MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yaptığı “CHP-MHP koalisyonu kuralım, Başbakan sen ol” teklifi “koltuk tedarikçisi” sözleriyle reddedilen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ben, Sayın Bahçeli’ye aynı sertlikte bir cevap vermeyi doğru bulmuyorum. Siyasette küslük olmaz. Sonuçta hepimiz kendi çıkarlarımız için değil ülkenin çıkarları için siyaset yapıyoruz” dedi.
Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan’a konuşan Kılıçdaroğlu, olası bir AKP-CHP koalisyonuyla ilgili olarak ise “Sayın Davutoğlu’nun ne düşündüğünü bilmiyoruz. Ne düşündüğünü bir görmemiz, dinlememiz gerekiyor. Her halükarda rezervlerimizi koruyoruz. Bir AKP-CHP koalisyonunun da koşulları vardır. Bugünden kalkıp bu konuda bir şeyler söylemeyi, ‘şöyle olacaktır’ demeyi doğru bulmuyorum. Her ortamın kendine göre koşulları vardır” diye konuştu.
Serpil Çevikcan’ın Milliyet gazetesinin bugünkü (22 Haziran 2015) nüshasında yayımlanan, “Başbakan’ı dinlemem lazım” başlıklı yazısı şöyle:
Hükümet kurma çalışmalarında kritik sürece giriyoruz. Yarın Meclis’teki yemin töreninin ardından süreç fiilen başlayacak.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Meclis Başkanlığı seçimi gerçekleşmeden görevlendirme yapmayacağını açıklaması takvimi uzatacak olsa da yemin töreniyle birlikte koalisyon arayışları daha görünür olacak.
İbrenin AK Parti-MHP koalisyonundan yana döndüğü anlaşılıyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yaptığı “Başbakanlık” teklifine beklemediği sertlikte yanıt aldı.
Dün Kılıçdaroğlu ile telefonda sohbet olanağı buldum.
CHP lideri, iyi niyetle yaptığı bir teklife, bu denli sert bir üslupla yanıt aldığı için üzgündü. İktidar takıntısı ile hareket ettiği yönündeki eleştirilere, “Vatandaşın oyunun hakkını verelim diye uğraşıyoruz” yanıtını verdi.
CHP lideri, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in İslamköy’deki cenaze töreninde neredeyse yan yana olmalarına karşın tokalaşmamaları konusuna ise, “Yoğunluk nedeniyle öyle oldu. Yoksa benim kendisine herhangi bir özel kırgınlığım söz konusu olmaz” diye açıklık getirdi.
Kapıları kapanmış saymadığını söyleyen Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmeleri şöyle:
- İYİ NİYETLE TEKLİF ETTİM: Ben, Sayın Bahçeli’ye aynı sertlikte bir cevap vermeyi doğru bulmuyorum. Siyasette küslük olmaz. Sonuçta hepimiz kendi çıkarlarımız için değil ülkenin çıkarları için siyaset yapıyoruz. Vatandaşın sorunlarını çözmek için siyaset yapıyoruz. Biz çok iyi niyetlerle bir teklifte bulunduk. Çok iyi niyetlerle. Bu konuda hiç kimsenin en ufak bir endişesi olmasın. Bizim iyi niyetimizin anlaşılmamasını da anlayışla karşılıyoruz. Ama şunun altını özenle çizmek isterim. Bizim ülkemize karşı sorumluluğumuz var. Ben o sorumluğun bilincinde hareket etmeyi siyaseten daha doğru görüyorum ve böyle kabul ediyorum.
