CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki anayasa değişikliği görüşmelerine ilişkin ""Anayasa değişikliği yapılacak TBMM'nin önünde TOMA'lar var. Halktan habersiz anayasa değiştirelemez. Böyle bir ortamda anayasa değişikliği olur mu?" dedi. Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminden 5 gün sonra ilan edilen OHAL'e ilişkin olarak da "20 Temmuz sivil darbe tarihidir" dedi.
CHP lideri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk'e verilmeyen yetkinin bir kişiye verileceğini belirterek "Mustafa Kemal'e verilmeyen yetki El Nusra'nın, IŞİD'in, herkesin kandırdığı bir adama verilecek" yorumunu yaptı.
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Anayasanın birinci maddesi hakimiyet milletindir yazar, 1921 anayasası. İnönü zaferinden 10 gün sonra. O zafer kazanılmasaydı belki de birinci madde böyle yazılmayacaktı. O savaş kolay kazanılan bir savaş değildir. Verilen savaş mücadelesi gerçekten de zor koşullardı verildi. Değerli arkadaşlarım, o insanlar büyük mücadelelerden sonra Cumhuriyet'i kurdular.
Egemenliğin halka ait olduğunun tescil edilmesidir, vatandaş padişahın kulu değil, özgür bir bireydir artık. Herkes yasalar çerçevesinde cumhuriyetin verdiği güven içinde görevinin başında olacaktır. Cumhuriyet böyle şartlarda kuruldu arkadaşlarım. Mustafa Kemal Atatürk'ün bir cümlesi vardır, bugünlerin daha iyi değerlendirilmesi açısından söylüyorum;
"Milletimizin başına gelen bütün felaketler, kendi talih ve geleceklerini başka birinin eline vermesinden kaynaklanmıştır. Bu kadar acı tecrübeler geçiren milletin bundan sonra egemenliği bir kez daha tek bir kişinin eline vermesi mümkün değildir"
Şimdi, gündemimizde bir anayasa değişikliği var. Yaşadığı sıkıntıları bilmeyen geleceğini sağlıklı inşa edilemez. Bir anayasa görüşmesi var, dün milletvekili arkadaşlarım olağanüstü bir performans gösterdiler.
CHP adına önceki genel başkanımız sayın Deniz Baykal tarihe geçecek bir konuşma yaptı. Biz kendi çıkarımız için değil, partimizin de çıkarı için değil, bu milletin çıkarı için mücadele eden bir partiyiz.
Çok partili hayatı bu ülkeye getiren partiyiz. Herkesin düşüncesine saygı duyan bir partiyiz. Dolayısıyla bizim adımıza konuşan önceki genel başkanımız CHP'ye yakışan tarihe not düşen bir konuşma yapmıştır.
Bir ülkede demokrasi varsa özgürlük vardır. Bakın bu ülkenin hapishanelerinde 147 gazeteci var, bunların çoğu gazetecilik yaptıkları dönemde CHP lehine bir cümle kurmamışlardır. Ama biz onların haklarını savunuyoruz, düşüncelerine katılmasak bile düşüncelerini açık açık paylaşabilecekleri bir ortam yaratmak istiyoruz.
Herkes düşüncesini özgürce açıklayabilmelidir. Anayasa değişiklikleri neden önemlidir? Çünkü anayasalar bir toplumun uzlaşma belgeleridir. Nerede yaşarsa yaşasın. Cinsiyeti ne olursa olsun, kimliği, eğitim düzeyi ne olursa olsun her vatandaş anayasa kitapçığını ele aldığında bu benim anayasam diyebilmelidir.
