Kılıçdaroğlu: 580 denetçi görevlendir İZMİR (A.A)

-Kılıçdaroğlu: 580 denetçi görevlendir İZMİR (A.A) - 04.12.2011 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesinde 80 denetçinin görev yaptığını belirterek, ''80 değil 180 tane görevlendir, az geliyorsa 380, az geliyorsa 580 görevlendir. Az geliyorsa Recep Tayyip Erdoğan gel büyükşehire sana da oda verelim sen de denetle'' dedi. Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarı eleştiren öğretim üyeleri, gazeteci ve yazarların cezaevine konulduğunu, ''21. yüzyılda Türkiye'de toplama kampı olduğunu'' öne sürdü.  Yurt dışından gelen bir kişi hakkında ''kaçabilir'' gerekçesiyle tutuklama kararı verildiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, ''Adam yurt dışından gelmiş, niye kaçsın? Böyle bir anlayışa demokrasi, özgürlük denir mi? Cumhuriyet bu anlayışla büyür mü? Hangi gelişmiş evrensel hukuk kurallarının kabul edildiği bir ülkede Hitler'in toplama kampının 21. yüzyıl versiyonu Silivri'de kurulabilir? 21. yüzyılda çağdaş olduğunu söyleyen bir Türkiye'de toplama kampı var. O toplama kampı Türkiye'nin ayıbıdır, yüzyılın ayıbıdır'' diye konuştu. Düşüncelerin özgürce dile getirilmesi gerektiğini, düşüncesini paylaşmasalar bile özgürlük isteyen herkese kucak açan bir parti olduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Hükümete yandaş olanlara bir şey yapılmadığını, yandaş olmayanlara ise her türlü baskının yapıldığını'' öne sürdü. Başbakan Erdoğan'ın medya patronlarını, genel yayın yönetmenlerini çağırarak talimat verdiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, ABD Büyükelçisinin kendisini ziyaretinde bunu anlatarak, ABD Başkanı Barack Obama'nın böyle bir şey yapıp yapmayacağını sorduğunu, büyükelçiden ''Çağıramaz, çağırsalar da gitmezler. Çünkü kendilerine hakaret sayarlar'' yanıtını aldığını iddia etti. Kılıçdaroğlu, özgür medya istediklerini kaydederek, şöyle devam etti: ''Bütün medya patronlarına sesleniyorum. Korkunun ecele faydası yok. Ayağa kalkın. Yürekli olun. Halkın sesi olun, iktidarın değil. Siz hangi demokraside, hangi özgür toplumda etik değerleri gelişmiş, ahlaki değerleri yüce bir toplumda arama yapılacak firmalara, kişilere önceden haber veren köstebeklerin bakan koltuğunda oturduğunu gördünüz? Ahlakı olan bir insan o koltukta oturmaz. Ar damarı çatlamamış olan birisi o koltukta oturmaz. Bir deniz faciası vardı. Delillere ulaştıkça beyler rahatsız oldular. Dosyanın kapağını açıyorsunuz köstebek bakan çıkıyor, öbür kapağını açıyorsunuz Adalet Bakanı çıkıyor. Savcılar hırsızları kovalıyorlar, Adalet Bakanı da savcıları. Bakın Kayseri Belediyesinde de söyledik. Rüşvet defterini gönderdik beyefendiye. Rüşveti toplayan adam kendi el yazısıyla yazmış. Ne oldu bir taraftan Cumhurbaşkanı, bir taraftan Başbakan kefil oldu. Kendilerini siper ettiler bir şey olmasın diye. Bu ne demektir biliyor musunuz? Başbakanın yandaşıysan çal çalabildiğin kadar özgürsün. Başbakanın yoldaşıysan soyabildiğin kadar soy özgürsün. Başbakanın arkadaşıysan götür götürebildiğin kadar hiçbir şey olmaz. Ne müfettiş gelir, ne savcı, ne polis. Senin görevin ne, malı götürmek. Ne diyorlardı bunlar 'Büyük düşünün'. Tercümesi neydi, 'Büyük götürün.' Bunlar zaten büyük götürüyorlar, büyük götürmeye alıştılar. Onların işi bu. Nasıl soygun düzenini bu ülkede egemen kılabiliriz, nasıl cebimizi doldurabiliriz onların düzeni bu.  İzmir anakent belediyesinde şu anda 80 denetçinin görev yaptığını, Cumhuriyet tarihinde hiçbir örneğinin olmadığını öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Bir ilki yaşıyoruz. Bir belediyeye 80 müfettiş görevlendirmişsin. 80 tane değil 180 tane görevlendirmezsen namertsin. Şundan emin olmanızı isterim. Hiçbir CHP'li belediye hesap vermekten korkmaz. Hesap vermeyi namuslu bir görev sayar. Onun için diyorum, 80 değil 180 tane görevlendir, az geliyorsa 380, az geliyorsa 580 tane görevlendir. Az geliyorsa Recep Tayyip Erdoğan gel büyükşehirde sana da bir oda verelim, sen de denetle. Ama ben merak ediyorum. CHP'li belediyelerin ensesinde boza pişiriyorsun güzel ama senin belediyelere de bir tane müfettiş gönder bari. Yapmıyorsun, neden, yolsuzluğu meşrulaştırıyorsun orada. Haksızlığı meşrulaştırıyorsun orada. Bu bir inceleme değildir, bir soruşturma, bir yargılama değildir. Bu bir terördür, AKP terörüdür. İzmir'den, İzmirliden intikam alma terörüdür.'' -''Şimdi gözlerini İzmir'e çevirdiler''- ''Başbakan Erdoğan'dan vicdanlı hareket, adalet, sağduyu beklemediklerini, İzmirlilerin sağduyusuna güvendiğini belirten Kılıçdaroğlu, ''İzmirlinin yargısı bizim için önemlidir. Siz karar verin. Mühür sizde, Sultan Süleyman sizsiniz. Basacaksınız mühürü, özgürlüğün tadına varacaksınız'' diye konuştu. AK Parti'ye oy verilmesi halinde kafelerin kapatılacağını öne süren Kılıçdaroğlu, insanların CHP'li belediyelerin olduğu yerlerde özgürlüğün tadına vardıklarını, ''AK Partili belediyelerin olduğu yerde zulüm, işkencenin olduğunu'' ileri sürdü. Bir bakanlığın belediyeye ''Böyle yapacaksın'' dediğini ve belediyenin de bunu uyguladığını, başka bir bakanlığın ise ''Bunu niye böyle yaptın'' diye soruşturma açtığını iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Efendim Şevval Sam'dan konser dinlemişiz. 