Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, depremde evi yıkılan vatandaşlara 20 ay vadeli taksitlerle ev verilmesine tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, "İktidarı olduğumuzda herkesin anahtarını teslim edeceğiz beş kuruş almayacağız" dedi. Mezarlıkları ziyaret ettiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Hatay Büyükşehir Belediyesi, mezarlığa Türk bayrağı ve Hatay Büyükşehir Belediyesi bayraklarını asmış. Ankara'dan talimat gelmiş, bayrakları indirin diye. Bunu öğrenmek benim vicdanımda derin yaralar açtı. Bir bakan telefon edecek, indirecekler bayrakları. Ne günlere kaldık..." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bugün Hatay'da, Millet Buluşması'nda konuştu. Kılıçdaroğlu, "Eğer bir helalleşme olacaksa anahtarı teslim edeceksiniz, ölen canlar için özür dileyeceksiniz. Vatandaşın devlete borcu yok, devletin vatandaşa borcu var. 418 milyar doları hortumlayanlardan parayı alacaksın vatandaşa vereceksin. Devlet akılla, irfanla yönetilir" değerlendirmesini yaptı.
Slogan atanları uyaran Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Slogan da yok pankart da yok. Hepinize teşekkür ederim. 85 milyon insanı hiçbir ayrım yapmadan kucaklamak benim boynumun borcudur. Bayrağımızın ne kadar değerli olduğunu biliriz. Vatanımız da bizim için değerlidir. Bu yurt bize dedelerimizden miras kalan kadim bir yurttur. Gözümüzü kırpmadan yurdumuz için her türlü mücadeleyi yaparız.
Buraya gelmeden önce Hatay depreminde hayatını kaybeden vatandaşların mezarını ziyaret ettim. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanımız mezara Türk bayraklarını ve Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin bayraklarını asmış. Ankara'dan bayrakların kaldırılması için talimat geldi.
Hayatımda hiçbir zaman bu kadar üzülmedim. Türk bayrağını indirin diyor, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın bayrağını indirin diyor. Hatay Büyükşehir Belediyesi başka bir devlete mi ait arkadaşlar? Emin olun önce inanmadım, böyle şey olmaz dedim. Ama bunun olur olmadığını görmek benim vicdanımda derin yaralar açtı. Asla kabul etmiyoruz.
Bayrağımıza sahip çıkmak namusumuzdur. Vatanımıza sahip çıkmak da namusumuzdur. Depremde hayatını kaybeden vatandaşların yattığı mezarlık da büyükşehir belediye başkanlığına aittir. Bir toplumu ayrıştırmak kadar tehlikeli bir şey yoktur. Benim ahlakım da vicdanım da inancım da hiç kimseyi ötekileştirmeden herkesi kucaklamaya açıktır. Böyle bir tabloyla karşılaşacağımı hiç düşünmüyordum. Bir bakan telefon edecek indirin bayrakları diyecek! Ne günlere kaldık. Her birimiz bunun gereğini yapmak zorundayız. Bazı acılar yüreğimizde durur.
Böyle bir devlet yönetimi olmaz. Ölürsünüz ama vatanınız için ölürsünüz. Olağanüstü dönemlerde olağanüstü kararlar alınır. Olağanüstü dönem var. 50 bine yakın vatandaşımız hayatını kaybetti. Olağanüstü kararlar almak zorundasınız. Belediyelerimiz depremin olduğu saatlerden itibaren hepimiz hareket halindeydik, hiçbir ayrım yapmadan.
İmamoğlu'na teşekkür
11 büyükşehir belediye başkanımı, depremin etkilediği kentlerde koordinatör olarak görev yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu da Hatay'da koordinatör olarak görev yapıyor. Kendisini hepinizin huzurunda yürekten teşekkür ederim.
