Kılıçdaroğlu: Eğer amaç göz korkutmaysa bizim gözümüz korkmaz

Kılıçdaroğlu: Eğer amaç göz korkutmaysa bizim gözümüz korkmaz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinin önünde bir araçtan ateş açılması olayıyla ilgili, “Eğer amaç göz korkutmaysa ise hiç kimsenin endişesi olmasın bizim gözümüz korkmaz. Biz iki kurşunla yapılacak bir saldırıyla korkacak bir parti değiliz. Biz güçlüyüz, demokrasiyi savunuyoruz, özgürlükleri savunuruz. Bir bedel ödenecekse bu bedeli ödemeye hazırız. Hiç kimsenin endişesi olmasın” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İMC TV’de katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları cevaplandırdı.

Parti genel merkezi önünde havaya ateş açılmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Selami Altınok’un CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’e bilgi verdiğini belirtti. Ankara İl Emniyet Müdürü’nün olay yerine geldiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Aracı net olarak görüyorlar, plakanın net olarak görülmesi için Emniyet Genel Müdürlüğü’nde veya ilgili birimde film ayrıca bakılacak. ‘Bir iki saat içinde plakası saptanacak’ deniyor. Herhalde 3-4 saat içinde faile ulaşacaklar. Hangi gerekçe ile böyle bir şey yaptı anlamak da mümkün değil tabi. Önümüzdeki saatlerde biz de öğreneceğiz” dedi.

Kurumların yanında Türkiye’de şuanda vatandaşların can ve mal güvenliğinin olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, kendilerine saldırı yapılacağı yönünde bilgiler geldiğini söyledi. Genel Merkezlerine yönelik bir saldırı ihbarının kendilerine gelmediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Siyasi partilere yönelik bu tür saldırılar olabilir diye bilgiler geliyor. Bir süre sonra bakıyorsunuz saldırı oluyor. CHP Genel Merkezi’ne yönelik böyle bir saldırıyı hangi gerekçe ile açıklayacaklar merak ediyorum. Fail yakalandığı zaman biz de öğreneceğiz” ifadelerini kullandı.

 

 "Bir bedel ödenecekse bu bedeli ödemeye hazırız"

 

Saldırının amacı hakkında sorulan bir soruya cevap veren Kılıçdaroğlu, “Eğer amaç göz korkutmaysa ise hiç kimsenin endişesi olmasın bizim gözüm korkmaz. Biz iki kurşunla yapılacak bir saldırıyla korkacak bir parti değiliz. Biz güçlüyüz, demokrasiyi savunuyoruz, özgürlükleri savunuruz. Bir bedel ödenecekse bu bedeli ödemeye hazırız. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Seçimlerin yapılmasını engellemeye dönük bir girişim olabilir mi? Belki bu niyetle yapmış olabilirler. Ama bir partinin genel merkezinin şu veya bu şekilde basılması, HDP Genel Merkezi’ne çok daha şiddetli bir baskın oldu, bilgisayarlar filan tahrip edildi. Bu tür saldırılara bütün siyasal partilerin ortak karşı çıkması lazım. Nedeni de şu; çünkü siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır, eğer demokrasiyi savunacaksak, partilerin özgürce siyaset yapmalarına olanak sağlamamız lazım. Bunu gerçekleştirecek, bunun önlemini alacak olan da iktidardaki partidir, hükümettir. Hükümet bu konuda daha tutarlı, daha sağlıklı adımlar atarsa failleri kısa sürede yakalar, kısa sürece yargının önüne çıkarırsa hükümet görevini yapmış olur. Savsaklarsa o zaman yara alçak olan siyasi partilerden çok demokrasinin kendisi olacaktır” diye konuştu.

Saldırıyla ilgili Başbakan ve Cumhurbaşkanından telefon alıp almadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şuana kadar aramadıklarını ama uçaktan yeni indiğini belirtti.

Çözüm sürecine CHP’nin bakışının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Parlamentoda bir yasa çıkar ve komisyon oluşursa, bu komisyonun paralelinde parlamento dışında bir kurulursa, ‘ortak akıl hareketi’ oluşturulursa ortak akıl heyeti gidip istediği kişiyle görüşür. İster Kandil’le, ister Öcalan’la ister gider Avrupa’yla ister gider Amerika’yla ister gider Diyarbakır’da vatandaşlarla konuşur. Sorunun çözüleceği yer meşru zemin, parlamento. İktidarın alacağı bir karala veya Bakanlar Kurulu’nun alacağı bir karala bu sorun çözülmez ki. Onlar giderler görüşürler” ifadelerini kullandı.

