T24 - CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, af konusundaki sözlerinin çarpıtıldığını söyledi. Sözlerinin arkasında olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Çatışmalar sona erer, uzlaşı sağlanırsa katkı vermeye hazırız” dedi. Kemal Kılıçdaroğlu, Mirgün Cabas, Ruşen Çakır, Oğuz Haksever ve Nermin Yurteri'nin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle: "Anayasa ilk defa değişmiyor. Büyük değişiklikler rahmetli Bülent Ecevit döneminde yapıldı. Yeni bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuzu hep söylüyoruz. İlke olarak bir partinin mutfağında anayasa hazırlanmaz, bunu doğru görmüyoruz. Gerçekten yoğun bir tempodaydık. Kurultaydan bir süre sonra biz gezilerimize başladık, ilk gezimiz Zonguldak'a oldu. Çorum başta olmak üzere Türkiye’yi gezdik. Referandum kararı çıkınca konuşmalarımızın içine anayasayı da koyduk. Biz hem anayasadan hem de ekonomiden bahsediyorduk. Gördüğüm tablo şu, birinci gerçek 12 Eylül rejimi gençleri siyasetin dışına itmişti. Büyük işkence çeken, baskı altında kalan insanlar çocuklarını 'olaylara girme' diye tembihlemişti. Şimdi o gençleri miting meydanlarında görüyorum. Ülkenin sorunlarına gençler ve kadınlar sahip çıkmaya başladı. Hedefim şuydu; bir kişi bile beni dinlemeye gelse ona derdimizi anlatacağız. Van ve Batman’a uzun bir zaman sonra gidildi. Rize’de güzel bir mitingimiz olmuştu. Erzurum, Bayburt, Gümüşhane’ye gittik. Bazı illere zaman nedeniyle gidemedik ama 81 ile de gideceğiz. Bu kampanya eşit koşullarda değil. Bütün panolar, bütün gazetelerin arka sayfasında 'evet' yazıyor. Bir sayfa gazete ilanı 40 bin lira. AKP’nin yaptığı harcamaları CHP’nin yapabilmesi mümkün değil. O nedenle biz kampanyayı mevcut yağımızla kavrularak yaptık. Gönül isterdi ki, eşit koşullarda bir kampanya yapılabilseydi. Evet söyleyene de hayır söyleyene de saygı duymalıyız. İkisine de saygı duyacağız. Hayır oyu kullanana baskı var. Bahçelievler’de iki bayan darp edildi, Gaziantep’te hayır tişörtü giyen genç nezarethaneye alındı. Mardin’de bizim afişler indirildi. Evet diyenlerin baskı gördüğünü duymadım, görmedim. Sayın Başbakanın demokrasi kültürü buysa Allah akıl fikir versin. Hayır çıktığı zaman Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu o koltukta oturamaz, çünkü bunu dünyayı anlatamaz. Meşruiyete, prime de ihtiyacım yok. Prim almamak için Sayın Başbakan'ın talebini reddedeceğim. Mitingde konuşmakla bir basın toplantısında konuşmak farklı. Miting meydanında sesinizi yükseltmek, kalabalığı tutmanız lazım. Ben olabildiğince kırıcı olmamaya çalıştım. Şerefsiz, alçak, cibiliyetsiz sözcüklerini kullanmadım. Ama başbakan kullandı. Ne anamızı ne babamızı, ne soyumuzu bıraktı. 'Memur Kemal Efendi' sözüne kızmadım. Ben hem memur hem efendi adamım. Ben Sayın Başbakan'ın boyuyla ilgili hiçbir şey söylemedim. 'Önemli olan boy değil, soy -' dedi. Niye söyledi, onu da anlamadım. Üslubu sertleştiren Sayın Başbakan'dır. 'Kalpazan' sözcüğünü ben bulmadım. Kendi imzaladığı metinde o var. Ben bir Cumhuriyet savcısının dediği sözü gündeme getirdim. Ben 'Sayın Başbakan kalpazanlık yapmıştır' demedim. Sayın Başbakan dokunulmazlığını kaldırıp, aklanmalıdır. Aklanmak istenmiyorsanız şaibeli olarak kalırsınız. Sayın Başbakan'ın kırılmasını anlayışla karşılıyorum ama söz bana ait değil, Cumhuriyet savcısına aittir. Sayın Başbakan'ın CHP'nin oyalarına ihtiyacı var mı, yok. 