Kıbrıs'ta güven uçurumu hakim

Kıbrıs'ta güven uçurumu hakim
Merkezi Brüksel'de bulunan Avrupa Siyasi Araştırmalar Merkezi tarafından KKTC'de ve Rum tarafında yapılan araştırmadan, "Kıbrıslı Türkler ve Rumlar arasındaki güvenin ve çözüm ümitlerinin azaldığı" sonucu çıktı. Rum basınında yer alan haberlere göre, söz konusu araştırmada, her iki tarafın ortaya koyduğu önceliklerin de birbirinden farklı olduğu sonucuna varıldı. Kıbrıslı Rumlar, birleşik bir devlette kontrollü bir şekilde entegrasyona öncelik verirken, Kıbrıslı Türkler için ise, bir çözümün müzakeresinden önce tanınma çok daha önemli. Türkler Rumlara hiç güvenmiyorKıbrıslı Türkler ile Rumlar arasında "güven uçurumu" olduğu ve tarafların çözüm şekline ilişkin önceliklerinin farklı olduğunun ortaya konduğu araştırmada, "Kıbrıslı Türkler ve Rumlar arasında açık bir güven eksikliği var. Her iki toplum da, çeşitli nedenlerden dolayı, himayesinde doğrudan müzakerelerin gerçekleştirildiği BM'ye güvenmiyor" tespiti yapılıyor. Araştırmaya göre, Kıbrıslı Rumların yüzde 19'u Kıbrıslı Türklere çok, yüzde 42'si kısmen güveniyor, yüzde 29'u güvenmiyor. Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Rumlara hiç güveni yok, yüzde 28'i kısmen güven eksikliği duyuyor, yüzde 28'i güven duyuyor. Kıbrıslı Rumların, Cumhurbaşkanı Talat'a olan güvenleri de çok düşük. Talat'a, Rumların yalnız yüzde 17'si güven duyuyor, Türk ordusuna ise hiç güvenmiyorlar. Kıbrıslı Rumların yüzde 99'u Türk ordusuna hiç güvenmiyor, yüzde 97'si de Türk hükümetine güvenmiyor. Kıbrıslı Türklerin yüzde 26'sı Dimitris Hristofyas'a, yüzde 20'si komünist AKEL partisine, yüzde 14'ü de ana muhalefet Demokratik Seferberlik Partisi'ne (DİSİ) güvendiğini belirtiyor. Annan Planı da güven vermiyorİki tarafa yöneltilen ortak sorulara verilen yanıtlarda da farklılıklar var. Örneğin, "Annan Planı'na dayalı çözümü" Kıbrıslı Rumların yüzde 60'ı "kesinlikle kabul etmiyorum" derken, Kıbrıslı Türkler'de "kesinlikle kabul etmiyorum" diyenlerin oranı yüzde 43. Avrupa Siyasi Araştırmalar Merkezi yetkilileri Erol Kaymak, Aleksandros Lordos ve Dalai Totsi, "iki toplum arasında büyük bir kuşku olduğu ve beklenti olmadığı" saptaması yaptı. Araştırma yetkilileri, "Toplumsal Birlikte Yaşam Komitesi oluşturulmasını ve vatandaşların, çözümün gerçekçi perspektifleri konusunda bilgilendirilmesini" önerdiler.