CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çözüm sürecine ilişkin, barış süreci AKP’nin tekelinde değil. Ben, bunu her yerde söylüyorum. Zaten AKP bu süreci götüremez. Yolsuzluğa bulaşmış, ahlaksızlığı ilke edinmiş biri bu sorunu çözemez. Biz devletin doğrudan görüşmesini doğru bulmuyoruz. O bilinmeden şunu yapacağız, bunu yapacağız demek zor. Ama hiç bir formüle kapıyı kapatmıyoruz. Açık tutuyoruz" dedi.
Taraf'tan Amberin Zaman'a konuşan Kılıçdaroğlu, partisinin araştırmaları ve anket sonuçlarına dayandırdığı açıklamaya göre, "İstanbul ve Ankara’yı alıyoruz" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Tape’leri dinlediniz ve tepkiniz?
O ses kendisine (Başbakan’a) ait. Görüntülerden, Sayın Baykal’dan ve bunların hemen yayınlanması gerektiğinden söz ediyor. Şimdi her şey açıklığa kavuşmuş oldu. Komployu düzenleyen Erdoğan.
O adamın artık bu saatten sonra başbakanlık koltuğunda oturmaması lazım. Aile mahremiyetine giren bir başbakan olamaz. Ahlaksızlığı kendisi için ilke edinen bir adam. Neden meydanlarda “Bunlar özel değil genel, genel!” diye konuştuğu da belli oldu. Kendisi yaptığı için gayet iyi biliyor. Bunu bir şekilde pazarlaması, insanları suçlaması gerekiyor.
Siz böyle bir şey bekliyor muydunuz?
Bize ulaşan iddialar, bilgiler vardı. Çıkan sonuç bizim elimizdeki bulgularla yüzde 100 örtüşüyor. Size nasıl ulaşıyordu iddialar?
Çevresindeki insanların bir kısmı bu oyuna alet edildikleri için vicdan azabı çekiyor. Başbakan birbirinden bağımsız üç ayrı grup oluşturmuş bu (kaset) konuda. Çeken ekip ayrı, servisi yapan grup ayrı. Bir grup daha var. Siyasi tarihimizde bunun örneği var mı?
Siyasi hayatımızda örneği görülmemiş bir olaydır. Bırakın bizim tarihimizi, dünya tarihinde örneği yoktur. Watergate skandalı bile bu kadar derin değildi. Watergate bunun yanında masum kalır
MHP yöneticileri de kasetlerle siyaset dışı kalmıştı.
Evet bence aynı tezgâh. Başbakan hep Gülen Cemaati’ni sorumlu tutmuştu?
Talimatı veren kendisi. Yapanlar kendisine en yakın adamlar. Kendi derin devletinin adamları. Onlar şu cemaat, bu cemaat. O hiç önemli değil. Önemli olan talimatı o adamın vermiş olması. Bilerek ve isteyerek. Hangi internet sitesine konacağını dahi söylüyor. Neden failler yakalanmadı? Asıl fail, başbakanlık koltuğunda oturan zat olduğu için yakalanmadı. Kaset çıktığında “MİT’e talimat verdim ortaya çıkaracağız” demişti. Bir süre sonra talimat gitmediğini açıkladık. Halka yalan söylüyor. Görüntü talimatını veren kendisi. 25 Mart’ta çıkacağı söylenen kaset bu muydu acaba?
Büyük ihtimalle buymuş. Batılılar nasıl görüyor olanları?
Ortak kaygıları Türkiye’de etik değerlerin alaşağı edildiği şeklinde. Yolsuzluklar adeta meşrulaştırıldı diyorlar. Bu durumda AKP, iddia ettikleri gibi yüzde 40’lar seviyesinde oy alabilir mi?
Ben alabileceğine inanmıyorum. Ama olursa daha karanlık bir Türkiye’ye uyanacağız demektir. Bu ülkenin insanları bu kadar ahlaksızlığa izin vermez. Ben bunu ne adına yaptığını merak ediyorum. Hangi inancın, hangi ahlakın gereğidir bu? Tabii bunu yapan her şeyi yapar. Kendisini devlet, tek hükümdar olarak görüyor. Öyle bir noktaya geldi ki kendi üstünde hiçbir gücün olamayacağına inanıyor.
Toplumun bir kesiminde “Hırsız ama iş yapıyor” bakışı var?
Böyle düşünenlere şunu sormak isterim: Kendi dükkânını, evini hırsıza teslim ediyor mu? Hayır. O zaman ülkeni niye teslim ediyorsun. “İş yapıyor” deniyor. Ne iş yapıyor? Otoyol yapıyor. 100 liralık yolu 500 liraya yapıp üstünü kendisine alıyor.
Başbakan ve bakanlar seçmene sürekli “‘ekonomik istikrar” mesajı veriyorlar?
Şu iyi bilinsin ki Erdoğan iktidarda kaldığı sürece Türkiye’ye ekonomik istikrar gelmez. İş dünyasını tehdit ettiği sürece gelmez. Hukukun olmadığı yere gelmez. Hukukun üstünlüğünü savunanlara vatan hainliği yaftası yapıştıran Başbakan’ın ülkesine yabancı sermaye gelmez. Konuştu diye birine vergi müfettişi gönderilen ülkeye sermaye gelmez. Son iki ayda Türk lirası yüzde 20’ye yakın devalüe oldu. Merkez Bankası’nın bağımsız olmadığı yere sermaye gelmez. Medyanın CHP’ye yönelik tutumu değişiyor mu?
