Kılıçdaroğlu: AKP Türkiye'yi ilk 10 ekonomi içine taşıyacak politika üretmekten aciz

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP hükümetinin Türkiye'yi 2023'te ilk 10 ekonomi içine taşıyacak politika üretmekten aciz olduğunu belirterek, ''Tam tersine ilk 20 ekonominin dışına çıkabiliriz'' dedi.

Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Buluşmaları'nda konuşan Kılıçdaroğlu, ekonominin çok önemli olduğunu, birey, aile ve toplumun kaderlerini belirlediğini belirterek, buna rağmen Türkiye'de ekonominin ön plana çıkmadığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, bunun nedeni hem gazetecilerin hem de siyasetçilerin çok iyi bildiğini öne sürerek, ''Ama bizim bir görevimiz var. Halkı aydınlatmak ve doğruları söylemek. Ekonomideki iyi ve kötüleri net bir şekilde ortaya koymak'' dedi.

Hükümetin izlediği ekonomi politikasının kriz döneminde Kemal Derviş ve arkadaşlarının ekonomiyi krizden çıkarmak için uyguladığı bir politika olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Aynı politika devam ediyor. O dönem finans kesiminde büyük sorunlar vardı. Bugün ekonominin en güçlü kesimi finans kesimi. Ama politika hiç değişmedi. Paradan para kazanma dönemi bütün hızıyla devam ediyor. Bu yılın başında bir yabancı 1 milyon dolar para getirip İMKB'de banka senetlerine yatırırsa 10. ayın sonunda ne olur diye arkadaşlarıma sordum. Cevabı ortaya çıktı. 1 milyon dolar para getiriyorsunuz, 1 milyon 463 milyon dolar oluyor. Bir masa sandalye atmanıza bile gerek yok, yüzde 46 kar. Böyle bir ekonominin ayağa kalması mümkün değil. Yabancı sermayeye nasıl diyeceksiniz gel reel sektöre yatırım yap. Yüzde 46 karı, 10 ay içinde hangi reel sektör verir. Politika aynen devam ediyor. Bu hükümet Türkiye'yi 2023'te ilk 10 ekonomi içine taşıyacak politika üretmekten acizdir. Tam tersine ilk 20 ekonominin dışına çıkabiliriz. 1987'de 14. büyük ekonomiydik. Şimdi 17. sıradayız. Bu yapıyı mutlaka düzeltmemiz gerekiyor.''

Reel ekonomiyi finansın önüne çıkarmak gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

Finans sektörü reel ekonomiyi desteklemelidir. Ekonomi politikasını bunun üzerine inşa edemezseniz Türkiye spekülatörlerin para kazandığı bir ülke olur. Üretmeyen bir toplumun güçlü olması mümkün değildir. Amerikan merkez bankasının dünyayı dolara boğmasının temel nedeni Amerikan ekonomisini üreten ekonomi haline getirmektir. Ekonomiden o kadar habersiz bir başbakanımız var ki, Türk lirası çok değerlidir diye neredeyse göbek atacak. Niye Amerika doların değerini düşürüyor- Bu gerçeği hala kavrayamamış bir ekonomi yönetimi var. Teşvik politikalarınızı tümünü reel politikalar üzerine inşa edeceksiniz. Ama bu teşvik politikalarını reel politikalar üzerine inşa ederken, Türkiye'yi bilgi toplumuna taşıyacak sektörlere öncelik vereceksiniz.''

 

'Bu iktidarla bu ekonominin düze çıkması mümkün değil'     

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 4+4+4 sistemiyle bilgi toplumundan koparılmak istendiğini öne sürerek, ''Herhangi bir ülke Türkiye'yi nasıl çağdaşlıktan koparabilirim- diye düşünürse aklına ilk gelecek olan 4+4+4 olurdu. Dünyanın en stratejik ürünü insan beynidir. Bunu köreleten bir politika izleniyor. AKP'nin bugüne kadar izlendiği politikaların tamamı merkez bankası tarafından belirleniyor. Oysa bütün iktisatçılar bilirler ki, para politikaları kısa vadeli politikalardır. Ekonomiyi yönlendirecek olan temel politikalar mali politikalardır. Siz hiç tutarlı bir mali politika duydunuz mu- O yüzden bu iktidarla bu ekonominin düze çıkması mümkün değil'' diye konuştu.

Sadece reel ekonomiye önem vermenin yetmediğini, bir ekonomiyi geliştirmenin temel yollarından birinin de özgür tartışama ortamı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

''İş adamı, örgütler, üniversiteler konuşmaktan korkuyorsa ekonominin kötüye gittiğini kim söyleyecek- Sadece siyasal partiler mi- Bu ülkenin aydınları mutlaka konuşmak durumunda. Demokrasinin olmadığı yerde sağlıklı bir ekonomik büyümeyi sağlayamazsınız. Örneğini isteyen eski Sovyetler Birliği'ne bakabilir. Biz AKP'ye anayasayı ve darbe hukukunu değiştirelim teklifini yaptık. AKP teklifimizi elinin tersiyle itti.

