"Kılıçdaroğlu CHP'ye terör destekçisi denmesi yerine HDP'lileri içeri tıktırdı denmesini tercih etti"

"Kılıçdaroğlu CHP'ye terör destekçisi denmesi yerine HDP'lileri içeri tıktırdı denmesini tercih etti"

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun AKP’nin dokunulmazlık teklifine ‘evet’ oyu vereceklerini açıklamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hakan, Kılıçdaroğlu’nun “Bize ‘terör destekçisi’ diyeceklerine varsın ‘HDP’lileri içeri tıktırdı’ desinler” diye düşündüğünü ileri sürdü. 

Hakan, Fethullah Gülen cemaatini ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bitirebileceğini belirterek, “Cemaat’i ancak Erdoğan bitirebilirdi. Çünkü... Ancak Erdoğan’ın Cemaat’e karşı açtığı savaş, alnı secdeli insanlara karşı açılmış savaş olarak algılanmazdı” ifadelerini kullandı. 

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un “Fethullah Gülen Humeyni gibi gelecekti” sözlerini de yorumlayan Hakan, “Devlet içinde çöreklenmiş polis, savcı ve yargıçların çevirdiği kumpaslarla Humeyni gibi gelinmez... Gelinse gelinse Kenan Evren gibi gelinir.” dedi.

Ahmet Hakan’ın bugün (18 Nisan 2016) yayımlanan “Cemaat'i ancak Erdoğan bitirebilirdi” başlıklı yazısı şöyle:

Türk Silahlı Kuvvetleri bitirmeye kalkışsaydı.

Başta AK Parti kadroları olmak üzere bütün mütedeyyin kesim anında Gülencilerin yanında hizalanırdı.

Nitekim hizalandılar.

*

CHP bitirmeye kalkışsaydı.

Güldürmeyin beni!

CHP, bırakın herhangi bir hareket çekmeyi, bitirmeyi aklından geçirdiği anda kendini darağacında bulurdu.

AK Partililer, milliyetçiler, muhafazakârlar, dini cemaatler falan...

Alayı “Hepimiz Fethullah Gülen’iz” diye ayağa kalkardı.

*

MHP bitirmeye kalkışsaydı...

On kasetin yanına bin kaset daha eklenir, Devlet Bahçeli alaşağı edilir, MHP bir daha kendini toparlayamayacak denli büyük bir darbe alırdı...

*

HDP bitirmeye kalkışsaydı.

Çözüm süreci daha başlamadan biter, Öcalan’ın İmralı’da uykuları kaçar, Kobani düşer, dokunulmazlıklar otomatik olarak kalkar, bütün HDP’liler kodeslere tıkılırdı.

*

Cemaat’i ancak Erdoğan bitirebilirdi.

*

- Çünkü... Erdoğan’ın “bunlar alnı secdeli insanlar” dediğinde de, “bunlar Haşhaşi” dediğinde de... İnandırabildiği milyonları var.

*

- Çünkü... Ancak Erdoğan’ın Cemaat’e karşı açtığı savaş, alnı secdeli insanlara karşı açılmış savaş olarak algılanmazdı.

*

- Çünkü... Yerleştiren kendisi olduğu için Cemaat’in attığı adımı, aldığı nefesi ancak Erdoğan bilebilecek durumdaydı.

*

- Çünkü... Mütedeyyin kesimleri Cemaat’e karşı tavır almaya ikna edebilecek tek isim Erdoğan’dı. 

 

Fethullah Gülen’e Humeyni gibi demeyin İlker Paşa!

 

Fethullah Gülen için “Türkiye’ye Humeyni gibi dönecekti” demek...

Fethullah Gülen’e yapılabilecek en büyük iltifattır.

*

Defalarca yazdım, söyledim bunu.

Fakat pek etkili ve ikna edici olamamışım ki...İlker Başbuğ da aynı koroya katıldı.

O da Fethullah Gülen için...“Humeyni gibi gelecekti” diyor.

*

Etkili olmak ve ikna etmek adına...Bir kez daha söylüyorum:

*

- “Humeyni gibi gelmek” için... Öncelikle arkanızda son yüzyılın en büyük halk devrimlerinden birini yapmanıza yetecek bir toplumsal destek olması gerekir.

*

- Beğenin ya da beğenmeyin... Humeyni’nin arkasında böyle bir halk desteği vardı. Havaalanında onu milyonlar karşıladı.

*

- Fethullah Gülen’in ise böyle bir toplumsal desteğe sahip olmadığı, halkta bir karşılığının olmadığı gün gibi aşikâr.

*

- Devlet içinde çöreklenmiş polis, savcı ve yargıçların çevirdiği kumpaslarla Humeyni gibi gelinmez... Gelinse gelinse Kenan Evren gibi gelinir.

 

Köy Enstitüleri, Kuran Kursları

 

CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok Akatlı, Twitter’da yayınladığı bir mesajda şöyle diyor:

“Bugün Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 76. yıldönümü. Meşaleydi burası, söndürüldü. Ensar’ın karanlığı yerini aldı.”

*

Zeynep Altıok Akatlı’nın “meşaleydi burası” dediği Köy Enstitüleri için sağ kesimin kuytu köşelerinde neler fısıldanıyordu neler?

Söylenenlerin en kibarları şunlardı:

- Köylülere ahlaksızlık aşılanıyor.

- Köylülere komünistlik öğretiliyor.

- Köylüleri dinden, imandan uzaklaştırmak isteniyor.

*

Şöyle bir durum söz konusu:

- Kuran kursları, vakıf yurtları dendiğinde... Köy Enstitüleri’ni savunanların aklına sadece “tecavüz” geliyor.

- Köy Enstitüleri dendiğinde... Kuran kurslarını, vakfın yurtlarını savunanların aklına sadece “ahlaksızlık, dinsizlik, komünistlik” geliyor.

*

Oysa...

- Ne Köy Enstitüleri, toptancı ve genelleyici bakışlarla bir çırpıda silinip atılabilecek kurumlardır.

- Ne de Kuran kursları, vakıf yurtları, toptancı ve genelleyici bakışla yargılanacak ve hüküm verilecek kurumlardır.

*

Köy Enstitüleri de...

Kuran kursları da...

Eleştirilecek yönlerine, çeşitli eksiklerine, yol açtıkları hesaba katılmamış sorunlara rağmen...

İyi niyetli bir çabanın, faydalı olma adına sergilenen önemli bir gayretin, eğitim alanında bir şeyler yapma iradesinin sonuçlarıdır.

*

Şairin dediği gibi...

Hangi dünyaya kulak kesilmişsek öbürüne sağır hale gelmiş durumdayız.

Keşke bütün dünyalara aynı iştahla kulak kesilebilsek...

 

Kılıçdaroğlu dokunulmazlığa neden evet dedi?

 

Şöyle bir durum vardı:

*

- “HAYIR” dese... AK Parti öyle büyük bir gürültüyle “Bunlar HDP’lilere can simidi oldu, HDP’liler CHP sayesinde kurtuldu” diyecekti ki... CHP feleğini şaşıracaktı.

*

- “EVET” dese... Kürt siyasi hareketi ve bazı sol çevreler, “AK Parti ile birlik olup HDP’lileri içeri tıktırdınız, bunun altında kalırsınız” diyecekti.

*

Kemal Kılıçdaroğlu durdu, düşündü. 

Ve şöyle dedi:

- Bize “terör destekçisi” diyeceklerine...

- Varsın “HDP’lileri içeri tıktırdı” desinler...

- Biz en iyisi “evet” diyelim.

Yazının tamamını okumak için tıklayın