'Niye ihale yapmadınız' deniyor. Kaç tane Şevval Sam var, bir tane. Bir tane olunca da ihalesi olmaz. İhale Yasası da öyle diyor ama amaç o değil. 'Ben niyetlendim seni yiyeceğim arkadaş. Sana zulüm yapacağım arkadaş. Seni o koltuktan indireceğim arkadaş' diyor. İzmirlilere güveniyorum. O koltuğun atamasını İzmirliler yapacaktır. O koltukta namuslu adamlar oturacaktır.'' Kılıçdaroğlu, İstanbul'un ''25 yıldır santim santim pazarlandığını'' ileri sürerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Gözünüz doysun artık. Cebiniz doldu artık. Yedi sülalenize yetiyor artık. Yeter düşün bu milletin yakasından. El atmadık yer bırakmadılar. Şimdi gözlerini İzmir'e çevirdiler. Şimdi sıra geldi İzmir'i pazarlamaya. İzmir'i almak istiyorlar. Alırlar mı? Onun için İzmir'e bu kadar ahlaksızca saldırıyorlar. Onun için İzmir'de terör estiriyorlar. İzmir'de karar İzmirlinin. İzmirlinin iradesidir. İzmir'e de İzmirliye de saygı duyacağız, o mühre de saygı duyacağız. Kimin cumhuriyetle, demokrasiyle, adaletle problemi varsa bilin ki İzmir'le de problemi var. Bizim gözümüz hep İzmir'in üzerinde olacak. Hatalarımız, eksikliklerimiz, şikayetleriniz olabilir. Bunları aşacağız. Ama bütün bunları dikkate alarak demokrasiyi, özgürlüğü, cumhuriyeti, adaleti savunacağız. Bu değerleri savunanlara sahip çıkacağız. Adaletin olmadığı yerde tuz kokar. Adaletin olmadığı yerde toplumun bütün damarları felç olur. Adaletin olmadığı yerde gelecek güvencemiz olmaz. Adaletin olmadığı yerde toplama kampları çoğalır. Adaleti her yerde, her ortamda sonuna kadar savunacağız.'' -''Türkiye'de demokrasinin kalitesi bozuk''- Türkiye'deki tutuklu gazeteci sayısının 70'leri bulduğunu, halkın oylarıyla seçilmiş Mustafa Balbay'ın bin günden fazladır cezaevinde tutuklu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Türkiye'de demokrasinin kalitesi bozuk. Türkiye'de insanların düşüncelerini özgürce dile getirmeleri için ortam yok. İnsanlar korkuyorlar. 'Acaba telefonum dinleniyor mu' diye insanlar korkuyorlar. Ama diz çökmeyeceğiz, teslim olmayacağız. Bu ülkenin onurlu yurttaşları olarak mücadelemizi yapacağız. Buradan onlara sesleniyorum. Bizi susturamayacaksınız, teslim alamazsınız, biz pes etmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz. Çünkü biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz'' diye konuştu. -''Arabanda Türk bayrağı değil AKP bayrağı taşı''- Mardin Valisi Turhan Ayvaz'ın ''Kahraman olarak bildiklerimizin aslında hain olduğunu yeni yeni öğreniyoruz'' ve ''Atatürk'ün 'Muasır medeniyetler seviyesine çıkacağız' vecizesini kullanırdım, artık kullanmıyorum'' dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''Senin o kafatasında fındık büyüklüğünde bile beyin yok. Sen ne biçim valisin? Sana daha ağır laflar söylemek isterdim ama sen nasıl valilik yapıyorsun utanıyorum. Valilik yapıyorsan sen devletin değil AKP'nin, karanlık güçlerin valisisin. Çık Mardin sokaklarına bak bakalım kaç tane genç işsiz. Mustafa Kemal Atatürk'ün bu sözünü bir daha söylersen bunun hesabını soracağım sana. Bu düşüncede olan zat bu ülkede vatan haini olarak adlandırılır. Sen bu ülkenin kahramanlarını vatan haini olarak suçluyorsan o koltukta bir gün oturma. Bu valiye bir tavsiyem var. Arabanda Türk bayrağı taşıma AKP bayrağı taşı. Senin ne mal olduğunu bütün Mardin görsün.'' -Mitingden notlar- Mitingde ''Ergenekon'' davası sanığı CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay'ın yazdığı mektup okundu. Deniz kenarındaki bazı tekneler CHP bayraklarıyla mitinge destek verdi. CHP Muğla Milletvekili Tolga Çandar'ın konser verdiği mitingde partililer hükümeti protesto etti. Mitinge TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, CHP genel başkan yardımcıları Gürsel Tekin, Gökhan Günaydın, Nihat Matkap, grup başkanvekilleri Muharrem İnce ve Akif Hamzaçebi, Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi ve İzmir milletvekilleri katıldı.