CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a ait olduğu iddia edilen görüntüler gibi başka bir muhalefet yetkilisinin de gizli çekilmiş görüntülerinin servis edilmesi talimatını verdiğini söyledi.
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer “İkinci isim muhalefetten” başlığıyla yayımlanan (2 Ağustos 2014) yazısında Kılıçdaroğlu’nun iddialarını köşesine taşıdı. Kılıçdaroğlu, “Ellerinde bu görüntüye sahip olanlar, ölümle tehdit edildikleri için bu görüntüleri yayınlamaktan korkuyorlar. Onlara da sesleniyorum: Devleti yönetenler ahlaksızlığı temel edinmişse, ülkesini seven herkes cesur olmak zorunda” dedi.
Utku Çakırözer’in yazısı şöyle:
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın çıkarı için devletin istihbarat birimlerini kullandığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eski CHP lideri Deniz Baykal dışında bir başka muhalefet yetkilisinin daha gizli çekilmiş görüntülerinin medyaya servis edilmesi talimatını verdiğini ileri sürdü.
Önceki gün basına yaptığı açıklamada, “Erdoğan sadece Deniz Baykal ile ilgili değil, başka biriyle ilgili de konuşuyor. Bir kaset olayı, bel altı bir durum konuşuluyor” demişti. Kılıçdaroğlu dün, “O isim de muhalefetten” dedi ancak ikinci kişinin kimliğini açıklamaktan kaçındı.
Kılıçdaroğlu’nun sorularımıza yanıtları şöyle:
“Bu olayların Erdoğan’ın talimatıyla yapıldığı o görüntülerde çok açık. Zaten sözleri açık. Dizüstü bilgisayarın kamerasından görüntüleri izlerken söyledikleri duyuluyor. O bilgiyi kendisine servis edenlerle konuşuyor. Hem izliyor, hem konuşuyor, talimat veriyor. Devleti soyan birinin o dönemde de ahlaklı davranmasını beklemek mümkün değil. Devletin imkânlarını, bazı istihbarat birimlerini kullanarak özel hayata girilmiş.”
“Erdoğan sadece Sayın Baykal ile ilgili değil başka biri ile ilgili de konuşuyor. O kişi de muhalefetten birisi. Zaten aksi olsa, sıradan bir insanın özel hayatını Erdoğan niye araştırsın ki?”
“Ellerinde bu görüntüye sahip olanlar, ölümle tehdit edildikleri için bu görüntüleri yayınlamaktan korkuyorlar. Onlara da sesleniyorum: Devleti yönetenler ahlaksızlığı temel edinmişse, ülkesini seven herkes cesur olmak zorunda.”
CHP lideri Kılıçdaroğlu gündemdeki diğer konulardaki soruları ise şöyle değerlendirdi:
Erdoğan’ın ilk turda seçileceği yönündeki anketlere inanmıyorum. Ekmel Bey’in oyu sürekli artıyor. O bir gerçek. Anketlerin hangi amaçla yapıldığı, toplumu yönlendirmek için servis edildiği belli. Ben bu halkın sağduyusuna inanıyorum. Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak birinin geçmişinin temiz olması lazım. Dünya liderleriyle oturup konuşabilmesi lazım. Bakın dünya liderleri artık Erdoğan ile görüntü bile vermek istemiyor. Biliyorlar ki geçmişi kirli. Kirli bir insanla da yan yana görünmek de istemiyorlar. Obama telefonuna dahi çıkmıyor. Türkiye’yi bu hale getirdi.
IŞİD’in 49 Türk vatandaşını rehin almasının anlamı şudur: Asıl rehine Erdoğan ve hükümetidir. Sınırda bayrağı indirdiler, sesleri çıkmadı. 49 vatandaşı rehin aldılar, sesleri çıkmadı. İnsanların göğüslerini yarıp yediler, sesleri çıkmadı. “IŞİD bir terör örgütüdür” diyemiyorlar. Bunlar IŞİD’in rehinesi değil de nedir?
Yahudi cesaret madalyasını kendisi iade etmedi, onlar elinden aldılar. “Ver” dediler, vermek zorunda kaldı. Baştan biz ona “İade et” dediğimizde iade etseydi, bir anlamı olurdu. Direndi. “Vermeyeceğim” dedi. Onlar da karar aldılar. Bunun üzerine gönülsüzce vermek zorunda kaldı.
(Başbakan’ın Hrant Dink suikastına ilişkin “Kişisel bir olay” sözleri konusunda) Kendisi değil miydi “Ankara’nın derin dehlizlerinde bu dava kaybolmayacak” diyen? Bakın hepsi kayboldu. Sadece Dink olayı da değil. Uludere, Soma hepsi kayboldu. Erdoğan’ın bu sözlerinin ne manaya geldiğini en iyi Dink’in ailesi bilir. Davanın, soruşturmaların her aşamasını onlar biliyor. Ben de onların tespitine katılıyorum. Erdoğan’ın bu tavrı, birilerini korumaya yönelik bir tavırdır.