Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ataşehir'de, Birinci Bölge Apartman Görevlileri ile bir araya geldi. Burada apartman görevlilerine "örgütlenme" çağrısında bulunan CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı'nı eleştirdi. "Bugün düşüncesinden ötürü hapishaneler tıka basa dolu. Farklı düşündü diye. O yüzden insanlar korkuyorlar, 'Örgütlenirsek başımıza bir bela gelir mi?' diye" diyen Kılıçdaroğlu, "Eğer bir ülkede, bir siyasi parti bir ülkeyi 19 yıl yönettikten sonra kalkıp da, ben insan hakları eylem planı açıklıyorum diyorsa, o ülkede insan hakları yok demektir. İnsan haklarının olmadığını itiraf etmek demektir" ifadelerini kullandı.
İki bölümden oluşan toplantının ilk bölümünde Kılıçdaroğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu konuşma yaptı. Öte yandan Konut-İş Sendikası Başkanı Alican Kayhan, apartman görevlileri adına bir konuşma yaptı. Basına kapalı olarak gerçekleşen ikinci bölümde ise, apartman görevlilerin dertleri dinlendi. Pandemi nedeniyle toplantıya sınırlı sayıda apartman görevlisi davet edilirken, ilçe belediye başkanları da buluşmaya katıldı.
"Güçlü olmanız için bir araya gelmeniz lazım" diyen Kılıçdaroğlu, "Siz fabrikada çalışan işçiler gibi değilsiniz. Fabrikada 100 işçi çalışır, haklarını isterler yeri geldiğinde haklarını isterler. Ama sizde bir apartman var ve görevlisi sizsiniz. Dolayısıyla hak arama konusunda zayıfsınız, güçsüzsünüz. Hakkınızı aradığınız zaman senin sözleşmeni fesih ettim diyebilir. Onun için demokrasilerde örgütlenme önemlidir. Örgütlenme kavga etmek anlamına gelmez. Kavga etmek ayrı bir şey, hak istemek ayrı bir şey" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada, "Siz görev yapıyorsunuz, ben biliyorum. Öyle 8-9 saat değil. Yeri geldiğinde 10-12 saat, hatta 24 saat görev yapıyorsunuz. Ama görünmüyorsunuz. Siyaset kurumu sizi görmüyor. Bir sürü büyük laflar yazılıyor vatan, millet, Sakarya… İyi de, her gün çalışan, doğru dürüst bayramı ve tatili bile olmayan, oturduğu yerler sağlıklı olmayan yüzbinlerce insanın sorunuyla acaba siyaset kurumu gelip ilgilendi mi? Sizin dertlerinizi dinlediler mi? Acaba, 'Gideyim bir apartman görevlisinin evine, bir çayını kahvesini içeyim, bunların bir derdi var mıdır yok mudur?' diye geldi mi? Hayır, oy istemek için geldiler sadece. Beni iyi tanımanızı isterim, benim dostlarım vardır. O dostlarımın başında da sizler gelirsiniz. Bütün apartman görevleri, bütün işçiler, alın teri dökenlerin tamamı benim dostlarımdır. Ben size, gelin bana oy verin diye bir çağrı yapmıyorum, dikkat buyurun. Ben sizin sorunlarınıza talibim. Ben sizin, daha iyi bir yaşam sürdürmenizi istiyorum" dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Çoğu yerde kayıt dışı çalışılıyor. Çalışıyor ama sigortalı değil. Bu bir hak çalmadır. Sigortasız çalıştırmak ne demektir biliyor musunuz? O kişinin geleceğini çalmak demektir. Şöyle bir anayasamız var. Bu anayasada der ki, "Çalışmak herkesin hakkıdır ve devlet çalışma alanlarını büyütmek zorundadır. Devlet bütün imkanlarıyla herkese istihdam alanları yaratmak zorundadır" diyor anaysa. Ama bugün 10 milyonun üstünde işsizimiz var. Belki sizin çocuklarınızdan da işsiz olan çok sayıda kişi var. İş bulamıyorsunuz çocuklarınıza. Neden? Torpiliniz yok. Üniversiteyi bitirmek de çözüm olmuyor iş bulabilmeniz için. Güçlü bir torpiliniz olmazsa, iktidardan yana bir torpiliniz olmazsa iş de bulamıyorsunuz. KPSS sınavlarında yüksek puanlar alabilir çocuklarınız. Sözlüde eleniyor. Niçin? torpili yok diye."
Konuşmasında İnsan Hakları Eylem Planı’na da değinen Kılıçdaroğlu,
"Dün bir toplantı yapıldı İnsan Hakları Eylem Planı diye. Sizin hakkınız teslim edildi mi? Yasaların ön gördüğü bütün haklar size teslim edildi mi? Edilmedi. Size teslim edilirken önünde bir engel var mı? Hiç bir engel yok. Sizin hakkınızı teslim etmeyen kişi, eylem planı açıklıyorum diyor. Önce benim hakkımı teslim et, ondan sonra çık başka haklar varsa onlar için mücadele et. Efendim, düşüncesinden ötürü kimse hapse girmeyecek. Bugün düşüncesinden ötürü hapishaneler tıka basa dolu. Farklı düşündü diye. O yüzden insanlar korkuyorlar, "Örgütlenirsek başımıza bir bela gelir mi?" diye. Eğer bir ülkede, bir siyasi parti bir ülkeyi 19 yıl yönettikten sonra kalkıp da, ben insan hakları eylem planı açıklıyorum diyorsa, o ülkede insan hakları yok demektir. İnsan haklarının olmadığını itiraf etmek demektir."