Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: İhanet kültüründen geliyor bunlar

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: İhanet kültüründen geliyor bunlar
Kırklareli'nde konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı diktatörlükle suçladı, "İster plastik mermisi ile ister biber gazı ile gel, ister polisini ister ordunu getir, biz mücadelemize devam edeceğiz" dedi.
Kılıçdaroğlu, Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesindeki Kongre Meydanı'nda düzenlenen "Tarıma ve Çiftçiye Destek Mitingi"nde konuştu. Mitingde Kılıçdaroğlu'ndan önce çiftçiler adına Babaeski ilçesine bağlı Taşağıl köyü muhtarı Muzaffer Çevik konuştu. Kılıçdaroğlu da "Önce halka söz verdik, derdini anlattı, şimdi de derdinizi ben anlatacağım" diyerek partililerini selamladı.
 

"Her şeye zam, çiftçiye 'bir dakika'"

 
cnn.com.tr'de yer alan habere göre, konuşmasında çağdaş uygarlık ve alın terine gereken değerin verilmesini sağlamak için uğraşacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, çiftçinin toprağa küstürülmeye çalışıldığını belirtti. Ayçiçeğinin geçen yıl verilen taban fiyatının altında fiyat verildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Şimdi ben buradan sesleniyorum Recep Tayyip Erdoğan'a; sen gübreye, mazota, ilaca, suya zam yaptın, üreticiye diyorsun ki 'Fiyatı geçen senenin altında veriyorum', bu kabul edilemez. Her şeye zam yapacaksın, çiftçiye gelince 'bir dakika' diyeceksin. Hangi gerekçeyle üreticiye düşük fiyat veriyorsun, hangi ekonomik kurama göre düşük fiyat veriyorsun. 'Çiftçi ekmesin ben bunu ithal edeceğim' diyor" diye konuştu.
 

"Başka ülkelerin çiftçilerine dünyaları ödüyorsunuz"

 
Kılıçdaroğlu, yurt dışından ithal edilen tarım ürünlerinin miktarının AKP iktidarı döneminde arttığını kaydederek, "Yurt dışından ithal ederken milyar dolarları ödüyorsunuz ama kendi çiftçimizi görüyorsunuz, yeterli destek vermiyorsunuz, kendi çiftçimizi tarlaya, ürüne mahkum ediyorsunuz. Başka ülkelerin çiftçilerine dünyaları ödüyorsunuz, bunun hesabını TBMM'de sormak benim ve partimin görevidir" diye konuştu.
Çeltik üreticisinin de küstürüldüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Trakya'nın bereketine bakın ki gündöndünün (ayçiçeği) yüzde 60'ını, çeltiğin de yüzde 55'ini üretiyor. Çeltiğe verilen fiyat 2009'da 1.5 liraydı. 2010, 2011, 2012'de 1 liranın altına düştü. 2013 hasadı başladı, fiyat 1 lira 30 kuruş civarında. Maliyet ne? 1.5 lira civarında. 'Üretmeyin' diyor, 'Dışarıdan GDO'lu pirinç getireceğim, onu vatandaşa yedireceğim' diyor. 'Siz üretmeyin, siz oturun' diyor, buna izin vermeyeceğiz. Bizim topraklarımız bereketli, bizim insanımız çalışkan, bu duruma izin vermemenin tek bir yolu var, sandığa gideceğiz, AKP'yi sandığa gömeceğiz. Bu işin yolu budur."
 

"Gemiciğe vergisiz mazot var, köylüye yok"

 
Kılıçdaroğlu, çiftçinin günden güne üretimden kaçtığını, emeğini alamadığı için tarımsal üretimden uzaklaştığını belirtti. Buğdayın ana vatanının Anadolu olduğunu, tüm dünyaya buğday tohumunun Anadolu'dan dağıldığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"AKP döneminde 2002-2013 yılları arasında 24 milyon ton buğday ithal edildi, 7 milyar dolar para verildi. Şimdi vicdanınıza sesleniyorum; 7 milyar doları Türk köylüsüne verseydi, çalışkan köylü tüm dünyayı buğday ambarı yapmaz mıydı ama vermediler, 'üretmesin köylü, mahkum olsun köylü, ben de onların iradesini satın alayım' diyor. Bunun mücadelesini yapacağız. 10 yıl önce 93 milyon hektar buğday biçiliyordu, şimdi 75 milyon hektara düştü. Köylü artık buğday ekmiyor, çünkü zarar ediyor. Köylü topraktan daha da uzaklaşacak. 10 yıl önce çiftçi 3.5 kilo buğday sattığında 1 litre mazot alıyordu. Şimdi 9 kilo buğday satıp 1 litre mazot alabiliyor. Köylünün içindeki durumu vicdanınıza bırakıyorum. 'Mazotu köylüye vergisiz verin' dediğimizde ayağa kalkıp, itiraz ettiler. 'Yata, gemiciğe vergisiz mazot veriyorsun' dedik. Onlar üretim mi yapıyor, hayır… Bu halkın yöntemi değil, harami yöntemidir, haramilerin iktidarını yıkmak da bizim görevimizdir."
Samanın bile ithal edildiğini söyleyen ve bu durumu eleştiren Kılıçdaroğlu, "Ne oldu? Önce 'kuraklık oldu' dediler. Yahu 90 yıldır ilk kez 2012'de mi kuraklık gördü bu ülke" dedi.
 

