Kılıçdaroğlu Diyarbakır'da: Türkiye bütündür kimse bölmek istemiyor

Kılıçdaroğlu Diyarbakır'da: Türkiye bütündür kimse bölmek istemiyor
T24 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Diyarbakır mitinginde konuşuyor. Kılıçdaroğlu İstasyon Meydanı'nı dolduran Diyarbakırlıları boynunda puşiyle selamladı. Kılıçdaroğlu çok tartışılan "özerklik şartı"yla ilgili, "Türkiye bir bütündür kimse bölmek istemiyor. Bu coğrafyada kardeşçe huzur içinde yaşayacağız" dedi. Kılıçdaroğlu, bayrak eleştirisi yapan Başbakan Erdoğan’a, “Bayrak üzerinden politika yapmak bölücülüktür, en büyük bölücü de Recep Tayyip Erdoğan’dır” dedi. Mitinge Kılıçdaroğlu'nun eşi Sevil Kılıçdaroğlu da katıldı.

Kente gelen gelen her yurttaşın Diyarbakırlı gençlerin çektiği acıları, o hapishaneyi gezerek göreceğini bildiren Kılıçdaroğlu, "Bunu şunun için söylüyorum. Geçmişimiz ve geleceğimizle yüzleşeceğiz, acılarımızı paylaşacağız. Biz özgürlük ve demokrasi istiyorsak, önce geçmişimizle yüzleşerek yapacağız bunu. Hapishaneyi müze yapacağız ve halka armağan edeceğiz. Her gelen geçmişte ’yaşanan dramları görsün’ diye" şeklinde konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, geçmişte büyük acılar yaşandığını hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

"OHAL vardı burada. ’OHAL’i kaldırdık.’ dediler. OHAL’in burada resmi adı kalktı. Şimdi Türkiye’de OHAL her yerde var. Doğuda, batıda, kuzeyde ve güneyde de var.

Recep beyin iktidarında neler oldu. Diyorlar ’Faili meçhuller bitti.’ 2003 ve 2010 yılı arasında faili meçhullerin sayısı 110 kişi. 110 faili meçhul var ve halen aydınlatılamamış. ’Dur ihtarına uymadı’ diye kolluk güçlerince vurulan ve öldürülen kişi sayısı 315. Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü oluptedavi için izin verilmeyen, bu yüzden hayatını kaybeden kişi sayısı 212’dir ve daha önemlisi, kişiyi suçluyorsunuz tutukluyorsunuz. Tutuklu sayısı 2005 yılında 28 bin kişi, 2009’da 52 bin 512 kişi. Daha bunlar mahkum olmamış. Yakalıyorsunuz, ’Haydi içeri’ diyorsunuz. İçerde aylarca niçin tutuklandığını dahi bilmiyorsunuz.

Daha önemlisi sadece düşüncesini açıkladığı için 2010’un ilk 6 ayında 596 kişi yargılanıyor. Düşünce suçu işlediği için öngörülen hapis cezası bin 219 yıl. 21’inci yüzyılın Türkiyesinde düşüncesini açıkladı diye bin 219 yıl hapis cezası istenir mi? Bunu isteyen hükümet demokrat olabilir mi? Özgürlükçü olabilir mi? Barışı ve kardeşliği getirebilir mi?

Taş atan çocuklara geliyorum. ’Taş attı’ diye yüzlerce çocuk tutuklandı. 2009’da 177 çocuk ’taş attı’ diye yargılandı. 772 yıl hapse mahkum edildi. Eski DGM’lerin adını değiştirdiler, yeni adı özel yetkili mahkemeler. Bu mahkemeler olduğu sürece Türkiye’ye demokrasi gelmez, yargı bağımsız olmaz. Demokrasi ve özgürlük gelecekse her alanda gelmeli. İnsanlarımız düşünce, inanç, kimliklerinden ötürü hor görülmemeli. Her insan eşit yurttaşlık temelinde beraber olmalı."

Faili meçhullerin aydınlatılması için verdikleri 6 önergenin reddedildiğini, faili meçhullerin görmezlikten gelindiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, kayıpların bulunması için komisyon kurma tekliflerinin kabul edilmediğini bildirdi.

