Erdoğan'a Wikileaks'le yüklendi: Ülke çıkarını korumayana hain denir!

Erdoğan'a Wikileaks'le yüklendi: Ülke çıkarını korumayana hain denir!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Partisinin "Ortak Çalışma Toplantısı"nda 2003 tarihli bir Wikileaks belgesini göstererek, "Kendi ülkesinin çıkarlarını değil, başka ülkelerin çıkarlarını koruyan bir Başbakan bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olamaz. Kendi ülkesini, kendi ülkesinin çıkarlarını korumayan adama 'hain' denir" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partinin Büyük Anadolu Otel'de yapılan "Ortak Çalışma Toplantısı"na katılarak, açılış konuşmasını yaptı. Yeni bir yasama yılına girildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin zor bir süreçten geçtiğini ve ülkenin sorunlarıyla ilgilenen her yurttaşın bunu gördüğünü, ülkenin CHP'ye her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunu söyledi.

Gaziantep, Kilis ve Hatay'a geçen hafta yaptığı ziyaretlere değinen Kılıçdaroğlu, bölge halkının Türkiye'nin Suriye politikasından rahatsızlık duyduğunu belirterek, "Önüme çıkan her vatandaş Suriye politikasından şikayetçi" dedi.

Suriye politikasından doğrudan etkilenen illerin bölgede ev kiralarının yüksekliğinden, Suriyeliler tarafından kiralanan evlerde çok sayıda kişinin birlikte yaşamasından şikayetçi olduklarını anlattıklarını belirten Kılıçdaroğlu, ekonomi ve güvenlik açısından büyük sorunlar yaşandığını kaydetti. Güvenlik açısından da büyük açmazlar olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, "Kendi topraklarında yabancı askerlerin konuşlanmasına izin veren bir hükümet var" dedi.

CHP'nin konuyu gündeme getirdiğini ve dikkatleri bu noktaya çektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Israrla söyledik, şimdi medyaya düşen haberler 'Özgür Suriye Ordusu Suriye'ye gitmiş. Türkiye'den ayrılmış. Demek ki CHP olmasaydı yabancı askerler Türkiye topraklarında konuşlanmış olacaktı. Ve kimsenin de haberi olmayacaktı. Medya yazacaktı ama Hükümet kulaklarını tıkayacaktı" diye konuştu.

Halkta büyük bir karamsarlık olduğunu, her karşılaştıkları vatandaşın "Ne olacak bu memleketin hali?" diye sorduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Düşünün 2002'den bu yana ülkeyi yönetiyorsunuz, 2012 de gelinen nokta, vatandaş soruyor, 'ne olacak bizim halimiz?' umut değil, umutsuzluğu aşılayan bir uygulama ile karşı karşıyayız. Eğer bir hükümet çözüm üretme noktasından uzaklaşmışsa, çözüm üretemiyorsa, kendisi sorun olmaya başlamışsa o hükümetin bu ülkeye vereceği hiç bir şey yoktur."

 

'Hiç dostumuz yok'

 

Kılıçdaroğlu, CHP'nin olaylara doğru yaklaşımlar sergilemeye, sorunlara doğru teşhisler koymaya çalıştığını belirterek, hükümeti şöyle eleştirdi:

"Öyle bir dış politika izledik ki gelinen bu süreçte hiçbir dostumuz kalmadı. Siz hangi devletin düşman üreten bir dış politika izlediğine tanık oldunuz. Her ülke olabildiğince dost, işbirliği ortamı yaratmaya çalışır. Ama bizim dış politikamız düşman yaratma üzerine gelişti ve büyüdü. Bugün geldiğimiz noktada Ortadoğu'da dostumuz yok, bizim coğrafyamızda dostumuz yok, herkes mesafeli bakıyor Türkiye Cumhuriyeti'ne. Avrupa birliği ile geldiğimiz sürece bakın, tümüyle tıkanmış durumda. Öğle saatinde havai fişeklerin atılıp kutlandığı bir AB sürecini düşünün, bir de geldiğimiz bugünkü AB sürecini düşünün tam bir açmaz içindeyiz. Herkes o nedenle kaygılı, 'bu ülke nereye gidiyor' diye."

 

'Frene mi basacağız, gaza mı?'

