CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’nin sunduğu dokunulmazlık teklifine evet diyeceklerini açıkladı. Kılıçdaroğlu, AKP’nin teklifinin Anayasa’ya aykırı olduğunu belirtirken; teklife ‘evet’ dememeleri durumunda AKP’nin bu durumu istismar edeceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, Aile Bakanı Ramazanoğlu hakkında "Ensar Vakfı'nın önüne yattı" demesinin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP lideri için "Siyaasi sapık" dedi. Kılıçdaroğlu, "Aile Bakanı'na en hafifini söylemişim! Partimizin hazırladığı Raporu okuduğumda içim kan ağladı. Yine ses çıkardım. Fakat çıktı bakanlar, Başbakan, özellikle aileden sorumlu bakan 'Bir seferden olması Ensar’ı suçlamaya bir şey olmaz' dedi. Bu nasıl bir bakan, nasıl bir anne? Sonra psikologlar dediler ki bu tür olaylarda en tehlikeli sözcük 'bir sefer' sözcüğüdür" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu, 50 milyon kişinin kimlik bilgilerinin internete sızmasına ilişkin, 2009 yılında "CHP İzmir Teşkilatı'na gönderilmesi ve bunun üzerinden yayılması var. Verilen bilgileri yanlış bir şekilde kullanmışlar" ifadelerine ilişkin "Kimlik bilgileri CHP’den sızsaydı Kadınların kızlık soyadları da olurdu, bizde bu var" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, bundan sonraki siyasetinde sert bir üslup takınacağını söylerken "Ne söylerlerse onlara karşılık vereceğiz. Bu yeni bir taktik" dedi.
Kılıçdaroğlu, CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sunduğu Tarafsız Bölge’de gazeteci Nedim Şener, İsmail Saymaz ve Erdem Gül’ün sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Dokunulmazlıkların kalkmasını istiyoruz. Siyasetçi bedel öder. Biz de bedel ödemekten korkmuyoruz.Mevcut dosyası varsa böyle bir iddia varsa. Diyelim ki herhangi bir milletvekilinin yolsuzluk dosyası çıktı. Bunu kapsamıyor.
"Bağımsız olmayan yargı, yazarı hapse atıyor; biz de atılmayı göze aldık. Biz dokunulmazlık zırhının ardına asla saklanmak istemiyoruz. Bakanların da dokunulmazlıkları kalksın, mevcut ya da eski bakanlar hangisi olursa. Hiç kimsenin olmayacak. Başbakan dahil. Eğer bunlar yürekliyse, bakanların da dokunulmazlığını kaldırıyoruz derler.
"İstismar yapılmasını engel olmak için 'evet' diyoruz. Anayasaya aykırı halkı kandırmaya yönelik bir düzenleme geliyor. Bu hükümete ve aldığı kararların hiçbirine güvenmiyorum. Yargılanan milletvekilleri haklarını savunabilirler. Halkı kandırmaya yönelik teklife her şeye rağmen evet diyeceğiz.
"Korkacak bir şeyimiz yok, hiç kimsenin dokunulmazlığı olmasın. Bir bedel ödenecekse demokrasi adına onu ödeyeceğiz. Meclis'e polisin girmesi doğru değildir. Meclis Başkanı'nın buna izin vereceğine inanmıyorum.
"Anayasaya aykırı düzenleme geliyor. Buna rağmen biz evet diyoruz. Bizim yaptığımız düzenleme hukuka aykırı değil.
"12 Eylül yargısı bunlardan daha düzgündü. 100 üzerinden yargının aldığı puan 39. Ülkede yani yargı yok. O açıdan bir karar almalıyız. Her şeyi göze almalıyız. Güzel sözlerle artık yürümüyor. Hani varya yokuştan aşağıya bir araba gider freni boşalmıştır, nereye çarpacağı bilinmez. Türkiye'de öyle.
"Adalet Bakanı'na yat deseler yatacak kalk deseler kalkacak. HSYK üyelerinin bir kısmı cemaatçi bir kısmı AKP'li bir kısmı MHP'li. Yargı bizim elimizde diyorlar. Biz de diyoruz ki, 'gel arkadaş bedel ödeyeceğiz'. Sert olma noktasına geldik. Ne diyorlarsa daha ağırını söyleyeceğim.
"Anayasaya aykırı bir düzenleme geliyor. Bunu biliyoruz ama buna 'evet' diyoruz. Demokrasi için bir bedel ödenecekse öderiz.
"Meclis başkanının meclise polisin girmesine izin vereceğini düşünmüyoruz"
"Eğer bir ülkenin iktidar partisinin milletvekili çıkıp bu ülkede yasama, yargı, yürütme bizim elimizde diyorsa o ülkede darbe fiilen gerçekleşmiş durumdadır. Darbe dönemini yaşıyor Türkiye. 12 Eylül’den ne farkı var bunların? 12 Eylül yargısı bunlarınkinden daha düzgündü."