Kılıçdaroğlu, İstanbul’da kayıplarla ilgili bir derneği ziyaret ettiğini hatırlatarak, şöyle dedi:

"Ağlayan bir anne şunu söyledi: ’Çocuğum kayıp, onun öldüğünü, öldürüldüğünü biliyorum. Ama mezarını görmek istiyorum. Hiç değilse başında bir Fatiha okuyayım.’ dedi. Gelsene uluslararası standartlarda bir komisyon kuralım. Gelsene, gelemez. Çünkü o değişim ve dönüşümden yana bir parti değildir. Bunların iktidarında da 100’ün üstünde faili meçhul var, kayıplar var.

AKP demokrat bir parti değildir. Yüzde 10 barajı 12 Eylül ürünü bir yasal düzenleme. 12 Eylül hukukuna karşı mısınız? ’Yüzde 10 barajını indirelim’ dedik.Geldiler mi? Çünkü bunlar demokrat değil. Milli iradeye inanmıyorlar. Çünkü bunlar başka partiye verilen oylarla kendi milletvekillerini çıkarıyorlar. Biz demokrat özgürlükçü ve halktan yanayız. Ey Recep Tayyip Erdoğan gel kaldıralım yüzde 10 barajını. Sen darbelere karşısın değil mi? Biz de darbelere karşıyız. Bütün darbeler diyor ki; ’TSK’nın 35. maddesi var.’ Ona dayandırıyorlar. O zaman gel bunu değiştirelim. ’Efendim siz popülizm yapıyorsunuz, kanun teklifiveremezsiniz.’ Arkadaşlara talimat verdim ve teklif verildi. AKP geldi mi? Gelmedi, gelemez özgürlükçü, demokrat ve yürekli değil. İnsan haklarından yana, kadın erkek eşitliğinden, çocuklardan yana, aile mutluluğundan, iş ve aştan yana değil AKP."

'Düşünce özgürlüğü getierceğiz'

Kılıçdaroğlu, Türkiye’yi özel yetkili mahkemelerden kurtaracaklarını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Ne demek özel yetkili mahkeme? Recep Tayyip Erdoğan’ın mahkemeleri, Recep Tayyip Erdoğan’ın savcıları... Özel yetkili mahkemeleri kaldıracağım. Halkın iradesine saygı göstereceğiz. Halkın iradesiyle seçilen belediye başkanları aylarca hapiste tutuyorlar. Hatırlarsınız kelepçelediler, sıraya dizdiler, fotoğrafını çekip medyaya servis yaptılar. Eğer insanların iradesine saygılıysanız o insanları neden tutuklu tutuyorsunuz. O insanlar da avukatları daneden tutuklandığını bilmiyorlar. Çünkü gizlilik kararı getiriyoruz. O nedenle bu ucubeyi de hukuk sistemimizden kaldıracağız. Daha özgürlükçü, uygar ülkede olması gereken yargı sistemini getireceğiz. Bağımsız, insan haklarından yana bir yargı düzeni kuracağız. Düşünce özgürlüğü getireceğiz, Her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı bir Türkiye’yi ayağa kaldıracağız.

Bize ’Siz Hakkari’ye, Diyarbakır’a, Siirt’e, Bitlis’e, Sivas’ın ötesine gidemezsiniz’ dediler. İşte geldik arkadaşlar. Ama bir şeyde haklılar onu söyleyeyim. Biz yeteri kadar Diyarbakır’a gelmedik. Sizinle yeteri kadar konuşmadık, dertlerinizi dinlemedik. Ankara’da oturduk ’Bize oy verin’ dedik. Ama şimdi bunu değiştiriyoruz. Yeni bir CHP, yeni bir anlayış, daha özgürlükçü bir parti, daha çok demokrasiyi içine sindiren bir parti. Size geliyoruz, ayağınıza geliyoruz. Daha çok geleceğiz, daha çok konuşup çayınızı içeceğiz.

Konuşmamı Ahmet Arif şiiriyle bitimek istiyorum;

Öyle yıkma kendini,

Öyle mahzun, öyle garip...

Nerede olursan ol,

İçerde, dışarda, derste, sırada,

Yürü üstüne-üstüne,

Tükür yüzene celladın,

Fırsatçının, fesatçının, hayının...

Dayan kitap ile Dayan iş ile.

Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile.

Dayan rüsva etme beni."