Kılıçdaroğlu: 3 AKP'li imzaladıkları metne sahip çıksın

Kılıçdaroğlu: 3 AKP'li imzaladıkları metne sahip çıksın

T24- CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'ın "CHP diklenmiş ama dik duramamıştır" sözüne "Biz dik duruyoruz. Senin omurgandan kaygım var" diyerek yanıt verdi. ''Tüm siyasi parti ve milletvekillerinin, milletin kendilerine verdiği görevi yerine getirmek için TBMM’de olmaları gerektiğine inanıyoruz'' konulu metni 3 AKP'linin de imzaladığını açıklayan Kılıçdaroğlu, "o imzalarına sahip çıkmalarını bekliyoruz" dedi. Ayrıca, Kılıçdaroğlu, 27 Nisan bildirisi için "Muhtırayı verenlerden hesap soruldu mu? Sana muhtıra veren kişiye üstün hizmet madalyası verdin mi vermedin mi Erdoğan çık önce buna cevap ver" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarına ''Başbakan bir sürü şey söyledi ses çıkarmadık. Siyasettir dedik. Ama bugün CHP diklenmiş ama dik duramamıştır dedi. Bize artık konuşmak artık farz oldu. Biz ne dedik. İki arkadaşımıza yemin yolu açılana kadar yemin etmeyeceğiz dedik. Biz dik duruyoruz. Senin omurgandan kaygım var'' şeklinde cevap verdi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle: "Biz iki yüzlü politikayı bilmeyiz. Biz arkadaşlarımıza yemin yolu açılana kadar yemin etmeyeceğiz dedik. Bizim söylediklerimizi bari oku. Okuduklarını anlayabiliyor mu bundan da endişem var. İki pek çok gazeteci arkadaş, sordular. Yemin yolu nasıl açılacak?Ya okuduğunu anlamıyor ya da... Bize bir metin getirdiler. Okuyorum metinlerini, dün sabah getirdikleri metin. ''Tüm siyasi parti ve milletvekillerini, azami hassasiyeti göstermeleri gerektiğine inanıyoruz.'' Bunu kabul etmedik. Bu bizim arzu ettiğimiz beyan değildir. Öğlen oldu aynı metin bir daha geldi. Yine orda değişen bir şey yok. Okuyorum bizim söylediğimiz metni: ''Tüm siyasi parti ve milletvekillerinin, milletin kendilerine verdiği görevi yerine getirmek için TBMM’de olmaları gerektiğine inanıyoruz.''

Bizim istediğimiz beyan bu. Ya okuduğunu anlayamıyor, ya da şimdi ben nasıl çark ederim diye düşünüyor. Anayasa dahil tüm mevzuatın, hukukun üstünlüğü çerçevesinde, özgürlükleri genişletici bir anlayışla yorumlanması gerektiğine inanıyoruz. Şimdi herhalde bu AB’nin bir raporu vardı, dengeli rapor demiş ve sonra Ankara’da çark etmişti. Onların getirdiği metni kabul etmedik Bir sayın Erdoğan benim bildiğim insanlar attıkları imzaya sahip çıkarlar, o imza herkesin namusudur. Benim bildiğim kural bu. Metin çok açık. Hiçbir yoruma yer vermeyecek kadar açık. Biz onların getirdiğini kabul etmedik. Bu metin geçti, imzalar var. Biz bu ayrıntıları tartışmak istemezdik. Birileri bizi suçlayabilir. Biz sonuç almaya odaklanmışız. Şimdi kalk, dik durdular, dik durmadılar. Biz dik duruyoruz. Bu imzayı inkar edersen, benim senin omurgandan kaygım vardır. İmzalarına sahip çıksınlar Demokrasi kazanacaksa bu imzaların gereğinin yerine getirilmesi gerekir dedik. Verdiğimiz sözden vazgeçmedik. Hiçbir zaman şu olsun bu olsun demedik. Demokrasi olsun, insan hakkı olsun. Bunun altında üç tane AKP’linin imzası vardır. O imzalarına sahip çıkmalarını bekliyoruz. Muhtırayı verenlerden hesap sordun mu? Neymiş 27 nisan bildirisi. CHP şöyle yaptı böyle yaptı vesaire. İşin özüne gelelim. Bir muhtıra verildi mi? Muhtırayı verenlerden hesap soruldu mu? Sana muhtıra veren kişiye üstün hizmet madalyası verdin mi vermedin mi Erdoğan çık önce buna cevap ver. Kalkmış CHP’yi suçluyor. Sonunda bu muhtıra değildir demeye başladı. Mağdur edebiyatı yaptı. Hani 12 Eylül paşalarından hesap soracaktın? Soramazsın, maaşlarına zam yaptın. Sen 12 Eylül’de hangi bedeli ödedin? Hangi işkenceden geçtin? İşkence çeken idam edenlerin yakınlarının acılarını istismar ettin sen. Sabah söylediğini akşam inkar eden kim... Efendim biz sabah söylediğimizi akşam inkar ediyormuşuz. Pes yani. Şimdi bir önek vereceğim. Bu beyefendi gitti, NATO’nun Libya’ya müdahalesi konuşuluyordu. 28 Şubat 2011: NATO Libya’ya müdahale etmeli midir? Böyle bir saçmalık olur mu? NATO’nun ne işi var orada? Bakın Türkiye olarak bunun karşısındayız. Böyle bir şey konuşulamaz, düşünülemez. Kim söylüyor Recep Tayyip Erdoğan.

