Irak'ta Türkmenlerin ve Kürtlerin üzerinde hak iddia ettiği Kerkük, Irak askerlerinin IŞİD'in saldırısından kaçmasının ardından Kürt peşmergelerin kontrolüne geçti. Statüsü belirsiz olan kentin akıbeti bir kez daha gündemde.
2003'teki ABD işgalinin ardından Irak Kürtleri Irak'taki yeni durumda yıllardır 'hayalini kurdukları' sınırları beklemedikleri bir anda kontrol altına aldılar. Kerkük'ün etrafında artık Irak merkezi hükümetinin askerleri değil peşmergeler var.
Kasım 2013'te Bağdat'taki Maliki hükümeti, Kürtlerin hak iddia ettiği bölgelere Dicle Operasyon Gücü'nü yerleştirdiğinde Irak ordusuyla peşmergeler arasında çatışmaların başlaması an meselesiydi.
Diyala, Kerkük ve Tuzhurmatu kapılarına dayanan Maliki'nin Dicle Operasyon Gücü'ne karşı Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi yollara elindeki tankları konuşlandırmıştı.
El Kaide’den kopan radikal IŞİD militanları üç günde Musul'u alıp, Irak'ın kalbine doğru sokulurken hiçbir direnişle karşılaşmadılar. Maliki'ye bağlı askerler masadaki çaylarını bile bırakıp kaçtılar. IŞİD güçlerinin bunun ardından Kerkük'e doğru yönelmesini fırsat bilen peşmergeler de hızla devreye girerek Kerkük’ü ‘koruma’ altına aldılar.
Bu hamle Kerkük’ü ve üzerinde hemen hemen bütün grupların hak iddia ettiği bu kadim kentin akıbetini bir kez daha gündeme taşıyor.
Amerika'nın Irak'ı işgalinden sonra belirsizliğini koruyan kritik konulardan biri Kerkük'ün statüsüydü.
İşgalci güç Amerika’nın inisiyatifiyle hazırlanan Irak Anayasası'nın 140. maddesi’yse Kerkük’ün statüsünün bir referandumla belirleneceğini hükme bağlıyordu.
Buna göre Saddam Hüseyin döneminde Kerkük’ten zorla göç ettirilenler geri dönecek, ardından Kerkük’te nüfus sayımı yapılacak ve bu sayım esas alınarak Kerkük’ün statüsü hakkında bir referanduma gidilecekti. Bu referandumun nasıl yapılacağı, halka hangi sorunun sorulacağı gibi konular belirsizdi.
Iraklı Kürt gruplar, bu referandum öncesinde Kerkük’e başka bölgelerden yüz binlerce Irak Kürt'ünü taşıyıp seçmen yazdırdılar. Şehrin nüfus yapısı dramatik biçimde değiştirildi.
Kerkük Vilayet Meclisi üyesi Ali Mehdi, Aralık 2008’de yaptığı açıklamada durumu şu sözlerle anlatıyordu:
“2003’ten önce Kerkük’ün nüfusu 800 bin idi. Şimdi 1 milyon Kürt göçmen dedikleri işte bu. Saddam Hüseyin Kerkük’ten Kürtleri çıkartmıştı bu doğru ama bu kadar mı çıkartmıştı? Saddam Kerküklü olmayan ve askerliğini yapmayan Kürtleri çıkartmıştı ve sayısı da gelenlerle kıyaslanamayacak kadar cüz’iydi. Sadece 5 bin aile çıkarılmıştı. Oysa şimdi Kerkük’e getirilenlerin sayısına bir bakın. Bırakın Irak’ı, İran’dan bile Kürtler getirildi.”
Anayasanın referandum tarihi olarak belirlediği Aralık 2007 gelip geçti ama referandum hiçbir zaman yapılamadı. Referandum hükmü, bu haliyle pek çok gözlemciye göre ‘kadük’ hale geldi. Dolayısıyla Kerkük’ün statüsü de belirsiz kaldı.
Peşmerge birliklerinin Kerkük’ü kuşattığı Haziran 2014’te bu belirsizlik devam ediyordu.
Bağdat ve Erbil arasındaki sorunlarda Kerkük’ün özel bir yeri olduğunu belirtmek şart. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin ‘Kerkük Kürtlerin Kudüs’üdür’ sözü aslında çok şey ifade ediyor.
Kerkük petrol demektir ve petrol Kürt yönetiminin bölgedeki varlığını güçlendirerek ayakları üzerinde daha sağlam bir şekilde durabilmesi anlamına geliyor.
Uluslararası enerji ajansına göre, Irak petrolünün mevcut üretiminin yüzde 40’ı Kerkük’te gerçekleşiyor, ülkenin kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 6’sı Kerkük’te, potansiyel petrol rezervi oranı ise yüzde 9.
Kerkük - Ceyhan petrol boru hattı da Kürt yönetimi için hayati öneme sahip.
Ankara çoklu etnik yapısı nedeniyle Kerkük’te tek bir unsurun baskın olması fikrini benimsemedi ve bölgedeki farklı etnik grupların yönetimle ilgili bir mutabakata varmasını talep etti.
Türkiye’nin Kerkük’e bakışı, o dönemde henüz Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturmamış olan Ahmet Davutoğlu’nun şu sözlerinde gizli: “Kerkük küçük bir Irak’tır, Irak da küçük bir Ortadoğu’dur.”
Kerkük’teki yoğun Türkmen nüfus da Türkiye’nin önem verdiği konuların başında geliyor.
Türkmenler, Türkiye dış politikasının önemli argümanlarından biri. Ankara, Türkmenlerin güvenliği ve Türkmen nüfusun yaşadığı bölgelerde istikrarın sağlanmasına büyük önem veriyor.
Birleşmiş Milletler’e göre Irak’ta yaşayan Türkmen nüfus 2 milyon civarında. Türkmenler ise bu sayının çok daha fazla olduğunu belirtiyorlar.
Kerkük açısından Türkiye için hayati öneme sahip bir diğer nokta ise, Kerkük - Ceyhan petrol boru hattı.
1977’de ilk akışın gerçekleştiği ve yıllık taşıma kapasitesi toplam 70,9 milyon ton olan boru hattı, Ankara - Erbil ilişkileri parlak bir dönem yaşarken Irak petrolünü Türkiye’ye taşıyor.
Irak’ta yaşanan son gelişmeler de petrol akışını kesmedi. Her gün yaklaşık 120 bin varillik Irak petrolü Kerkük - Yumurtalık ham petrol boru hattı üzerinden Ceyhan'a ulaşıyor.
Kaynak: Al Jazeera