Kerem Alışık: Yaşam tarzı tartışması gereksiz; bayrak için ölürüz Batı bunu anlamaz

Kerem Alışık: Yaşam tarzı tartışması gereksiz; bayrak için ölürüz Batı bunu anlamaz

Sadri Alışık'ın oğlu oyuncu Kerem Alışık Türkiye'de yaşam tarzı tartışmasının gereksiz olduğunu belirterek "Yaşam tarzı tartışması gereksiz, bayrak için ölürüz Batı bunu anlamaz" dedi. 15 Temmuz darbe girişimi gecesiyle ilgili  "Duygusu çok yoğun bir geceydi. Bu ülke insanının vatanına, toprağına, bayrağına, ezanına olan bağlılığına bir kere daha hayran kaldım." diyen Alışık "Bu toprak ve bayrak için ölebilen bir toplumuz" diye konuştu.

Akşam gazetesinden Tuba Kalçık'a söyleşi veren Alışık'ın yanıtları şöyle:

Dayınız Attila İlhan’la da çok özel bir ilişkiniz olduğunuzu söylemiştiniz. Şiire olan düşkünlüğünüz de dayınızın payı büyük olmalı? 

Dayım yedi yaşımdan itibaren elime şiir kitapları vererek şiirin insan hayatındaki önemine dikkat çekmişti. Benim de o yaşlarımdan bugüne kadar gerek okuyarak gerek yazarak şiir hep hayatımda oldu. Şiirin insanı damıttığına ve boyut kattığına inanan  biriyim. Dayımın bana bıraktığı bu şiir sevdamı hep taşıyacağım… 

Ülke meselelerine de çok duyarlı bir sanatçısınız. En son 15 Temmuz şehitleri için düzenlenen geceye katılıp şiir okudunuz. O gece sahnede neler hissettiniz? 

Duygusu çok yoğun bir geceydi. Bu ülke insanının vatanına, toprağına, bayrağına, ezanına olan bağlılığına bir kere daha hayran kaldım. Bu toprak ve bayrak için ölebilen bir toplumuz. Batılı ülkeler bize has olan bu duyguyu hiçbir zaman anlayamaz. Biz ise bu duyguyla yaşıyor ve her zaman vatan sevgimizi kalbimizde taşıyoruz.

Bu vatan için ölen tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. 

Toplumun birlik ve beraberliğini hedef alan terör saldırına maruz kaldığımız bir dönemden geçiyoruz. Bu sürece dair duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyim? 

Bu süreçte yılmadan, korkmadan yaşamaya, yaşamı ertelememeye devam etmeliyiz. Ülkemiz için mücadele etmeli ve hayatımıza daha sıkı tutunmalıyız. Yüreğimiz yansa da içimiz ağlasa da tuttuğumuz yada tutacağımız hiçbir şeyi bırakmamalıyız. Ben de sanatımla bunu yapmaya çalışıyorum. Perdelerimizi açarak, mesleğimizi yaparak insanımıza güç vermeye calisiyoruz. 

Yani terörün bizi korkutmasına izin vermemeliyiz değil mi? 

Tabii ki. Terörün bizi korkutmasına asla izin vermemeliyiz. Dayanışmanın, paylaşmanın çok önemli olduğu bir dönemdeyiz. Bu ruhla hareket etmeliyiz. Birlik ve berabelikle bu zor dönemi atlatacağımıza inanıyorum. Herkes kendince bir eylemde bulunarak vatanımıza, toplumumuza desteğini sürdürmelidir. 

Ortaköy’deki terör saldırılarıyla birlikte yaşam tarzı tartışması yeniden gündeme geldi. Böyle bir dönemde bu tarz konular milli birliğimize zarar vermiyor mu? 

Yaşam tarzı tartışmasını çok gereksiz buluyorum. Yılbaşını kutlayan olduğu kadar da kutlamayan da olabilir. Herkesin fikri, hayata bakışı ayrı olabilir. Reina’da alçakça bir terör saldırısı yapıldı. Burada alçakla, kalleşçe olan yaşadığımız terör olayıdır. Biz bunu lanetlemeliyiz. Yılbaşı kutlayanları değil. Diyanet'in açıklamasını önemli buluyorum. Bu terör saldırısı camide de, pazarda da olsa aynı şekilde üzülecektik. ‘Yaradılanı severim Yaradan'dan ötürü’ felsefesiyle bakmalıyız. Olaylara yaşam tarzı üzerinden bakmamalıyız. Başı açık ya da kapalı, beş vakit namaz kılan ya da kılmayan herkese insan olduğu için saygı duymalıyız. Herkesin inancının, imanının kendi içinde olduğuna inanarak. Bu düşünceyle bize kimse zarar veremez.

Gençliğinizde profesyonel sporcuydunuz. ‘Fırtınalar’ dizisiyle oyunculuğa başladınız. Spordan oyunculuğa geçmeye nasıl karar verdiniz? 

Evimiz konservatuar gibiydi. Annem ve babam benim eğitmenlerimdi. Oyunculuk tekliflerinin gelmesi çocukluk yıllarımda başladı. Ben de utangaç ve mahcup bir çocuk olduğum için hep kaçtım bu tekliflerden. Spora yeteneğim ve hevesim olduğu için de bu alana yöneldim. Babamın kaybıyla başladı benim oyunculuğum. 1996’nın Mart ayında babamı kaybettim, o dönemde de bana teklifler geliyordu. Oyuncu olmak genetik bir isteğim, bastırdığım büyük arzum olmasına rağmen tereddüt ediyordum. Annem, geçmişte yapmadığı yüreklendirmeyi, ısrarı belki de eşini kaybetme psikolojisiyle bu dönemde yaptı ve teklifi kabul etmem için beni ikna etti. Ben de böylece oyunculuğa başlamış oldum. Burada Sevgili Ünal Küpeli’nin de hakkını yememek gerekir.

