CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'da düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak daha önce kullandığı "kontrollü darbe" sözüne ilişkin açıklamada bulundu. Kılıçdaroğlu bu söze dair "Özel bir ısrarım yok" dedi ve "Bütün arzum darbenin bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkarılıp aydınlatılması" diye ekledi. "Her zaman, her yerde ve her ortamda, '15 Temmuz darbe girişiminde bulunan FETÖ terör örgütüdür' dedim" hatırlatmasında bulunan Kılıçdaroğlu, "15 Temmuz’u yapanın FETÖ terör örgütü olduğu konusunda en ufak bir şüphem yoktur" dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin "kontrollü bir darbe girişimi olduğunu" iddia ederek, "Elimizde bununla ilgili dosya var" demişti.
"Erken seçim beklentiniz var mı?" sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ı kastederek "AKP’nin parlamento grubunun özgür iradesi yok, egemen kişiden alınan talimata göre irade şekillendiği için o bir kişinin erken seçime karar verip vermediğini bilmiyoruz. Kendisine uygun koşulları yakalayamazsa seçimler normal dönemde olacaktır" ifadesini kullandı.
Öte yandan Kılıçdaroğlu'nun, "darbenin aydınlatılması" noktasında sorduğu sekiz sorudan 15 Temmuz günü MİT'e "Hakan Fidan alınacak" ihbarını yapan pilot Binbaşı O.K'yla ilgili olan soru dikkati çekti: "O.K. diye bir kişi MİT’e gidiyor, darbe yapılacak diyor. Oysa sadece MİT müsteşarı kaçırılacak diye ihbarda bulunduğu söylenmişti. Darbe ihbarında bulunduğu neden gizlendi?"
Binbaşı O.K’nın ifadesinin önce CHP’ye geldiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "O.K. isimli kişinin beyanlarıyla ilgili olarak savcının düzenlediği bir tutanak var. O tutanak önceden bizde de vardı. 15 Temmuz’la ilgili rapora koyacaktık" ifadesini kullandı. Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek'in 15 Temmuz raporuna koyduğu, Fethullah Gülen'in CHP'ye 5 bin lira bağış yaptığını iddia eden makbuza değinen Kılıçdaroğlu, "O makbuzu incelettim, sahte bir makbuz. Reşat Petek CHP’ye sahte bir makbuzla saldırıyor" dedi.
Suudi Arabistan öncülüğündeki 7 ülkenin, Katar’la ilişki kesme kararı konusuna da değinen CHP lideri Türkiye'nin Orta Doğu’da kaybetme sürecine girdiğini savunarak "İktidar olanlar İhvan'dan yana tavır koydular, o kadar ki İhvan’ın dört parmağını Türkiye’ye getirdiler" yorumunda bulundu.
Abdulkadir Selvi'nin Hürriyet gazetesinin bugünkü (6 Haziran 2017) nüshasında yayımlanan "Darbe tarihi ne oldu? Kılıçdaroğlu ile ne konuştuk?" başlıklı yazısı şöyle:
Önce bir yanlışı düzelterek başlayayım.
Dünkü, “FETÖ’cüler darbenin tarihini verdi” başlıklı yazım, bazı internet siteleri tarafından, “Hürriyet yazarı darbenin tarihini verdi” şeklinde kullanıldı. Doğru değil. Ben FETÖ’cülerin darbe tarihi verdiğini yazdım. Tarih verildiğini yazmakla tarih vermek aynı şeyler değil.
Yazımda ayrıca ‘kontrollü darbe’ sözü üzerinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na çağrı yapmıştım.
Kemal Bey’le konuştum.
“Her zaman, her yerde ve her ortamda, 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan FETÖ terör örgütüdür dedim. 15 Temmuz’u yapanın FETÖ terör örgütü olduğu konusunda en ufak bir şüphem yoktur. Meclis’te de Yenikapı’da da her defasında bunun yapan FETÖ terör örgütüdür dedim. Bu konuda en ufak bir tereddütüm yoktur” dedi.
Bunun üzerine neden ‘kontrollü darbe’ diyorsunuz diye sordum.
“Yabancı istihbarat örgütlerini esas alıp dil geliştirirsek yanlış olur”dedi. Ben de aynı şeyi söylüyorum. Kemal Bey, 15 Temmuz’a ilişkin pek çok karanlık noktanın olduğu görüşünde. Bunların aydınlatılmasını istiyor. “Yenikapı mitinginde yeni bir darbenin olmaması için 15 Temmuz’u aydınlatmamız lazım dedim. Ancak öyle olmadı. Bazı soru işaretleri hâlâ yanıtlanmayı bekliyor. FETÖ’cüleri, yabancı istihbarat servislerini ve iddia edildiği gibi üst akıl varsa üst aklın planlarını boş çıkarmanın en güzel yolu, karanlıkta kalan noktaların aydınlatılmasıdır” diyor.
