CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Başbakan Tayyip Erdoğan için "ilişkimiz kardeşlikten öte" sözleri üzerine, "Sayın Gül, Başbakan Erdoğan’a ‘kardeşim’ dedi. Hatta ‘kardeşten öte’ dedi. Ama Erdoğan’a değil, bana kardeşim demeliydi. Çünkü, kardeşim dediği Başbakan Erdoğan, yasaya bir hüküm koydurdu ve Gül’ün bir daha aday olmasını yasakladı. O yasağı biz kaldırdık" dedi.
Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila'nın "Kılıçdaroğlu: Gül, bana kardeşim demeliydi" başlığıyla yayımlanan (9 Ağustos 2012) söyleşisi şöyle:
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gün gazete ve televizyonların Ankara temsilcilerine iftar yemeği verdi.
CHP lideri, iftara kurmaylarıyla geldi. Adnan Keskin, Gürsel Tekin, Haluk Koç, Bihlun Tamaylıgil, Faruk Loğoğlu, Sezgin Tanrıkulu, Perihan Sarı da iftara katıldılar.
Kılıçdaroğlu’yla iftar boyunca zaman zaman sohbet ettik.
Söz, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başdanışmanı Ahmet Sever’in yaptığı ve Cumhurbaşkanı’nın kırgınlığını yansıtan açıklamadan açıldı. Bu açıklamanın arkasından Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşmeleri gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Gül’ün, Başbakan Erdoğan’la ilişkilerini “kardeşlik, hatta kardeşlikten öte” biçiminden açıklamasına da değindi CHP lideri Kılıçdaroğlu.
Esprili şekilde şöyle dedi:
“Sayın Gül, Başbakan Erdoğan’a ‘kardeşim’ dedi. Hatta ‘kardeşten öte’ dedi. Ama Erdoğan’a değil, bana kardeşim demeliydi. Çünkü, kardeşim dediği Başbakan Erdoğan, yasaya bir hüküm koydurdu ve Gül’ün bir daha aday olmasını yasakladı. O yasağı biz kaldırdık. Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk ve bu hüküm iptal edildi. Eğer o yasağı biz iptal ettirmeseydik, Gül, kardeşinin koyduğu yasak nedeniyle adaylık hakkına sahip olamayacaktı.”
Sohbetimiz, Başbakan Erdoğan’ın tutuklu yargılanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’la ilgili sözlerine ve yine eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün tanıklığına geldi.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın, Başbuğ’un tutuklu yargılanmasına yeniden karşı çıkması ve Başbuğ’a yöneltilen terör örgütü üyeliği suçlamasını çirkin bulduğuna ilişkin sözlerine yönelik şu yorumu yaptı:
"Başbakan Erdoğan çok geç konuştu. Bu görüşlerini başlangıçta açıklasaydı daha doğru olurdu. İnsanlar aylardır, yıllardır cezaevinde yatıyorlar. Milletvekilleri tutuklu. Başbakan, konuştu ama amaç hâsıl olduktan sonra konuştu. Keza, Hilmi Özkük’ün konuşması da çok geç kalmış bir konuşmadır.”
“Amaç hâsıl oldu”dan ne kastettiğini sorduğumda da konuyu şöyle açtı:
“İnsanlar zaten aylardır, yıllardır cezaevinde tutuklular. Mahkum olmuş gibi ceza çektiriliyor. Ayrıca YAŞ kararıyla büyük bir tasfiye yapıldı. Tasfiye yapıldıktan sonra konuştu Başbakan Erdoğan. Hilmi Özkök de tasfiye aşamasına gelince konuştu. Bu nedenle amaç hâsıl olduktan sonra konuştular, dedim. Bilerek geç konuştular.”
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de terörün nitelik değiştirdiğine vurgu yaptı. “Şemdinli’de günlerdir çarpışma sürüyor ve ne olduğunu bilmiyoruz; çünkü, hükümet doyurucu bir açıklama yapmıyor,” diyerek şöyle devam etti:
“Ülkenin bu haline bakınca içim acıyor, uyuyamıyorum. Bakın bir tek örnek vereyim, bir kaymakamımız bir yıldır PKK’nın elinde. Kaymakamın tayin sırası geldi, ama kendisi PKK’nın elinde rehin. Hükümetten tek ses çıkmıyor. Kaçırılan askerlerimiz var. Kimsenin tındığı yok. Bu kaymakam nerede, ne oldu diye, bir bilgi bile verilmiyor; çünkü hükümet umursamaz bir hava içinde. Medya da olayı görmezden geliyor. Başbakan’a soruyorlar ‘terör işini nasıl çözeceksiniz’ diye, O diyor ki, ‘350 bin paket hazırlattık, bunları fakirlere dağıtacağız, sorunu çözeceğiz.’ Verdiği yanıt bu. Yiyecek paketi dağıtarak bu sorunu çözecekmiş! Buna ne diyebilirim?”