Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Sen bizim bedenimizi çiğnemeden başkanlığı getiremezsin, nokta!

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Sen bizim bedenimizi çiğnemeden başkanlığı getiremezsin, nokta!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kan dökmeden bu ülkeye başkanlığı getiremezsiniz" sözleri üzerinden devam eden tartışmaya ilişkin olarak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı kastederek, "Ben başkan olmak istiyorum, diyor. Böyle bir şey olabilir mi, olamaz. Sen böyle bir demokrasiyi bizim bedenimizi çiğnedemeden hayata geçiremezsin" dedi. Kılıçdaroğlu, "Senin ellerin kadar dişlerin de kanlı" ifadesini kullandı.

Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü. Çiftçiler her toplumun vazgeçilme sınıfıdır. Toprak ekilecekse çiftçilere bakacağız. Bütün dünya 14 Mayıs'ı Dünya Çiftçiler Günü olarak kabul etmiştir. Onlar bizim efendimiz, baştacımız. Cumhuriyet'in ilk yıllarında temel sektör tarımdı. Geldik, 21'inci yüzyıla. Dünyanın en pahalı mazotunu, gübre, elektriği en pahalısını satıyor. 2 Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor. Fındık, çay, süt, patates üreticisi hayatından memnun değil. Bu memleketin büyük bir kısmı memnun değil. Huzurlu bir dünya istiyorsan, herkesin huzur içinde gezip çalıştığı bir Türkiye istiyorsan adresin altı ok ve CHP. Sen bütün bu dertlerle uğraşırken, iktidarın Tarım Bakanı Fransa'nın tarımına yaptığı katkılar için liyakat madalyası aldı. Ben o madalyasını senin şeref kürsüne takacağım. 

81 il başkanımızla Van'daydık. Bazı arkadaşlarımız Van'ı görüyordu. Van kadar güzel bir şehir var mı diye bana soruyorlar. Van acılı, mahzun. Görkemli bir tarihi, kültürü var. Van Denizi var. Van halkı bunlar içinde memnun değil, huzurlu değil. Pek çok kesimle konuştuk. Deprem sonrası yaralar tam sarılmamış. Depremden sonra ne çok giden genel başkan benim. Terör orada da bir numaralı sorun. Herkes bıkmış, yılmış. Terörden kaçan Yüksekovalılar var, 40-80 bin kişi oldukları söyleniyor. Bir apartman dairesinde her odada ayrı bir aile oturuyor ve 'Sadece 500 lira kira yardımı yapıldı' diyorlar. 'Madem bizi oradan çıkaracakları önceden niye hazırlık yapmadılar' diyorlar. Terör nedeniyle tarım ve hayvancılığın bittiği söylendi. Türkiye'nin en borçlu kenti. TOKİ konutları yapıldı, ödemeler başlayacak, ekonomi durmuş vaziyette. Sınır ticaretinin açılmasını istiyorlar. İşsizlik had safhada. 'Teşvik yapılacaksa olağanüstü şartlara uygun teşvik yapılması lazım' diyorlar. Van Gölü hızla kirleniyor, koruyacak özel önlemler gerekiyor.

 

"Türkiye'de terör yoktu, bugün kan gövdeyi götürüyor."

 

Terör kimden gelirse gelsin, hepimiz orta tavır sergilemeliyiz. Terör insanlık suçudur ve hepimiz açık ve net tavır takınmalıyız. Bizim duyarlılığımızı bütün bölgenin taşıması gerektiğini söyledik. Ortak tavır takınırsak daha başarılı sonuçlar elde ederiz. 2002'de iktidara geldiklerinde Türkiye'de terör yoktu. Bugün kan gövdeyi götürüyor. Binlerce kişi bulundukları yerden gitmiş. Şehirler silah deposu, evler bombalanıyor. Bu hale Türkiye'yi kim getirdi? Bu hale getiren kaçak sarayda oturan diktatör bozuntusudur. 7 Haziran'dan bu yana 500'ü aşkın şehit verdik. 500 eve ateş düştü. Sorumlusu kim bunun? Ben biliyorum, ama Vanlı, Hakkarili, Çankırı, Çorum, Edirneli kardeşlerime de sesleniyorum; kimdir diye soracaksın. Bu soruyu sormazsan demokrasi kaybeder. Şehirler silah deposuna dönerken valilere 'sakın bunlara dokunma' diye talimat veren kimdi? 

