CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaorğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. İşsiz sayısının 8,5 milyona dayandığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "17 yılın sonunda nasıl olur da 8,5 insan işsiz kalır? Bunu herhalde sormamız lazım. Benim sormam değil, çoluk çocuğu işsiz olanların sorması lazım. 23 Haziran’da bir hesap soracaksın, sandıkta gözünü kırpmadan ve hiçbir endişeye kapılmadan Ekrem İmamoğlu’na oyunu vereceksin" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından bölümler şöyle:
"Biz bayrağımızın altında huzur içinde birlikte yaşamak istiyoruz. Sevinçlerimizle de acılarımızla da ortak olmalıyız. Bu bizi millet yapan temel duygulardan biridir. Aramızda Ampute Milli Takımı var. Sizlerin başarısı sıradan bir başarı değil. Çünkü bedeninizden bir parçayı bıraktınız. Bu ülke için bıraktınız. Bizler rahat olalım diye bıraktınız. Gazilerimizden oluşan bir milli takım. Madalyayı aldınız, bizler sizlerle ne kadar gurur duysak azdır.
"Kuşkusuz spor centilmenlik içinde yapılan bir mücadeledir. Nasıl başarılı olduğumuzda bayrağımız göndere çekildiğinde sevinçle izliyorsak diğer ülkeler de saygı duyuyorlar. Tarihten bize kalan bir mirasımız var, her ülkenin bayrağına saygı duymak gibi. İzmir’de Türk bayrağı çekilirken yere serilen Yunan bayrağını Atatürk yerden almıştır. Ben de Fransa milli marşı okunurken yapılan protestolara üzüldüğümü belli etmek isterim.
"İzlanda’da milli takımımızın karşılaştığı bir muamele vardı. Bizim milli takımımıza karşı yaptıkları olumsuz tepkiyi kabul edemeyeceğimiz bir olayı yaşattıkları için büyük bir üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim.
"(Türk-İş’e tepki) Ağırlıklı olarak kamu sektöründe örgütlenmiştir. Şubat ayında yeni sözleşmelerin yapılması gerekirdi. Süre doldu, şubat ayıydı, şimdi Haziran’dayız. Hükümet bir türlü randevu vermiyor, görmezlikten geliyor. Dört ayrı randevu talep edilmesine rağmen randevu verilmedi. Niçin vermiyorlar? Seçimler var. Seçimlerden sonra çok düşük bir rakam verecekler. Uzlaşmayacağız diyorlar. Seçim heyetine gidecekler. Kimden oluşuyor bu heyet hükümetin adamlarından. Dört aydır Türkiye2nin en büyük işçi sendikasına randevu verilmiyorsa bütün işçi kardeşlerimin oturup düşünmesi lazım. Dört aydır randevu verilmiyorsa o sendikanın da yerinde durmaması, beklememesi lazım.
"Sivil toplum örgütlerinin başkanlarıyla görüşüldü, avukatlar, askeri öğrencilerle görüştük. Siyasilerle görüşüldü. Kader mahkûmlarıyla görüşüldü. Hemen hemen to0ğplumun her kesimini temsil eden insanlarla görüştük. Tabii Eren Erdem ile de görüştük. 11 aydır Eren Erdem içeride. Deniyor ki gerçek anlamda adaleti getireceğiz. Bu şu anlama geliyor; bu ülkede adalet yok, getirmeye çalışıyoruz. Şu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum; 17 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor?
Adaleti getireceğiz’ diyorlar. Getirsinler başımızın üzerine. Ama samimiler mi bu konuda değiller mi önümüzdeki günlerde göreceğiz. Adaletsizliğin yoğun olduğu alanlardan biri de işsizliktir. Herkes çalışmak, üretmek, evine helal ekmek götürmek ister.
"İşsizlik gelecekten beklentilerin bitmesidir, işsizlik açlık, yoksulluktur. Türkiye’de 8,5 insan işsiz. Bunun 1 milyonu üniversite mezunu. Düşünün biz iktidarda değiliz ama nereye gitsem ceplerim doluyor. Ne olursunuz oğluma, kızıma iş bulun diye. Ben merak ediyorum iktidar sahiplerine de bu pusulalar, bu mesajlar gidiyor. Bir hesap soracağız 23 Haziran’da. Sandıkta gözünü kırpmadan ve hiçbir endişeye kapılmadan Ekrem İmamoğlu’na oyunu vereceksin.
"17 yılın sonunda nasıl olur da 8,5 insan işsiz kalır? Bunu herhalde sormamız lazım. Benim sormam değil, çoluk çocuğu işsiz olanların sorması lazım. İşsizliğin nasıl bir felaket olduğunu bilenlerin sorması lazım. Herkes çalışsın, emek harcasın. ‘Üretmek istiyorum iş yok.’ Bakınız Adana’da 35 yaşında genç bir çocuk intihar diyor. Annenin söylediği ‘oğlum bu kadar borç için intihar etmeye değer mi’ dedi. O annenin kederini acısını lale devri yaşayanlar, Saray’da oturanlar biliyorlar mı? Kastamonu’da atama bekleyen matematik öğretmeni, sınıf birincisi. Yıllardır bekliyor. Olmayınca intihar ediyor. Atama bekleyen öğretmenlerden kaçıncı intihar bu. Kastamonu’da Hüseyin Taşçı, mevsimlik işçi, bunalıma giriyor, ,intihar ediyor. 3 çocuk babası. 3-4 ay çalışıyor. Peki diğer aylarda nasıl çocuklarına bakacak? Devletin bunları düşünmesi lazım. Bu hepimizin duyarlı olması gereken bir tablodur. Hangi gerekçelerle hayatlarına son eriyorlar oturup düşünmemiz gerekiyor. İntihar edenlerin ailelerine sesleniyorum, evlatlarınızı intiharın eşiğine getiren 17 yıllık politikayı sorgulamanız gerekiyor.