 

Kılıçdaroğlu, Hükümetin ekonomi politikalarını da eleştirerek, Türkiye'nin bir çok ürünü ihraç eden ülke konumundan samanı bile ithal eden ülke konumuna geldiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Ülkeyi yanlış yöneteceksin, faturayı halka çıkaracaksın. Hani ekonomi çok iyiydi. Tam bir tutarsızlık örneği. Kimin ne dediği, nasıl bir politika izledikleri belli değil. Bir bakan diyor ki 'Frene basacağız' öbür bakan diyor ki 'gaza basacağız' 180 derece birbirine zıt bir düşünce. Bunların birisi Avrupa'da, birisi Amerika'da yaşamıyor. Bu iki bakan da Türkiye'de. Aynı hükümette, aynı başbakanın başkanlığında toplanıyorlar. Sormazlar mı adama 'Frene mi basacağız, gaza mı basacağız?'. Efendim 'nüans farklılığı varmış'. Çelişkinin adı da nüans farklılığı oldu. Hangi nüans farklılığından söz ediyorsunuz siz?"

Kılıçdaroğlu, konuşmasında zamlara da değinerek, "Bu kadar zammın yapıldığı, ekonominin bu kadar çıkmaz sokağa sürükleniği bir ortamda Ekonomik Sosyal Konsey neden toplanmaz?" diye sordu.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu hükümetin temel özelliği halkı bölmek, ayrıştırmaktır. Bölmeden, ayrıştırmadan oy devşirmeye çalışıyor. En son emeklileri böldüler. Bir kısım emekliye emekli aylıklarını bayramdan önce bir kısıma bayramdan sonra verdiler. Ne veriyorsunuz ki emekliye ikiye bölüyorsunuz?" değerlendirmesinde bulundu.

TÜİK'in rakamlarına göre ülkede 44 milyon kişinin 2 günde bir, bir kap et yemeği yiyemediğini, 26 milyon kişinin eskiyen kıyafetini değiştirip yerine yenisini alamadığını, 42 milyon kişinin ise borç altında ezildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sorunların altında ezilen bir yapı varsa, izlenen politikaların sorgulanması gerektiğini bildirdi.

 

'Allah kimseyi mahkemelere düşürmesin'

 

Türkiye'de demokrasi kalitesinin giderek düştüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, yargıya değindi ve özel yetkili mahkemeleri, "siyasi otoritenin elindeki sopa" olarak niteledi ve "Adalet dağıtmaz, adaletsizlik üreten mahkemelerdir. Geldiğimiz noktaya bakın vatandaş şunu söylüyor 'Allah kimseyi mahkemelere düşürmesin'. Adalet dağıtan yere Allah düşürmesin diyor. Demokrasiye bakın, milletvekilleri hapiste, siyasiler hapiste, düşünce adamları hapiste, gazeteciler hapiste, öğrenciler hapiste, askerler hapiste."

 

'Wikileaks belgesini sordu'

 

Kılıçdaroğlu, konuşmasında Wikileaks belgeleri ile ilgili olarak çok önemli bir kitap yayımlandığını söyledi. Toplumun o kitabı yeteri kadar görmediğini, belgeleri de yeteri kadar değerlendiremediğini savunan Kılıçdaroğlu, "Bugün geldiğimiz noktada bir gerçeğin ortaya çıkması için, bir gerçeğin halk tarafından çok daha iyi bilinmesi için, bu hükümetin, Türkiye Cumhuriyeti'nin çıkarlarına hizmet eden bir hükümet olmadığını bilmesi için bu kitaptan bir belgeyi açıklayacağım" dedi.6 Haziran 2003 tarihli bir Wikileaks belgesini açıklayacağını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"ABD'nin o dönem ki Ankara Büyükelçisi Robert Pearson bir kripto gönderiyor ABD'ye. Kitabın 178. sayfasında bu kriptoyu aynen okuyorum; Generaller için söylüyor, 'AKP'den seçilmiş Recep Tayyip Erdoğan'ın davranışlarından büyük rahatsızlık duymaktadır' yani generaller AKP'den seçilen Tayyip Erdoğan'ın davranışlarından büyük rahatsızlık duymaktadır. 'Erdoğan çok güçlü bir müttefikimizdir, Generallerin bu tutumu Amerikan menfaatlerinin korunması açısından engelleyicidir. Orgeneral Hilmi Özkök'ün sadakatli duruşu sahiplenilmelidir. Muhalif orgeneraller, Orgeneral Hilmi Özkök'ün çizgisine itiraz etmektedirler. Erdoğan, kendisine desteğin devamı halinde ABD'nin bir müttefiki olarak, Ortadoğu ve Irak dahil olmak üzere Türk hava sahasını, kara ve demiryolları ile Mersin ve İskenderun limanlarını kullanımımıza açacağını taahhüt etmektedir. Ancak Türk ordusundaki üst rütbeli subaylar tarafından sürekli engellenmek istenmekteyiz'. Bu arada karşı çıkan generallerin isimleri de veriliyor. Şöyle bitiriyor kriptoyu; 'Bu bakımdan değerlendirildiğinde güçlü bir medya grubunun oluşturulmasına acilen ihtiyaç duyulmaktadır'. Tabii Türkiye'de. 'Bu konu Recep Tayyip Erdoğan ile paylaşılmış olup, gereğinin değerlendirileceği hakkında olumlu değerlendirmelerin yapıldığı ve yapılacağı teyidi alınmıştır."

