CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya, Mersin ve Artvin gibi CHP’li belediyelerin AKP’ye kaptırılması için “Onlar kazanmadı, biz kaybettik. Hatay’ı kazandığmız gibi Uşak’ı, Adana’yı da alabilirdik. Bu kayıpların nedenlerini iyi değerlendirmeliyiz” dedi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde siyasi kimliği ön plana çıkmayan, tüm Türkiye’yi kucaklayabilecek bir aday çıkarmak istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Vatandaşların tercihini de dinleyeceğiz. Eğer yüz binlerce imzayla bir ismi desteklerlerse biz buna saygı duyarız” dedi.
Seçim sonuçları hakkında parti meclisi, milletvekilleri ve kadın kollarıyla toplantılar yapacaklarını açıklayan Kılıçdaroğlu, “Sandıktan ‘daha çok çalışın’ mesajı çıktı. Her kapıyı çalıp, evlere girip projelerimizi anlatmalıyız. Kadın kollarımıza büyük görev düşecek” dedi. Antalya, Mersin ve Artvin gibi CHP’li belediyelerin AKP’ye kaptırılması için “Onlar kazanmadı, biz kaybettik. Hatay’ı kazandığmız gibi Uşak’ı, Adana’yı da alabilirdik. Bu kayıpların nedenlerini iyi değerlendirmeliyiz” ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu Cumhuriyet’ten Utku Çakırözer'in gündeme ilişkin sorularına şu yanıtları verdi:
- Geçmiş olsun. Saldırıdan çıkardığınız mesaj nedir?
Bu olay kişisel bir olay değil. En büyük beklentim olayın arka planının sağlıklı sorgulanması. İlk gelen bilgi benimle ilgili olarak “vatan haini” tanımlaması üzerinden bu şiddeti gerçekleştirdiğini söylemesidir. O zaman siyasetçilerin ve özellikle de iktidarda olan siyasetçilerin kendilerine şu soruyu sormaları gerekiyor: Ana muhalefet lideri hangi gerekçeyle vatan haini ilan edildi? Bunu söylediğim zat belli. Yaptığı haksız suçlamaların ne tür sonuçlar doğurduğunu ve doğuracağını görmelidir. Vicdanlarda sorgulanması gereken de budur.
- 30 Mart seçim sonuçlarından CHP Genel Başkanı ne mesaj aldı?
‘Daha fazla çalışın mesajı’ aldık. Türkiye şöyle bir paradoks ile karşı karşıya kaldı. AKP’nin yüzde 40’ın altına düşeceği bekleniyordu. Oyları 2 milyon azaldı ama yine de beklenen ölçüde düşmedikleri için sevindiler. Biz daha fazla alacağımızı düşünüyorduk. Nitekim oylarımız arttı ama beklediğimiz kadar artmadı. O yüzden üzülüyoruz. Ancak artış var ve bu süreklilik kazanmış durumda. Yine de yeterli görmüyoruz.
- CHP örgütünde, oy verenlerde bir hayal kırıklığı var. Bunu nasıl gidereceksiniz?
Hiçbir CHP’li moralini bozmasın. Tam tersine. Daha fazla çalışma azmiyle yola çıkmak zorundayız. Eksikleri gidereceğiz. Toplumun her kesimiyle sağlıklı, tutarlı ilişki kuracağız. Projelerimizi, öngörülerimizi, dünya görüşümüzü geniş kitlelere anlatmak zorundayız. Daha farklı stratejiler geliştireceğiz.
- Ne tür yeni stratejiler?
Çok az girdiğimiz evlere mutlaka girmek zorundayız.Kadın kolları çok daha güçlü olması lazım. Onları çok daha fazla çalıştırmalıyız. Siyasi çalışmalarda kadınlar çok daha fazla önde olacaklar. Onların çalışmaları için genel merkez olarak her türlü desteği vereceğiz. Tüm illerdeki kadın kollarını Ankara’da toplayacağız. Hedefler göstereceğiz. Ayrıca parti meclisini ve milletvekillerini topluyorum. Oturup soğukkanlılıkla bu sonucu düşünmemiz gerekiyor. Eksik, yanlış nerede oldu? Grubumuzla da seçimleri değerlendirmek için ayrı bir toplantı da yapacağız.
- Mustafa Sarıgül ile bundan sonra işbirliğiniz nasıl olacak?
