CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'hayır' bileşenlerinin tümünün seçimde ittifak yapması gerektiğini belirterek, “Bir partiyi blok olarak şeytanlaştırmamalıyız” dedi.
Kılıçdaroğlu, her partinin kendi Cumhurbaşkanı adayını çıkaracağının kesinleşmesinin ardından mesaisini parlamento seçiminde ‘hayır’ blokundaki partilerin ittifakı üzerinde yoğunlaştırdı.
CHP lideri, “Ne kadar geniş yelpaze ile seçime girilirse o kadar iyi olur. Sonuçta siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsuruysa, meşru siyasal partiyse demokrasi için bir araya gelmelerinde hiçbir sakınca yok” dedi.
“Bir partiyi blok olarak şeytanlaştırma, demokrasi düşmanı ilan etmek, bazı partilere karşı çıkmak biz böyle bir düşünce içinde değiliz” diyen Kılıçdaroğlu, “Meclis’te yan yana oturuyorlar. Kimse demiyor ki ben senin yanında oturmam. Ama oy pusulasında yan yana olmayalım diyorlar. Kağıt üzerinde yan yana olmayacak ama fiilen parlamentoda yan yana olacaksınız” ifadelerini kullandı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Marmaris dönüşü, Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül'e yaptığı açıklamalar şöyle:
-Partilere karşı çıkmıyoruz: Bir partiyi blok olarak şeytanlaştırma, demokrasi düşmanı ilan etmek, bazı partilere karşı çıkmak biz böyle bir düşünce içinde değiliz. Saadet Partisi’ni de, Bağımsız Türkiye Partisi’ni de, Vatan Partisi’ni, İYİ Parti’yi de de istemeyenler var. Hüda-Par’ı da bir kısım istemiyor. Demokrasi ise onlar da parlamentoya girmeli. AKP’nin seçmenine de mesafeli olanlar var. Bu yaklaşımlar doğru değil.
-Hayır’ın hepsiyle birliktelik: HDP- CHP birlikteliği zaten yok, birliktelik hayır bileşenlerinin hepsiyle olmalı. Hayır bileşenlerinin hepsiyle olursa mutlu oluruz. Herkes kendi listesiyle girsin seçime. Sadece baraj kalkıyor, ne o bana, ne de benim ona müdahalem var. Onların merkez yönetimi, cumhurbaşkanı adayı ayrı. Demokrasinin önüne konulan barajı aşmak gerekiyor.
-Her parti genel başkanının tarihsel sorumluluğu var. Demokrasinin özü çifte standardı kabul etmez. Vatandaşa, ‘Siz 12 Eylül darbe hukukunun gerektiği yüzde 10’u savunuyor musunuz? diye sorsunlar. Savunuyor mu, savunmuyor mu?
-Onlar yaptı, biz niye yapmayalım?: İktidar MHP için barajı kaldırıyor; yüzde 1 oy alsa da milletvekili çıkaracak. Koşulları eşitlemediğimiz sürece adalet olmayacak. Hem adalet diyeceksiniz hem de çifte standart olacak. Onlar yaptı biz niye yapmayalım?
-Meclis’te yanyana oturuyoruz: Meclis’te yan yana oturuyorlar. Kimse demiyor ki ben senin yanında oturmam. Ama oy pusulasında yan yana olmayalım diyorlar. Kağıt üzerinde yan yana olmayacak ama fiilen parlamentoda yan yana olacaksınız. Oy birliğiyle çıkan yasalar var, bütün partiler oy veriyor. 15 Temmuz sonrası 4 partinin grup başkanvekilinin bildirisi var. Hepsi de demokrasiyi savunuyor.
-Demokrasi çifte standart kabul etmez: Her siyasi partinin genel başkanının bu süre içinde tarihsel sorumluluğu var. Demokrasinin inşası konusunda demokrasinin özü çifte standart kabul etmez. Çünkü demokrasinin özünde, bizim gibi düşünmeyen insanların söz hakkı var ve benim de ona tahammül etmem gerekir. Biz mesela Erdoğan ile çatışıyoruz; karşılıklı söylemler sert olabiliyor. Ama bu söylem AKP’lilere yönelik değil. Tam tersine onlara sıcak mesajlar veriyoruz. Onların da sandığa gidince demokrasiden yana oy kullanmalarını istiyoruz.
