CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkede diktatorya altyapısını tamamladığını dile getirerek “Erdoğan ve AKP, iktidardan gitmemek için siyasi cinayetler de dahil her şeyi yapabilecek durumda” görüşünü savundu. Ülkenin adım adım dikta yönetimine gittiğini belirten CHP lideri, ‘İktidarı bırakıp gitmenin maliyetini çok iyi biliyorlar’ dedi.
Kılıçdaroğlu, Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği’nin Seferihisar’daki toplantısı sonrası bir grup gazeteciyle bir araya geldi. Cumhuriyet'ten Hakan Dirik'in haberine göre, ülkenin savaşın eşiğinde olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, böyle bir ortamda CHP’nin projelerle kendini anlatmasının çok da anlamlı olmadığını dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, “Türkiye bir dikta yönetimine doğru gidiyor. Temel altyapısı falan oturmuş durumda zaten. Şu anda ben gayet net söylüyorum, Erdoğan ve AKP, iktidardan gitmemek için siyasi cinayetler dahil, her şeyi yapabilecek pozisyonda şu anda. Çünkü gitmenin kendisi açısından maliyetini çok iyi biliyor. Karşımızda bir AKP devleti var. Bir hükümet var ve o aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yerine koyuyor kendini. Valisi, kaymakamı, öğretmeni, tamamı kendisini iktidarın memuru olarak görüyor. Bu tabloyu düzeltmek zorundayız. Bunun bedeli olacaksa önce biz ödemeye hazırız” dedi.
Doktor-yönetmen Mustafa Altıoklar’ın Erdoğan’a koyduğu “narsist kişilik bozukluğu” teşhisini yineleyen Kılıçdaroğlu, “Erdoğan tam bir narsist. Çünkü narsistler hiçbir kural tanımaz. Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımıyor. ‘Böyle bir tiple çatışalım çatışmayalım mı’ diye kendi içimizde çok konuşuyoruz” diye konuştu.
AKP’nin Türkiye’yi kutuplaştırdığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Türkiye, inanç ve etnik kimlik anlamında gettolaştı” dedi. Partisine inanç anlamında ciddi saldırılar olduğuna dikkat çekerek “Ancak samimi Müslümanlar bunlardan rahatsız” diye konuştu. HDP ve MHP’nin aksine “CHP’nin davası olmadığı” eleştirilerine karşılık “1980 sonrası solda bir dağılma oldu. Ancak Türkiye’yi uygar dünyanın bir parçası yapmaya çalışan bir yapı oluşturmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday göstermelerine ilişkin eleştirileri “Ekmeleddin Bey cumhurbaşkanı olsaydı Türkiye Ortadoğu bataklığına saplanmazdı” diye yanıtladı. Sine-i millet” seçeneğinin CHP’nin gündeminde olup olmadığına ilişkin soruya “Bizim sine-i millete dönmemiz için AKP’nin ‘evet’ demesi lazım. Biz Meclis’e katılmazsak, istedikleri tüm yasaları çıkarabilirler. CHP, hiçbir şey yapmıyorsa, bu tarz yasaların çıkmasını engelliyor” yanıtını verdi.
Kürt sorununa ilişkin görüşlerini, “PKK ile Saray arasında ciddi işbirliği var” iddiasında bulunarak aktarmaya başlayan Kılıçdaroğlu, Ceylanpınar’da 2 polisin öldürülmesiyle başlayan ve devamında büyüyerek gelişen olayları kanıt olarak gösterdi. CHP Genel Başkanı, “Erdoğan 400 vekili niye istiyordu? Pervin Buldan, 1.5 yıl önceki röportajında ‘Bize özerklik sözü verdiler’ diyordu. Sözü veren kim? Ben değilim. İdris Baluken de aynı şeyi söyledi. İki söz de AKP tarafından yalanlanmış değil” diye konuştu. Sorunu CHP dışında çözecek başka bir parti olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, çözüm için “gayrimeşru güçlerle” görüşmeyeceklerini kaydetti.
“Demokratik özerkliği” de kabul etmediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Biz masaya meşru güçlerle oturacağız. Bu meşru güçler bellidir. Meclis’te 4 parti var zaten. Meşru bir organın gayrimeşru bir organla görüşmesi doğru değil. Dışarıda da eşzamanlı akil insanlar olacak. Meşru olmayan yapılarla bunlar temas kurabilir. Bölgesel özerkliğe kesinlikle karşıyız. Avrupa’nın yerel yönetimler özerklik şartını destekliyoruz. Bu Ecevit zamanında yasalaştı zaten. Uygulansın yeter.”