Kendisinin bize ziyareti oldu. Çok verimli ve güzel bir sohbet oldu. Bundan sonra da CHP için bir militan gibi çalışacak.
- Mansur Yavaş partide kalacak mı?
Elbette biz isteriz kendisini. Tüm partilerin kucakladığı iyi bir performans gösterdi. Örgütümüzün de kendisini benimsediği görülüyor. Aslında o da Ankara’yı kazandı ama başarısı şaibe ile gölgelendi. Maalesef AKP’nin YSK’si ile kaybetti.
- YSK’ye yaptığınız itirazların çoğunluğuna yanıt alamadınız?
YSK hükümetin baskısına boyun eğen bir kuruluş haline dönüştü. Bu seçimler yargı gözetiminde değil hükümet gözetiminde yapılan seçimlere dönüştü. Sandık başlarına bakanlar gitti. Görevlilere manevi baskı yaptı. YSK üyelerine doğrudan Başbakan ve AKP yöneticileri manevi baskı yaptılar. Açıkça tehdit ettiler.
- Bir özeleştiri yaptınız mı? Neler daha iyi olabilirdi?
- Mesela Antalya, Mersin, Artvin... Bu iller neden kaybedildi? Şu anda değerlendirme yapılıyor. Bana göre o illerde aslında AKP kazanmadı, biz kaybettik. Kaybetmemek gerekirdi.
Başka kazanabileceğimiz yerler de vardı. Hatay’ı almamıza çok sevindim. Ama Uşak’ı ve Adana’yı da almamız gerekirdi.
- Önümüzde iki seçim var: Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler. Hedefleriniz neler?
Cumhurbaşkanlığı seçiminde her siyasal görüşten insanın ‘Bu benim cumhurbaşkanım olabilir’ diyebileceği bir ismin seçilmesini istiyoruz. Buna uygun aday çıkaracağız.
- MHP lideri ‘Herkes olabilir ama Erdoğan olamaz’ diyor. Sizin Erdoğan konusunda çizginiz nedir?
Cumhurbaşkanının devletin yönetiminde uyumu sağlaması lazım. 76 milyon yurttaşı kucaklaması lazım. Toplumda kutuplaşmalara yol açmaması lazım. Her kimlikten, her inançtan insan arasında ayrım yapmaması lazım. Temiz olması lazım. Şaibeli olmaması lazım. Bu özelliklerin hiçbiri onda yok.
- Sizin adayınızın ne özellikleri olacak?
Her yurttaşın oy verebileceği, herkesi kucaklayacak bir isim olmalı. Vatandaşların da tercihi, kimi istediği önemli tabii.
- ‘Vatandaşın tercihi’ sözünüzü açar mısınız?
Yasal bir zorunluluk yok tabii ama yurttaşlar bazı isimleri isteyebilir, tercih ettiklerini ortaya koyabilir. Binlerce, yüz binlerce insanın desteğini almış olmak tabii ki bir gösterge olur. Bu taleplere saygı duyarız.
- Bir demecinizde ‘sivil ve siyasi kimliği’ olmayan demiştiniz?
Siyasi kimliği çok öne çıkmayan demek istedim. Yoksa herkesin şu ya da bu görüşü var. Sandığa gidip oy kullanıyor. Belli bir partinin adayı gibi, parti kimliği ile bir kişinin öne çıkmasını doğru bulmuyorum.
- Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında görüşmeler yapılıyor...
Ben Erdoğan ile Gül arasında yapılan Cumhurbaşkanlığı pazarlıklarını doğru bulmuyorum. Seçmenlerin oylarını çantada keklik görüp kendi kendilerine Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı pazarlığı yapmalarını bu ülkenin insanlarına saygısızlık olarak görüyorunm.
- Başbakan, ‘Terleyen, koşan bir cumhurbaşkanlığından yana’ olduğunu ortaya koydu.
Cumhurbaşkanı mı seçeceğiz yoksa cumhurbaşkanı koltuğunda oturan başbakan mı seçeceğiz? Cumhurbaşkanı meydanlara çıkıp ne propagandası yapacak? Görevi belli. Yargıç atayacak, rektör atayacak, kanunları inceleyip onaylayacak. Başka da pek görevi yok. Bakanlar Kurulu’na başkanlık etme konusu deniyor. Var o zaten anayasada. Olaganüstü durumlarda kullanılabilir. Ama her gün olmaz. Devletler hukuk ve teamüllerle yönetilirler.
