T24 -CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "AKP’den talimat alan, hukuku tanımayan savcılara sesleniyorum; çarşaf çarşaf, kişilerin özel hayatıyla ilgili bilgileri yandaş gazetelere servis eden savcılara sesleniyorum. Bugün, iktidarın gücünü arkanızda görebilirsiniz, gün gelecek, siz de bunun hesabını vereceksiniz" dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Rahmetli babamla anneme yapmadıkları iftira kalmadı. İnsanda biraz utanma olur, Müslüman’sa Müslüman’ın m’si olur. Her türlü ahlaksızlık, çirkef, yalan manşetlerde” dedi. Hürriyet gazetesinde yer alan haber şöyle:Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun (TGF) düzenlediği “Anadolu Medyası Liderlerle Buluşuyor” toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, kimi savcılara da “Bugün, iktidarın gücünü arkanızda görebilirsiniz. Ama hiçbir güç baki değildir, gün gelecek, siz de bunun hesabını vereceksiniz” diye seslendi. Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi: 'Emniyet emrinizde' AKP’den talimat alan, hukuku tanımayan, hukuk dışı işlerin içinde olan savcılara sesleniyorum; çarşaf çarşaf, kişilerin özel hayatıyla ilgili bilgileri yandaş gazetelere servis eden savcılara sesleniyorum, bana demesinler ‘Bunu emniyet yaptı’ diye. Onlar da senin emrinde çünkü. Demokrasiyi katleden savcılara, özgürlükleri sınırlayan savcılara sesleniyorum. Türkiye’nin Batı’daki tablosunu siz değiştirdiniz. Türkiye’de demokrasinin ve özgürlüklerin olmadığını siz kanıtladınız. Bugün, iktidarın gücünü arkanızda görebilirsiniz. Ama hiçbir güç baki değildir, gün gelecek, siz de bunun hesabını vereceksiniz. Hitler dönemi gibi AB yetkililerine sesleniyorum. Açsın o gazeteleri ve kendi vicdanına sorsun. AKP’ye verdikleri destek için sorsun. ‘Özgürlük, demokrasi’ diyorlardı AKP için. Kendi ülkelerinde kimliğini yazmayıp sürgüne gönderilen kaç gazete patronu var? Hitler döneminden bir farkı yok. AKP medyasına, o medyayı yönlendirenlere, haberleri yapanlara kesinlikle inanmayın. Tüm bu yalana dolana karşı iktidar olma kararlılığımız var. Eleştiriden çekinmiyoruz, bugüne kadar hakaret boyutuna varan haberlere de dava açmadık. Ancak şimdi hukukçulardan bir ekip oluşturduk, bütün yalan haberlere dava açacağız ve suç duyurusunda bulunacağız. Öyle burayı dikensiz alan sanmasınlar. Bizim efendiliğimizi kendileri için bir baskı aracı olarak kullanmasınlar. 'Ankete inanmayın' Yalanlara kulak asmayın. Hele o anket palavralarına da kesinlikle inanmayın. Yok efendim yüzde 50’ymiş, yüzde 58’i hedefliyorlarmış. İsterseniz yüzde 100’ü hedefleyin, ben sizi o koltuktan indirmekte kararlıyım. Bizim korkacağımızı, çekineceğimizi zannediyorlar. Yandaş medyalarıyla her türlü baskıyı kuruyorlar, her türlü iftirayı atıyorlar. Size söz veriyorum, direneceğiz. Onurumuzla direneceğiz. Bu ülkede özgürlükleri ve demokrasiyi getirene kadar direneceğiz. 'Korkmayacağız' Medya patronları yürekli olmalı. Bedel ödemekse ödeyeceğiz. Ya halk için çalışacağız, ya kendimiz için. Kendimiz için çalışacaksak siyasette, medyada yerimiz yok. Ama halk için, özgürlük için, cumhuriyetin değerleri için çaba harcayacaksak ki gazetecilik bir kamu görevidir, o zaman korkmayacağız. AKP, kendi medyasını oluşturuyor. Kimileri ‘yandaş medya’ diyor, bana göre ‘besleme basın’ desek daha doğru olur. Ama orada çalışan emekçilerden bahsetmiyorum. O manşetleri hazırlayanları teşhir edeceğiz. Hele hele patronu yolsuzluktan aranıyor, yolsuzluktan davası var, bize ahlak dersi vermeye kalkıyor. Sen kimsin de bana ahlak dersi vereceksin? Bir gazetenin bugünkü manşetinde CHP’nin tüm örgüt yöneticileriyle yarın (bugün) yapacağı toplantının, son gelişmeler üzerine erkene alındığı iddiası var. İnsaf, yalanın kuyruklusu olur da bu kadar olmaz. Gazetenin adı Yeni Şafak. Kimden beslendiğini söylesin Yeni Şafak. Adını veriyorum, insanda biraz insaf olur. 'Künyeden sürgün' Gazetelerin künyelerinde gazetelerin sahipleri yazardı, AKP iktidarıyla birlikte bir grup gazetede bu isim kalktı. Künyede isim yok. Bu ayıbın sorumlusu kimdir? Künyede isim yoksa manşetler her zaman değişebilir anlamına gelir. Bir gazete patronu hangi gerekçeyle kendi gazetesinin künyesinden sürgün ediliyor? ‘Oraya adını yazmayacaksın, gazeteni, televizyonunu satacaksın’ deniliyor. Hangi çağda yaşıyoruz?.”