Kılıçdaroğlu: Eğer bu memlekette bir casus aranıyorsa o da Kozmik Oda'yı açanlardır

Kılıçdaroğlu: Eğer bu memlekette bir casus aranıyorsa o da Kozmik Oda'yı açanlardır

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ve TELE1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel'in 'casusluk' suçlamasıyla gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, "Eğer bu memlekette bir casus aranıyorsa, bu memlekette devletin sırlarını peşkeş çekenler aranıyorsa o da Kozmik Oda'yı açanlardır" dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, "Biz ülkemizde; nasıl huzura erişeceğiz? Ülkede özgür gazeteciler varsa, kalemini satmayan, vatandaşın derdini özgürce dile getiren gazeteciler varsa, özgürlükler varsa huzura öyle erişeceğiz." diye konuştu. 

Kılıçdaroğlu, "Özgür gazeteciler bizi bilgilendirmek istiyorlar, zor koşullarda görev yapıyorlar. Ama bir sabah bir haber geliyor, iki gazeteci sabahın köründe gözaltına alınıyor. İsmail Dükel, Müyesser Yıldız. Su vermiyorlar su! Müyesser Hanım’a su verilmiyor. Sevgili vatandaşlarım. Eğer bu memlekette bir casus aranıyorsa, bu memlekette devletin sırlarını peşkeş çekenler aranıyorsa o da Kozmik Oda’yı açanlardır." düşüncesini dile getirdi. 

Kılıçdaroğlu, "Üç milletvekili arkadaşlarımızın milletvekillikleri düşürüldü, bunlar darbe döneminde yaşadığımız olaylar. Yapılan yanlıştır. Anayasaya aykırıdır. Kendilerinin yaptığı bu anayasaya bile aykırıdır." ifadesini kullandı. 

Kılıçdaroğlu konuşmasında şunları kaydetti: 

"Enis Berberoğlu için devletin sırlarını açığa çıkarmaktan dava açıldı. MİT TIR’ları sır mıydı? O TIR’lara ilişkin tutanakları tutan hakim ve savcılar nerede? Terör örgütü üyeliğinden tutuklu. Teröristin tutanak tuttuğu bir olay nasıl sırdır? Şimdi kafa kafaya vermişler seçim kanununu nasıl değiştiririz diye düşünüyorlar. Nasıl değiştirirseniz değiştirin, siz gidicisiniz arkadaş…

Bugün Avrupa’nın en güçlü sağlık ordusu bizde. Sağlık çalışanlarımızın tümüne yürekten şükranlarımızı sunuyoruz ve onları tekrar alkışlıyoruz.

Sağlık çalışanları arasında ayrım yapılmamalıydı. Tıbbi sekreterlere, güvenlik görevlilerine, hasta bakıcılara, radyoloji teknisyenlerine, aşçılara, laborantlara yardım edilmedi. Sağlık çalışanları bir bütündür. Hiçbiri arasında ayrım yapılamaz.

Yüz binlerce iş yeri kapandı. Yapılan doğru muydu? Doğruydu. peki evine gönderdiğiniz kahveciye ne yaptınız? Biz olsak ne yapardık? “Evde otur, senin kiranı ben ödeyeceğim” derdik. Böylece kahveci ben nasıl geçineceğim demezdi. Devlet esnafa şunu diyecekti: “Senin üç aylık kiranı ben ödeyeceğim, sen evde otur. Nasıl geçineceğim diye düşünme.” Bunu yapmak yerine, esnafa 'Kredi çek, stopajını öde' dedi.

Bir avuç tefeciye 38 milyar lira veriyor. Sonra da kalkacaksın bana 'Vatandaş memnun' diyor, sen onu gel benim külahıma anlat.

'40 yıldır bu devlete vergi veriyorum bana 40 gün bakmadı' diyor vatandaş. Suriyelilere 240 milyar lira harcadı. Biner lira vermiş bir kere büyük bir lütuf gibi sunuyor. Her ay vermen gerek, sosyal devlet bunu gerektiyor. 

Esnafın, turizmcinin, çiftçinin çarkı dönmüyor, kimin çarkı dönüyor? Devletten dolarla ihale alanların çarkı dönüyor.

Sülük gibi milletin ensesindeler, milletin kanını emiyorsunuz.  Bir dakikada Türkiye Cumhuriyeti 33 bin 821 dolar faiz ödüyor. Bir yılda 17 milyar dolar faiz ödüyor. Tefecilere karşı çıkamadığı için memura, esnafa bir şey veremiyor.

250 bin dolar hangi şehit ve gazi yakınları derneğine verildi? Nerede bu para?"