Kesablı Ermeniler: Savaşçılar Türkiye sınırından geliyor, bizi dağlarımıza geri gönderin

Kesablı Ermeniler: Savaşçılar Türkiye sınırından geliyor, bizi dağlarımıza geri gönderin

Hatay’ın Yayladağı sınır kapısına üç kilometre mesafede, Suriye sınırlarındaki Kesab kasabasından Vakıflı’ya göç ettirilen Ermeni sığınmacılar, “Bu savaşı ve katliamı yapanlar Türkiye sınırlarından silahlarıyla tanklarıyla füzeleriyle ellerini sallaya sallaya, sınırlarımızda  nöbet tutan askerlerin gözleri önünde Kesab’ a girdiler” dedi.

İsimlerinin açıklanmasını istemeyen sığınmacılar, İnsan Hakları Derneği Hatay Şubesi yetkililerinin “Sizlere nasıl yardımcı  oluruz -nasıl destek oluruz” sorusuna ise, “Bizi bir an önce memleketimize evlerimize dağlarımıza gönderin. Çocuklarımıza akrabalarımıza hayvanlarımıza bahçe ve topraklarımıza kavuşalım ve öleceksek orada ölelim. Biz ancak kendi topraklarımızda mutlu oluruz” yanıtını verdi.

İnsan Hakları Derneği Hatay Şubesi yetkilileri, Suriye sınırlarındaki Kesab kasabasından Vakıflı’ya göç ettirilen Ermeni sığınmacılarla görüştü.

İnsan Hakları Derneği Hatay Şubesi’nin gözlem raporunun tam metni şöyle:

 

Yayladağı - Kesab - göç ettirilen  Ermeni  sığınmacılara ilişkin  gözlem   raporu

 

Suriye’ye açılan kapılardan  birisi olan Hatay –Yayladağı ilçesinin Suriye sınırındaki köylerinde yaşayan vatandaşlarla ve Suriye Ermenilerinin  yoğun olarak yaşadığı Kesab’ten  göç ettirilen Ermeni sığınmacılarla  ilgili bilgilerin gelmesi üzerine 06.04.2014  günü İHD MYK   üyesi Av Hatice Can İHD  Hatay Şubesi Başkanı  Mithat Can ve  İHD Hatay Şubesi yönetim kurulu üyesi   David  Çağan’ın katılımı oluşturulan  heyet  olarak  yaptığımız görüşmeler sonucu  hazırlanan rapordur.

Yerel seçimin yaklaştığı günlerde  AKP hükümetinin Suriye’ye yönelik  savaş politikaları, savaş nedeni olması  bakımından (provokasyon yapıp savaş çıkarmak ) konulu tapelerin  yayınlanması , Başbakanın seçim sonrası yaptığı balkon konuşmasında “ Suriye ile 3 yıldır savaş halindeyiz “şeklindeki  beyanlarını dehşet içinde izledik.

İlimizin Yayladağı ilçesi Suriye sınırında, giriş kapısında yoğun askeri hareketlilik başladığına tanık olunması o bölgelere yönelik askeri sevkiyatların yapılması ve sıklıkla çatışma  haberlerinin gelmesi  dikkatlerimizin daha da artmasına neden  olmuştur. Kişisel olarak ,İnsan Hakları aktivisti  olarak , insan haklarından barıştan yana savaşlara karşı bir anlayışımız  gereğince yapılan bu askeri  harekatlar bizleri ürkütüyor ve endişelendiriyordu.

Savaşa karşı her barış yanlısı ve her hümanistin bu askeri harekatların ve hareketliliğin  sonucunda ne yapılacağını ve ne anlama geldiğini öğrenmek, bilmek ve kamuoyunu bilgilendirmeyi görev saymalıdır.

Bizler İnsan hakları derneği Hatay şubesi olarak incelememizi  yaparken  nesnel ve gerçekçi olarak gördüklerimizi  dinlediklerimizi  sınır  köylerinde yaşayan köylülerden ve Suriye-Kesab ‘dan göç ettirilen sığınmacı  yaşlı Ermenilerden  öğrendiklerimizi raporumuza yansıttık.

İsimlerinin açıklanmasını istemeyen Yayladağ sınır köylerinde yaşayanların anlatımları:

-  “Yerel seçimlerden 10 - 11 gün önce Yayladağı Suriye sınırında askeri sevkiyat ve mühimmat yığını yapılmaya başlandı. Bu yığıntılar daha çok GÖZLEKÇİLER. ÇANDIR, EĞERCİ VE KIYI GÖREN köylerinin yakın yerlerine yapıldı. Giriş ve çıkışlar askeri kontroller altına alındı. Hatta  köylerimizin boşaltılması gündeme  geldi   hepimiz tedirgin olduk   ancak  sonradan  vazgeçildi  ve köylerimiz  boşaltılmadı.