"14 Mayıs'tan sonra yeni bir güne başlayacağız"
14 Mayıs'tan sonra yeni bir güne başlayacağız hep beraber. Hiç kimsenin ötekileştirilmediği bir ufku görecek. Öyle bir tablomuz var ki arkadaşlar, esnafın dükkanı yıkılmış, çiftçi yem bulamıyor. Olağanüstü dönemler devletin olağanüstü fedakârlıklar yaptığı dönemlerdir.
"Verin bize, bizim başkanlarımız süratli bir şekilde yapar"
Samandağ’da yazı göndermişler. Yeteri kadar su gönderemeyeceğiz, az su tüketen ürünleri ekin diye. Bir devlet bunu yapar mı? Verin kardeşim bize, deyin ki DSİ yapamıyor, bizim belediye başkanlarımız süratli bir şekilde yaparlar.
Bakınız 37 gün geçti, hâlâ molozlar, enkazlar var. 180 milyon ton enkaz bir yerlere taşınacak. Asbesti düşünüyorlar mı acaba? Gerekli önlemler alınmadığı takdirde kentlerin kanser üreten bölgelere dönüşebileceğini düşünüyorlar mı acaba? Bir çevre mühendisiyle görüştüler mi acaba? Devleti yöneten kişi bütün ayrıntıları düşünmek zorundadır.
Biz afetten sakınmayı adeta defterimizden silmişiz. Oysa devletin liyakatli kadroları bunu belirlemiş durumda. Kahramanmaraş’ta şu şiddette olacak diye raporlar yazılmış. Rapor öyle mükemmel yazılmış ki şu kadar büyüklükte olacak, şu kadar can kaybı olacak, şu kadar bina yıkılacak diye…. Deprem oldu, hepsi oldu.
Afet bölgesinin tümüyle özel planlaması lazım. Buraya gelecek olan insanlara belli avantajların sağlanması lazım. Biz çalışmalarımızı yaptık, rapor hazırladık uzmanlarla.
750 bin depremde yıkılan orta ve ağır hasarlı bina var. 250 bin güçlendirmeye muhtaç, 500 bin de yeniden inşa edilecek konut var. 750 bin konut ne demek, 750 bin kapı, dolap, musluk demek…
Buraya özel düzenleme yapılmalı. Erzurum’u özel ekonomi bölgesi yapacağız. Büyük bir tarım ve hayvancılık özel ihtisas bölgesi yapılması lazım. Bu bölgenin de kendine özgü koşulları düşünülerek. Hem istihdam yaratırsınız, bölgeyi ayağa kaldırırsınız. Hiç endişe etmeyin. Yapamadılar, yapmadılar, bu memleket bizim memleketimiz. Bu bölge için özel yasa ve teşvikler getirin.
Orta Doğu’nun ve Akdeniz havzasının en güçlü ekonomik yapılanmasını bu bölgede yapabiliriz. Her şeyimiz var. Eksik olan geleceği iyi görmeyen siyaset…
Deprem sonrası temeller atıldı eyvallah. İnşallah o binaların tamamını biz tamamlayacağız, hiç kimse endişe etmesin.
Tedbirleri devlet alır. Şimdi diyorlar ki size ev yapacağız ama sizi borçlandıracağız, niçin kardeşim? O imzaların hiçbirisi bana ait değil. O imzaları ben atmadım. Devlet olarak her türlü teminat verdin.
Şimdi depremzedeyi borçlu çıkarıyorlar, böyle şey olur mu? İmar affını sen çıkarıyorsun, denetleyecek olan iktidar, vatandaş nereden bilecek fay hattı nereden geçiyor.
İktidarı olduğumuzda herkesin anahtarını teslim edeceğiz beş kuruş almayacağız. Eğer bir helalleşme olacaksa anahtarı teslim edeceksiniz, ölen canlar için özür dileyeceksiniz. Vatandaşın devlete borcu yok, devletin vatandaşa borcu var. 418 milyar doları hortumlayanlardan parayı alacaksın vatandaşa vereceksin. Devlet akılla, irfanla yönetilir."