Cumhurbaşkanı Gül, şimdiden kendini başbakan yerine koyup birinci derece rol oynarsa kukla olarak kalır o başbakan koltuğunda. Kendisini kukla konumuna koydurmamalı. Tavrını net koymalı. Aday olacak mı olmayacak mı? ‘Erdoğan ile görüşüp söyleyeceğim’ diyorsa zaten tarafsız değildir. ‘Herkesin cumhurbaşkanı değil’ algısını da beslemiş olur.
- Yolsuzluk meselesinin sandığa yansımadığı söyleniyor. Bu dosyaların peşini bırakacak mısınız?
Hayır, kesinlikle hayır. Çok net bilgiler var. Yolsuzluk yapıp rüşvet aldıklarına ilişkin. Nüfuz ticareti var. Devletten ihale alanların rüşveti nereye verdiğini biliyoruz. Bu bilgiler tek tek çıkacak. Beni mahkemeye vermişler. Teşekkür ediyorum. Şimdi TİB’in tüm telefon kayıtlarını mahkemeye getirteceğiz. Tüm yolsuzlukları kanıtlayacağız. Aynı şeyi TÜRGEV için de yapacağız. Kimlerden kaç lira bağış aldığını, ödeyen şirketlerin sonra hangi ihaleleri aldığını tek tek ortaya koyacağız. Soruşturma komisyonlarında bir üyemiz bile olsa bütün pislikleri ortaya dökeceğiz.
- Yeni yolsuzluk dosyalarının çıkmasını bekliyor musunuz?
- AKP demek yolsuzluk, hortumculuk demek. Dolayısıyla her an ortaya çıkabilir. Yolsuzluk yapanları iktidarda tuttuğunuz sürece bu bir hastalıktır. Doymazlar. Aynı mantıklarını sürdürüyorlar.
- Amerikalı gazeteci Seymour Hersh’ün gündeme getirdiği ‘sarin gazı’ iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz
Ben doğru olduğuna inanıyorum. Adana’daki mahkemelere bakılırsa ipuçları orada görülecektir. O mahkemelerde açılan davalarda verilen ifadeler Hersh’in raporunu doğruluyor zaten. İnternete düşen ses kayıtlarında El Kaide unsurlarına kaç TIR’ın nasıl gönderildiği var zaten. ‘Oraya orduyu nasıl sokarız’ın hesapları bile yapıldı.
- Suriye ile savaş olasılığı hâlâ var mı?
Bakın, bizim ve dünyanın uyarıları sayesinde Erdoğan Suriye konusunda geri adım attı. Artık Esad’ı eskisi kadar eleştirmiyor. Batılılar da, tüm dünya da onun kışkırtıcılığını iyi biliyor artık. Erdoğan’ın yapacağı tek şey var. El Kaide’ye kolunu kaptırdı, vücudunu nasıl kurtaracak? Bunun hesabını yapmak zorunda.
- CHP’nin Güneydoğu’dan oy alamaması eleştiriliyor
O bölgede düşük oy aldığımız doğru. Biz sosyal demokrat parti olarak inanç ve etnisiteyi siyasi malzeme yapmıyoruz. Dolayısıyla de o bölgede siyasette zorlanıyoruz. Ama o bölgede çalışmaya devam edeceğiz. Bize oy vermeseler de sorunlarının çözümü için öneriler getirmeye devam edeceğiz.
- Cumhurbaşkanlığı seçimleri CHP’nin Kürt tabana ulaşması için fırsat olabilir mi?
Onların oyları önemil tabii ki. Her yurttaşın olduğu gibi. Erdoğan’ın tek bir hedefi var: Nasıl cumhurbaşkanı olurum! O yüzden barış sürecini sağlıklı götüremez. Bir siyasetçi topluma yalan söylemeye başlamışsa ve yalancılığı kanıtlanmışsa o sağlıklı çözümler ürütemez. Herkesin bunu görmesi lazım. Biz Kürt sorununun çözümü için en sağlıklı, tutarlı önerileri getiren partiyiz. 17 maddeden biri gerçekleşti, ÖYM’ler kalktı. Ama demokrasinin gereği olarak kalkmadı. Erdoğan orada yargılanmasın diye kalktı. Biz yine de bunu demokratikleşmenin önemli bir aşaması olarak görüyoruz. Diğer 16 maddemiz de hayata geçtiğinde Kürt sorununun çözümünde önemli mesafe alınmış olacak.