CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hürriyet gazetesine yönelik saldırıların ilkini gerçekleştiren grubun içinde bulunan AKP Gençlik Kolları Başkanı ve eski İstanbul milletvekili Abdurrahim Boynukalın'ın Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı olmasını eleştirdi. "Boynukalın'a herhalde Gençlik Bakanlığı eline sopa verip cam çerçeve indirme görevi verecektir" diyen Kılıçdaroğlu, "Hem medya özgürlüğü bizim kırmızı çizgimizdir diyeceksiniz ve kalkıp bu arkadaşı Gençlik ve Spor Bakanı Yardımcısı olarak atayacaksınız" ifadesini kullandı.
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, Boynukalın'ı işaret ederek, "Bu arkadaşımız geçen günlerde Gençlik Bakanlığı'na yardımcı olarak atandı. Erdem diyeceksiniz, ahlak diyeceksiniz, medya özgürlüğü bizim kırmızı çizgimizdir diyeceksiniz ve kalkıp bu arkadaşı Gençlik ve Spor Bakanı Yardımcısı olarak atayacaksınız" diye konuştu.
CHP lideri, Sarin gazı iddiası ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından ağır bir dille eleştirilen Eren Erdem'le ilgili iddialar ve eleştirilere sert yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, "Türkiye üzerinden kimyasal silahların Suriye'ye gönderilmesini dile getirdi diye Eren Erdem bir numaralı düşman ilan edildi. Üzerine herkes konuşuyor. Hiçbir milletvekilimizi kimseye yedirmeyiz. Bizim milletvekillerimiz namuslu insanlardır, ağızlarından çıkanı bilirler" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
Daha güzel, yaşanabilir, barış içinde, gelişen, işsizliğin olmadığı, bütün komşularıyla dost olan bir Türkiye için mücadele ediyoruz. Bütün grup toplantılarımızın temel amacı da bu düşünceler üzerine inşa edilmiştir. CHP grubu Türkiye'nin sorunlarına çözüm üreten bir parti.
Geçtiğimiz gün sosyal medyaya gazetelerin internet sayfalarına kısa bir kamera kaydı düştü. Bir çocuğumuzun nasıl öldürüldüğüne tanık olduk. Dilek Doğan'ın nasıl öldürüldüğüne tanık olduk. Aile perişan vaziyette. Annenin tek savunması elindeki terlik. Terliği polise atıyor. Polis kardeşlerime her zaman söyledim. Sizler bizim vazgeçilmezimizsiniz. Sizleri seviyorum. Sizler bu toplumun bireylerisiniz. İçimizden biri bir haksızlık yapıyorsa o haksızlığı siz öne çıkarın ki toplumun size olan saygısı daha da artsın. Sizin sorunlarınızı miting meydanlarında en çok dile getiren genel başkan benim. Terörle mücadele ediyorsunuz, yakınlarınız kaygı taşıyor. Eğer bir arkadaşınız haksızlık yaparsa o haksızlığı sakın gizlemeyin. Başka bir lider böyle konuşur mu bilmem ama ben vatandaşlarım arasında hiçbir ayrım yapmadım yapmayacağım.
Bu arkadaşımız geçen günlerde Gençlik Bakanlığı'na yardımcı olarak atandı. Erdem diyeceksiniz, ahlak diyeceksiniz, medya özgürlüğü bizim kırmızı çizgimizdir diyeceksiniz ve kalkıp bu arkadaşı Gençlik ve Spor Bakanı Yardımcısı olarak atayacaksınız. Boynukalın'a herhalde Gençlik Bakanlığı eline sopa verip cam çerçeve indirme görevi verecektir.
Sokağa çıkma yasağı ilan edilen il ve ilçelerden 200 bin kişi göç ediyor arkadaşlar. Kars'tan gelip Sur'da iş yapan bir kişi her şeyini kaybetmiş. Yazık günah değil mi bu ülkeye? Nasıl oldu da bu ülke bu hale geldi? 14 yıl oldu 14 yıl. Arkadaşları gönderdim, gidin konuşun nedir sorunlar diye. Bir esnaf anlatıyor: '30 yıllık esnafım, borçlarımızı ödeyemiyoruz. Bugüne kadar yalancı olmadık ama bundan sonra yalancı olacağız. Dertlerimizi Cumhurbaşkanlığı'na ilettik ama bizimle görüşmüyorlar. Ülkenin bütün bölgelerine Suriçi'nden etek üretip gönderiyoruz. 30-40 bin liralık kaybımızı değil, haysiyetimizi düşünüyoruz. Borçlu olarak kabre girersek bunun hesabını ödeyemeyiz. Kimsenin ekonomik sıkıntısı yok ama bizim var.'
