CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Halkın iktidarında ilk bir hafta içinde Süleyman Şah Türbesi ve bayrağımız oraya gidecek, bedeli ne olursa olsun" açıklamasını yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’de son tezkereye neden “Hayır” oyu verdiklerini açıklarken “’Evet’ dedik de ne yaptılar? Beklentilerimizi karşıladılar mı? 33 askerimiz şehit edildiğinde hesabını sormak yerine gittiler, başka bir ülkenin egemen güçlerinin kapısında dakikalarca beklediler” diye konuştu. Tezkerede yabancı askerlerin Türkiye topraklarında yer almasına karşı çıktıklarına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, iktidara geldikleri ilk hafta içerisinde İstanbul Sözleşmesi’ne tekrar girileceğini, 138 bin öğretmenin atamasının yapılacağını söyledi.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenen CHP Gençlik Kolları 16. Olağan Kurultayı’na katıldı. Kılıçdaroğlu, “Motorları mavilikleri süreceğiz” diyerek başladığı konuşmasında gençlere hitaben şunları söyledi:
Motorları maviliklere nasıl süreceğiz onu anlatacağım. Nasıl iktidara beraber yürüyeceğiz, beraber çalışacağız. Anca beraber kanca beraber. Her birimizin ülkenin gidişinden kaygımız var doğrudur. Her birimizin sorumluluğu var, bu da doğrudur. Bu sorumluluğun gereğini yerine getirmek CHP’li genç için özel bir alan. CHP’li genç olarak toplumun her kesimine nüfus etmek zorundayız. O kesimle sıcak ve samimi ilişki kurmak zorundayız. O nedenle beni dikkatle dinlemenizi isterim.
Eğer bir konuyu anlatıyorsak, toplumun herhangi bir kesiminin sorununu dinlemek istiyorsak, ilk yapacağımız iş sorunla karşılaşan kişileri dinlemektir. Sorunu yaşayandan bizzat sorunu dinlemektir. O nedenle bizim siyaset anlayışımız eskisi gibi değil. Sosyal kimlikler üzerinden toplumun her kesimine nüfus etmeye çalışıyorum. Ne demek sosyal kimlik? Muhtarlar, apartman görevlileri, emekliler, ev kadınları, gençler bir sosyal kimliktir, alt katmana inince işsiz, üniversiteli gençler sosyal kimliktir. Toplumun her kesiminin sorunları var ama her bir sosyal kimliğin kendine özgü sorunları var. Her bir sosyal kimliğin sorularına indiğinizde o sosyal kimliğin bütün bileşenleri sizi dikkatle dinlerler. Bakalım bizim için ne diyor diye.
Her bir soruna çözüm üreteceğiz. Çözüm üretiyoruz zaten. Ürettiğimiz çözümleri büyük dikkatle ve büyük bir özgüvenle anlatacaksınız. Biz bu sorunları çözmeye kararlıyız ve çözeceğiz diyeceksiniz, bu çok önemlidir. İnanmadığınız bir çözümü sakın anlatmayın. İnanıyorsanız anlatın. Sizin bu sorunu çözme kararlılığınızı, sizin gözlerinizden okumalı kişi. Ama bunu yaparken sert bir üslupla biz böyle yapacağız değil. Kararlı, sakin ve anlatımı gayet düzgün olan bir üslupla anlatacaksınız. Türkiye’nin çözülmeyecek sorunları yoktur, biz bunu çözmeye kararlıyız diyeceksiniz.
Herhangi bir kesimin umutsuzluğu olabilir, ama gençlerin umutsuz bir tablo sergilemesini asla kabul etmiyorum. Özellikle de Kuvayi Milliye geleneğinden gelen gençlerin umutsuzluğunu kabul etmiyorum. Toplumun her kesimine umudunuzu ve heyecanınızı ulaştıracaksınız. Heyecan güzel bir şeydir. Heyecanlanmak bir olaya kilitlenmenin ön koşuludur. Kitlelere hitap ederken, heyecanlanın, ama özgüvenle bu sorunları nasıl çözeceğinizi aktarın onlara. Karşınızdakiyle güven ilişkisini pekiştirmiş olur, samimi güven ilişkisini büyütmüş olursunuz.
İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’ni yayımladık. Kurultayımızda. Her gencin cebinde olacak. Ezberleyeceksiniz bunu. 5 temel sorun var, sorunların nasıl çözüleceği var. Bir yüzyılı bitirdik, büyük acılar yaşadık, Başbakanlar idam edildi, pırıl pırıl gençler idam edildi, doğrudur. Ama biz önümüzdeki ikinci yüzyıla ciddi bir hedefle başlıyoruz. Babalarımızın kurduğu Cumhuriyeti ikinci yüzyılda demokrasiyle taçlandıracağız. Ana hedefimiz Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak nedir? Düşünce özgürlüğüdür, tweet atıyorsunuz acaba başın belaya girer mi girmez mi?’ diye. Telefonda konuşuyorsunuz, acaba dinleniyor muyum diye. Bunları tarihe gömeceğiz. Demokrasi o dur. Düşünce özgürlüğünün önündeki bütün engelleri kaldıracağız. Bizim beğenmediğimiz düşüncelerin de özgürce ifade edilmesine ortam sağlayacağız.
Şunu her yerde dillendirebilirsiniz. ‘Bize oy vermenin nedeni nedir?’ diye sorulduğunda ‘temel nedeni CHP iktidarını özgürce eleştirebilirsiniz, size bu özgürlüğü vereceğiz’ diyeceksiniz… Sağlıklı ve tutarlı eleştiriye ihtiyacımız var. Parti içinde eleştiri olduğunda ‘Vay efendim parti içinde farklı sesler’. Bunlara inanmayın. Özeleştiri kadar değerli bir şey yok. Hatalarımızı ve eksikliklerimizi özeleştiriyle öğreniyoruz. Partili olsun ya da olmasın herhangi bir vatandaş eleştiri yaptığı zaman büyük dikkatle dinleyeceğiz. Düşünce özgürlüğünü savunuyorsanız, eleştiriye de özeleştiriye de tahammül edeceğiz. Demokrasini olmazsa olmaz kuralıdır.
Size madde madde bazı konuları sıralayacağım. Bu konuları büyük bir özgüvenle anlatacaksınız. Üniversite öğrencilerinden başlayalım. Onların Kredi Yurtlar Kurumu’ndan aldıkları burslar var, krediler var. Üniversiteyi bitirdiniz, iş yok güç yok. Parayı ödeyeceksin. Ödemezsen babanın varlığına el koyacağız, onu alacağız... Bunu kabul etmediğimizi, halkın iktidarında faizlerin tamamen silineceğini, ana paranın da kişi işbaşı yaptıktan sonra makul taksitler içinde alınacağını anlatmalısınız. Bu ne demektir, sosyal devlet demektir. Kredi verdin doğru, üniversiteyi bitirdim doğru. Ama işsizim, sen benden para istiyorsun. Niye istiyorsun parayı, önce bana iş ver ondan sonra iste parayı. Bana iş vermiyorsun, işsizim. Parayı vereceksin, vermezsen bankadaki babanın parasına el koyacağız. Bunu kaldırdığımızı bütün gençlere söyleyeceksiniz.
Gençler 18 yaşını bitirdikten sonra alacakları oyun konsolunda, cep telefonlarında ÖTV, KDV olmayacak. Bunu kaldıracağız ortadan. Oyun konsolu demek, sizin yaratıcılığınızı büyütmek demektir. Gençlerin yaratıcılığını büyütebilirsek, onlar dünyaya daha engin pencereden bakacaktır. Kala kala gençlerden mi vergi alacaksınız? Gençlerin en çok şikayet ettiği torpil. Dayısı olan, partili olan işe giriyor. Torpili de bitireceğimizi söyleyeceksiniz. Merkezi ve yerel yönetimlerde mülakatı tamamen kaldıracağız. Hangi partiden, hangi kimlikten, inançtan olursan ol gel iş başı yapacaksın diyeceğiz ve torpili bitireceğiz. Bu en çok kime yakışır, elbette CHP’lilere yakışır. Torpilsiz dünya. Emeğin, alın terinin hakkının vermek bize yakışır.
