Henüz birkaç günlük bebekken Kızılay’dan verilen kanla HIV virüsü bulaşan İzmirli Y.O. 21 yıl sonra Kızılay’a milyonluk maddi tazminat davası açacak. Davayı açmak için Dünya AIDS Günü’nü özellikle seçtiğini belirten Y.O. hastalık toplumdan dışlanıp meslek sahibi olmadığını, hayatını idame ettirecek maddi olanakları kendi başına sağlayamadığını söyledi.
Yüzde 50 engelli raporu bulunan ve iş göremez durumdaki Y.O. hastalık yüzünden hem fiziki hem de psikolojik sorunları nedeniyle hayatını idame ettirecek maddi olanakları kendi başına sağlayamadığı, kendi suçu olmadan bulaşan virüs nedeniyle toplumdan dışlanıp meslek sahibi olamadığı için dava açtığını söyledi. Hürriyet'ten Banu Şen'in haberine göre Y.O.’nun ailesi yıllar süren hukuk mücadelesinde sadece manevi tazminat davası açmış, yasal faiziyle birlikte Kızılay ve Sağlık Bakanlığı’nı toplam 948 bin lira ve ömür boyu tedavi masraflarını ödemeyi kabul etti.
İzmirli minibüs şoförü baba ile ev hanımı annenin ilk çocuğu olan Y. 1996’da erken doğumla prematüre dünyaya geldi. Doktorlar kanının değişmesine karar verdi. Aile, Kızılay’dan kan temin etti. Ancak Kızılay’dan alınan ve Y.O.’ya nakledilen kanda AIDS hastalığına neden olan HIV bulunduğu ortaya çıktı. Y.O. daha doğar doğmaz HIV taşıyıcısı oldu. Kızılay ve AİHM’de verdikleri mücadelenin yanı sıra Y., İzmir’de okuduğu okulda tek başına bir sınıfta eğitim alması kararıyla da gündeme geldi. Bu durum kamuoyunda büyük tepkiye neden olmuştu. Geçmişte ailesinin açtığı manevi tazminat davasını kazandıklarını ancak paranın büyük kısmının yaşam koçu, eğitim gibi masraflara gittiğini söyleyen Y.O. “Dışlanarak, tek başına, 21 yıl yaşadım. Bundan sonra hayatımı nasıl sürdüreceğim belli değil. Belki bir ailem olamayacak. Çalışamıyorum. Hep yalnızım. Bu benim suçum değildi. Bana yardım edilmesi gerekiyor. Bir mesaj verebilmek için bu davayı AIDS Günü’nde açmak daha doğru geldi” dedi.
Y.’nin ailesi ise “Oğlumuz 2003’ten itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi’nde psikiyatri servisinde de tedavi görüyor. Çalışma gücü kaybı anlamında resmi kurul raporlarına göre yüzde 50 engelli. Ancak gerçek engeli bu miktarın çok çok üzerinde. İşgöremezliği sürekli. İş bulma şansı sıfır. Toplumdan dışlanmış durumda. 1 tane bile arkadaşı yok. Kekeme, konuşma güçlüğü yaşıyor. Bütün okuduğu okullarına büyük mücadeleler sonucu kaydolabildik. 2015’te üniversite sınavına girdi ancak kâğıdını boş bırakıp çıktı.”
Hayat boyu sürecek
Bilirkişi raporu sonrasında kesin miktarın belirleneceği davada Y.O.’nun avukatı Mehmet Emin Keleş ise şu bilgileri paylaştı:
“Müvekkilim bu hastalıkla yaşamaya çalışırken yıllara yayılan bir tedavi sürecine katlanmak zorunda kaldı. Bu zorluklara hayatı boyunca maruz kalmaya da devam edecek. Bu sürecin psikolojik olarak yıpratıcılığı başlı başına bir sorunken hayat boyu tedavi zorunluluğu ve hastalığın neden olduğu vücut fonksiyonlarının kaybından dolayı maddi açıdan da çok zor durumda kaldı. Bu zorlukların şu an 21 yaşında olan müvekkilim yaşam süresi boyunca artarak devam edeceği açıktır. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin geçen sene verdiği Özürlü Sağlık Kurulu Raporu’nda 'Hafif Derecede Zekâ Geriliği' saptanmış ve bu özrü nedeniyle raporun sonucunda “Özür Durumuna Göre Tüm Vücut Fonksiyon Kaybı yüzde 50 olarak tespit edildi. Ayrıca özellikle ekonomik yaşamını sürdürebilmesi için sahip olması gereken beden gücü ciddi boyutta kayba uğradı. Yakalandığı AIDS hastalığının hayat boyu sürecek tedavi zorunluluğu bir yana, bir insanın ekonomik açıdan var olabilmesini sağlayacak türden asgari emek gerektiren işlerde bile çalışamayacağından ekonomik geleceğinin ciddi boyutlarda sarsıldığı dikkate alınması gereken bir gerçektir. Ailesinin yardımı olmadan hayatını sürdüremeyecek durumda. Aile de zaten yoksulluk sınırında yaşamakta. Manevi tazminat olarak aldıkları parayı çocuklarının tedavi sürecinde harcadılar.
21 yaşına gelen Y.O. bir süre önce Hürriyet’e 21 yılda HIV pozitif taşıyıcısı olarak yaşadıklarını anlatmış, “Bu benim suçum değildi, ama bütün acıyı ben çektim. Bugüne kadar 1 arkadaşım bile olmadı. Kâbus gibi 21 yıl yaşadım” demişti, yurtdışında imkânlar el verirse yaşamak istediğini anlatmıştı.