-   İlk çatışma 21.03.2014 tarihinde sabah 05.45‘ta başladı. Bu çatışmalar  Yayladağı  Çandır köyüne  3 km uzakta konumlanmış  Suriye sınır karakoluna bu karakolun bulunduğu tepe olarak  nokta 45 olarak anılan ve bu stratejik tepe İdlib Laskiye ve Kesab ‘ı kontrol edebilen bir yerdir. Bu saldırılardan sonra El Kaide bayrağı asıldı.

- Çatışma yapan ve ateş açan radikal İslamcı savaş timleri gece yarısı saat 01 sularından itibaren  Yayladağı Çandır köyünden 13 araçla Suriye sınırına doğru gittiler. İlk saldırı ateşini  gerçekleştiren grubun bu olduğu sabah 05.40 civarında köylülerce net olarak tespit edilebildi.

- İlk giden gruba ek olarak önceki gruba yardım etmek üzere saat 08.00 civarına doğru 5 araçlık bir  konvoyla  ellerinde silah, telsiz ve telefonlarla yola çıkan grubu sınırda nöbet tutan askerler durdurdu. Ancak 10 dakikalık bir telefon görüşmesinden sonra yol açıldı. Eli silahlı bu gruplar Suriye sınırına girdiler bundan sonra çatışma büyüdü. Silah top ve füze sesleri yaklaşık 5 saat sürdü.  Bu süreler  içerisinde  Allah-u ekber sesleri yanında insan çığlıkları bağrışmaları ve acı acı hayvan bağırtılarını  çok net bir şekilde  işitiyorduk  .

- “Şu anda Tarihi geçmişi doğa güzelliği ve coğrafi özelliği Kesab ve Kesab’ta yaşayan Ermeni ve Alevi halklar yok artık. İşgalciler var. Sakallı silahlı savaşçılar var. Kesab savaş işgali altında. Bundan sonra Yayladağı ve Samandağ köylerinde top seslerinden ve füzelerden uykular kaçıyor. Korku ve endişe hakim. Hatta bu top  atışlarından bir tanesi Yayladağı’ na camiye biri de Samandağ da meydan köyünün boş bir arazisine düştü. Yayladağı’ na düşen top mermisi büyük hasarlara yol açtı. Ancak top mermisini muhalifler attığı için sansasyon yaratıp tepki çekmedi. “

-“ Şu anda Kesab’ ta kan kurşun ve barut kokusu var. İnsan cesetleri var.. vahşet var.. bir de sık sık Allah-u ekber sesleri ezan sesleri ve katillerin sevinç naraları  var."

- “Bu savaşı ve katliamı yapanlar Türkiye sınırlarından silahlarıyla tanklarıyla füzeleriyle ellerini sallaya sallaya, sınırlarımızda  nöbet tutan askerlerin gözleri önünde Kesab’ a girdiler."

- “Bu katil çetelere Yayladağı ilçe merkezinden Köşem Restaurant tan günde 1500 kişilik yemek veriliyor. Yaralılar JVE-86 Suriye plakalı ve T.C plakalı ambulanslarla sağlık ocaklarına ve hastanelere taşınıyorlar. Şu sıra Kesab’ ta evler bomboş tamamen işgalcilerin kontrolü altında bulunmaktadır. İşgalciler  bulundukları noktalardan ABD’ nin vermiş olduğu GRAND füzelerini komşu yerleşim yerlerine atmaktadırlar. Bu Grand füzeleri son derece tehlikeli  hatta 50 km ye kadar etki yapmaktadır."

-“Kesab’a ve nokta 45 tepesine yapılan bu saldırılar son derece  stratejik saldırılardır. Ürdün Halep ve diğer yerlerde bulunan karşı askeri güçlerin bu tarafa doğru gelmelerini sağlayıp oralarda ki   muhalif güçleri  rahatlatmaya yöneliktir. Ayrıca bu stratejik mevkiler ele geçirilince civarda bulunan 10 a yakın Alevi yerleşim birimini yerle bir etmektir."

