CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İstanbul’a ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum” açıklamasını tekrar gündeme getirdi ve sordu: "İstanbul’a ihanet ettiklerini açıkça söyleyenler İstanbul’a ne verebilirler? İstanbul’un bugüne değin hangi sorununu çözdüler ki bundan sonraki sorunlarını çözecekler…”
Erdoğan: İstanbul'a ihanet ettik; bundan ben de sorumluyum
23 Haziran’da tekrarlanacak olan İstanbul seçimi hakkında Oda TV’den Nurzen Amuran’a konuşan CHP liderinin açıklamalarından bir kısım şöyle:
Halkın sorunu, refahı nasıl yakalayacakları. 18 günde Sayın İmamoğlu neler yaptığını açıkladı ve 18 günde yaptıkları ve yapacaklarıyla “Her şey güzel olacak” sözünün içeriğini zenginleştirdi. Ancak Sayın Yıldırım’ın, “her şey daha güzel olacak” sözü soruları getiriyor beraberinde. Bazıları ne güzeldi de daha güzel olacak diye soruyorlar, Siz, 25 yıllık İstanbul belediye hizmetlerinde neyi güzel buldunuz?
Önce şunu söyleyeyim. İstanbul’a ihanet ettiklerini açıkça söyleyenler İstanbul’a ne verebilirler? İstanbul’un bugüne değin hangi sorununu çözdüler ki bundan sonraki sorunlarını çözecekler… Bir gerçek var. İmamoğlu İstanbul için bir gelecektir, umuttur… Binali Bey ise İstanbul’a ihanet eden ve bunu da itiraf eden bir anlayışın temsilcisidir, bugüne kadar beslenen umutsuzluktur. İmamoğlu umudu yeşertmiştir… Ve umudu büyütecektir… İmamoğlu, her şeyinin güzel olacağı bir İstanbul yaratacak.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin gerçekten de olağanüstü bir bütçesi var. Peki, sorun nerede? Sorun bütçenin yönetiminde… Bütçe hizmet anlayışıyla değil, talan anlayışı ile yönetiliyor, kullanılıyor. Bu talan düzenini Sayın İmamoğlu değiştirecek.
Tüm bu hukuksuz kararlar üzerine yenilenen seçimlerde yeniden İstanbullu, “Ben İmamoğlu’nu seçmek de kararlıyım” derse ülke siyasetinde ne gibi değişiklikler olabilir. Demokrasi mücadelesinin bir kalesi durumuna geldi İstanbul seçimleri.
Öncelikle şunu söyleyeyim. İstanbullu “Yeniden İmamoğlu”diyecek. Bunda hiç şüphe yok. Üstelik 31 Mart Seçimlerinde “İmamoğlu” diyen vatandaşlarımızdan çok daha fazlası “İmamoğlu” diyecek. Çünkü İmamoğlu’nun 18 günde neler yapabildiğini gördü İstanbullu. Üstelik İstanbullu iradesine darbeyi asla ve asla kabul etmez. Ortada ciddi bir haksızlığın olduğunu vicdan sahibi her kişi kabul ediyor. Bu kez fark çok daha yüksek olacak… Kaldı ki bu saatten sonra artık İmamoğlu CHP’nin değil, 16 milyon İstanbullunun seçilmiş belediye başkan adayıdır.
Bundan sonra seçim güvenliği sandık güvenliği ön plana geçti. İstanbul Barosu, yaptığı açıklamada “her okula bir avukat arayışında yaptığımız çalışmaları, bu kez her sandığa bir avukat hedefi ile sürdürmeyi planlamaktayız” demişti. Seçim ve sandık güvenliğini sağlamak için başka kurum ve kuruluşlardan da destek talepleri var mı? Bu konuda nasıl bir strateji uygulayacaksınız?
Kılıçdaroğlu: Her sandığa sahip çıktık, yine çıkacağız. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın… Seçmen listelerini biliyoruz… Son ana kadar da takipçisi olacağız… 23 Haziran sabahı bile seçmen listelerine müdahale olup olmadığını kontrol edeceğiz. Bu konuda tüm örgütümüz teyakkuz halinde… Ayrıca barolar, sivil toplum örgütleri de duyarlılıklarını ifade ediyorlar. Bu demokrasimizin geleceği açısından çok önemli…