Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) tarafından düzenlenen "2. Ortadoğu Barış Konferansı" başladı. Bakırköy’de bulunan Tarık Akan Kültür Sanat Merkezinde düzenlenen ve 2 gün sürecek konferansın açılış konuşmasını KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik yaptı.
"Ortadoğu’nun tarihsel arka planı ve değişen dengeler" başlığı altında yapılan ilk oturumda, Lübnanlı Siyasi Analist Enis Nakkaş, Evrensel gazetesi Yazarı Hediye Levent ve Uluslararası İlişkiler Profesörü İlhan Uzgel konuştu.
Evrensel'in haberine göre siyasi analist Enis Nakkaş Ortadoğu’nun tarihsel arka planını, "Bölgemizde haritalar halkların iradesiyle kurulmadı. Fransız İçişleri Bakanı cetvelle çizmiş. Aşiretlere, dinlere uyruklara göre... Daha tehlikelisi bazı ‘varlıklar’ işlevsel varlıklardı. Bazılarına prenslikler verildi. Bunlar hâlâ devam ediyor. Onları oraya oturtan Batı’dır. Onlar görevlerine devam ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
Enis Nakkaş, "Bölge için ne yapılabilir?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"1400 yıl iç içe yaşandı. Bölgesel ağ oluşturulabilir. Suriye, Lübnan, Arap, Türk, Fars... Batı kimlik savaşından yararlanıyor. Bu çatışmalar aşiretler arası savaştan daha derin. Öze baktığımızda kimlik çatışması yerine siyasi çatışma, devrimci siyasetin gerici siyasete karşı ön plana konması gerekir. Bölgesel bir akım gerekir. Siyasetler savaşımı güden, sınır aşan kimlikler üstü bir akım gerekir. Bu batıya karşı büyük bir güç oluşturur. Ekonomik, sosyal, emeğin-emekçinin iyiliği için çalışan bir akımdan bahsediyorum. Bölgede böyle bir akım oluşturma çalışmaları var."
Evrensel Yazarı Hediye Levent ise savaş sonrası başlayan Suriye’nin yeniden inşa sürecini değerlendirdi. "Suriye gerçekten toparlanıyor mu?" diye soran Levent şu ifadeleri kullandı:
"Çatışmalar büyük ölçüde sona erdi. İşyerlerinin yeniden açılmaya başlanması, insanların işe dönmesi hızlandı. Ancak istikrar kelimesini kullanırken kime göre kime göre diye sormak gerekir. ABD’ye göre farklı, Rusya, İran, Şam ve halka göre farklı istikrardan bahsediyoruz. Suriye’nin zorlu bir sürecin başında olduğunu söylemek mümkün. Suriye hasar tespiti, yeniden inşa ve imar süreciyle karşı karşıya. Bunu gerçekleştirmek için gereken kudret var mı? Çok kolay görünmüyor. Suriye’nin zaten birçok sorunu vardı. Yolsuzluk, tek parti yönetimi, ekonomi modelinin yavaş yavaş çökmeye başlaması... Ayaklanma dönemiyle sorunların bir kısmı kronikleşti, bir kısmı rafa kaldırıldı."
Prof. Dr. İlhan Uzgel de 2011 Tunus’la başlayan sürece tanık olduğumuzu, bugün sosyoekonomik göstergelerin Arap Baharı öncesine göre daha iyi olmadığına dikkat çekerek “Ortadoğu ve dünya arasında makas açılmaya başlandı. Ortadoğu 1945’ten bu yana hiç bu kadar dış müdahaleye açık hale gelmemişti. Deneme tahtasına dönüştü. ABD hiçbir zaman Ortadoğu’da bu kadar güçlü olmadı. İstediğini yapabiliyor. Silah da kullanabiliyor, Tomahawk da kullanabiliyor, özerklik görüşmeleri de yapabiliyor. Bu tespiti yapmalıyız” dedi.
Suriye’nin çok düşük maliyetle ‘Iraklaştırıldığını’ belirten Uzgel, “Suriye’de ABD’nin asker kaybı 2’dir. Irak’ta 4 binden fazlaydı. 2011’den önce Suriye’de 1 tane ABD askeri yok. Sonrasında üsleri var. O kadar rahat ki. Libya, Suriye, Irak, Yemen... Her birine farklı strateji uyguladı ABD. Bunun en büyük kazananı İsrail oldu. Bölge şiddetin her türlüsünü gördü. İdeolojik kriz var” dedi.
Öte yandan konferans sırasında KESK İstanbul Şubeler Platformu, YSK'nin 'KHK ile ihraç edilen belediye başkanlarına mazbata verilmemesi' kararına tepki gösterdi. 2. Ortadoğu Barış Konferansı'nın gerçekleştiği salon önünde yapılan basın açıklamasına HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel ve Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay da katıldı.
KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, “İhraçların neye hizmet ettiğini bugün çok daha iyi görüyoruz. Binin üzerinde temel mevzuatta değişiklik yapıldı. Torbaların içine doldurulduk. Sermayedarlara kamunun peşkeş çekilmesi karşısında mücadele yürüten, eşit özgür adil bir yaşam için mücadele eden KESK'lileri iktidar engel orak gördü. Mücadelede yalnız bırakmadık. Kapılarımızı üyelerimize kapatmadık. Barış talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Krize, yoksulluğa, yolsuzluğa karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. KHK ile atıldığı için mazbatalar verilmiyor. KHK'lerin hukuksuzluğunu haykırmaya devam edeceğiz” dedi.
Prof. Dr. Mithat Sancar da, “15 Temmuzdan sonra yeni rejim inşa edildi. İhraçlar inşanın bir parçasıydı. Sonuçları ağırlaşarak devam ediyor. İhlal YSK müdahalesiyle yeni boyut kazandı. KHK ile ihraç seçilmeye engel değildir. Başvuru aşamasında ve itiraz süresinde bu durum gündeme bile gelmemiştir. YSK bir bakıma tuzak kurmuş olduğunu gösterdi. Bu bir iktidar operasyonudur. Bu sadece belli kesim veya partilere değil geleceğimize yönelik operasyondur. Buna karşı en etkili yol ortak mücadeledir. Hepimize ağır bir sorumluluk ve görev düşüyor” dedi.