Kılıçdaroğlu: CHP'yi tanımlamak ve anlamak için zeka ve ahlak lazım

Kılıçdaroğlu: CHP'yi tanımlamak ve anlamak için zeka ve ahlak lazım

"Eğer dünya değişiyorsa, bilim değişiyorsa, insanlar değişiyorsa, hedefler değişiyorsa CHP'de değişiyor. Değişmeyen tek şey 'değişmeyen' sözcüğüdür. Her şey değişir. Ama o değişim insanlık, uygarlık ve özgürlük için belli bir eksene oturttuğunuz zaman o eksende CHP'yi görürsünüz" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının satır başları şöyle:

 

'Medya baskı altında ise toplumun özgürlükleri sınırlandırılmış demektir'

 

Kılıçdaroğlu, "Eğer bir toplumda medyanın özgürlüğü alınmışsa, medya özgürlüğün dışarısına çıkarılmışsa ve baskı altına alınmışsa toplumun özgürlüğü elinden alınmış demektir. Biz taleplerimizi geniş kitlelere neyle anlatacağız? Yanlışlar geniş kitlelere neyle anlatılacak? Onun için çağdaş demokrasilerde dördüncü güç olarak medya görülür. Eğer bir toplumda medya baskı altına ise toplumun özgürlükleri sınırlandırılmış demektir. Medya özgürlüğünü anlamak için bir olaya bakmamız gerekiyor. 22 yaşında gencecik bir gazeteci tutuklandı. Niçin? Bir pankartın önünde fotoğraf çektirdiği için. 21. yüzyılın Türkiye'sinde oluyor bu olay. Gazetecilerin bu kadar yoğun şekilde hapse atıldıkları dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Demokrasi sorunumuz var" diye konuştu.

 

'Yeni düşünceler CHP'nin ürünüdür'

 

"CHP bir çınardır ve aynı zaman bir filizdir" diyen Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede yeni düşünceler CHP'nin ürünüdür. Anayasa Mahkemesi'ni ilk seslendiren parti CHP'dir. Güçler ayrılığı ilkesini ilk seslendiren parti CHP'dir. Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını savunan ilk parti CHP'dir. Üniversiteler özgür ve özerk olmalı diyen parti CHP'dir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kuran ilk parti CHP'dir. İmam hatip okullarını açan ilk parti CHP'dir. İlahiyat fakültelerini açan ilk parti CHP'dir. Ama insanların inancına saygı gösteren ve dini siyasete alet etmeyen tek parti de CHP'dir" dedi.

 

'Örnek verirken aslında cehaletini sergiliyor'

 

Kılıçdaroğlu, "Birileri CHP'yi anlayamaz. Anlamak istemez. Onların birikimi de bunlara yetmez zaten. Bu değerli Türk büyüğü geçen gün kendi grup toplantısında bir örnek vermiş. Mevlana'dan örnek veriyor. Örnek verirken aslında cehaletini sergiliyor. Şöyle diyor: 'Mevlana'nın anlattığı biliyorsunuz çok ibretlik bir fil hikayesi vardır. Hani karanlıkta bir file dokunan insanlara filin ne olduğunu soruyorlar. Biri sadece hortuma dokunmuş, fil hortum gibidir demiş. Biri sadece kulağına dokunmuş fil kulak gibidir demiş. Biri sadece kuyruğuna dokunmuş, fil yılan gibidir diyor. Herkesin farklı bir fil tanımı var. İşte CHP'de karanlıkta fil tarifi yapanlar gibi herkesin farklı, herkesin birbirinden alakasız şekilde tarif ettiği ve herkesin kafasına göre tanımladığı parti haline geldi. Ben gerçekten buna bir soru sormak isterim. Recep Bey, sen Mevlana'nın Mesnevisi'ni okudun mu ? Onun ne söylemek istediğini biliyor musun? Onun engin hoşgörüsünden senin nasiplendiğin var mı? Verdiğin örnekle suçunu ve bilgisizliğini itiraf ediyorsun sen. Mevlana'nın anma töreninde konuşmaları bile yasakladın. Eksik ve yanlış olan filin kendisi değil fili tanımlayanlar da. Karanlıkta soruyorsun bu nedir diye. Filin hortumunu tutuyor bu hortumdur diyor. Burada hata kimde fil de mi? Karanlıkta filin hortumunu tut diyende mi? Eğer siz aydınlıktan korkuyorsanız karanlıkta insanların yaptıklarının hesabını soruyorsanız siz aydınlığın ne olduğunu bilmiyorsunuz. Hata mı arayacağız güneşte? Karanlıkta el yordamıyla fili tutan fili anlayamaz. Burada söylenmek istenen bir şeyi net göreceksiniz. Aydınlıkta göreceksiniz. Gerçek haliyle göreceksiniz. Ondan sonra tanımlayacaksınız. Karanlığa insanları mahkum ederseniz fili tarif edemezsiniz ve ettiremezsiniz" diye konuştu.