Evet, değişiklik var. Gördüğümüz tablo şu: Patronlar da başlarına ne geleceğini iyi biliyorlar. Bir diktatörün yönettiği ülkede asıl patron zaten diktatördür.
Suriye ile yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Erdoğan gittikçe zora girdiğini biliyor. Savaş istemesinin temel nedeni bu. Biz Süleyman Şah türbesini gündeme getirince hemen uçağı vurdular. Suriye ile savaşmak, bizi o batağa sokmak için her yolu deniyorlar. El Kaide ile danışıklı dövüş durumu var. “Sen saldır, bayrağımızı indir” diyor. Reyhanlı, Cilvegözü, Niğde hepsi aynı tezgâh.
Bir sefer Suriye bizim için tehdit değil ki. Tüm dünya bunu biliyor. Gönderilen uçak bir keşif uçağı. El Kaide unsurlarının yerlerini saptamak için. O uçağı vurmakla, El Kaide’nin daha sağlam yerleşmesine imkân sağladı. El Kaide’ye hizmet etmiş oluyor
ABD’nin uçakla ilgili açıklamasını nasıl buldunuz?
Bizi rahatsız etti. Hükümetin açıklaması paralelinde yapılan açıklama. Genelkurmay’dan gelen bir bilgi var mı?
Herkes kaygılı. Çünkü ülkeyi ruh hâli iyi olmayan bir adam yönetiyor.
Dış politika nasıl yönetiliyor?
Yok ki öyle bir şey. Türkiye istihbarat devleti oldu. Ülkeyi istihbaratçılarla 30-40 kez görüşerek yönetiyor. Devlet yönetme geleneğinde böyle bir şey yoktur. Yargıyı, savcıyı, istihbaratı kendisi yönlendiriyor. Kimler hakkında soruşturma açılacak, kimlerin evine girilecek, kamera konacak. Bunları tezgâhlayan hep bu terbiyesiz adam.
Anketler nasıl?
İstanbul ve Ankara’yı alıyoruz
Sandıkta hileden korkuyor musunuz?
Evet seçime kadar provokasyon ve hileden korkuyoruz. Ankara adayımız Mansur Yavaş’a, bürolarımıza, arabalara saldırılar var. Sincan’da bir arkadaşımız bıçaklandı. Twitter yasağı sürüyor.
Diktatörlerin temel özelliklerden biri korkak olmalarıdıdır. Korktukları için baskıyı artırırlar. Bu, onun dünyadan kopması anlamına gelir. Çağdaş dünyanın kendisini daha iyi tanıması anlamına gelir. Başbakan AB’yi de eleştirdi son mülakatında... Ruh hâli iyice bozuk. Ne söylediğini bilmeden herkese saldırıyor. Bunu ülke yönetiminin bir unsuru hâline getiren garip bir adam. Allah Türkiye’yi korusun.
CHP lideri, BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın “Kılıçdaroğlu’nun barış sürecine yönelik açıklamasını önemsiyoruz” demecine ilişkin şunları söyledi: “Tabii ki barış süreci AKP’nin tekelinde değil. Ben, bunu her yerde söylüyorum. Zaten AKP bu süreci götüremez. Yolsuzluğa bulaşmış, ahlaksızlığı ilke edinmiş biri bu sorunu çözemez. Türkiye’nin problemi ‘Erdoğan sorunu’yken o bunu nasıl çözsün ki?” Kılıçdaroğlu, “İktidar olursanız Öcalan ile görüşmeler sürer mi?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Bizim önerimiz ortada. Meclis’ te partilerarası bir komisyon kurmak ve âkil insanlar heyeti oluşturmak. Tabii ki bunu çözecek olan devletin kendisi. İktidar olunca o güne kadar yapılanları MİT’ten öğreneceğiz. Biz devletin doğrudan görüşmesini doğru bulmuyoruz. O bilinmeden şunu yapacağız, bunu yapacağız demek zor. Ama hiç bir formüle kapıyı kapatmıyoruz. Açık tutuyoruz. “ “Roboski saldırısının failleri için ne yapacaksınız?” sorusuna Kılıçdaroğlu’nun cevabı şöyle: “Örttüler üstünü. Ayrıntılarını çıkaracağız. Adalet sağlanacak. Failleri kesinlikle kamuoyu önüne çıkarılacak.”
Kılıçdaroğlu yolculuk sırasında, Başbakan’ın evinin dinlenmesi olayıyla ilgili önemli bir iddia ortaya attı: “MİT Müsteşarı Hakan Fidan, AKP’li eski milletvekili Faruk Koca ve kardeşi Mehmet Koca arasındaki ilişkilere dikkat çekmek isterim. Sadettin Tantan’ın yönettiği Umut Operasyonu’ndan bu yana gelen sürece dikkatle bakılması lazım. Mehmet Koca’nın İran ile ilişkilerine baksınlar.Erdoğan’ın Faruk Koca’nın evinde oturduğuna baksınlar.Ve bir de evde çıkan böceklere baksınlar. İlişkiler iyi tahlil edildiğinde gerçek ortaya çıkacaktır.”