O da teklifine ‘evet’ diyene kadar beni bekledi ve seti başlatmadı.

Çolpan İlhan-Sadri Alışık Tiyatrosu’nda her sezon birbirinden değerli oyunlar izleyiciyle buluşuyor. Bu sezonki oyunlardan biraz bahseder misiniz? 

Çok geniş bir repertuvara sahibiz. Devlet tiyatrosu mantığıyla, çok fazla oyun sahneliyoruz... Örneğin, çocuk oyunlarımız Türkiye’nin dört bir yanında sergileniyor. Bosh Çevre Çocuk Tiyatrosu ile işbirliği yapıyor her hafta sonu ülkemizin farklı şehirlerinde çocuklarımıza ücretsiz oyunlar oynuyoruz. Oyunlarımız hep uzun soluklu oluyor... Bu bizi çok mutlu ediyor. ‘Guguk Kuşu’, ‘Frankenstein’ gibi oyunlarımız geçen seneden beri devam ediyor. Tiyatromuz devamlı bir üretim içinde.  Önümüzdeki günlerde Birol Güven’in yazdığı Hakan Meriçliler ve Begüm Kütük’ün yer aldığı ‘Bindebir Gece Diyalogları’ oyunumuz da başlıyor.

‘Frankenstein’a oyununa ilgi nasıl?

Oyuna çok büyük bir ilgi var. Geçen seneden beri kapalı gişe oynuyoruz, seyircimiz bizi hiç yalnız bırakmadı. Oyunun evrensel bir teması var. Sevgi, barış, hoşgörü bilincinden oluşuyor. Oyunumuz, insanları dış görünüşüne, dinine, diline, ırkına göre ayıştırmadan sevmenin ne kadar önemli olduğunu çirkin bir yaratık olan ‘Frankenstein’ üzerinden anlatıyor. 

'Kara Sevda' dizisinin çalışmaları nasıl gidiyor? 

Böyle güzel bir işte olmak beni çok mutlu ediyor. Çok yoğun çalışıyoruz ama keyif alıyorum.

Tiyatro ve sinema tarihine damga vurmuş bir aileden geliyorsunuz. Bu durum çocukluğunuzu nasıl etkiledi? 

Annemin, babamın ve dayımın sanata değer katan, hayranlık uyandıran insanlar olduğunu görmek, toplumcu gerçekçi bakış açısıyla toplumumuza ülkemize çok önemli eserler bırakmış olmaları her zaman ailemle gurur duymama neden oldu. Bu durum bana çocukluğumdan bugüne kadar çok daha fazla sorumluluk yükledi. O gölgelere sığınmadan kendi gölgemi bulabilmeyi, çaba ve emek bilincimi oldukça yüksek tutabilmeyi, mücadelemi iki defa yapmamı gerektirmiştir. Bu durum bana, çalışmanın ve yorulmanın yaşamak olduğunu iyice anlatmıştır.

Babanız sanat yaşamı boyunca tiyatro oyunları dışında 200’e yakın film de rol aldı. Yoğun çalışma temposunda size vakit ayırabiliyor muydu? Babanızla ilişkiniz nasıldı? 

Sadece babam değil, annem de yoğun çalışıyordu. 7 yaşında yatılı okula verilme nedenlerimden biri de budur. Bana az zaman ayırmak zorunda kaldıkları zamanlar olsa da bu açığı çok iyi kapattıklarını düşünüyorum. Onlar beni her zaman prensiplerine, hayat felsefelerine, dünya görüşlerine uygun şekilde yetiştirmek için gereken her şeyi yaptılar. Sevmeyi inanmayı güvenmeyi cesaret etmeyi ve direnmeyi öğrettiler az şey mi...Ben de içimle dışımla öğrenmek için kendimi parçaladım.

Siz de çok yoğun çalışan birisiniz. Oğlunuza yeterli vakit ayırabiliyor musunuz? 

Sadri doğduğu günden beri zaman ayırma sebebimdir. Ona hep zaman vardır. Yoğun çalıştığım doğrudur ama şöyle bir şansım var ki Sadri ile birlikte çalışıyorum. Sadri, Çolpan İlhan-Sadri Alışık Tiyatrosu’nun mutfağında ciddi işler yapıyor üretime katkı veriyor. Tiyatroda ve okulda yani bütün idari ve teknik işleri Sadri’nin de içinde bulunduğu kalifiye ekibimiz yapıyor. Her gün onunlayım...

Ne güzel annenizin ve babanızın adını tiyatronuzla yaşatıyorsunuz.

Benim duam da annemin ve babamın adlarının hep yaşaması. Sadri’ye de vasiyetim bu. Onlar zaten bıraktıkları eserlerle orantılı olarak ölümsüzler ama onların adlarını yaşatmak benim en büyük isteğim.

Yeni sinema projeniz var mı? 

Çekmeyi düşündüğümüz işler var. Kültür merkezi olarak akademi ve konservatuvar anlamında yetenekli istekli gençleri sektore kazandırmaktan mutluluk duyuyoruz. Annem ve babamın ismini sonsuza kadar taşımak için yeni Çolpan İlhanlar, Sadri Alışıklar yetiştirmeyi hedefliyoruz. Projeler üretiyoruz. Yapmayı düşündüğümüz sinema filmi de bunlardan biri. Doğru zamanda içinde gençlerimizin de dahil olduğu bir kadroyla bu projeyi hayata geçirmek istiyoruz