-KILIÇDAROĞLU: BAYKAL'A İHANET ETMEDİM NEVŞEHİR (A.A) - 12.08.2010 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Ben hiç Sayın Baykal'a ihanet etmedim. Niye ihanet edeyim? İhanetin ne olduğunu herhalde Sayın Erdoğan daha iyi bilir'' dedi. Kılıçdaroğlu, dün miting için geldiği Nevşehir'de, konakladığı otelde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Artan terör saldırılarının halk oylaması süreciyle ilgili olup, olmadığının sorulması üzerine, Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Ben referandum süreci dolayısıyla terörün arttığı veya azaldığı şeklinde bir düşünceye katılmıyorum. Terörün tırmanması, hükümetin izlediği başarısız açılım politikasının bir sonucu zaten. Nitekim bu, değişik çevrelerde, akademik çevrelerde, medya çevrelerinde çok açıkça söyleniyor ve hükümet bu konuda eleştiriliyor. Hükümet de bu hatasını görmüş olacak ki, açılım politikasının adını üç kez değiştirmek zorunda kaldı. Bugün geldiğimiz noktada da 'Açılımdan vazgeçmedik' diyor ama artık hiçbir şey yapamayacaklarını onlar da gördüler.'' Hükümetin izlediği ekonomi ve özelleştirme politikalarıyla ilgili görüşleri sorulan Kılıçdaroğlu, ülkede başarısız bir özelleştirme, başarısız bir ekonomi politikası izlendiğini öne sürdü. Özelleştirmeden büyük gelirler elde edildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Ama ekonomiye baktığınız zaman beklenen gelişme yok. Ayrıca bu süre içinde olağanüstü borçlandılar. O borca baktığınız zaman da Cumhuriyet tarihinin en büyük borçlanması var. Bu politika maalesef işsizliği tırmandırdı. Ekonomide yapay bazı gelişmeler oldu. Bütün gerçek şu; elde ettiğiniz parayı büyük ölçüde faizlere, sıcak paraya ödediniz. Türkiye İstatistik Kurumu'nun verdiği rakamlara baktığınız zaman da yoksulluğun arttığını görüyorsunuz. Bu da Türkiye'nin bir başka gerçeği.'' Kılıçdaroğlu, ''Siyasetteki sert üsluplarla'' ilgili soru üzerine ''Biz sert bir üslup kullanmıyoruz. Bizim kullandığımız üslup belli, meydanlarda zaten. Eğer bir kişi doğruları söylemiyorsa, niçin doğruları söylemediğini söylüyoruz ve doğru söylemediğini de kanıtlıyoruz'' dedi. Bir gazetecinin, ''Başbakan Erdoğan'ın kendisini ihanetle suçladığını'' belirtmesi üzerine, Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''Hayatımda hiç kimseye ihanet etmedim. Niye ihanet edeyim ki? İhanet etmenin koşulları vardır, kuralları vardır. Kime ihanet ettiğimi çıkıp açıklıkla söylesin, bakalım kime ihanet ettik biz? Yani bir başbakanın görevi, Cumhuriyet Halk Partisi'nin iç işlerine karışmak mıdır? İhanetten söz etti, Erbakan'ı hatırlattım kendisine. İhanetten söz etti, Dubai'de Ali Babacan'ın imzaladığı sözleşmeden söz ettim. Niye bununla ilgili konuşmuyor? '' Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, önceki gün katıldığı bir televizyon programında, kendisinin SSK Genel Müdürü olduğu dönemde ''Kurumun rekor zarara uğradığını'' iddia etmesiyle ilgili olarak, ''Bunlar gerçeği yansıtmıyor. Çünkü ciddiye alınacak bir insan değil. Eğer ciddiye alınacak bir insan olur, bana bu soruları yöneltirse ona daha sağlıklı yanıtlar veririm'' dedi. Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, ''Başbakan Erdoğan son günlerde size Bay Kemal şeklinde hitap ediyor. Bu sizi rahatsız ediyor mu? Sizin Recep Bey demenizden o rahatsız oluyor mu?'' sorusunu, şöyle yanıtladı: ''Hiç rahatsız olmadım. Onun isimlerinden biri Recep'tir. Ama ben saygımdan ötürü 'Recep Bey' diyorum. 'Tayyip Bey' desem, 'Recep Bey' desem... Ben pek çok kişiye aynı şekilde hitap ediyorum. Arkadaşlarıma da aynı şeyi söylüyorum. Yeri zamanı geldiğinde önceki Genel Başkanımız Deniz Baykal'a da 'Deniz Bey' diyorum. Deniz Bey hiçbir alınganlık göstermiyor, Recep Bey niye tepki göstersin ki? Ama Recep Bey imajı ile kamuoyundaki algı farklı. O algıdan rahatsız oluyor. Benim edindiğim izlenim bu.'' CHP lideri, ''Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısında yaşanan benzer bir kriz Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu görüşmelerinde de yaşanabilir mi'' sorusu üzerine şunları kaydetti: ''Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda görüşmeler devam ediyor. Kararname (Adli ve İdari Yargı 2010 Yaz Kararnamesi) üzerinde çalışıyorlar. Ben ciddi bir kriz çıkacağını sanmıyorum. Sonuçta uzun süredir Ankara'da Cumhuriyet Başsavcılığı koltuğu boş. Oraya da bir atamanın yapılması gerektiği çok açık. Öyle anlaşılıyor ki, hükümet, kendi düşündüklerinin atanması yönünde belli görüşler ileri sürmüş olabilir. Bunlar da tartışılabilir. Bu tartışmaları da olağan karşılamak lazım. Yani her tartışmayı krize bağlamak, her tartışmadan sonra 'kriz çıktı' demek bana göre doğru değil.''