"AKP’ye oy evren vatandaşların vicdanına sesleniyorum; bir kişi siyaset yapıyor ama AKP’de değil, Saadet Partisi’nde yapıyor. Sen misin o partide siyaset yapan, iki çocuğunun da işine son veriyor. Senin vicdanın bunu kaldırıyorsa git Binali Yıldırım’a oy ver kardeşim! Kişinin çoluk çocuğuyla uğraşılır mı? Haram yediyse, yolsuzluk yaptıysa uğraş. Ama yahu çalışıyor, alın teriyle çalışıyor. Ama babam neden AKP’li değil, o zaman işine son verelim. Bunu hiçbir insani vicdan değerlerine sahip olan kişi kaldıramaz. Rakibini saygıyla anar ona değer verirsiniz. Siz hayatını ailesini nasıl yok ederim diye, bun peşindesiniz.
"Son bir yıla sarımsak fiyatı yüzde 97, patates fiyatı yüzde 99, domates yüzde 73 arttı.
"Ocak-Nisan döneminde karşılıksız çeklerdeki artık yüzde 78. Hapse girmeye sıraya girmişler. Hapishanelerde de yer yok. Geçen geldi bir grup, çekim karşılıksız çıktı, 6 milyon alacağım var alamıyorum, 1 milyon ödeyeceğim var ödeyemiyoruz, şimdi ben hapsa getireceğim. Türkiye’yi bu hale kim getirdi? Dış güçler mi yönetiyor bu ülkeyi? Protesto edilen senetlerde de aynı durum var. 482 bin 610 kişi son dönemde icraya verilen kişi sayısı. 2018 sonu itibariyle icra dairelerinde, biraz önce söylediğimiz 482 bin kişi hariç, 29 milyon 727 bin 512 belge var. Nüfusun yarının icrada işi var.
"Borç batağından bu vatandaşı kim kurtaracak? ‘Efenim Türkiye kötü yönetiliyor’ Hayır efendim, Türkiye yönetilmiyor. Dediler ki fiyatlarda yüzde 10 indirim yapacağız. Oldu mu? Olmadı. E ne yaptı damat gene devam ediyor. Belediye zabıtalarına görev verdiler fiyatlar indi mi diye. Ne oldu hiçbir şey olmadı, damat yine yerinde. Toptancıları suçladılar, bunlar teröristtir dediler, ne oldu fiyatlar? Düşmedi. İçişleri Bakanlığı denetleyin dedi. Ne oldu? Yine düşmedi. En son baktılar ki böyle olmuyor, biz TÜİK’teki bürokratı görevden alalım, oraya arkadaşımızı koyalım fiyatlar düşecek dediler. Yine düşmedi. Bir rüzgâra kapılmışız gidiyoruz. 82 milyon freni patlamış bir kamyondayız ve yokuş aşağı gidiyoruz. Direksiyonda kimse yok.
"Türkiye’nin en büyük ihalelerini yandaşlarına dolarla verdi? Köprü geçişi dolar garantisi, yol geçişi dolar garantisi. Neden dolar kardeşin, Türk Lirası yok mu? Kim yaptı? Dış güçler mi? Kim yandaşlarının sözleşmelerine 123 milyar dolay olan projeleri devleti kefil etti? Kim döviz geliri olmayan şirketlere, ‘dövizle iş yapabilirsin’ dedi? Kim tarımı bitirdi? Kim milyarlarca dolar tarım ürünü ithal etti? Kim devletin silah fabrikasını Katar ordusuna sattı? Buna dur, yanlıştır, doğru değildir, bu devletin bir haysiyeti vardır demelisin. En kısa zamanda 23 Haziran'da sandığa giderek demelisin arkadaşım. Demelisin.
"Papaz’ı neden bıraktılar? Papaz’dan sonra birini daha bıraktılar. Yakında Türkiye’ye dönecek diyor ve Trump, Erdoğan’a teşekkür ediyor. E AKP’ye oy veren kardeşim TC.’nin bu hale düşmesine sen razı mısın?
"Umutsuz olmayacağız. Bu ülkenin farklı görüşlerde de olsa demokrat insanları var. Size bir örnek vereceğim. Çorum’un Büğet köyünden bir örnek vereceğim. O köyde 31 Mart’ta seçim yapılır. 2 muhtar adayı var. İsmail Akpınar 143 oy alır, Saffet kışla 145 oy alır. Ama bir süre sonra seçim kurlu der ki Saffet Kışla’ya sen 6 ay burada ikamet etmen lazımdı. 2 o eksik olana mazbatayı verdiler. Ama İsmail Akpınar diyor ki başkasının yaptığı muhtarlığı benim yapmam ahlaki değildir diyor. İki muhtarı da aradım. İkisine de şunu söyledim; siz TC parlamentosuna, YSK’nın, artı bu milletin hâkim ve savcılarına hiç kimsenin verdiği bir demokrasi örneği verdiniz. Sizi yürekten kutluyorum. O nedenle kimsenin umutsuz olmaya hakkı yoktur.
"Bugün Ekrem Bey projelerini açıkladı. Gayet güzel. İstanbul’da yoksulluğu bitireceğim, İstanbul'u yeşile boğacağım, İstanbul’da yaşayıp da deniz görmeyen olmayacak diyor. Kazanan ben değil, 16 milyon İstanbullu kazanacak diyor. Tatile gidenlerin de bir an önce dönüp, oylarını kullanması lazım."