Benim bir anayasal hakkım varsa bu hakkımı güvence altına alabilmeliyim, anayasa bunu sağlıyor. 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi şunu söyler; hakların güvence altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur. Güvence altına haklar nasıl alınır, güçler ayrılığı ilkesiyle. Yetkinin bir kişine toplanmadığı durumlarda haklar güvence altına alınır. Örneğin, devletin bir muamelesiyle karşılaştınız ve onun haksız olduğun a inanıyorsunuz ne yapacaksınız, hakkınızı arayacaksınız. Yargı bağımsız değil ve bir kişinin elinin altındaysa siz hakkınızı alamazsınız.
Yasama yürütme yargı; biri diğerini denetleyecek. O zaman biz anlayacağız ki bu anayasa bizim anayasamızdır. Hem bana hak veriyor hem bana verdiği hakları güvence altına alıyor. Şimdi, yine bazı vatandaşlarımız "Bir kişiye verelim ne olacak ülkeyi yönetsin" diyebilir. Kavgasız, dövüşsüz bir yönetimin örneği yoktur arkadaşlar. En son örneği Hitler'di. Kendisinin hukuk danışmanı hatta şunları söylemişti; bir konuda karar vermeniz gerekiyorsa Führer'e bakardınız, o nasıl karar verecekse öyle karar verirdiniz. Almanlar, yeni bir anayasa yazarken direnme yasasını anayasa koymuşlardır. Başka bir seçenek yoksa haklar direnmek zorundadır. Anayasalar değişmez mi elbette değişir. En güzel örneğini vereceğim size, Ecevit'in başbakanlık yaptığı dönemde anayasanın 38 maddesi değişmiştir.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu oluşturmuştur, partilerin TBMM'deki milletvekili ağırlıklarına bakmaksızın her parti eşit sayıda temsilci versin. Oturalım hep birlikte anayasa değişikliği yapalım. Anayasa dayatma şeklinde olmaz, uzlaşma kültürü olmalıdır. Oylama yapılırken "Ben evet oyu kullanıyorum" diyen biri var mıdır orada? Hayır. Herkes gitmiştir, oyunu vermiştir. Şimdiye bakıyorum, anayasa değiştirecek ortam var mı? OHAL var. Kimse korkudan konuşamıyor, her an herkes tutuklanabilir, her an herkesin mal varlığına el konabilir. Anayasa değişikliği yapılacak TBMM'nin etrafında TOMA'lar, polis araçları... Ya ne oluyor savaş mı var, TBMM'ye saldırı mı var?
Böyle bir ortamda biz anayasa değiştiriyoruz. Ulusal Kurtuluş Savaşımızda böyle bir şey oldu mu? Üniversiteler, rektörler, barolar konuşamıyor. Dün Ankara Baro Başkanı konuşma yapacak, kıyametler kopuyor nasıl açıklama yapar diye. Niye korkuyorsunuz açıklamasını yapsın. Bu ortamda biz anayasayı değiştireceğiz diyorlar. Anayasada ne değişecek, kimsenin haberi yok. İktidar partisine televizyonlardan canlı yayın verin diyoruz, vermem diyorlar. Vatandaşın bilgisi olması lazım. Böyle bir ortamda, dayatma kültürüyle halktan habersiz anayasayı değiştirmek istiyorlar. 15 Temmuz kontrollü darbe girişiminden sonra 20 Temmuz'da sivil darbe yapıldı. Kimse unutmasın bunu. 20 Temmuz'dan sonra bakın neler oldu.
On binlerce kişi memuriyetten atıldı, binlerce kişi üniversitelerden atıldı, 147 gazeteci tutuklandı, er ve erbaşlar hapse atıldı. AYM dahil siyasal iktidara teslim oldu, demokrasi ve hukuktan vazgeçti. Bir milyondan fazla mağdur aile yaratıldı. İnsanlar açlığa mahkum edildi. Hiçbir dönemde söylenmeyen şu cümle kuruldu; açlarsa ağaç kökü yesinler. Bunu söyleyen insan zaten insan olamaz. Şimdi yeni anayasa yapacağız diyorlar, niye yapıyorlar? Düne kadar yoktu. Birden bire niye çıktı ortaya.