 

'CHP'yi anlamak için zeka ve ahlak lazım'

 

"CHP'yi tanımlamak ve anlamak için zeka ve ahlak lazım" diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Tarih bilgisi lazım. Eğer bunları bilmiyorsanız zaten CHP'yi anlayamazsınız. Değerli Türk büyüğü filin üzerine yani CHP'nin üzerine yapışmış bir sinek gibi ise o fili tarif edemez. Sineğin gördüğü gözle görebilir ancak o fili. Eğer gerçekten CHP'yi tanımlamak istiyorsan CHP'nin üzerinden ayrılacaksın. Uzağa bakacaksın. Hedefini büyülteceksin. O zaman göreceksin devasa CHP kimliğini. Biz karanlıkta tanım yapmayız. Bizim hedefimiz aydınlıktır. Aydınlık bir Türkiye'dir. Karanlıkla bizim hesabımız yoktur. Onun için Mevlana o örneği veriyor. İnsanlar karanlıkta yollarını bulamazlar. Aydınlığın örneğini veriyor."

 

'Barış ve huzur içinde yaşamak istiyoruz'

 

Kılıçdaroğlu, "Her ortamda eğer sosyal demokrat bir parti isek bizim merkezimizin odağında insan vardır. İnsanların sorunlarına kitlenmişiz biz. İnsanlarını sorunlarını çözmek istiyoruz biz. Bu coğrafyada barış ve huzur içinde yaşamak istiyoruz biz. Kimsenin etnik kimliğini sorgulamayız biz. Kimsenin inancını sorgulamayız biz. Herkesin inancına ve kimliğine saygı gösteririz. Onun için CHP olarak biz herkesin etnik kimliği kendi şerefidir. deriz bizim temel hedefimizdir. Kurulduğumuzdan beri böyle söyleriz. Böyle söylemeye de devam edeceğiz" dedi.

 

'Söylediğimiz sözün arkasında durduk'

 

"Biz hiç bir zaman söylediğimiz sözden dönmedik" diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: "Ne söylediysek söylediğimiz sözün arkasında durduk. Ben size ibretlik bir örnek vereceğim. 2002 yılında Başbakan şöyle söylüyor: 'Türkiye'de Kürt sorunu yok. Var diye inanmayacaksın. Sorun yok diye inanacaksın. Sorun yok dersen sorun oradan kalkar.' Cümleye bakın, düşünceye bakın , anlatıma bakın. 2004 yılında ise 'Türkiye'de bir Kürt, bir Laz, Çerkez gerçeği varken Allah göstermesin onlarca sorun doğurur.' 2005 yılında 'Türkiye'de Kürt vatandaşların sorunu Türk kökenlilerinki kadardır.' 'Türkiye'de Kürt sorunu olacaklara diyorum ki herkesten önce benim sorunumdur.' 2011 yılında 'Benim için Kürt sorunu bitmiştir.' Ne oldu? 180 derece diyeceğim o da yetmiyor artık. 360 derecelik bu turun amacı nedir ? Hani politikacı halka gerçekleri söylerdi?"

 

'Başbakan Erdoğan'ın Şanghay önerisi'

 

Kılıçdaroğlu, "Türkiye ancak Şangay topluluğunun kimi üyelerinde gördüğümüz gibi şeklen çok partili ama aslında tek boyutlu ve tek sesli bir rejime sürüklenmektedir. Başbakan Erdoğan'ın AB'ye yönelik Şangay'a üye olalım ve AB'den çıkalım önerisi Türkiye için nasıl bir model, nasıl bir standart , nasıl bir gelecek tasarlandığının açık kanıtıdır. Bunu hepimizin çok iyi bilmesi lazım" diye konuştu.

 

'Tarihin bize yüklediği görev var'

 

"CHP olarak toplumun bütün dokularına girmek zorundayız" diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Tarihin bize yüklediği görev var. Tarihin bize yüklediği sorumluluk var. Bu görevin ve sorumluluğun bilincinde hareket etmek zorundayız. Her koşulda ve önümüze çıkarılan her engelde başarı startını vermek ve ipi göğüslemek zorundayız. Türkiye'nin demokrasi ve özgürlüğe ihtiyacı var. Türkiye'nin gelecek güzel günleri ihtiyacı var. Türkiye'nin barış içinde yaşamaya ihtiyacı var. Türkiye'nin çağdaş uygarlık hedefinden sapmamasına ihtiyacı var."

 

'Ağır bir sorumluluk altındayız'

 

Kılıçdaroğlu, "Örgütlü toplum olmaktan Türkiye'yi çıkarıyorlar. O nedenle dirençli olmak, kararlı olmak, mücadeleyi sonuna kadar sürdürmek her CHP'liden Genel Başkan'a kadar hepimize düşen sorumluluklar var. Ağır bir sorumluluk altındayız. Ağır sorumluluklarla burada toplantı yapıyoruz. İllerinize gideceksiniz. Mücadeleyi sonuna kadar götüreceğiz. Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırana kadar" dedi.