"Köylüyü topraktan kopardılar"

 
Kılıçdaroğlu, Türkiye nüfusunun son 30 yılda arttığını ancak besici sayısının artmadığını ifade ederek şunları kaydetti:
"10 yıl önce 50 milyon baş koyun vardı, şimdi 25 milyona düştü, 2 koyundan biri Recep beyin cebine girdi. 10 yıl önce 19 milyon keçi vardı, 6 milyona düştü. 'Keçi beslemeyin ormanı yer' diyorlar. Ormanı yiyen karabattı keçiler, 3. Boğaz köprüsüne bakın. Manda sayısı 1 milyondan, 80 bine düştü. O zaman bu saman ne oldu böyle, hayvan sayısı azaldı, kuraklık da yok. Ne oldu peki? Köylüyü topraktan kopardılar. Ekonomik, bağımsızlığını elde edemeyen bir ülke başkalarının kölesi olma durumunda kalır. İşte bu yüzden çiftçinin hakkı teslim edilmeli diyoruz. Onun için çiftçinin alın teri değerlenmeli diyoruz. Eğer bunu yaparsak başarıya ulaşırız."
Kılıçdaroğlu, tarımsal üretimde yaşanan sıkıntıları, süt ve et üreticilerinin de yaşadığını ifade etti.
 

"Diz çöken adam dünyayı dizayn etmeye kalkıyor"

 
CHP'nin her dönem darbelere karşı çıktığını ileri süren Kılıçdaroğlu, ülkeyi barış ve huzur içinde yönetmek istediklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Bütün komşularımızla barış içinde yaşayalım diyoruz. Kendisi kalkmış dünyayı dizayn etmeye kalkıyor. Kimsin sen? Sen birilerinin önünde diz çökmedin mi? Diz çöken adam dünyayı dizayn edebilir mi?" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, konuşmasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı Mısır'daki olaylarla Çanakkale'deki olayları birbirine karıştırmakla suçladı.
 

"Bir sucuk fabrikasının muhasebesini yönetemeyen adam"

 
AKP iktidarının çiftçiyi, sanayiciyi ve esnafı batırdığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bir sucuk fabrikasının muhasebesini yönetemeyen, fabrikanın muhabesesini tuttuktan sonra fabrikayı batıran adam şimdi maalesef Türkiye'de başkanlık koltuğunda oturuyor. Bir de buna usta diyorlar. Sen kendin usta olduğunu iddia ediyorsan gel Lüleburgaz çiftçisi sana ustalığın ne olduğunu göstersin. Çiftçiyi batırdın, esnafı batırdın, sanayiciyi batırdın, işçiyi sendikasızlaştırdın, bir de sana usta diyorlar. Bırak ustalığı sen çırak bile olamazsın" diye konuştu.
 

"İhanet kültürünün ustası"

 
Başbakan Erdoğan'ı diktatör olmakla suçlayan ve bunu bütün dünyanın öğrendiğini söyleyen Kılıçdaroğlu
"Artık bütün dünya şunu biliyor: Türkiye Cumhuriyet'inde bir diktatör var. O diktatör bu ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Baskı ile sopa ile ne olursa olsun ister plastik mermisi ile gel, ister biber gazı ile gel, ister polisini ister ordunu getir, biz mücadelemize devam edeceğiz. Çünkü biz özgür ve bağımsız bir Türkiye istiyoruz. Bunların kültüründe ihanet etmek var. İhanet kültüründen geliyor bunlar. Kaddafi'yi düşünün. Kıbrıs çıkarmasında uçak yakıtımız yoktu. Kaddafi uçak yakıtını verdi. Jetlerin yedek parçalarını verdi. Depolarını açtı. Tamamında 'Gelin istediğinizi alın' dedi. Ne oldu bu zat-ı muhterem? Gitti Kaddafi'den bir ödül aldı. 120 bin dolar para aldı. 'Bu parayı şehit yakınlarına vereceğim' dedi. Sorduk hangi şehit yakınına vereceksin. Hangi derneğe verdin? Tık yok. Adam parayı seviyor. Yeşile aşık mübarek. Onu da cebine indirdi. Kaddafi'yi arkadan hançerledi, öldürdü. Vefa denen bir kavram vardır. En zor günlerinde Türkiye'yi destekleyen bir lideri linç ettirdiler. Bavulla para götürdüler. Kaddafi öldürülsün diye. Şimdi eli kanlı, Ortadoğu'ya el atıyor. Temiz bir insan değil. Müslümanı Müslümana kırdırıyor. Demokrasi getirecekmiş o ülkelere. Dön kendi ülkene bak. Senin ülkende demokrasi var mı? Erbakan'ı da bunlar arkadan hançerledi. Onun için geçmişinde ihanet kültürü olana sakın güvenmeyin. İşçiyi, köylüyü, esnafı sattı. Kendisini de usta ilan etti. İhanet kültürünün ustasıdır"
Kılıçdaroğlu, Edirne'de Kırkpınar Haftasında yağlı güreşleri izlediklerini anımsatarak, orada bayrak geçişi sırasında AKP'li bakanların ayağa kalkmadıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Kendi bayrağına saygı duymayana sizler de saygı duymayın" dedi.
Diktatörlerin halkı çok iyi kandırabildiğini, en büyük özelliklerinin de bu olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Geçenlerde biliyorsunuz Mısır'da genç bir kız öldürülmüş bizimki başladı televizyonlarda çocuk gibi ağlamaya. Güzel ağla kardeşim. Ben şimdi soruyorum? Samsun'da 2,5 aylık çocuğumuz açlıktan öldü, bu vatandaş ağladı mı? Ağlamadı? En son Kenya'da bir Türk kızı 8 aylık hamile. Terör örgütü tarafından öldürüldü. Ağladı mı? Gözyaşı döktü mü? Başsağlığı bile dilemedi. Bunları iyi tanıyın. Biz yaşamını yitiren her insan için üzülürüz ve dua okuruz. Onu siyasete alet etmeyiz" diye konuştu.