Ortak akıl heyetinin istediği kişi ve gruplarla görüşerek bir rapor hazırlayabileceğini belirten Kılıçdaroğlu, “Bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getirirseniz, bu sorunu büyük ölçüde zaten çözersiniz. Bütün amaç ya da işin felsefesi, ‘siz sorunu çözmeye kilitlenmiş misiniz, kilitlenmemiş misiniz?’ Siz sorunu çözmek mi istiyorsunuz yoksa sorunu sömürmek mi istiyorsunuz. Bitin mesele bu. Sorunu sömürmek istiyorsan AKP süreci, sorunu çözmek istiyorsan CHP süreci. Bu kadar açık, bu kadar net söylüyorum. Bu sorunu çözmek için biz her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız. AKP sorunu çözdü de biz karşı mı çıktık?” değerlendirmesinde bulundu.

 

"7 Haziran öncesi AKP ile bir araya gelmeyi hiç düşünmüyorduk"

 

PYD’nin Suriye’deki durumu üzerine değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, “Biz komşularımızın toprak bütünlüğünün korunmasını istiyoruz. Yeni parçalanmalar yeni sorunlar yaratacaktır, yaratmaya da devam ediyor zaten. O çerçevede Suriye’de bir an önce iç çatışmaların sona ermesi ve Suriye’de güvenli bir ortamın yaratılmasını istiyoruz” dedi.

1 Kasım seçiminin adından HDP ile koalisyon ihtimalinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Öyle bir ihtimal çıkar mı çıkmaz mı bilmiyoruz tabi. Sonuçta 2 Kasım’da nasıl bir tablo çıkar onu göreceğiz. Bu tür değerlendirmeleri bugünden yapmak yanıltıcı olabilir. Bu tür değerlendirmelerin aslında 2 Kasım’da olması lazım. Örneğin biz 7 Haziran öncesi AKP ile bir araya gelmeyi hiç düşünmüyorduk ve bunu da dillendiriyorduk. Bir tablo çıktı ortaya siz buna, ‘milli irade’ diyorsunuz. Sonuçta ülkenin hükümetsiz kalmaması lazım. Biz dedik ki evet, ‘özveride bulunabiliriz. Türkiye’nin sorunları varken, bu sorunları çözebileceksek elimizden geleni yapalım’ söyledik. 7 Haziran sonrası çıkan tabloya göre biz de tavrımızı takındık. 1 Kasım sonrası nasıl bir tablo ortaya çıkar bilmiyoruz ama çıkan tablo ne olursa olsun CHP kesinlikle hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, kadın-erkek eşitliğini, gençler üzerindeki yapılan baskıların kaldırılmasını, sulh ceza mahkemelerinin kaldırılmasını savunacaktır” ifadelerini kullandı.

 

"Bir başka partinin bölünmesini düşünmek..." 

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 5. parti iddiasının anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, “Beşinci parti tartışmasına girmek istemiyorum çünkü başka partilerin iç işlerine hiç bakmayız da girmeyiz de. Haberleri yaparsınız, biz de okuruz. Emin olun şu partinin içinde ne var ne yok… Emin olun zamanım da yok. Başka partinin iç işleriyle hiç uğraşmıyorum. Bir başka partinin bölünmesini düşünmek, ona umut bağlamak gibi bir atmosferi yansıtmayı asla ama asla doğru bulmuyorum” dedi.

30 Ekim’in tatil edilmesinin anımsatılması ve vatandaşların bu durumda tatile giderek seçime katılımın düşeceği yönündeki iddiaların anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, “Bütün vatandaşların tatil yapma hakları var ama sandığa gidip kesinlikle oy kullanmaları lazım. Şunu düşünebilirler, ‘bir oyum var olsa da olur olmasa da olur’ diye düşünebilirler. O bir oy altın değerindedir. Sandığa gidip oy kullanacaklar, şikayet ediyorlarsa şikayetlerinin giderilmesi için oy kullanacaklar, Türkiye’nin barışa ihtiyacı var diyorlarsa sandığa gidip oy kullanacaklar. Hem sandığa gitmeyeceğim hem de sabah akşam şikayet edeceğim, onun şikayet etmeye hakkı yok, her şeye layıktır” dedi.