25 Mart 2011. Aynı Recep Tayyip Erdoğan yine konuşuyor. Libya’ya müdahaleyi kabul ediyor, izin veriyor, müdahale edin diyor. NATO’nun devreye girmesiyle de belli yerlerde rahatlama meydana geldi. Allah aşkına sabah söylediğini akşam inkar edenler kim. NATO müdahale etti. Binlerce sivil ölüdürüldü. Akdeniz’in karanlık sularında binlerce Müslüman boğularak öldü. Türkiye’den yardım istendi, bizim gemilerimiz yardım edemedi. NATO izin vermediği için. Bunu kim eleştirdi? Sosyalist enternasyonal de CHP eleştirdi. Başbakansın nasıl yalan söylersin Efendim CHP hükümet programı konusunda tek laf bile etmemiş. İnsaf yahu. Otururken de dinlemiyor. Hükümet programında 13. sayfayı açıp bir paragrafı okudum. Yalanın bu kadarına da insaf. Sen Başbakan'sın nasıl yalan söylersin sen. Meclis kürsüsüne çıkıyor yalan söylüyorsun. Pes yahu bu kadar da olmaz. Hükümet programının, uluslararası sözleşmeyle ilgili, demokrasiyle ilgili, insan haklarıyla ilgili konuştuk. 40 dakika verdiniz. Ekonomiyi konuşamadık. Bugün kendisi de şikayet ediyor süreden. O camilerde şehitliği göze alan askerler kalıyordu Ve camilere girdi. CHP’nin efendim camilerle ilgili geçmişte şu yapıldı, bu yapıldı vesaire. O camilerde bu ülkeyi savunmak için, ölümü göze alan, şehitliği göze alan askerler kalıyordu. Çünkü ev yok, yer yok. Nerede koruyacağız biz askerlerimizi? Nasıl ciddi bir hata yapıyor. Bu vicdansızlık değil midir? 22 caminin onarımında müteahhitere 6 milyon ödendi Bunlar tarihi camileri onarmaya kalktılar. İzmir ve Manisa’da 22 caminin onarımında üç milyon 874 bin tutarında imalat, eski parayla 3 trilyon 873 milyonluk imalat hiç yapılmadığı halde, bu müteahhitlere 6 milyon lira para ödendi. Yüzüne gözüne dursun Yüzüne gözüne dursun. Bu milletin vergileriyle, caminin duvarında bile yolsuzluğa göz yumuyorsun. Süleymaniye Camii’ni ibadete açtı. Din siyasete alet edilmez, kutsal bir şeydir; tartışılmaz. Süleymaniye Camii’nin onarımında da 4 milyon liralık yolsuzluk yapıldı. Şimdi sen kalkıyorsun bakıyorsun, şu uzun listeyi size de dağıtacağım. AKP'nin camilere olan tutkunluğunun gerekçesini anlatın Bütün illerde köylerde AKP’nin camilere olan tutkunluğunun gerekçesini anlatın. Yolsuzluk yapıyor türbe onarımıyla. Kalkmış bir de CHP’de ders vermeye çalışıyor. Sen kim, CHP’ye ders vermek kim? Hasan Dağcı kim? Hasan Dağcı kim? Tanıyor musun Hasan Dağcı’yı. Kendi özel kalem müdürü. Fotoğrafı da var. Bunu da dağıtacağız. Köy köy kahve kahve bunları anlatacaksınız. Kim bu Hasan Dağcı? Hasan Dağcı bir arsayı alıyor. İstanbul’un Kadıköy İbrahimağa mahallesinde bir arsa. Alış bedeli 215 milyar lira, tapusu da var elimizde. Sen dini böyle mi yaşıyorsun Başbakan? Kadıköy Belediyesi’nin yazısı da var. Bu arsa cami yeridir diyor. Bu da İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı’nın Meclis kararı. Cami yeri rezidansa dönüştürülüp satılıyor. Şimdi sayın Erdoğan’a soruyorum. Sen dini böyle mi yaşıyorsun? Para deyince din, iman kalmıyor Artık bu din bezirganlarından bu ülkenin kurtulması lazım. İstanbul’da daha onlarca var. Çünkü para deyince bunlarda din iman kalmıyor. Program açıkladılar. Yine güllük gülistanlık, her sorun çözülmüş vaziyette. Niye konuşmadınız? Zaman yoktu. Ne yapayım bu hükümet programını Türkiye’de işsizlik var mı? Var. Temel bir sorun mu sorun. Var mı hükümet programında yok. Ne yapayım böyle hükümet programını. Cari açıkta bir azalma var. Sorunu var mı var. Giderek artıyor mu? Artıyor. Bir çözüm var mı? Yok. E ne yapayım bu hükümet programını. Büyüme var mı? Var. Halka var mı? Yok. Cami yapılacak yere rezidans yapanlar büyüyor. E napayım ben? Onlarda din iman kaygısı yok. Kaygıları başka. İç tasarruflarda sorunlarımız var. 1998’de iç tasarrufların milli gelire oranı yüzde 25, şimdi yüzde 14. ülkenin sağlıklı büyümesi için bunun artmasına ihtiyaç var. Buna ilişkin bir şey var mı? Yok. E napayım ben bu hükümet programını.