20 yıldır iktidardalar, yurt sorununu çözemediler. Gittiğiniz her yerde anlatacaksınız. 1 yılda yurt sorununu bitireceğiz. Hiç kimse ‘Ya nerede kalacak benim kızım, benim oğlum?’ kaygısına düşmeyecek. Yurtları hazır olacak. Birer, üçer kişilik odalar. Geniş bant internet erişimi, sıcak ve soğuk suyu olacak. Gençler rahatlıkla oturacak ve derslerini çalışacaklar. Rahatlıkla oturup sohbet edecek, siyaseti eleştirecekler. 19-20 yılda yapamadıklarını bir yılda yapacağız. Örnek mi istiyorlar? Ankara, İstanbul, Mersin, Adana, İzmir’e baksınlar.
Bütün gençlere hangi partiden, kimlik, yaşam tarzından olursa olsun bütün gençlere söyleyin. Sizin özgürlüğünüz olacak. Attığınız bir tweet dolayısıyla sabahın köründe güvenlik güçleri kapınızı çalmayacak. CHP iktidarın da kapı vuruluyorsa bilin o polis değil o sütçüdür. İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet. Kesinlikle önleyeceğiz. Bir hafta içinde İstanbul Sözleşmesini tekrar bir imza ile yürürlüğe koyacağız.
Gençlerin örgütlenmelerinin önündeki bütün engelleri kaldıracağız. Gençler özgürce örgütlenebilecekler. Önlerindeki hiçbir engel olmayacak. Gençlere artık internet hava, su gibi zorunlu bir maddedir. Size ucuz, hızlı ve sansürsüz internet olanağını getireceğiz. Bunu da söyleyebilirsiniz. İnternetsiz dünyayı düşünmek artık mümkün değil. Gençlerin internete ulaşımını sağlamanız aynı zamanda Türkiye’deki gençlerin dünyayı da öğrenmelerini, iletişim ağlarını güçlendirmelerine imkan verecek. Bunu da sağlayacağız.
Bir enflasyon dönemi yaşıyoruz. Her evde mutfakta sorun var. Yiyecekte, içecekte, ekmekte, sütte. Ne alırsanız sorun var… Evet mutfaklarda yangın var. Emekliye, memura, işçiye az para ödemek istiyorlar. O yüzden de enflasyonu TÜİK’e talimat vermişler ‘düşük göstereceksiniz’ diyorlar. Ama vatandaştan isteyince dört kat enflasyon rakamını açıklamaktan da utanmıyorlar. Ne yapacağız? Diyeceksiniz ki halkın iktidarında bu enflasyon belasıyla uğraşacağız, hem işçinin, memurun alması gereken parayı zamanında, yerinde ve miktarında ödeyeceğiz. Toplumun geniş kesimlerini en acımasız vergi olan enflasyona ezdirilmeyeceğini anlatacaksınız. Var olan tablonun doğru olmadığını ve bu tablonun değişmesi gerektiğini söyleyeceksiniz.
İsrafı ve yolsuzluğu reddedeceğimizi, israf ve yolsuzluktan kaçınacağımızı, halkın iktidarında israf ve yolsuzluk olmayacağını ve yolsuzluklarla en ciddi mücadeleyi yapacağımızı anlatacaksınız. Biz şu anda belediyelerimizde yolsuzluk ve israf konusunda her türlü çabayı büyük yüreklilikle belediye başkanları gösteriyor. İhaleleri Facebook üzerinden yapıyorlar. Kamuoyu biliyor ihalelerin nasıl yapıldığını.
Milyonlarca genç, üstelik üniversite mezunu genç işsizken birilerine yakın olanlar 1-2-3-4-5 yerden maaş alıyorlar. Bu adaletsiz tabloya tahammül etmediğimizi, destek verilirse değiştireceğimizi, kimsenin de birden fazla maaş almasına izin vermeyeceğimizi anlatmanız lazım. Şunu ilave edin hemen arkasından, halkın iktidarında biz milletin ödediği vergileri ‘Beşli Çete’ye, Londra’daki tefeciye değil bu ülkenin gençleri için harcayacağız. Onları üretim zincirinin en önemli halkası yapacağız, diyeceğiz.