"HDP’nin de evet demesi lazım. Neden demiyor?"
"Parlamenter sistem buzdolabına konulmuştur sözüyle darbe oldu zaten.
"Kimlik bilgileri CHP’den sızsaydı Kadınların kızlık soyadları da olurdu, bizde bu var"
"Haklı bir tepki değildi aldığım. Şimdi, ben size kısaca süreçten söz edeceğim. Haber, Birgün’de 12 Mart’ta yayımlandı. 14 Mart’ta olayın geniş çerçevesi yayımlandı. 16 Mart’ta savcılık açıklama yapıp gizlilik kararı koydu. Biz oraya kadın milletvekillerimizden oluşan bir heyet gönderdik. Çok dikkatli bir dil kullanmaları gerektiğini söyledik. Görüştüler, hiç kimseyi kırmadan, afişe etmeden bir rapor verdiler bize. Raporu okuduğumda içim kan ağladı. Yine ses çıkardım. Fakat çıktı bakanlar, Başbakan, özellikle aileden sorumlu bakan “Bir seferden olması Ensar’ı suçlamaya bir şey olmaz” dedi. Bu nasıl bir bakan, nasıl bir anne? Sonra psikologlar dediler ki bu tür olaylarda en tehlikeli sözcük “bir sefer” sözcüğüdür."
"Emin olun ben hafifini söylemişim. Sen nasıl olur da kalkarsın bu lafı edersin? 5 Nisan’da konuşuyorum ben. 3 hafta sonra konuşuyorum ben. Kimseye zarar gelmesin diye."
“Başbakan kalktı Ensar’ı savundu. Aileden sorumlu bakan savundu, Cumhurbaşkanı savundu, bakanlar savundu, müsaade edin çocukları da ben savunayım. Ensar’ın önüne yattılar, evet yattılar!
“Ben bir başka kişi için önüne yattılar ifadesini kullanmıştı Enver Aysever’in programında. Bu argo bir sözcük mü diye sormuştu, Anadolu’nun bir deyimidir.
Bakanın kadını erkeği olur mu? Açıkça çocukların hakkını savunmak yerine, derneği savunursa, KAİMDER’le beraber konuşulması lazım. Ensar’ı savunuluyorlar. Nesi var savunacak? Bu yurtları açanlar, bir sefer yasadışı iş yapıyorlar. Yasadışı bunların açması. Valinin haberi var mı? Yok diyor.
“Milli Eğitim Bakanı’na sordum, yahu senin paran mı yok yurt mu açmıyorsun? Aileler biz çocuklarımızı Ensar’a ve KAİMDER’e verdik diyorlar. Aileden sorumlu bakan şunu deseydi, “hiçbirimizin kabul etmeyeceği olay yaşandı” deseydi gene sesimi çıkarmazdım. Hiçbir konuşma yapmazdım. Çocukları bırakın, doğrudan doğruya Ensar’a suçlayan bir süreç yaşanınca böyle oldu.
“Aynısını yine söylerdim. Onların bakanı bunları kullanırken niye itiraz edilmedi bu sözleri? Adam doğrusunu söylüyor. Sen hiç meraklanma diyor, ben senin önüne yatarım, hiçbir şey olmaz diyor.
“Eğer bir kişi açıkça hırsızları savunuyorsa, adaleti onlar için çalıştırmıyorsa hangi dili kullanacağız? Hırsızların avukatı dediğiniz zaman böbürleniyor.
"Sert konuşma noktasına geldik. Ne söylerlerse onlara karşılık vereceğiz. Bu yeni bir taktik. Türkiye zaten kutuplaştı. Onları geçtik zaten. Kendileri söylüyor zaten Yasama, Yürütme, Yargı bizde diye. Bütün sisteme baktığımızda meslek odalarının, sendikaların üzerinde baskı var. Sendikalardan ses çıkıyor mu? Çıkmıyor. Çünkü korkutuyorlar.
"Büyük buluşma diye toplantı yaptık. STK'leri, meslek örgütlerini davet ettik. Bu ülkede tam demokrasi, bağımsız yargı istiyorsak diye 16 madde sıraladık. Katılan bütün kuruluşlar itiraz etmedi. O zaman güç birliği yapacağız. O toplantılarla başladı bu süreç. "Bütün kuruluşlar var, başkanları gelmedi ama görevlendirilen kişiler geldi. "Türkiye'de şuanda normal bir şey var mı? Soruşturma açıldı. Sorumlular bulundu. Ankara Valisi gerek yoktur diye soruşturmayı kapattı."