Ekonomik sosyal konseyi anayasal kurum haline getirdi. Yasa var 6 ayda bir toplanacak, Türkiye'nin en temel sorunlarına orada çözüm üretilecek. Ne zaman toplandı, en son 2009'da toplandı. Oysa 3 yada 6 ayda bir toplanması gerekiyor. Gazetelere baktığımda Türkiye güllük gülistanlık. Vatandaş, 'Demek ki hereksin durumu iyi, varsın benim durumum iyi olmasın' diyor. Bu algıyı yaratmak medyanın görevi değil kimse kusura bakmasın. Gerçekleri yazmak medyanın görevidir. Mukayeseli üstünlüklerin ne olduğunu bilmeyen bir siyasi anlayış ülkeyi ekonomik olarak aydınlığa taşıyamaz. Tarım ve hayvancılığı çok şükür öldürdük. Samanı ithal eder noktaya geldik. Lojistikte Türkiye'nin geldiği noktaya bakın. Hangi durumda lojistiğimiz- İnsan gücümüz ne durumda- Milyonlarca insan işsiz. İstatistik oyunlarla işsizliği azalttık diyorlar.''     

'Sanayiciler korkudan konuşamıyor'

CHP lideri Kılıçdaroğlu, reel ekonomide temel aktörün sanayici olduğunu ancak korkudan konuşamadıklarını iddia ederek, şu ifadeleri kullandı:

''Her şeyi ithal et, montajını yap. Ara mal üretimiz durma noktasına gelmiş. Bilgi toplumuna vurgu yapmamızın nedeni katma değeri yüksek ürünlerin Türkiye'de üretilmesini sağlamaktır. Teşvik politikasını bunun üzerine kurmazsanız, Türkiye bilgi toplumu olmaktan kopar. Zaten kopuyor. Eğitimle yapıyorsunuz bunu. Biz doktora için yurt dışına öğrenci gönderelim diye bir vaadde bulunurken AKP, Kanal İstanbul dedi. Bütün gazetelerin birinci sayfasında Kanal İstanbul yer aldı. Şimdi soruyoruz ne oldu bu Kanal İstanbul- Ekonomi muhabiri olarak sizin de sormanız lazım.''

Dış politikanın ülkenin menfaatlerine göre yapılması gerektiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, ''Dış politikanızı başka ülkelerin çıkarlarına göre inşa ederseniz gelir duvara çarparsınız. Suriye politikası bunun tipik göstergesidir. Sayın Başbakan 15 gündür Suriye'den hiç bahsetmiyor. Bir şey oldu galiba. Hani gidiyordu Esad. Demek ki anlaşıldı, gitmeyecek. Peki sormazlar mı adama kraldan çok kralcı olmanın bu ülkeye getirdiği faturanın maliyetini kim ödeyecek- Gariban vatandaş ödeyecek'' şeklinde konuştu.

Sağlıklı bir ekonomi için kamu yönetiminin saydam olması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''Halkına hesap veren bir siyasi anlayışın iktidar olması gerekir. Aksi bizi diktatörlüğe götürür. Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi. Vatandaş derdini anlatamıyor. 2013 bütçesi görüşülüyor, kimin ne umudu var bu bütçeden- Oysa bütçeler anayasaya göre farklı bir yasalaştırma prosedürüne tabi tutulur. Belli bir ayda meclise gelmek zorundadır. 3 yıllık bir plan yapıyor ancak ön gördüğü hedeflerin tamamı yanlış. Batı ise 50 yıllık planlama yapıyor. Tutturmuşlar 2023'te ilk 10'a gireceğiz diye. Sen ilk 20'de kalıp kalmayacağını düşün, bu politika ile.''      

'Politikalarımız halka hesap vermek üzerine inşa edilmiştir'

Kılıçdaroğlu, en çok değişiklik yapılan yasanın kamu ihale yasası olduğuna vurgu yaparak, ''Çok önemli ihale ve projeler kamu ihale yasasının dışına çıkarıldı. Kaç kişi itiraz etti- Paçalarından yolsuzluk akan bir siyasal iktidarın ülkeyi ilk 10'a taşıyacağını kim düşünebilir- Biz bunu yapabiliriz. Kadrolarımız buna hazır. Türkiye'yi krizden çıkaran kadrolar şuan CHP'dedir. Politikalarımız halka hesap vermek üzerine inşa edilmiştir. iktidarda ilk yapacağımız iş kesin hesap komisyonunu kurmaktır. Başkanı da muhalefet partisinden olacak. Bunu taahhüt ediyoruz. Eğer halkın cebinden aldığın vergiyi onun çıkarları için harcayamıyorsan orada demokrasi de yoktur'' diye konuştu.

Konut yatırımlarının ölü yatırımlar olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, ''Oradan bir kriz çıkarsa ki, ip uçları, bazı iflaslar görünüyor. Bunun sorumlusu da bu iktidardır'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''gerginlik politikası'' yürüttüğünü iddia eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

''Biz iktidara huzur, herkesin barış içinde yaşadığı bir Türkiye'yi ayağa kaldırmak için talip olacağız. Elbette ki dış politikamız olacak. Elbette yurt dışından yatırım isteyeceğiz. Teşviklerin bizi bilgi toplumuna taşımasını sağlayacağız. Her önüne gelene teşvik verilmeyecek.

Başbakan öyle noktaya geldi ki, şimdi elinde iple geziyor, kimi idam edelim diye. Hangi akılla, hangi mantıkla? Allah akıl fikir versin. Bir ülke böyle yönetilmez. Bir ülke gerginlik üzerine uzun süre götürülmez. Toplumda çatışma kültürünü besliyor. Ekonomi bir ülkenin büyümesinin, kalkınmasının saygınlığının temel aktörüdür. Ekonominiz büyürse, üretirse, hakça bölüşürse sizin saygınlığınız sadece ülkede değil bütün dünyada artar. Amerika boşuna mı gücünü Ortadoğu'dan Uzak doğu'ya kaydırıyor. Çin ve Hindistan gibi iki dev çıkıyor ortaya, dünya dengeleri değişiyor. Emin olun AKP bunun da farkında değil.''