CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis'e getirilen 'çoklu baro' düzenlemesinin Türkiye Cumhuriyeti'ne ihanet ve bölücük projesi olduğunu söyledi. Teklifin sarayda hazırlandığını belirten Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Adalet Bakanlığı ve baro başkanlarına da danışılmadığının altını çizdi.
Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu "En büyük dileğimiz huzurlu bir Türkiye, hepimizin huzur içinde yaşadığımız bir Türkiye. elbette ki farklılıklarımız olacak. Farklılıkları zenginlik olarak görürsek huzurlu yaşayabiliriz. Buna engel olanın da siyaset kurumu olduğunu bütün vatandaşlarıma söylemek isterim. CHP olarak, görüşü, kimliği, inancı ne olursa olsun bütün vatandaşlarımızı kucaklıyor ve sesleniyoruz. Bütün belediye başkanları da aynı felsefeyle harekete ediyor." dedi.
Kılıçdaroğlu, "Her toplumun tarihinde acılar var ama bizim yakın tarihimizde de acılarımız var. Sivas Katliamı ve Başbağlar Katliamı bizim yakın tarihimizin acılarıdır. Her iki yere de her yıl milletvekillerimiz gider, anma programlarına katılır. Bir daha benzer acıların bu topraklarda yaşanmaması için dileklerde bulunurlar. Sivas’ta da Bağbağlar’da katledilen bizim insanlarımızdı. O insanları saygıyla, sevgiyle anmak, yakınlarına her dönem başsağlığı dilemek bizim görevimizdir. Çünkü biz ayrışmayı değil birlikte yaşamayı temel felsefe edindik." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "Gelibolu Yarımadası’nda orman yangınları oldu, bölgeden de telefonlar geldi, yangının kontrol altına alındığı söyleniyor. Can kaybımız yok ama yanan ağaçların da canlı olduğunu hiç unutmamız gerekiyor. Hareket yeteceği olmayan ormanlarımız… Ormanlarımıza korunması son derece önemli." düşüncesini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, "Geçenlerde Sakarya Hendek'te büyük acı yaşadık. Havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamada 7 vatandaşımız yaşamını yitirdi. Önce şu soruyu sormak gerekiyor. O insanlar fabrikada niye çalışıyorlardı? Evlerine helal ekmek götürmek, kimseye muhtaç olmamak için. Zor koşullarda görev yapıyorlardı. Devlet ruhsat vermişti, işçiler çalışabilir diye raporlar da vermişlerdi. Çok sayıda vatandaş orada çalışıyor ama siz önlem almıyorsunuz, patlamalar oluyor. 7 kişi hayatını kaybetti. Sebahattin Tepeçınar, Havva Çelik, Halis Yılmaz, Muhammet Çanakçı, Muhammet Aygün, Erhan Ateş, Ramazan Kor hayatını kaybetti." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, "Bu fabrika sicili temiz olan bir fabrika değil. 11 yılda 4 ayrı patlama oluyor, insanlar yine hayatlarını kaybediyorlar. Bu fabrikanın sahibi kimlerden, nereden güç alıyorsa fabrikasını her seferinde hiçbir önlem almadan açıyor. İnsanlar ağlıyor, acıları var. Patron yine patron. MÜSİAD’ın Sakarya Temsilcisi, akşam bir ziyafet veriliyor. Bir de utanmadan sıkılmadan ziyafeti paylaşıyorlar, daha cesetler defnedilmedi, sizin yediğiniz insan eti." yorumunu yaptı.
Kılıçdaroğlu, Bu fabrikada çalışanlara seslenmek isterim. Adım gibi eminim bu iktidar bu olayı kapatmak isteyeceklerdir. ‘Nereden biliyorsunuz’ diyeceksiniz. Erdoğan’ın patlamadan sonra ilk aradığı kişi fabrikanın patronu. İşçiyi aramıyor, yakınını da aramıyor, başsağlığı da dilemiyor. ‘Nasıl olsa Sakarya’da oyum çok yüksek, nasıl olsa oy verirler’ diyor. Ama bu sefer öyle değil. Bu sefer Sakaryalı sahip çıkmasa bile orada çalışan işçilere de ölen 7 kişiye de biz sahip çıkacağız. Arkadaşlarımız bütün belgeleri topluyor. Vefat edenlerin hiç kimse belki CHP’ye oy vermemiştir, ben onun siyasi tercihine bakmam. Biz adaletten yana bir partiyiz. Hakkı, hukuku ve adaleti mutlaka sağlayacağız." görüşünü savundu.
Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
İlk gelen raporlara göre Fabrikadaki binalar arası güvenlik mesafesine uymamış, beton duvarlar çekilmemiş. Tüzüğe uygun havalandırma sistemi yok. Patlayıcı madde üretilen bu tür iş yerlerinde tek katlı binalarda duvarların yanmaz ya da 120 dakika dayanıklı olması gerekir, şeklinde açık hüküm olmasına karşın buna da uyulmamış. İçişleri Bakanı, ‘Üç ay önce burada inceleme, araştırma yaptık, hiçbir eksiği yok’ diyor. Peki bunlar ne? Nerede bu beton duvar, havalandırma? Eğer bakansan, derhal oraya müfettişlerini görevlendir; ‘Hiçbir şey yoktur’ diye rapor düzenleyen kişiyi hemen açığa al. CHP belediye başkanı olsa çoktan açığa alınmış ve bütün suçlar da yüklenmişti.
Ruhsatı kim verdi? Niye daha önce ilgilenmediniz? Havai fişek fabrikasındaki patlama hükûmetin insanı ne kadar önemsediğini gösteriyor. İnsan hayatı değerlidir. Sarayın baktığı tek şey ranttır, bu arkadaşların haklarını savunacağız. Ortada bir kaza yok, cinayet var.