Gençler kısaca ekonomiye gelmişken iki temel ilkeye değinmek isterim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün iki temel ilkesi. Siyasi ve ekonomik bağımsızlık. Mustafa Kemal demek siyasi ve ekonomik bağımsızlığı koruyan, savunan kişidir. ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ demiştir Gazi Mustafa Kemal. Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir demek bayrağımın altında özgürce yaşamak istiyorum, başka bir gücün egemenliğini kabul etmiyorum demektir. Bu siyasi bağımsızlıktır. Ama Gazi şu gerçeği de görmüştür. Eğer siz ekonomik bağımsızlığını korumak istiyorsanız, savaş meydanlarında kazandığınız zaferi ekonomik zaferlerle taçlandıracaksınız. O zaman siyasi bağımsızlığınızı güvence altına alırsınız. Bugün Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı tehlikededir. Faizciler ve dolarcılar. Türkiye’de 83 milyon kişinin gelirine ipotek koymuş durumdadır. Ödediğiniz her kuruş vergi ya Londra’daki tefecilere ya da ‘Beşli Çete’ye gidiyor. Esnafa, çiftçiye, emekliye, memura giden yok. Nereye gidiyor bu paralar?
Şunu da söyleyeceksiniz; vergide de adaleti getireceğiz. Ödenen her kuruş verginin hesabını siyasi otoritenin vermesini sağlayacağız. Demokrasini çıkış kaynağı şudur. Ey hükümet, ey yönetenler, ben vergi veriyorum, benim ödediğim vergi nerede ve kime harcandı? Bunun yanıtının verildiği ülkelerde demokrasi vardır, verilmediği ülkelerde demokrasi yoktur. Maliyetini bilmediğimiz, geçtiğimiz yollardan köprülerde dolar, Euro bazında ödenen paralar, bunların tamamını devlete ait kurumlar haline dönüştüreceğiz. Yani devletleştireceğiz ve Euro, dolarla para ödemeye son vereceğiz. Arkasından şunu ekleyin. Kim milliyetçi. Türk lirasını ikinci sınıf para yapanlar mı? Türk lirasını bu ülkenin onurlu parası haline getirenler mi? Biz ikincisiyiz. Bunu da söyleyeceksiniz. Nasıl oluyor da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde Euro, dolar geçerli, Türk lirası ikinci sınıf para gibi duruyor.
Taşımalı eğitim rezaletine son vereceğiz. Nerede öğrenci varsa, yanında da öğretmeni olacak. Ferhat ile Şirin’i buluşturur gibi öğretmen ile öğrenciyi buluşturacağız. Atama bekleyen öğretmenlerin sorunun büyük ölçüde çözeceğiz. Şunu rahatlıkla söyleyebilirsiniz, halkın iktidarında Sayıştay’ın eksiktir dediği 138 bin öğretmen atamasını bir hafta içinde gerçekleştireceğiz. 138 bin öğretmen evlatlarıyla bulaşacak.
Çiftçilerle karşılaşacaksınız. Tarım Kanunu’nun 21’inci maddesindeki teşviki aynen getireceğiz. Kuruşu kuruşuna getireceğiz. Çiftçilerin de ister bankalardan ister Tarım Kredi Kooperatifleri’nden aldıkları kredilerin faizlerini iktidarımızda ilk bir hafta içinde sileceğiz. Aynı şekilde esnafın, bankalarda veya Esnaf Kefalet Kooperatifleri’nden aldıkları kredilerin faizlerini bir hafta içinde sileceğiz. Bu ne demektir? Şu demektir, sosyal devlet kendisini gösterdi demektir. Sosyal devlet kavramının ne olduğunu anlatmamız lazım. Sosyal devlet güçsüzlerin yanında olan devlettir, güçlülerin değil. Şimdi sosyal devlet bitmiş, var olan bir hükümet var. ‘Beşli Çete’nin yanında… Kırsalda her köyde besicilik yapılan her yerde, ziraat mühendisi, teknisyeni de olacak, veteriner de olacak. Hiçbir çiftçi mühendis buraya gelir mi, acaba toprak analizi yapar mı, acaba hayvanlarımın sağlık soruları var mı? Bütün bunları kaldıracağız. Nasıl her köyde bir imam var ve görevini yapıyorsa, her köyde ziraat mühendisi ve teknisyeni olacak. Besicilik yapılan her yerde de bir veterineri olacak.
