CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Havacıların İmamı' olduğu öne sürülen Adil Öksüz'ün "kim olduğunu hükümet biliyor" dedi. Öksüz'ün 16 Temmuz sabahı Akıncılar Üssü'nde gözaltına alınıp 2 gün sonra serbest bırakılması, "Adil Öksüz'e yukarılardan bir koruma var" diye ifede eden Kılıçdaroğlu, "Bu durumu üç aşağı beş yukarı hepimiz biliyoruz" ifadesini kullandı.
Cumhuriyet'ten İklim Öngel ve Miyase İlknur'un haberine göre, Kılıçdaroğlu, Öksüz olayını sadece CHP’lilerin değil bütün siyasi partilerin yakından izlemesi gerektiğini vurguladı.
CHP lideri, olayın sıradan bir olay olmadığını, herkesin tutuklandığını ve Adil Öksüz’ün de bir süre gözaltında tutulduğu bir süreçte kısa sürede serbest bırakıldığını belirterek şunları söyledi:
“Savcının Adil Öksüz’ün bütün söylemlerinin doğru olmadığını kanıtladığı ve tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk ettiği bir dosyanın içi boşaltıldı mı? Peki, Adil Öksüz’ü hangi gerekçeyle serbest bıraktılar ve Adil Öksüz bugüne kadar niye yakalanmadı? Adil Öksüz’ün darbe gecesi ‘ben oraya arsa bakmaya gitmiştim’ gerekçesine kimsenin inanmaması gerekirdi.
Zaten savcı da inanmamış ve onun söylediklerinin doğru olmadığını kanıtlamış. Aldığımız bazı duyumlar var ama elimizde sağlam belgeler olmadığı için bu duyumları açıklamıyoruz.”
Ordu’da CHP seçim otobüsü içinde görüştüğümüz Kılıçdaroğlu, “Adil Öksüz’ün serbest bırakılmasında adliye ve jandarma arasında bir işbirliği mi var yoksa daha üst düzeyde bir koruma mı söz konusu?” sorusuna ise “Daha yukarılardan bir koruma olduğunu hepimiz üç aşağı beş yukarı biliyoruz” diye yanıt verdi.
Başbakan Binali Yıldırım’dan istediği randevuya henüz yanıt gelmediğini açıklayan Kılıçdaroğlu,(Başbakan ile Kılıçdaroğlu bugün 22 Eylül görüşecekler) randevu verilmesi halinde OHAL kapsamına girmemesi gerekirken OHAL kapsamında görevlerine son verilen üniversite hocaları ile ilgili kaygılarını dile getireceğini belirtti
KHK’lerle ilgili CHP’nin süre geçirilmeden Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapacağını anımsatan Kılıçdaroğlu, “Başbakan bu konuda bir güvence verirse Anayasa Mahkemesi’ne başvurudan vazgeçer misiniz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Bu işin güvencesi olmaz. Nasıl bir güvence verecekler ki?
Her halükârda OHAL’i uzatmayacakları yönünde mi bir güvence verecekler? Bize verilmiş bir güvence yok. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’ne başvuru için belli bir süre var. O süreyi aştığınız takdirde bir daha başvuru şansınız olmuyor.
Onun için başvuruda bulunma süresini geçtiğiniz zaman yaratacağınız sonuçlar çok daha kötü olabilir. O nedenle biz Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız. Bu bizim görevimiz olmanın ötesinde tarihi bir sorumluluğumuz aslında. Demokrasiyi savunan bir partinin OHAL uygulamalarını görmezden gelmesi doğru bir politika olmaz.
Biz zaten OHAL için parlamentoda kabul oyu kullanmadık. Dört siyasi parti de darbeye karşıydı. Eğer darbeye karşıysak getirirdiniz parlamentoya düzenlemeleri geçirirdik ve pek çok sorun çözülebilirdi. Parlamentonun bu gücü vardı. Şimdi parlamento devre dışı bırakılmış ve Türkiye yeniden yapılandırılmaya kalkılıyor. Bu demokrasiye ve anayasaya uygun değil.
Etik değerlere uygun değil. Dolayısıyla bakalım önümüzdeki günlerde başvuruyu yapacağız. Yapmak zorundayız.” “Başbakan KHK ve OHAL ile ilgili bu sorunları çözme konusunda yetki ve irade sahibi mi?” sorusuna ise Kılıçdaroğlu, “Tek başına Başbakan’ın bu konuda bir karar alabileceğini sanmıyorum” dedi. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı’nın OHAL’i uzatma isteğini dile getirmesini ise “ Hangi gerekçe ile OHAL uzatılacak? Makul bir gerekçe söylenmesi lazım” diyerek eleştirdi.