Sur Platformu Diyarbakır Valiliği'ne bir dilekçe hazırlıyor. Vergi dairelerine borcumuz var, çek senet borçlarımızı ödeyemiyoruz.
Biz bu ülkede herkesin akşam evine huzur içinde gitmesini düşünen bir partiyiz. Bölgenin sorunlarını ve Türkiye'nin sorunlarını en iyi bilen partiyiz. 78 milyon vatandaşımızdan kimin ne sorunu varsa bize yazsın. Dış politika tam bir felaket ve fiyasko. AKP'nin dış politikası nedir bilen var mı? Bütün komşularımızla sıfır sorun olacaktı ama şimdi sıfır komşumuz var.
Musul'a asker gönderdik. İzin aldın mı? Orası başka bir ülke. Ne diyorlar "Biz büyük ülkeyiz, göndeririz." Irak Başbakanı ertesi gün Türkiye topraklarımızdan hemen çekilsin diyor ve akabinde ultimatom gönderiyor. Allah aşkına Türkiye ultimatom alacak bir ülke mi? 7 Aralık'ta Dışişleri Bakanı "Biz oraya davet üzerine gittik" diyor. 10 Aralık'ta baktıklar ki durum kritik geri çekilme için girişimlerde bulunmaya başladılar.
14 Aralık'ta birliklerin bir kısmı tıpış tıpış geri çekildi. 15 Aralık'ta Numan Kurtulmuş "geri çekilmedik" diyor. 16 Aralık; bu kez devreye "ABD giriyor ve Tüm güçlerinizi geri çekin" diyor. 19 Aralık'ta Davutoğlu öğle saatlerinde "Musul'da askeri varlığımız sürecek" diyor. Ama aynı günün akşamı Dışişleri açıklama yapıyor ve "Geri çekiliyoruz" diyor. İnanın bakkal bile bunlardan bu ülkeyi daha iyi yönetir."
Türkiye üzerinden kimyasal silahların Suriye'ye gönderilmesini dile getirdi diye Eren Erdem bir numaralı düşman ilan edildi. Üzerine herkes konuşuyor. Hiçbir milletvekilimizi kimseye yedirmeyiz. Bizim milletvekillerimiz namuslu insanlardır, ağızlarından çıkanı bilirler. Belge olmadan konuşmazlar. Tam bir yavuz hırsız misali, bir yerlere saldırıp buradan çıkabilir miyim diye. Senin o bataklıktan çıkacak bilgin de erdemin de yok bunu herkes bilsin.
28 Şubat 2013 Adana polisine bir ihbar geliyor. Buradan kimyasal ürünler Suudi Arabistan'a gidecek deniyor. Poliste operasyon yapıyor. Yüzlerce sayfa ifade alıyor. Bunların başında Haytam Kasap var, El Kaide örgütüne üyeliğiyle bilinen birisi. Olayları organize eden birisi. Olaylar soruşturuluyor ve Adana Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesi hazırlıyor. 190 sayfalık iddianame hazırlıyor. İddianame hazırlandıktan sonra sayın Eren Erdem milletvekili olduktan sonra bir açıklama yapıyor ve Batı'dan gelen kimyasal ürünlerin Türkiye üzerinden gönderildiğini söylüyor. Eren Erdem, 10 Aralık 2015'te kürsüye çıkıp bunu tekrar dile getiriyor. Davutoğlu'na da soru önergesi getiriyor. Ne yapsın bu milletvekili, sizin kirli işlerinizi ortaya dökmemek için mi oturup görev yapsın.
Nasıl birisin? Ana muhalefeti suçluyorsun. Yahu sen geldin Meclis'e namusun ve şerefin üzerine yemin ettin tarafsız davranacağım diye. Erdoğan'a soruyorum bu namus ve şeref kavramı nerede satılıyor acaba? Nerede pazarlanıyor bu namus ve şeref? Bir ülkenin Cumhurbaşkanı namus ve şerefine sahip çıkmazsa kim çıkacak? Tarafsızlığını bozduğun her dönemde ben namus ve şeref kavramını hatırlatacağım ve bu iki kavramı ben sana öğreteceğim.