Bu hükümet ve kaçak sarayda oturan zat terör örgütüne yardım ve yataklık yapmıştır, bunu açık ve net söylüyorum. Terör örgütünün sponsoru, hamisi ve yardım ve yataklık yapanı bunlardır. Gelen her şehidin, ölen her çocuğun sorumlusu bunlardır. Analar ağlamasın diyorlardı, ağlamadık ana kalmadı. Bunları yapan kim, 14 yıldır bu ülkenin başına bela olan o diktatör bozuntusu.

 

"Saray darbesini niye soruşturmuyorsunuz?"

 

Terörde zaten namımız dünyayı sarmış vaziyette. Nereye gidecek diye bakıyorlar. Adımı sadece terörle değil, yolsuzlukla da ünlendi. 6 Mayıs 2016'da bir uluslararası yardım kuruluşu bir açıklama yaptı. Ben Türkiye'deki kuruluşlar arasında yardım götüreceğim ama öyle bir ağ kurmuşlar ki ben yardım yapamıyorum, kendileri malı götürüyor diyor. En tepedeki malı götürürse aşağıdaki de benim başım kel mi diyor. 'Türkiye üzerinden yaptığımız yardımları durdurduk' diyor.

Bir şey dikkatinizi çekmiştir, Türkiye'de hükümet yok. Neden yok, çünkü 4 Mayıs'ta Saray darbesi yapıldı. Savcılara seslenmek istiyorum, neden birilerinin taşeronluğunu yapıyorsunuz? Saray darbesini niye soruşturmuyorsunuz? Savcı dediğin adam yürekli adamdı, cumhuriyeti korur, birilerinin uşaklığını yapmaz, darbe olunca soruşturma açar nokta. 'Görev süremizin 4 yıl sürmemesi benim tercihim değil, bir zaruretin sonucu' diyor Sayın Davutoğlu. 22 milyon 600 bin kişinin oyunu aldın niye milli iradeye sahip çıkmadın. 64'üncü Hükümet'e karşı saray darbesi gerçekleşmiştir. 12 Eylül, 28 Şubat darbecileri nasıl yargılandıysa bu darbeciler de gün gelecek hesabını verecektir. 

 

"Sen bizim bedenimizi çiğnemeden başkanlığı getiremezsin, nokta!"

 

AKP, Kuzey Kore modeline göre görev yapan bir partidir. Kuzey Kore'de de bir diktatör var, bizde de var. Diktatör buyurdu, 'İstifa edeceksin' dedi. Dilekçesini verdi, paşa paşa ayrıldı. Sayın Davutoğlu sen yürekli bir adamsan sonuna kadar demokrasiyi savunacaktın. Sonra ne oldu? 'Düşük profilli birisi olsun'. Sonra sıraya girdiler. Şimdi milletime sesleniyorum. Böyle parti, demokrasi olur mu? 'Vallahi onu seçme o yüksek profilli, hatta ben çukurdayım. Yeter ki beni seç' diyor. Pes vallahi. Düşük profil ne demek? Aklını kullanmayan adama denir. Aklını başkasına kiraya vermiştir, aynı zamanda dalkavuk da denir. Diktatör buyurmuş, bıyıklı olacak. Bakıyorsunuz hepsi bıyık bırakıyor. Siz böyle bir başbakan seçim tarihini, dünya tarihinde gördünüz mü Allah aşkına? Ayıp değil mi? Profil, bıyık, önüne yatma tamam. Sen ne olmak istiyorsun? 'Ben başkan olmak istiyorum' diyor. Böyle bir şey olabilir mi, olamaz. Sen böyle bir demokrasiyi bizim bedenimizi çiğnedemeden hayata geçiremezsin. 

