Kılıçdaroğlu, engelliler ve aileleriyle Kayseri'de buluştu: 'Engelliler özel olarak korunur’ diyor anayasa; yapmayanlar oy verdiğimiz hükümetler

Kılıçdaroğlu, engelliler ve aileleriyle Kayseri'de buluştu: 'Engelliler özel olarak korunur’ diyor anayasa; yapmayanlar oy verdiğimiz hükümetler

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Devlet, zaten engellilerle ilgili düzenleme yapmış. ‘Engelliler özel olarak korunur’ diyor Anayasa, daha ne desin? Engellilerin hakları teslim edilir diyor, daha ne desin Anayasa? ‘Engellilere her türlü eğitim verilir’ diyor daha ne desin? Yapmayanlar kim? Yapmayanlar, bizim oy verdiğimiz ve iktidara getirdiğimiz hükümetler. Bunlar yapmıyorlar. Sorun oradan çıkıyor zaten” dedi.

Kılıçdaroğlu, "İnsansak, insanı seviyorsak, görüşü, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun herkese bakacağız. Belediye başkanlarım burada, söyledim. Bulunduğunuz beldede, cami, kilise, cemevi, havra ne varsa, nerede Allah'a ibadet etmek istiyorlarsa orayı tertemiz yapacaksınız" ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kayseri'de Kadir Has Kongre ve Spor Merkezi'nde düzenlenen Engelsiz Yaşam Buluşması'nda konuştu. Engelli yurttaşlar, aileleri, dernek ve federasyonlarının temsilcileri, kürsüye çıkarak sorunlarını CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na anlattılar. Sorunları dinleyen Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Ben hepinizin sözcüsü olacağım"

"Şundan emin olmanızı isterim. Bu coğrafyada kim sesini duyurmak istiyorsa, haksızlığa uğradıysa, bir haksızlık karşısında bir zulüm gördüyse gelecek bu kardeşinizi bulacak. Ben onun, hepinizin sözcüsü olacağım.

Anneler dertlerini anlattılar. Emin olun Kadir'in mektubu okunurken gözlerim oldu. Engelli, konuşamayan ama gözleriyle annesine yazdırdığı mektup burada okundu. Ve yine burada eğitimin ne kadar önemli ve değerli olduğu anlatıldı."

"Yönetici kadrosunda mutlaka engelli ailelerin bulunması gerekiyor"

"Bir arkadaşımız konuşurken devletin gerekli görevi yerine getirmediğini söyledi. Bir devlet vardır, bir de hükümet vardır. Devletler bakidir, hükümetler geçicidir. Hükümetler devleti yönetmek üzere göreve gelirler. Devlet, zaten engellilerle ilgili düzenleme yapmış. Anayasa'da var. ‘Engelliler özel olarak korunur’ diyor Anayasa, daha ne desin? Engellilerin hakları teslim ediliyor diyor, daha ne desin Anayasa? ‘Engellilere her türlü eğitim verilir’ diyor daha ne desin? Kanun çıktı, daha ne desin? Yapmayanlar kim? Kanun böyle, anayasa böyle… Yapmayanlar, bizim oy verdiğimiz ve iktidara getirdiğimiz hükümetler. Bunlar yapmıyorlar. Sorun oradan çıkıyor zaten. Bunun için bir sigorta dalına ihtiyacımız var, bir kurumsal yapıya ihtiyacımız var. O kurumsal yapı içinde, yönetici kadrosunda mutlaka engelli ailelerin bulunması gerekiyor. Karar verirken, sorunu tartışırken çözümü bulurken mutlaka engelli ailelerin temsilcilerinin orada olması lazım. Kararı veriyoruz, kimin ne yaptığı belli değil?"

"Eğitimin kreşten itibaren başlaması lazım"

"Eğitim konusu çok önemlidir. Eğitimin kreşten itibaren başlaması lazım. Beraber şarkı, türkü söyleyecekler, beraber şiir okuyacaklar, oyun oynayacaklar, uyuyacaklar, yemek yiyecekler... Dolasıyla eğitimin kreşten başlatmak lazım. Kreş kurmanın önünde ne engeller var? Hiçbir engel yok. Para var, vergi veriyoruz, engelliler de vergi veriyor. Ben vergi veriyorsam niye kreş açmıyorsunuz? Fakir aileler bazen çocuklarını gönderemiyorlar. Hani sosyal devlettik biz? Hani fakir fukaranın devletiydik. Garibanların devletiydik. Neden bu çocuklara bakılmıyor, hizmet edilmiyor? Neden bu çocukların sorunu çözülmüyor?"