Suriye tezkeresine ‘hayır’ dedik. Elbette doğrusunu yaptık. Bakın söylüyorum gittiğiniz her yerde söyleyin. Eğer Kuvayi Milliye geleneğinden geliyorsak, toprağa basmış olan yabancı asker postallarını atmışsak, bizler kendi ülkemizde yabancı askerlerin gelmesini istemiyorsak, zaten tezkereye ‘hayır’ demek zorundayız. Biz Kuvayi Milliyeciyiz. Kaldırın dedik. Daha önce gelen tezkereye ‘evet’ demiştik. Ne oldu, ne yaptılar? Evet dedik de ne yaptılar? Beklentilerimizi karşıladılar mı? 33 askerimiz şehit edildiğinde hesabını sormak yerine gittiler, başka bir ülkenin egemen güçlerinin kapısında dakikalarca beklediler. Benim ağırıma gidiyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ağrıma gidiyor. Türkiye böyle bir tabloyu hiç yaşamamıştı. Bir şey daha. Biz milliyetçiyiz, devrimciyiz, halkçıyız. Bunları unutmayın, 6 okumuzu. Kendi toprağımız, halkımız için yeri ve zamanı geldiğinde hayatımızı seve seve veririz. Kendi toprağını terk edip, bayrağını indiren ve Süleyman Şah Türbesi’ni kaçıranları tarih affetmeyecektir. Siz de affetmeyin. Söyledim, ilk bir hafta içinde Süleyman Şah Türbesi oraya gidecek ve bayrağımız gönlere çekilecek.
Biz Bülent Ecevit’in de geleneğinden geliyoruz. Buyurun Kıbrıs’ta katliam vardı, ne yaptı Kıbrıs’a barışı getirdi. Egemen güçler bizi sevmez, ben de biliyorum. Biz bu ülkenin hamuruyuz. Bu ülkenin vatandaşıyız. Bu ülkede huzur içinde yaşamak istiyoruz. Terörle mücadele eden polis ve askerlerimiz var. Eksi 40-45 derecede şehit, gazi oluyorlar, hayatlarını yitiriyorlar. Bu ülke için. Sen bunları bırakıyorsun, ‘Efendim Türkiye’ye yabancı askerleri getireceğiz’. Yabancı asker niye bizim teröristlerle mücadele etsin ki? Onların geliş amaçları başkadır, hepinizin bunu çok iyi bilmesi lazım. Dolayısıyla CHP’li olmak farklı bir şeydir. CHP’li olmak bayrağını, vatanını, insanını sevmek, tarihine sahip çıkmak demektir: CHP’li olmak fakir, fukara, gurebanın yanında olmak, kadına kalkan ele müdahale etmek demektir. CHP’li olmak hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye istemek demektir…
Bir sorunla karşılaştığınızda bu sorunu mutlaka anlatacaksınız ve size en kısa sürede cevabı verilecek. Şunu rahatlıkla söyleyeceksiniz, Türkiye’nin çözülmeyecek hiçbir sorunu yoktur. Bütün sorunları akılla, mantıkla, bilgiyle çözülür… Sakın ola kimlik, inanç ve yaşam tarzı üzerinden siyaset yapmayacaksınız. Her insanın inancı, kimliği yaşam tarzı başımızın üstüne. Biz ona bakacağız, çocuğunun işi var mı, yok mu? Geçiniyor mu, geçinmiyor mu? Sorunu varsa onu çözeceğiz…. Yapılan yolsuzlukları, bunların nasıl gideceğini de biliyorum. Gidecekler. Şu anda daha fazla nasıl götürürüm arayışı içindeler. O yüzden memurlara çağrı yaptım. Sakın ola hiçbir yasa dışı işlemin altına imza atmayın, tarih de verdim. İşlemin altına imza atan hiçbir kişiyi devlet bürokrasisinde tutmayacağım bilmenizi isterim.