Yüzde 51 ile seçilen cumhurbaşkanına milletin yüzde yüzünü temsil eden TBMM'ye feshetme yetkisi verilmek isteniyor. Aklını kullanan bir insanın kabul edeceği bir değil. Milli iradeye ihanettir bu. Millet seçti bu vekilleri, her partiden insan var. Bir kişi çıkıyor, yüzde 51 oy almış yüzde 100 oy almış bir meclisi feshediyor. Dünyada böyle bir örnek var mı? Mustafa Kemal Atatürk'e verilmeyen yetki, ülkeyi felakete sürükleyen birine verecek. Üstelik hem FETÖ, hem PKK, hem IŞİD'in kandırdığı birine bu yetki verilecek.
Cumhurbaşkanı artık tarafsız olmayacak, bir partinin de genel başkanı olacak. Cumhurbaşkanı olarak vali atayacak ama aynı zamanda o vilayete il başkanı da atayacak. Cumhurbaşkanını kim temsil edecek, il başkanı mı, vali mi? Cumhurbaşkanı anayasaya göre hala tarafsız olacak çünkü tarafsızlığını öngören yemin metni değişmiyor. Milletvekilleri tarafsızlık üzerine yemin etmezler, genel başkanlar etmezler. Ama cumhurbaşkanı, cumhurun başkanı olduğu için tarafsızlık üzerine yemin eder. Şimdi hem cumhurbaşkanı olacaksın hem de partinin genel başkanı olacaksın. Neyine yetmiyor cumhurbaşkanlığı, neyine yetmiyor. Bu ülke seni aldı milletvekili yaptı, genel başkan yaptı, cumhurbaşkanı yaptı, başbakan yaptı, bir köşk değil 1100 odalı Saray verdi daha ne istiyorsun ya bir otur yerinde. Tarafsız davrandığı sürece hep saygı gösterdim. Türkiye'nin bu kadar derdi var ya illa bu mu olacak. Tarafsız olan bu cumhurbaşkanı, aynı zamanda kendisinin tüm milletvekillerini belirleyecek.
TBMM'nin üzerine vesayet kuracağım demektir bu. Birisi benim sözümden çıkarsa ertesi gün onu listemden sileceğim demektir. Böyle bir anlayış olabilir mi, cumhurbaşkanısın. Cumhurbaşkanı pozisyonunda olan biri bunu yapmamalıdır. Bu sadece Erdoğan sorunu değil, yarın başka birisi çıkarsa ona da karşı çıkarız. Kişilerden bağımsız olarak sorunu ele alıp anlatmak zorundayız. Başbakanlık tamamen kaldırılıyor, böylece Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez kendi ipini çeken bir başbakan ile karşı karşıyayız o da Binali Yıldırım. Başka, bu anayasa geçerse hükümet güven oyu almayacak, kaldıracaklar onu. Bakmayın millet seçmiş, otursunlar oturdukları yerden alsınlar aylıklarını diyecekler. Güven oyu aldıktan sonra oturursun ben güven oyu aldım ki icraatımı yapıyorum dersin. Bizim 100 yıllık birikimlerimizi çöpe atıyorlar, amaç ne? TBMM'yi cumhurbaşkanlığın arka bahçesi haline getirmek. Kurtuluş Savaşı'nı yürüten Meclis, 15 Temmuz'da üzerine bombalar yağarken darbecileri püskürten Meclis bir kişinin arka bahçesi haline dönüşecek. Milli Kurtuluş Savaşımızın tarihine ihanettir. Bu anayasa değişikliği teklifi yürürlüğe girerse gensoru verileyemeyecek, bakan istediği kadar götürsün malı. Nasıl bir anlayıştır.