'Benim yüzde 65 oyum var, kim yasa çıkaracakmış. Ona bir gıdım su vermem' diyor. Böyle diyen Sayın Başbakan'la nasıl konuşabilirim. Benden değil, bana oy verenlerden özür dilemelidir. Dayatma kültürü olmadığı sürece herşeyi tartışabiliriz. Ama '3 gün içinde yanıt verin' diyorlarsa, biz ona yanıt vermeyiz. 'Sıkıştığın konuda uzlaşma, sıkışmadığın konuda dayatma'yı kabul etmeyiz. Türban konusunun çözümü için arkadaşlarımız çalışıyor. Niye samimi değiliz? İrademizi ortaya koyduk, Başbakan bize teşekkür etmelidir. Her konu tartışılıyor. Olaylar görüşülüyor, tartışılıyor. Henüz rapor ortaya çıkmadı. Niye bu konuyla ilgili daha önce çalışılmadı derseniz, bunu haklı buluruz. Sonuçta uzlaşma olsun diye çalışma yapılıyor. Bunun siyasallaşmasını istemiyoruz. Sosyolojik bir olay olarak bakıyoruz. Arka bahçeleri olarak gördüler ve kullandılar. Türban ya da başörtüsü takan kadın, farklı gerekçelerle takıyor. Tek bir nedenle başörtüsü ya da türban takılmıyor. Samimi olarak çözeceğiz, kararlıyız bu konuda. Kılık kıyafet anayasayla düzenlenmez. Arkadaşlarımız tartışıyor. Zamanla değişen şeyler bunlar, değişen hayat içinde yasa içine konulması doğru değildir. Farklı boyutlarıyla ele alıp değerlendirmemiz gerekiyor. Birden fazla boyutuyla bakmak lazım. Güzel bir rapor ortaya çıkar, bunu kamuoyuyla paylaşırız. Ben bu olayı çözmek istiyorum. Mevcut anayasada yargı bağımsızlığı tam yoktu zaten. Yeni yapılan düzenlemeyle yargı daha bağımlı hale geliyor. Kamuoyu yanıltılıyor. Adalet Bakanı katılmayınca kurul toplanamıyor. Yargı ve savcıya soruşturma yetkisi bakana ait. Yargı biraz daha bağımlı hale geliyor. Biz rahatsızız. Yargının siyalasmaşı toplumun vicdanını kanatır. Ayrıca çok tehlikeli düzenlemeler var. Bir yargıç ya da savcı kanuna aykırı davrandığında soruşturma etkisi bakana ait. Yargıya başvurup hakkını arama yetkisi bu anayasayla kalkıyor. Çok tehlikeli bir anayasa. Yasa çıktığında beğenmediğim 20-25 kişiyi bir gecede tutuklatabilirim. Bir memur, bakan beni sürdü, benim bağlı olduğum sendika artık benim adıma avukat tutamaz. Memur nereden bulacak parayı dava açacak. Mevcut anayasayla haklar elimizden alınıyor. Memurlar için toplu sözleşme var ama grev hakkı yok. Hakem Kuruluna gidilecek ama bu karar için yargıya gidilemiyor. 12 Eylül mantığı 30 yıl sonra memurlar için de geçerli hale geliyor. Zamlarla ilgili olarak vatandaşın yargı yolu kapatılıyor. Demokrasi iktidarın gücünü kontrol etmektir. Sayın Başbakan 'Yargı bizim ayağımıza prangadır' dedi. Herhalde dünyada hiçbir başbakan böyle dememiştir.
Yargıyı siyasi iktidar kontrol ettiği zaman demokrasi askıya alınmıştır. Televizyon kanallarında somut olarak anayasa tartışılmasını isterdim. Memur maaşlarını artırmak için anayasa değişikliğine gerek yok. Olsa da olur olmasa da olur bazı maddeler var. Engellilerle iligili kadına pozitif ayrımcılık taşıyan maddeler... Diğer maddelere evet diyelim, bu iki maddeyi referanduma götürelim. Hayır dediğimiz maddeleri tartışmak istemediler. Bilbordlardaki reklamların ne kadar etki ettiğini bilmiyoruz. Yurtaşların yüzde 80'i kendi partilerine paralel karar veriyor, yüzde 5 sandığa gitmiyor, yüzde 15'i ise kendisi karar veriyor. AKP'nin