Son okuduğu kısmın çok önemli olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de orduyu geriletmek, ABD'nin çıkarlarını korumak için çok önemli bir medya yapılanmasına ihtiyaç olduğunun, bunun da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile paylaşıldığı ve gereğinin değerlendirileceği hakkında, olumlu değerlendirmelerin yapılacağının teyidinin alındığının" söylendiğini ileri sürdü.

 

'Halk ozanının naaşını istismar ettiniz'

 

"Cami avlusunda halk ozanının naaşını istismar edebilirsiniz, etiniz de" diyen Kılıçdaroğlu, "Ama ben Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a bu belgenin içerdiği konuları açıkça sormak istiyorum.

 

'Kendi ülkesinin çıkarlarını korumayana hain denir'

 

Bu belge doğru mudur, yanlış mıdır? Bu belge dolayısıyla sen o taahhütleri kimden izin alarak verdin?" ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Kendi ülkesinin çıkarlarını değil, başka ülkelerin çıkarlarını koruyan bir Başbakan bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olamaz. Halkımın görmesini isterim, kalkıyorsunuz, konuşuyorsunuz kendi ülkenizin çıkarlarını değil, başka bir ülkenin çıkarları için o ülkeye söz veriyorsunuz. Buna hukukta ne denir? Takdirini milletime bırakıyorum. Kendi ülkesini, kendi ülkesinin çıkarlarını korumayan adama 'hain' denir. Belgeler gündeme düştüğünde, belgeleri yayınlayanlara en ağır hakaretlerde bulunmuştu Recep Tayyip Erdoğan. Sonra medya, büyük ölçüde sesini kesti, konuşmadılar, yazmadılar, ürktüler, korktular. Korkmayan tek organ var, tek makam var, tek kurum var, onun için 'cesur olun' diyoruz, o da CHP'dir. Korkmayacağız. Gideceksin, söz vereceksin, sonra döneceksin milletin önünde, 'ben milletimi seviyorum, milletimin çıkarlarını savunuyorum'. Kusura bakma sen bu ülkenin çıkarlarını savunmuyorsun. Herhalde Amerikan Büyükelçisi kalkıp da Amerika'ya yanlış bilgi vermez, 'teyidi alınmış' diyor. Bu ne demektir, 'konuştuk, evet' demektir. Ne yapacak, 'bir medya yapılanmasına ihtiyaç duyuyoruz' diyor."

Bu belgenin medyanın içine düştüğü durumu çok iyi açıkladığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin çıkarlarının kime hizmet ettiği, bu hükümetin kime hizmet ettiği çok iyi anlaşılıyor. Demek ki biraz ileri gittiler ki beyzbol sopasıyla ders verildi, 'bir dakika, fazla ileri gitme' dediler. Geldiğimiz nokta budur. O nedenle CHP'lilere, bu ülkenin yurttaşlarına, yurtseverlere büyük görev düşüyor. Aç kalabilir, yoksul olabiliriz, sorunlarımız olabilir ama hiç bir zaman bir başka ülkenin taşeronluğuna soyunmadık, soyunmayacağız. Böyle bir anlayış olabilir mi? Kendi iktidarını başkalarına borçlu olan kişi ülkesine hizmet etmez. Başkasının atına binen kişi sanır ki ben hedefime gidiyorum. Atın sahibi ıslık çaldığında at sahibine gidecektir, o da üstünde. Geldiğimiz nokta budur" diye konuştu.

 

'Daha fazla çalışacağız'

 

Yeni yasama yılında tüm CHP'lilere büyük görevler düştüğünü belirten Kılıçdaroğlu, Meclis'in tatil olduğu dönemde partisinin milletvekillerinin çalışmasından memnun olduğunu dile getirdi. CHP olarak daha fazla çalışacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bundan sonra daha fazla çalışacağız ki Türkiye'yi aydınlığa çıkaralım. Türkiye'nin yeni bir iktidara, yeni iklime, yeni bir söyleme, yeni bir ekonomi politikasına ihtiyacı vardır" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından toplantı basına kapalı olarak devam etti.

Öte yandan aralarında Deniz Baykal'ın da bulunduğu bazı milletvekilleri ile parti meclisi üyelerinin toplantının açılışına katılmadıkları dikkati çekti.