-Vatandaş farkında: İki seçim ilk kez bir arada oluyor; yasama ve yürütme bir arada olacak. Bunun halka çok iyi anlatılması lazım. Biz bunu hayati bir seçim olarak görüyoruz. Tabanımız demokrasinin kalıcılığı açısından ve güçlenmesi açısından bu seçimde iyi mücadele edilmesi gerektiğinin bilincinde. Bir şekilde sade vatandaş seçimin öneminin farkında… Daha karamsar bir tablo çıkabilirdi.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım arasında ortaya çıkan bedelli askerlik çelişkisini “Bir Cumhurbaşkanının şehitlere saygısızlık ettiğini söyleyerek kendi partisinin Grup Başkanı ve Başbakanını istiskal etmesi yenilir yutulur değil. Yapılan davranış doğrudan Binali Yıldırım’ın kişiliğine yönelik. Ben Yıldırım’ın hazmettiğini sanmıyorum, hemen Başbakanlık görevinden ayrılmalıdır” sözleri ile yorumladı.
CHP’nin İYİ Parti’ye grup kurması için 15 vekil tranfer etmesi ile ilgili karar için Akşener ile eski CHP’li bakanlardan Kasım Gülek’in kızı eski DSP milletvekili Tayyibe Gülek’in evinde buluştuğu yönündeki iddialara da Kılıçdaroğlu, “Tayyibe Gülek’i sadece DSP milletvekili iken Meclis’te uzaktan bilirim. Bugüne kadar hiçbir görüşmem olmadı. Hayatım boyunca da bir arada olmadım, yan yana gelip oturup konuşmadım. Sayın Akşener ile Tayyibe Gülek’in evinde buluştuğumuz da yalan” karşılığını verdi.
-Hayır bileşenleri oy kullanırsa tablo değişir: CHP’liler şunu biliyor; Anadolu Gazetecileri buluşmasında internet medyasıyla ilgili konuşan arkadaş önümüzdeki sürecin medya açısından sağlıklı olabilmesi için CHP’nin iktidarda olması gerektiğini söyledi. Ama aday illa ki CHP kökenli olsun söylemi yanlış bir tercih. Kendilerinin beğenmediği bir tercihin vatandaşın sandığa gitmeme endişesi yaratacağı endişesinden kaynaklı bir söylem… Öyle bir aday belirleyin ki herkes herhangi bir gerekçe üretmeden gönül rahatlığıyla sandığa gitsin istiyor. Hayır bileşenleri oy kullanmaya giderse tablonun değişeceğine inanıyorum. Hayır bileşenleri de referandumda hangi noktadaysa bugün de aynı noktadalar. O dönemde sandığa gidip sadece hayır oyunu kullanacaktı, bu seçimde hem milletvekili hem cumhurbaşkanı seçecekler. Hayır oyu verdiğine ‘pişmanım’ diyen yok, ama evet oyu verenlerden pişman olan çok. Onlar da sandığa gidip oy kullanacaklar.
-Yelpaze ne kadar geniş olursa: Her partinin milletvekili adayı farklı listelerle çıkacak. Ne kadar geniş yelpaze ile seçime girilirse o kadar iyi olur. Sonuçta siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsuruysa, meşru siyasal partiyse demokrasi için bir araya gelmelerinde hiçbir sakınca yok. Her partinin cumhurbaşkanı adayı, milletvekili listesi ve yapacağı miting çalışması ayrı... Vatandaş hangi partiye oy vermek istiyorsa gidip oyunu ona basacak. Niye 12 Eylül’ün yüzde 10 seçim barajını savunuyoruz. Demokrasiyi sonsuza kadar çalıştırmak zorundayız.
-Baykal ziyareti: Sağlık durumu iyi... Doğal olarak hem Türkiye’nin siyasetini konuştuk. Bütün konuları yakından izliyor. Söylenecekleri, belli sorumluluk duygusu içinde dile getiriyor. 15’ler olayında olumsuz yansıtmadı. Parti politikalarına yönelik eleştiri getirmedi, tam tersine desteklenmesi gerektiğini dile getirdi. Adaylık konusunu konuşmam doğru da değil. ‘Genel Başkanım isterse olur.’ Türkiye siyasetini yakından izliyor. Berrak bir hafızası var. Olayları sağlıklı tahlil ediyor, yorumluyor. Eleştiriyor.