reklam bombardımanı olumsuz etki yarattı. Aşırı reklam geri tepebilir. Arkadaşlarımızın ne kadar çalışıp çalışmadığını ölçeceğiz. Referandum örgütlerimizin ne kadar çalıştığının ipucunu verecek. Benim hızıma yetişmek zorundalar. Örgütlerin diri, aktif olması lazım, çalışmaları lazım. Her yurtaşa gittiğiniz, dinlediğiniz ve derdinizi anlattığınız zaman, hemen olmayabilir ama daha sonra dönüp bize oy verebilir. Çalışmak, yurtaşla daha çok ilişki kurmak gerekir. Bütün yurttaşalara bu olayları anlatıyorum, 12 Eylül'de askerlerin elimizden alamadığı hakları bu anayasa alıyorsa ileride çocuklarınıza nasıl anlatacaksınız. Hayır demenin bir onuru var. Hayır deyin, yeni bir anayasanın önünü açın. 12 Eyül'le ilgili çok yasa var onlara dokunulmadı. Sayın Başbakan ne söylemişse aksini yapmıştır. Dokunulmazlık sözü verdi ama kaldırmadı, 'YÖK'ü kaldıracağız' dedi ama ele geçirince YÖK'ü kaldırmak aklından geçmedi. Her halükarda anayasayı değiştireceğiz. İktidara gelince Siyasi Ahlak Yasası çıkaracağız. Anayasayı çağdaş bir anayasa haline getireceğiz. Anayasa değişliğini CHP'nin mutfağında yapmayacağız. Sayın Başbakan CHP'nin hazırladığı anayasaya 'evet' diyecektir. Yasama, yürütme ve yargı bağımsız olacak. 'Mezardan kaldırıp evet denilmesi' yönündeki telkine katılmıyorum. Bu sözlerin bir politacı dışında kullanılmasını doğru bulmuyorum. Sayın Gülen'i politikacı olarak görmüyorum, sözlerini yadırgadım. Biz 12 Eylül darbesini yapanların yargılanmasını istedik. Teklifte bulunduk ama AKP'nin oylarıyla reddedildi. Anayasalar bir toplumsal uzlaşmalarla hazırlanırsa eksiği gediği tamamlanır. Cumhurbaşkanını görev süresi konusunda AKP'de görüş ayrılığı var. Bu anayasa sağlıklı bir anayasa değil. Sonuçları yenilgi ve zafer olarak görmüyorum. Bizim muhalefet olarak daha önceden halkı uyarmak gibi bir görevimiz var. AKP ve CHP'nin katıldığı bir referandum olsaydı yenilgi ve zafer denilebilirdi. Etnik kimlik ve inanç üzerine siyaset yapmayacağız. Etinik kimlik ve inanca saygılı bir siyaset yapacağız. Buna üçüncü yol diyoruz. Bölge insanın sorunları var. Ekonomik, kültürel ve sosyolojik olarak o sorunları çözeceğiz. Arkadaşlarımız STK'larla konuştular, vatandaşla görüşecekler. Üniversitelerde hazırlanan raporlar var. Sayın Başbakan evet isterken 'Diyarbakır Cezaevi'ni yıkıp, yeni cezaevi yapacağım' diyor. Oradaki vatandaşlar 'Hapishaneye değil, fabrikaya ihtiyacım var' demelidir. Keşke silahlı çatışma olmasa, terör örgütü gelip silahlarını teslim etse. Keşke herkes özgürce tartışabilse. Sorunu kronikleştiren, siyaset kurumunun çözüm üretememesidir. 'Asker çözmedi, ben rahat oturuyorum' diyemez. Diyarbakır Cezaevi'nin müze yapılmasını istedim. Ben her söylediğim arkasındayım. Sanki biz terör örgütüne af getirmeye çalışıyormuşuz gibi izlenim bıraktılar. Devlet kin gütmez. Çatışmalar sona erer, terör örgütü silah bırakır, toplumsal uzlaşma sağlanırsa biz katkı vermeye hazırız. Af konusundaki sözlerimden geri dönmem. Öcalan için ayrı bir düzenleme var, onun için af sözkonusu değil. Darbeler dönemini artık bitirmemiz gerekiyor. Siyaset kurumu çözüm üretmelidir. Geçmişte liderler kanlı bıçaklı oldular, toplum ayrıştı. Biz her zaman elimizi uzatıyoruz, uzlaşmadan yanayız. Anayasalar toplumu uzlaştırır ama bu anayasa karpuz gibi ikiye böldü."