- VATANDAŞA ORTAK SÖZÜMÜZ VARDI: (Bahçeli’nin, ‘küçük heveslerimiz yok, koltuk tedarikçisi’ gibi sözlerine karşı) Ben, bu tür bir dil kullanmak istemem. Bu sözler kapıların kapatıldığı anlamına mı gelir onu bilmiyorum, bu tür bir dil kullanmak istemem. Ama sonuçta üç siyasi partinin de çıkıp söyledikleri vardı vatandaşa; ‘yolsuzluklara karşı duracağız, hukuk zedelendi, hukuku onaracağız, demokrasiyi güçlendireceğiz, yeni anayasa yapacağız’ gibi ortak söylemlerimiz vardı. Bizim MHP ile ortak söylemlerimiz vardı. Ortak söylemlerimiz, ilkelerimiz varken bunların arkasında durmamız gerekmiyor mu? Elbette gerekiyor. Asgari ücretin artırılması, emekliye ikramiye verilmesi, taşeron işçiliğin kaldırılması da vardı. Bütün bunların hepsini gerçekleştirilebilir, birlikte hayata geçirebiliriz.
- 2 YIL SONRA SEÇİME GİDEBİLİRİZ: Bütün bunlar 4 yıllık bir sürede olmayabilir. 2 yıl içinde de bunların tamamı olabilir. 2 yıl sonra bir seçime gidebiliriz. Kesinlikle kapıları kapatmamak lazım. Toplumun yüzde 60’ının şu anda yaşadığı iyi bir atmosfer var. Bizi bu atmosferi devam ettirmek gibi bir yükümlülüğümüz var. Toplumda seçim sonuçlarıyla bir umut doğdu. Bu umudu yok etmek doğru değil. Siyasette ‘Bütün kapıları kapattım, artık hiç kimseyle görüşmeyeceğim’ gibi bir düşüncem yoktur. Katı tutumlar doğru değildir. Siyaset gri alanların yoğunlukta olduğu bir kurumdur. Siyasette siyah ve beyaz alanlar azdır, yoktur, olmamalıdır.
- EN AKLA YAKIN SEÇENEK: (MHP’den alınan yanıtlara rağmen ısrar edilmesi CHP’ye zarar veriyor eleştirisine karşı): Bizim bu yaklaşımımız CHP’nin kurumsal kimliğine zarar vermez. CHP sorumluluğunun her zaman bilincindedir. Her eleştiriye saygı duyarız. En akla yakın seçenek varken, neden başka şeyleri düşünelim. Biz böyle düşündük. Hala da böyle düşünüyorum. Siyasette umutsuzluk diye bir şey yoktur. Umutsuzluğu beslerseniz doğru olmaz.
- ERKEN SEÇİM HİZMET ETMEZ: (Bahçeli’nin Kasım’da erken seçim resti konusunda): Biz, bugünkü atmosferde bir erken seçimin Türkiye’nin çıkarlarına hizmet etmeyeceğini düşünüyoruz. Bunun çok sağlam gerekçeleri var. Vatandaş bize oy verdi, görevini yaptı. Şimdi görevini yapması gereken liderlerdir. Liderler görevini yapamaz ve hükümeti kuramazsa o zaman vatandaşın verdiği mesajın alınmaması demektir bu.
- DAVUTOĞLU’NU GÖRMEMİZ GEREKİYOR: (AKP-CHP koalisyonu ne kadar mümkün?) Sayın Davutoğlu’nun ne düşündüğünü bilmiyoruz. Ne düşündüğünü bir görmemiz, dinlememiz gerekiyor. Her halükarda rezervlerimizi koruyoruz. Bir AKP-CHP koalisyonunun da koşulları vardır. Bugünden kalkıp bu konuda bir şeyler söylemeyi, ‘şöyle olacaktır’ demeyi doğru bulmuyorum. Her ortamın kendine göre koşulları vardır.
- AKP İLE MHP KURABİLİR: Bizim kriterimiz halka verdiğimiz sözler. İlkelerimiz var. AKP ile MHP koalisyon kurabilirler. Bizim buna özel bir karşıtlığımız yok zaten. Bu durumda bize muhalefet görevi kalır. İlla iktidar olalım diye özel bir arayış içinde de değilim. Bir iktidar arayışı mutlaka olsun diye bir düşüncemiz de yok. Biz vatandaşın bize verdiği oyun hakkını verelim diye uğraşıyoruz. Bizim üzerinde durduğumuz nokta bu. ‘Biz ilkelerimiz için bütün koltuklardan feragat ederiz’ diyoruz.