Samandağ Vakıflı köyüne getirildiği  basında çıkan 2 yaşlı Ermeni sığınmacı kadın  ile görüşmek  amacı  ile Samandağ  vakıflı  köyüne geldiğimizde  kilisesinin  bahçesinde aynı gün  06.04.2014 tarihinde 19 yaşlı Ermeni Sığınmacının getirildiklerini öğrendik . 19 Ermeni yaşlı sığınmacı  ile  görüşmelerimizde “evlerinin insanlık dışı ve hoyratça tahrip edildiğini zorla göç ettirildiklerini ve 15 gün süre ile kaldıkları kamptan getirildiklerini anlattılar “  Kamptan bizi alırken sizi Laskiye’ ye çocuklarınızın yanına alacağız dediler bir baktık ki Samandağ’ dayız. “

Sığınmacı  Ermenilerden yaşlı bir amcanın Türkçe olarak  anlatımı :

- “21-22 Mart günü koyunlarımızı dağda otlatıyorduk. Olaylardan habersizdik. Evimize geldik. Ev açık, avradım, kızım, bacım evde yok. Bağırdım sakallı insanlar geldi. Benimle Arapça ve Türkçe konuştular. Korkma dediler. Onları emin yerlere verdik. Sen burada kal. Yemek getirdiler, kola verdiler. Ben ve diğer kalan yaşlılar silah seslerinden korkuyoruz ve uyuyamıyoruz. Gece sakallı adamlar geldiler bizi götürdüler. Çok kişilerin olduğu yere ve HARA dedikler yere getirdiler. bizleri evlerimizden çıkaran evlerimizi talan eden çeteler  Çeçen, Dağıstanlı, Libyalı Somalili Sudanlı  her renkten sakallı  pantolon üzerine entari (kamis) giymiş insanlardı. . Konuştukları diller Arapça ,Türkçe ve İngilizceydi . Bizlere kötü davranmadılar. Gece örtünmek için battaniye de verdiler. Ancak bölgede yaşayan Aleviler bizim kadar şanslı değillerdi. Onları kesiyorlar öldürüyorlar

-Bizimle  Türkçe konuşan Anahit Aholanyan,amcası ile birlikte Yılın 6 ayını Halepte 6 ayını da Kesabta  geçirdiklerini söyledi , Ancak Bu yıl Halepteyken   Muhalifler evimizi  basarak  5 gün boyunca evimizi çatışma alanı olarak kullandılar . Halep'in güvenli olmaması sebebiyle kış aylarında da Kesab'ta geçirmek için gelmiştik 15 gün önce evlerimiz basıldı  "Bizi götürmeyin, vurun, öldürün" dedik ama"biz sizi öldürmeyeceğiz, Laskiyeye götüreceğiz dediler...

“ Sizlere nasıl yardımcı  oluruz -nasıl destek oluruz  diye sorduğumuzda :

-“Bizi bir an önce memleketimize evlerimize dağlarımıza gönderin. Çocuklarımıza akrabalarımıza hayvanlarımıza bahçe ve topraklarımıza kavuşalım ve öleceksek orada ölelim. Biz ancak kendi topraklarımızda mutlu oluruz” diye yanıtladılar.

Ermeni Kilisesi  Cemaat Başkanı  Cem Çapar   ve vakıflı köyü  muhtarı  Berç Karton “21 kişi ve hepsi yaşlı. Onları Vakıflı köyünde misafir ediyoruz. Dileğimiz evlerine,  bahçelerine, akrabalarına,  yuvalarına,  çocuklarına bir an önce dönmeleridir. Burada aç-açıkta değiller, sahip çıkıyoruz. Ancak evlerinden, yurtlarından zorla koparılmışlar. Ülkelerinde savaş devam ederken burada nasıl rahat, nasıl huzurlu, nasıl mutlu olabilirler” diyerek açıklamasını bitirdi ve teşekkür etti. Bu iletilerini  dünya kamuoyuna duyurmamızı istediler.

Ermeni sığınmacıların yaşadıkları travmanın halen etkisinde olduklarını gözlemledik. Halen Korku, endişe, panik içindeydiler. Son derece üzgün ve adeta şaşkınlardı. Kimisi konuşmuyor kimisi yemek yemek istemiyor  kimisi resim çektirmek istemiyor kimisi de traş olmak istemiyordu.

Vakıflı halkı da son derece kaygılı ama onlara yardımcı olma telaşı içindeydiler. Olayın en kısa zamanda çözülerek  bir an önce ve  esenlikle  Kesab’ta  yaşamlarına  devam etmelerinin  sağlanmasını istiyorlar.  

                   İHD MYK   üyesi Av Hatice Can                                 İHD  Hatay Şubesi Başkanı  Mithat Can

                                                 İHD Hatay Şubesi yönetim kurulu üyesi  David  Çağan