kullandırılabileceğinin söylenildiği, talebi üzerine telefon görüşmesi yaptırılan tutuklunun, kardeşi ile yaptığı telefon görüşmesi ile böyle bir kazanın söz konusu olmadığını öğrendiği, yapılan inceleme sonucunda arayan numaranın 0 5*** nolu telefon numarası olduğunun tespit edildiği hususlarının tutanak altına alındığı görülmüştür.”
Şüpheli Ş.P.’nin talimat yolu ile alınan ifadesinde, telefonun kendisi üzerine kayıtlı olduğunu ve kendisinin kullandığını kabul ederek, “Ancak ben Edirne Cezaevini hiç aramadım. Evde annem ve çocuğumla birlikte yaşamaktayım. Edirne Cezaevi’ni kimin aradığına dair bir fikrim de yoktur. Benim Selahattin Demirtaş'la hiç ilgim yoktur. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Bu hususta söyleyeceklerim bundan ibarettir” dediği öğrenildi.
Demirtaş' yakın kaynaklar, şüpheli Ş.P.’nin kendisini “siyasetçi” olarak tanıttığı sosyal medya hesaplarına dikkati çekti; öte yandan Ş.P.’nin bir satış sitesinde Mart 2021 tarihli “milletvekili rozeti” satış ilanı açtığını ifade etti.
Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13 Ocak tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı şöyle:
"Israrlı takip suçu yönünden yapılan değerlendirmede; 5237 sayılı TCK.nın 123/A maddesinde düzenlenen ısrarlı takip suçunun oluşabilmesi için " Israrlı bir şekilde; fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olunması'' gerektiği, ısrarlı takip suçunun oluşması için gerekli olan ısrar unsurunun somut olayda gerçekleşmediği anlaşıldığından bu suç yönünden bu nedenle,
Tehdit suçu yönünden yapılan değerlendirmede; 5237 sayılı TCK.nın 106/1. maddesinin ilk cümlesinde: “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” denilmek sureti ile tehdit suçunun yaşama hakkına, vücut bütünlüğüne veya cinsel dokunulmazlığa yönelebileceğinin belirtildiği, aynı maddenin ikinci cümlesinde ise: “Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.” şeklinde, tehdidin birinci cümlede sayılanlar dışındaki sair bir değere yönelik olması durumunun yaptırım altına alındığı göz önüne alındığında, somut olayda şüpheliye isnat edilen eylemin tehdit suçunun yasal unsurlarını taşımadığı anlaşıldığından bu suç yönünden bu nedenle,
Suç uydurma suçu yönünden yapılan değerlendirmede; 5237 sayılı TCK.nın 271/1. Maddesinde düzenlenen suç uydurma suçunun oluşabilmesi için "İşlenmediğini bildiği bir suçu, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar eden ya da işlenmeyen bir suçun delil veya emarelerini soruşturma yapılmasını sağlayacak biçimde uydurulması" gerektiği, somut olayda şüpheliye isnat edilen eylemin suç uydurma suçunun yasal unsurlarını taşımadığı anlaşıldığından bu suç yönünden bu nedenle,
Şüpheliye isnat edilen eylemin TCK’da ve ceza normu taşıyan özel kanunlarda yazılı herhangi bir suçu oluşturmadığı anlaşılmakla şüpheli hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına; kararın müşteki vekiline ve ifadesi alınmış olan şüpheliye tebliğine, müştekinin tazminat yönünden hukuk mahkemesine başvurmakta serbest olduğuna, suçtan zarar görenin kararın kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içinde Edirne Sulh Ceza Hakimliği’ne itirazı kabil olmak üzere CMK 172.ve devamı maddeleri gereğince karar verildi.”