T24 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yüksek Askeri Şura’nın toplantıları için “Böyle Askeri Şura olmaz. Bizim bildiğimiz Askeri Şura, ön hazırlıklıklarını sekreteryası yerine getirir, Şura toplanır konuyu tartışır, oylanır ve biter. Şimdi özel görüşmelerle sorunlar aşılmaya çalışılıyor. Niye özel görüşmeler, hangi gerekçelerle özel görüşmeler oluyor? Bunların perde arkasında neler oluduğunu açıklamaları gerekiyor” dedi.
Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk'ün (3 Ağustos 2011) haberi şöyle:
“Sen kal” bilgisi bana da geldi
Genelkturmay ve Kuvvet komutanlarının istifala ederken, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Necdet Özel’e “sen kal, istifa etme. Silahlı kuvvetlerimizi başsız bırakmayalım” denildiği yolunda bilgiler geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, konunun SÖZCÜ’de yer almasının da aldığı bilgileri teyit ettiğini belirtti.
Hem şikayet ediyor, hem yapmıyorlar
Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin konularda şunları söyledi:
“Genelkurmay Başkanı ve 3 kuvvet komutanı istifa ederken , evresel hukuka yollama yaptı. Bunun Türkçesi şudur: Türkiye’de hukuk işlemiyor. Cezaya dönüşen tutukluluktan şikayet ediyor. Bunu yalnız Genelkurmay Başkanı değil, Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, ana muhalefet partisi genel başkanı tarafından da dile getiriliyor. Bu uzun tutukluluk süresi demokrasimizin ayıbıdır. Ama bu ayıptan kurtulmak için bir şey yapılmıyor. Hem şikayet ediyorsunuz, hem bir şey yapmıyorsunuz. Başbakanın şikayetinin sebebi Cumhurbaşkanının, başbakanın uzun tutukluluktan şikayet etmesinin sebebi sağ duyu ve hukuk çevrelerinden gelen tepkileri azaltümak içindir. Şikayet edeceğine önlem al. Niçin önlem anmıyorsun? Önlem almıyor çünkü ‘benim hesabım bitmedi, hesap soracağım bir süreci daha bitdirmedim’ düşüncesindeler.
Ne bağımsız, ne de tarafsız
Bu da şunu gösteriyor: Bu ülkede yargı bağımsız da değil, tarafsız da değil. Özellikle yargı siyasallaştırıldı ve siyasi iktidarın emrine verildi. Siyasi otorite, yapmak istediklerini emrindeki yargı eliyle yapıyor, eleştirnice ‘yargı bağımsız’ diyor. Yargıya bağımsız diyenlerin ‘bunları niçin tutukluyorsunuz, serbest bırakın’ diyen telefonlarını biliyoruz.
Hangi sözü verdin de tutmadın?
Daha dramik olanı, bu tartışmaların arkasında dönen olayların perde arkası ısrarla kamuoyundan kaçırılıyor. Kaçıran kişi de başbakan. Bir ülkede Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları evrensel hukuka uyulmadığı gerekçesiyle, verilen sözlerin tutulmaması sonucu istifa ediyor. Ne söz verdin tutmadın? Perde arkasını kamuoyuyla paylaş. Başbakandan bu sürecin gerekçelerini ağzından bizzat öğrenmek isteriz.
Bu ordu da moral kalır mı?
Her gün şehit cenazelerinin geldiği bir ortamda, Hükümet kendi ordusuyla kavgalı bir görüntü içinde. Kimse ‘böyle bir görüntü yoktur’ diyemez. Biz bir ara dedik ki ‘terörle mücadelede moral çok önemlidir .’ Bu temel bir kuraldır. Yandaş medya ‘nasıl ordunun morali bozuktur dersin’ diye saldırıya geçti. Bütün bu olaylardan sonra ‘ordunun morali iyidir’ diyen bir Allanın kulu var mı?
Medyanın içler acısı durumu ve demokrasiyi yüceltme
Burada, medyanın içler acısı durumu da önemli. Hükümetin kontorüne giren bir medyla var. Asıl, komutanların yüceltilmesi gereken bir dönemi yaşıyoruz. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları demkokrasiyi yüceltmek için görevini bırakıyor. Ama neredeyse her gün ‘darbe oldu, olacak’ korkusunu hep gündeme taşıdılar. O korkuların hiç biri gerçek değil. Biz defalarca ‘darbeler dönemi bitmiştir’ dedik. Hatta bir konuşmamda ‘darbe olursa o tankın önüne ilk ben ben çıkacağım’ da demiştim. Ama hep ‘darbe geliyor darbe’ diye yazçdılar, konuştular.