CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Yaşasın halkların kardeşliği" sloganları eşliğinde başladığı konuşmasında "Devleti yönetmek için gelen değil, devleti ele geçirmek için yöneten bir iktidar var. Çok partili yaşamı bu ülkeye getiren CHP. Demokrasiyi bu ülkeye getiren CHP. Hiçbir zaman hiçbir ortamda demokrasi dışı bir söylemin arkasından gitmemiştir." sözleri ile başladı.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından bazı bölümler şöyle:
Yılmaz Büyükerşen kim ne derse desin Eskişehir’i bir dünya markası yapan kişidir. Sen o operasyonu yaparak bizim gözümüzü korkutacağını mı sanıyorsun? Buradan CHP grubundan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı’na, onun bütün çalışanlarına yürekten sevgilerimizi ve saygılarımızı gönderiyorum. Denizi olmayan kente plajı getirdi, çağdaşlığı getirdi. Yeni üniversitelerin altına imzayı attı. Siz ne yapıyorsunuz? CHP’ye karşı seçim kampanyanızı Eskişehir’de açıyorsunuz.
O operasyonu başlatan savcı, savcı değildir. AKP’nin memurudur. Bir savcı kendisini memur konumuna düşürürse orada adalet bitmiştir. Çalışmasını engelleyecekler, Eskişehir Büyükşehir Belediye başkanı dünya markası yaratmış derken, dünyadaki saygın kuruluşlarının ifadelerine göre söylüyorum ben.
Biz niye soruşturma yapıldı diye eleştirmiyoruz. Sabahın köründe neden baskın yapıyorsunuz? Mektup yazıp çağırabilirsiniz. Öyle bir çalışma içindeler ki sabahın köründe basıyorlar, önceden de medyaya haber veriyorlar baskın yapıyoruz diye. Eğer siz iktidar olmayı devleti ele geçirmek olarak görüyorsanız işte bu sonuçlarla karşı karşıya kalır
Yarın Eskişehir’e gideceğim. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı’nı ziyaret edeceğim. Haysiyet cellatlarına izin vermeyeceğiz biz. Bir şeyden emin olmanızı isterim. Demokrasi özgürlük insan hakları evet, baskıya zulme hukuksuzluğa hayır. Keyfiliğe izin vermeyeceğiz. Eskişehir halkı büyükşehir belediyesinin yaptığı hizmetlerin arkasındadır.
Cezaevlerinin durumu
Üç arkadaşımız güzel bir hapishane raporu yazdılar. Nerede bir hasta mahkum varsa ziyarete gittiler. Hiçbir ayrım yapmadılar. Hapishaneler bizim kabul edeceğimiz koşullarda değil. 15-20 kadının kalması gereken koğuşta 60-70 kadın kalıyor. 2002’de 59 bin olan tutuklu sayısı 2012’de 130 bini aştı. Bir şeyler var, bir sorun var. Buna bütün CHP’lilerin dikkat etmesi gerekiyor.
Eğer bir ülkede özel yetkili mahkemeler, sıkı yönetim mahkemeler, DGM’ler varsa orada adalet yoktur. Defalarca eleştirdik. Bu özel mahkemeler siyasi otoritenin sopasıdır dedik. Düşüncesini gerçekleştirir dedik. Önce itiraz ettiler. Defalarca söyledik. Şimdi geldiğimiz nokta, özel yetkili mahkemeleri kaldırdılar. Yerine ne getirdiniz? Davaları da kaldırdınız mı? Hayır. Bu davalara bakmaya devam ediliyor.
Darbecilik suçlaması
Ben daha bundan altı ay önce, güvenlik güçlerinin moral değerleri çok önemlidir. Buna önem vereceğiz, yıpratırsanız bu iş tankla silahla olmaz. Arkadan bizi darbeci olarak suçlamışlardı. Gözünüz aydın artık bir darbeci daha var. O mahkemeler adalet dağıtmıyor, o mahkemeler adaletsizlik yapıyor. O noktaya geldik ki mahkemeye talimat veren bile şikayet ediyor.
Değerli Türk büyüğü, “Efendim diyor şuraya gittim. Bir komutan, başbakan geliyor ayağa kalmadı. Gereğini yaptık, Silivri’ye gönderdik” ne demek?
HSYK'yı eleştirdi
Geçen hafta burada HSYK’yı eleştirmiştim. Arkasından bir bildiri yayınladılar. Siz bizi nasıl eleştirirsiniz diye. Önce şunu söyleyeyim, HSYK siyasi bir otoriteye bağlı değilse eleştirinin odağındadır. Hayır ben siyasete bağlıyım diyorlarsa bizim muhatabımız siyasetçiler olur. Biz HSYK’yı bağımsız bir kurum olarak gördüğümüz için orayı eleştiriyoruz. Eğer siz bizi eleştirmeyi görev sayıyorsanız, yanlış adrestesiniz. Bu ülkenin başbakanı çıktı “yargıya talimat verdik” dedi. Neden sesiniz çıkmadı? Ben söyleyeyim talimat aldıkları için.
Alt alta yazın. Silivri davalarında görev yapan yargıçların tamamını.
Yine onlara sesleniyorum Kayseri Belediyesi'nde olan rüşvet defterini görmeyen yargıca siz ne yaptınız acaba? Kalkacaksınız eleştireceksiniz. Eleştirmemin nedeni sayın Saygı Öztürk’ün yazısıydı. Bir yargıç “Bana Ankara’dan telefon ettiler. Bunların tutukluluk süresini devam etmesi gerekiyor” Öztürk’ü aradım. Dedim ki ''Bu haberi kontrol ettiniz mi?'' O da “Bilirsiniz kılı kırk yapar öyle yazarım.” dedi. Sen o yargıcı çağırdın mı? Önce üst kurul olmanın gereği yap. Siyasi iktidarın çömezliğini yapma söylediğimiz budur.
NATO'dan çıkacak mısınız?
Bu değerli büyüğümüz “AB’den çıkalım. Şangay Beşlisi’ne girelim” dedi. Bir ülkenin devlet başkanıyla konuşurken, bulunduğunun ülkenin dış politikasını iyi bileceksiniz. Geyik muhabbeti yapmayacaksınız. Bizim açımızdan utanılacak bir durumdur bu. Şangay İşbirliği Örgütü’ne neden girmek istiyoruz? AB’yi neden dışlıyoruz? 1071’den beri bizim yönümüz Batı’ya çevrilmiştir.
Siz o çağdaş dünyadan kendinizi koparmak istiyorsunuz. Kiminle konuştuğunuz, kime danıştınız? Eğer Şangay İşbirliği Örgütü’ne girecekseniz, NATO’yu ne yapacaksınız? NATO’dan da herhalde çıkacaksınız.