Milli Kurtuluş Savaşı ile "gazi" unvanını alan Meclisi itibarsız hale getirmek istiyorlar. Nasıl kalkarsın Gazi Meclisi ikinci sınıf Meclis haline getirirsin. Cumhurbaşkanına KHK çıkarma yetkisi veriliyor, cumhurbaşkanı bir sabah kalkıp diyebilir ki; İçişleri Bakanlığı'nı kapattım. Meclis'i feshederken nasıl soramıyorsak burada da soramıyoruz. Eskiden bunları kim yapıyordu? TBMM yapıyordu. TBMM karar veriyordu, milli irade karar veriyordu. Artık bir kişi üniter yapıyı bozacak her türlü kararı alabilir. Sadece bunlar mı? Buralara getirilecek kişilerin niteliklerini de o belirliyor. Bir sabah "Genel müdür olmak için ilkokul mezunu olmak gerekiyor" diyecek, ertesi sabah da "Genel müdür olmak için yüksekokul mezunu olmak gerekir eskilerin hakları saklıdır. Bu olur mu, yarın sandığa gittiğiniz zaman ne olacak? Herkes kendi vicdanına sorarak oy kullanmalıdır, Türkiye'nin itibarı için oy kullanmalıdır, birilerine yalakalık yapmak için oy kullanmak milletvekiline yakışmaz.
Bütçe bir Meclis'in kanunudur arkadaşlar, şimdi bu da Meclis'in elinden alınıyor. Dünyanın bütün parlamentolarında bütçe hakkı başka bir organa devredilmemiştir, ilk kez biz böyle bir garabetle karşı karşıyayız. Hadi Meclis'i teslim ettik, yargıyı da teslim ediyoruz. Bir partinin genel başkanı AYM'nin 15 üyesinden 12'sini atıyor. Hem cumhurbaşkanı, hem genel başkan, 15 AYM üyesinden 12'sini de atıyor. Bir partinin genel başkanı AYM'ye 12 hakim atarsa o AYM tarafsız olabilir mi, güven verir mi? Cumhurbaşkanı yeri geldiğinde de orada yargılanacak.
Malı götürdüğünü bile bile beraat ettirecekler ben biliyorum. Yargının üzerine düşen bir gölge değil midir bu? HSYK'da da yarısından fazlasını o atayacak. Kimin hakim - savcı olacağına onlar karar veriyor, hangi davaya kimin bakacağına onlar karar verecek. Ne diyorduk adalet mülkün temelidir. Çöken bir devletin üzerine çöken bir yargıyı getiriyoruz. Şu an devlet yok, teröre teslim edilen bir devlet var. Terör olaylarının arkasından koşan beceriksiz bir hükümet var. Devlet yönetilmiyor, bunlar yönetemedikleri için bir an önce makamlarından çekilmeleri lazım. Demokratik parlamenter sistem bizim neyimize yetmiyor, totaliter.
Her istediğini yapıyorsunuz, parlamenter sistemden geçiriyorsunuz. Her şeyi yapıyorsunuz, parlamentoda çoğunluğun var. Neden ülkeyi böyle dar bir kıskacın içine sokuyorsun? Getirilen bu anayasa değişikliği Türkiye'nin hangi sorununu çözecek. Bir Allah'ın kulu çıksın desin ki "Ekonomi düzelecek, terör bitecek, medyalar, üniversiteler özgür olacak" Bir Allah'ın kulu bunu söylesin. 2 yıl önce zaten fiili başkanlık var, 2 yıl önce mi daha rahattık, şimdi mi daha rahattık. Siteler, Ankara Dolar almış başını gidiyor, ne olacak, sesleri çıkıyor mu? Vatandaşlara "Dolar bozdurun" diyorlardı, sanki vatandaşın cebinde dolar var da bozduracak, ya vatandaşın cebinde Türk lirası bile yok. Senin dünyadan haberin yok. Freni patlamış kamyon gibi gidiyoruz. Açık ve net söylüyorum bunlar Türkiye'yi yönetemiyorlar."