"40 saat ders alması lazım, 2 saat veriyorlar; bu engelliliğe süreklilik kazandırmaktır"

"40 saat ders alması lazım, 2 saat veriyorlar. Bu ne demektir? Engelliliğe süreklilik kazandırmak demektir. 40 saat verirseniz süreklilik kazandırmazsınız, o çocuk bilinçli olur."

"Bütün mahallelerde kreş açılsın; anne getirsin çocuğunu teslim etsin"

"‘Evlatlarım ne olacak?’ Bunu sadece burada dinlemedim. İstanbul'da bir seçim çalışması sırasında, bir anne yanıma geldi, 'zihinsel engelli çocuğum var, küçükken kucağıma alıp bakıyordum, ama şimdi kocaman oldu, kucağıma da alamıyorum, ne yapacağım ben, koyacağım hiçbir yer yok ama ben anneyim. Bu çocuğumun bakım görmesi lazım. Bu çocukla benim ilgilenmem, ziyaret etmem lazım ama nasıl yapacağım. Çocuğumu nereye bırakacağım' dedi. Doğru, haklı. Nereye bırakacak?

Bütün belediye başkanlarıma söyledim. Fakir mahallelerden başlayarak bütün mahallelerde kreş açın dedim. Anne getirsin çocuğunu teslim etsin. O da taziyeye, düğüne, komşusuna gidebilir. Bu çocuğu alıp bir kreşe vermek devlet için çok mu zor? Hayır zor değil. Belediyeler olarak biz bunları yapmaya çalışıyoruz. İstanbul'a 150 tane daha kreş açacağız. Var olanın yanına. Fakir mahallelerden başlayarak, pozitif ayrımcılık yapın, kreş açın dedim. Çocuklar iyi bir eğitim alsın. Anne, baba rahat etsin. Ailenin durumu iyi değilse sosyal yardım yapın dedim."

"Aile Destekleri Sigortası'nı çıkaracağız, hiçbir anne çocuğunu yatağa aç yatırmayacak"

"Aile Destekleri Sigortası... Kaç kişi duydu aranızda, el kaldırabilir mi? Aile Destekleri Sigortası, geliri olmayan veya geliri asgari düzeyin altındaki ailelere gelir garantisi sağlayan sigorta dalıdır. Bu aileler, devletten düzenli bankalar üzerinden yardım alır. Devlet dışında kimse bu ailenin fakir, yoksul olduğunu bilmez. Dolasıyla, sağ elin verdiğini sol el görmez. Biz yapacağız Allah'ın izniyle. Aile Destekleri Sigortası'nı çıkaracağız, hiçbir anne çocuğunu yatağa aç yatırmayacak."

"Cami, kilise, cemevi, havra ne varsa, nerede Allah'a ibadet etmek istiyorlarsa orayı tertemiz yapacaksınız"

"Efendim bu bizim partili değil buna yardım yapmayalım, bunun kimliği böyledir, biz bunlara yapmayalım, bizim kimlik böyledir, biz bunlara yapalım. Efendim bunun inancı şöyle, şunlara yardım yapalım, bu bizim inançtan değil bunlara yapmayalım. Bu insanlık dışı bir görüştür. İnsansak, insanı seviyorsak, görüşü, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun herkese bakacağız. Belediye başkanlarım burada, söyledim. Bulunduğunuz beldede, cami, kilise, cemevi, havra ne varsa, nerede Allah'a ibadet etmek istiyorlarsa orayı tertemiz yapacaksınız."

"Benim zenginleşme diye bir düşüncem yok; çoluk çocuğumun nasıl yaşadığını kimse pek bilmez"

"Söz veriyorum bunların tamamını biteceğiz. Beraber, göreceksiniz. Eğitim konusunda göreceksiniz. Onların tamamını yapacağız. Hiçbir endişeniz olmasın, siz bana güveneceksiniz, ben size güveneceğim. Benim zenginleşme diye bir düşüncem yok. Çoluk çocuğumun nasıl yaşadığını kimse pek bilmez. Üç tane güzel evladım var kimse onları da pek bilmez. Her birisi ayrı bir yerdedir. Şundan emin olmamızı isterim. Beraber olduğumuz taktirde çok güçlüyüz, gücümüzün farkında değiliz.” (ANKA)