KILIÇDAROĞLU: BASKICI REJİMLER BİTMELİ İSTANBUL (A.A)

-KILIÇDAROĞLU: BASKICI REJİMLER BİTMELİ İSTANBUL (A.A) - 24.03.2011 - CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, uluslararası Libya koalisyonuna sağlanacak katkıya ilişkin tezkere konusunda, ''Baskıcı rejimlerin bitmesi, Kaddafi'nin de gitmesi lazım'' dedi. ''Bu konudaki tavrımızı çok net olarak ortaya koymamız lazım'' diyen CHP lideri şöyle devam etti: ''Fransa'nın tek başına yaptığını, yapmak istediğini doğru bulmuyoruz. NATO ve BM çerçevesinde olay ele alınabilirse uluslararası meşruiyet kazanabilir. Biz, uluslararası meşruiyet kazanan bir operasyon eğer Libya'ya özgürlüğü ve demokrasiyi getirecekse, yalnız Irak'taki gibi değil. Irak'taki olayın uluslararası meşruiyeti yoktu. Burada uluslararası meşruiyet olursa, Libya bölünmeden, ikili bir yapı içine girmeden, demokrasi ve özgürlükler gelirse bir sorunumuz yok. Tezkere gelmeden gemiler gitti. AKP'nin geleneksel tutumudur bu. 1 Mart tezkeresi de gelmeden Amerika'nın askerleri Mardin'e gitmişlerdi ama reddedilince geriye gittiler. Biz tezkerede ülkenin çıkarları neyi gerektiriyorsa o yönde oy kullanacağız. Çünkü dış politikanın iç politikaya alet edilmesini, ülkenin çıkarlarının iç politikaya malzeme edilmesini doğru bulmuyoruz. Tezkerede bu bağlamda eski büyükelçilerimiz bir araya geldiler, durum değerlendirmesi yaptılar. Bu bağlamda tezkereye biz, hükümetin bazı zikzaklarını eleştireceğiz ama olumlu oy vereceğiz.'' -''SEÇİMDE MAĞLUP OLURSAK BEKLEMENİN ALEMİ YOK''- CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ''CHP, mağlup çıkarsa yani oylarını anlamlı bir şekilde artırmazsa elbette beklemenin bir alemi yok. Bu konuda parti içi demokrasiyi, etik değerleri getireceğiz'' dedi. Kılıçdaroğlu, TÜSİAD'a konuk olduğu toplantıda katılımcıların ve gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bir soru üzerine seçim kütüklerini bilgisayar ortamına yüklediklerini, herhangi bir yurttaşın kendi kimlik numarasını girdiğinde oturduğu evde kendisinin dışında başka kaç kişinin oy kullanıp kullanmadığını öğreneceğini, bunun altyapısının hazırlandığını, önümüzdeki günlerde sunacaklarını söyledi. İlk kez oy kullanacakları saptadıklarını, listelerde yer almayanlara ilişkin çalışmaları bulunduğunu, geçmişte bu konuda sandıklara sahip çıkılmasıyla ilgili ciddi talepler bulunduğunu ve kendilerinin bu konuda çok zayıf olduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, bu konuda eğitim grubu oluşturduklarını, oylar konusunda dikkatli olacaklarını söyledi. Bir üyenin, ''CHP, seçimden mağlup çıkarsa parti başkanlığına devam edecek misiniz?'' sorusuna Kılıçdaroğlu, ''CHP, mağlup çıkarsa yani oylarını anlamlı bir şekilde artırmazsa elbette beklemenin bir alemi yok. Bu konuda parti içi demokrasiyi, etik değerleri getireceğiz'' yanıtını verdi. -ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ- Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliği konusunda partilerin bir araya gelebileceğini, her partiden akil insanların bir araya gelerek çalışabileceğini, bütün meselenin iyi niyette yattığını söyledi. Kılıçdaroğlu, Bunun için her siyasi partiden 2 veya 3 kişinin bir araya gelerek daha sağlıklı bir anayasanın oluşmasına katkı verebileceklerini, kendilerinin de buna uyacaklarını belirtti. -''SÜREÇ GİDEREK DAHA BASKICI BİR SÜRECE DOĞRU GİDİYOR''- Bir gazetecinin, ''Ahmet Şık'ın yazdığı kitabın dijital kopyaları toplandı. Radikal Gazetesi'nde de Ertuğrul Bey'in (Mavioğlu) odası arandı. Bu operasyona ilişkin ne