Gerçeklerin kamuoyuna yansımasından baskıcı hükûmetler daima rahatsız olurlar. Diktatörler de büyük rahatsızlık duyarlar, cezalandırmak isterler. Halk TV ve Tele1’e bu çerçevede ceza verilmiştir. Vatandaş doğruları öğrenmesin, farklı görüşleri görmesin, hükûmeti eleştirmesin diye verilen cezalar. Alkışlasalar paraya para demezlerdi.
Onlar en zor koşullarda özgürlüğün en fazla sınırlandığı bir ortamda, namuslarıyla, baskıcı bir yönetimde ve alınteriyle çalışıyorlar. Millet için doğruları halka anlatmak için çalışıyorlar. RTÜK cumhuriyet tarihin en büyük cezasını veriyor Halk TV ve Tele1'e. Ne kadar baskı kurarsan kur sen gidicisin kardeşim!
Sadece Tele1, Halk TV değil; gazeteciler Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılınç, Müyesser Yıldız, Osman Kavala, Selahattin Bey bunların hepsi içerideler. Mahkeme, AİHM kararlarına rağmen neden içerideler? Haksız yere içerideler. Olay bir yargılamadan tümüyle çıkmış iktidar dayatmayla içeride tutacaksınız diyor. Bu milletin de bir vicdanı var.
Basın İlan Kurumu da kalemini satmayan gazetelere ceza veriyor. O da en ağır cezaları veriyor. Basın İlan Kurumu besleme basına kaynak aktaran bir kurula dönmüş durumda. Buradan Basın İlan Kurumu'nun yöneticilerine sesleniyorum; bu tirajları bağımsız bir denetleme kuruluna denetlettirin. Saraydan talimat almaları gerekir.
ATV hakkında 90 bin şikâyet geliyor ama bir tek dosya bile görüşülmüyor RTÜK'te. RTÜK Başkanı görevlendirilmiş eleman. Sen aklını saraya kiraya vermişsin.
Baro başkanları hakkında yazı yazmış Yılmaz Özdil. TBMM Başkanlığı Yılmaz Özdil hakkında suç duyursunda bulunmuş. TBMM'nin itibarını korumak hepimizin ortak görevi, demokrasinin kıblesi burada. Her milletvekilinin ahlaklı olması lazım. Meclis Başkanı'na sormak isterim, 'Bu kadar duyarlıysan 500 bin liralık rüşveti kimin aldığını merak etmedin mi?' İki bakan var. Ayakkabı kutusunda rüşvet alanlar vardı.
Çiftçi, esnaf zor durumda. HDP'li bir milletvekili arkadaşımız "Son bir buçuk yılda kaç iş yeri kapandı?" diye sordu. 56 ilde 90 bin 743 esnaf kepenk kapattı. 100 bin esnaf işsiz kaldı, onların yanında çalışanlar da işsiz kaldı. Bir günde Türkiye Cumhuriyeti'nin ödediği faiz 277 milyon 610 bin Türk Lirası. Demek ki para var, buraya gidiyor. Londra'daki tefecilere bir gün ödediği faizi esnafa ödeseler, vatandaş rahat edecek.
Biz bu ülkeye adaleti getireceğiz. Adalet sadece mahkemede değil. Enflasyon rakamları açıklandı, emekli maaşlarına zam yapılacak. Londra'daki tefecilere senin boğazından alıp veren bu iktidara oy mu vereceksiniz? Yıllardır bayram ikramiyesi bin lira, 1500 lira isteyin. Milyonlarca genç işsizim diyor. Genç bir çocuk, 'Köpek gibi çalışıyorum ama et yiyemiyorum' diyor; saray sosyetesi Lale Devri'ni yaşıyor.
Onlar vatandaştan tamamen kopmuşlar. Bebek mamasına neden alarm takar bir süpermarket. Bebek mamasını kim çalar? Türkiye bu gerçekle yüzleşmek zorunda. Saray sosyetesi yüzleri kızarmadan IBAN numarası verip 'Bize para verin' diyor. Yediniz de doymadınız mı Allah aşkına? Şehit yakınlarının gazilerinin paralarını yiyenlendir bunlar. Bir AK Partili kadın, "Bu millet size parasını verdi, malını, canını verdi, sen bir huzur veremedin' diyor. Doğru mu doğru. Sarayda oturanlar ahtapottur. Vantuzlarıyla milletin kanını emiyorlar. Onlardan hesap sormak bu milletin namus görevidir. O vantuzları kesmemiz lazım.
Avukatlar bir baro oluştururlar, kamu tüzel kişiliğine sahiptir, yani bölünmezler. Baroları parçalamak Türkiye Cumhuriyeti'ne ihanet ve bir bölücülük projesidir. Baro başkanları gelip görüş beyan etmek istiyor. İzin vermiyorlar. Ama bir gün önce avcılıkla ilgili düzenleme yapıyor, dernek başkanını çağırıyorlar. Adalet Komisyonu, Adaletsiz Komisyonu'na dönüşmüş durumda.
Teklif sarayda hazırlandı. Adalet Bakanı'ndan, Adalet Bakanlığı'ndan ve barolardan görüş alınmadı. Emperyal güçlerin 100 sene önce yapamadığını şimdi Erdoğan ve arkadaşları gerçekleştiriyor. Erdoğan'ın avukatlarının barosu olacak. Pelikan'ın baroları olacak. Bunlar emperyal güçlerden aldıkları talimatları yapıyor.