Bir tek CHP'li Meclis'te olsa sen bunu gerçekleştiremezsin. Millet can derdinde. 6 milyonu aşkın işsiz var. Bunların derdiyle ilgilenen var mı? Sadece biz dile getiriyoruz. 17 milyon yoksulumuz var. Kim mücadele edecek; biz mücadele edeceğiz. 

Bu diktatör bozuntusu 'Biz ancak Kızılay'a kan veririz' demiş. Kanı bile sen parayla satarsın. Demiş ki, 'Biz halktan besleniyoruz' demiş. Senin kandan beslendiğin çok açık. Yüzbinlerce kişi Suriye'de hayatını kaybetti, 3 milyon kişi Türkiye'de. Senin dişlerin de kanlı ellerin kadar. MİT TIR'larıyla silah gönderdin. İnsanlar katledilsin diye gönderdin. Masum insanlar öldürülüyor, tamamının sorumlusu sensin. Ergenekon Davası'nın savcısı değil miydi, o davada ölenlerin sorumlusu kim? Sen kandan besleniyorsun. 15 yaşında Berkin Elvan, bir Allah rahmet eylesin demedin. Annesini yuhalattın. Sende namus, şeref var mı, söyle bakalım. Sen kandan besleniyorsun, şiddetten besleniyorsun. '400 milletvekili verin huzur içinde çözelim' diyordu. Milleti şantajla tehdit ettin. Ar damarı olan birisi bunu söylemez.

 

"8 şehidimizin olduğu gün beyfendi nikâh töreni yapıyor"

 

8 şehidimizin olduğu gün beyfendi nikah töreni yapıyor. Mütavizi yaparsın, biz de çoluk çocuk evlendirdik. 23 Nisan'ı yasaklarsın, gider öteki tarafta her türlü pisliği yersin. Halktan besleniyormuş, milleti soyup soğana çevirdin. 33 milyar lira elektrikteki kayıp kaçak. Namusuyla faturasını ödeyenden alacakmış. Diktatörler kan dökermiş, kin, nefret tohumları ekermiş; dön bak aynaya göreceksin. 

Rahmetli Menderes'in adını ağzına alarak CHP'yi suçluyor. Bir onun adını ağzına alma bir daha yakışmıyor. Git sor torunlarına hepsi cumhuriyeti savunuyorlar. Pırıl pırıl hepsi. 27 Mayıs ihtilalinden sonra yargılamalar oldu. İdam kararları çıktı, Menderes ve arkadaşları idam edildi. Siyasi idamlara karşı çıktım. Hiçbir ayrım yapmadım ama bu yaptı. Suudi Arabistan'da 47 kişi idam edildi. Biz karşı çıktık. Mısır'daki idamlara karşı çıktık. Bangladeş'te de bir kişiyi idam ettiler Erdoğan köpürdü. İnsanda biraz omurga olur. İdama karşıysan her dönemde her ortamda karşı çık. Rahmetli İnönü, o dönemin genel başkanlarını topluyor ve 'İdamlara karşı çıkalım' diyor. İsmet İnönü, Ragıp Gümüşpala, Ekrem Alican hep beraber 'idamlara karşıyız' diyorlar. Bu gerçeği ancak bir diktatör saptırabilir. İdamlara her zaman karşı çıktık. İdamların kaldırılması ile ilgili karar da rahmetli Ecevit zamanında alınmıştır. Biz her zaman demokrasiden yana olduk.

TOBB Genel Kurulu'nda bir konuşma yaptık kıyamet koptu. Kan dedik ya, yarasa gibi bize bir şey düştü diye bekliyorlar.