diyorsunuz?'' sorusunu Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı: ''Dünyada herhalde basılmamış kitabı imha eden tek ülke var, o da Türkiye Cumhuriyeti. İleri demokrasinin örneği. Daha kitap yazılmamış, basılmamış. Basıyorsunuz ve imha ediyorsunuz. Demokrasiyle bunun bağdaşır bir yönü var mı? Eğer yargıyı siz siyasete, özgürlüklere baskının bir aracı olarak kullanırsanız bu olacaktır. Zaten referandum öncesi biz bunun böyle olduğunu söylüyorduk. Herhangi bir siyasetçi, önyargılı bir siyasetçi bir iş adamına kızdığını düşünün. Bir isimsiz ihbar mektubuyla onu 'Ergenekoncu' yapabilirsiniz. Derdini anlatmak için onu aylarca hapiste tutabilirsiniz, yargının önüne çıkarmayabilirsiniz. Gizlilik kararı alırsınız, avukatına da niye içeri alındığını söylemezsiniz.'' -TÜSİAD BAŞKANI ÜMİT BOYNER- Toplantıda konuşan Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner ise her seçim döneminin aslında bir yeni umut, bir yenilenme, bir toplumsal heyecan vesilesi olduğunu, seçim dönemlerinin, bir nefes alarak geçmiş dönemin bir toplu değerlendirmesinin de yapılabilmesi için önemli bir fırsat olduğunu söyledi. Bu tür toplantıların daha verimli geçebilmesini teminen ve belki de tartışmayı bir şekilde başlatabilmek amacıyla, mevcut kısa-orta vadeli gündem ve beklentileri ile ilgili görüşlerinin derlendiği bir belge hazırlıkları olduğunu ifade eden Boyner, ''Bu belgeyi CHP'ye ulaştırdık ve bugün de kamuoyu ile paylaştık. Aslında, son dönemlerde dile getirdiğimiz değerlendirmeler, görüşler ve üyelerimizin beklentilerinden oluşan bir derlemeden ibarettir bu belge...'' dedi. Boyner, geleneksel olarak 3 ana başlığı yeterince kapsayıcı bulduklarını, bu başlıkları bu belgede; ''Daha Demokratik Bir Türkiye'', ''AB Üyeliğine Yaklaşmış Bir Türkiye'', ''Sürdürülebilir Büyüme ve Kalkınmayı Yakalamış Bir Türkiye'', başlıkları altında derlemeye çalıştıklarını söyledi. -CEM BOYNER- Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Toplantısı'nda yaptığı açıklamayla ilgili yazılı bir açıklama yapan Cem Boyner de ''Özgürlüğün, onurun, hakların ne kadar önemli olduğunu bir başka kutsal örnek üzerinden açıklamak istedim. 'Bölünmemek ne kadar kutsalsa, özgürlük de en az onun kadar kutsaldır' dedim. Bu sözlerimden bölünmeye razı olduğum şeklinde bir anlam çıkarmak; hatta bölünmeyi desteklediğimi düşünmek, ancak kötü niyetle veya duyduğunu, okuduğunu anlamamakla açıklanabilir'' ifadesini kullandı.  TÜSİAD'ın, genel seçimler sonrasında ülkenin gündemine gelmesi beklenen anayasa değişiklikleri ile ilgili olarak 22 akademisyen ve fikir önderinin katılımı, Prof. Ergun Özbudun ile Prof. Turgut Tarhanlı'nın eş koordinatörlüğünde ''çok değerli'' bir çalışma yaptığını ve bu çalışmanın ana hatlarının YİK Toplantısı'nda açıklandığını hatırlattı.  Boyner, şunları kaydetti:  ''Türkiye'nin kronik hastalıklarına işaret eden ve toplumumuzun hak ettiği demokratik standartlara ulaşması açısından çok değerli tespit ve önerilere değinen bu çalışmayı dikkat ve heyecanla dinledim. Ülkeyi sadece yönetenlerin, yönetmeye talip olanların değil, bireylerin de üzerinde düşünmesi gereken bu çok değerli çalışmanın rafta kalmaması için öneride bulundum. Özgürlüğün, onurun, hakların ne kadar önemli olduğunu bir başka kutsal örnek üzerinden açıklamak istedim. 'Bölünmemek ne kadar kutsalsa, özgürlük de en az onun kadar kutsaldır' dedim. Bu sözlerimden bölünmeye razı olduğum şeklinde bir anlam çıkarmak; hatta bölünmeyi desteklediğimi düşünmek, ancak kötü niyetle veya duyduğunu, okuduğunu anlamamakla açıklanabilir.''