“Aydınlatılması gereken noktalar neler?” dedim. Kılıçdaroğlu, peş peşe sıraladı.
1- 15 Temmuz’u araştırmak üzere Meclis’te kurulan komisyona neden görev yaptırılmadı?
2-O.K. diye bir kişi MİT’e gidiyor, darbe yapılacak diyor. Oysa sadece MİT müsteşarı kaçırılacak diye ihbarda bulunduğu söylenmişti. Darbe ihbarında bulunduğu neden gizlendi?
3- MİT, O.K.’yı dinledikten sonra hangi önlemleri alıyor? Biz bunu hiç sormuyoruz.
4- O gece Cumhurbaşkanı’na bilgi veriliyor. Ama neden Başbakan’a bilgi verilmiyor?
5- Cumhurbaşkanı A Haber-ATV ortak yayınında 3 ayrı uçak beni bekliyordu diyor. Demek ki siz darbe bilgisine sahipsiniz. O uçaklar bu talimat üzerine bekliyordu.
6- Darbeyle ilgili en ciddi soruşturmayı yapan savcı neden görevden alındı?
7- Darbenin siyasi ayağının ortaya çıkarılmaması için bir çaba var. Bu da bizde bilinçli olarak darbe kapatılmaya çalışılıyor kanaatinin oluşmasına neden oldu.
8- 15 Temmuz gerekçe gösterilerek bütün muhalifler susturuluyor. Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri FETÖ’cü mü?
Kılıçdaroğlu, bu soruları sıraladıktan sonra döndü, “Bu soruları neden soruyorum” diye sordu. Bekledim, sorusunun cevabını kendisinin vermesini istedim.
“Bütün bunları 15 Temmuz’daki 249 şehidimiz için soruyorum. Hep diyoruz ya şehitlerimiz, şehitlerimiz diye. Şehitlerimizin kanı yerde kalmasın istiyorum. Şehitlerimizin kanının yerde kalmaması için bu soruların cevaplandırılması gerekiyor.”
Kılıçdaroğlu’na akla gelebilecek tüm soruları sordum. 15 Temmuz’u Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek’in, Fetullah Gülen’in 1967 yılında CHP’ye 5 bin TL yardım ettiğine dair gösterdiği makbuz da onlardan biriydi.
“O makbuzu incelettim, sahte bir makbuz. Reşat Petek CHP’ye sahte bir makbuzla saldırıyor. O devirde o parayı verecek kim var Allah aşkına?” dedi.
Kemal Bey’e CHP’nin kurduğu komisyonu hatırlattım. “Raporun sonuna yaklaştık. 15 Temmuz’un temel esaslarının ortaya konulacağı bir rapor olacak” diye konuştu.
Bu arada MİT’e ihbarda bulunan Binbaşı O.K’nın gürültü koparan ifadesi önce CHP’ye gelmiş. Kılıçdaroğlu, “O.K. isimli kişinin beyanlarıyla ilgili olarak savcının düzenlediği bir tutanak var. O tutanak önceden bizde de vardı. 15 Temmuz’la ilgili rapora koyacaktık” dedi.
Belli ki birileri “Darbe ihbarı vardı” tartışmasını sıcak tutmak istiyor. O nedenle CHP’ye de ulaşmışlar. Yazının sonunda en başa dönmek istiyorum.
Kılıçdaroğlu’na, ‘kontrollü darbe’ konusundaki çağrımı hatırlatıp, kullanmaya devam edip etmeyeceğini sordum.
“Özel bir ısrarım yok. Bütün arzum darbenin bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkarılıp aydınlatılması” dedi. CHP liderinin kontrollü darbe konusunda profili biraz düşüreceği izlenimi edindim.
Habertürk gazetesinden Muharrem Sarıkaya'nın haberi şöyle:
CHP’nin 7 ay önce düzenlediği “Anayasa Çalıştayı” gibi, dünkü "Kıdem Tazminatı Çalıştayı" da başarılıydı.
Türkiye’nin bir araya gelmekten kaçınan 3 büyük işçi konfederasyon başkan ve üyelerini aynı çatıda buluşturdu; aynı kürsüde konuşturdu.
Şurası görülüyor ki, CHP 1970’li yıllarda takdir toplayan sivil toplum örgütleriyle birlikte hareket siyasetine dönüyor; beğeni de topluyor.
Emekli maaşı gibi bilinmesine karşın görmezden gelinen sorunların üzerine gidiyor; etkili de oluyor.
Çalıştaya ara verildiğinde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile gündem üzerine sohbet ettik.
CHP liderine, “kontrollü darbe” sözüne son günlerde kendisine destek veren kesimlerden de gelen eleştirileri anımsattım, "Hata yaptığınızı düşünüyor musunuz?" diye sordum.
Kesin ifadeyle “Hayır” dedi...
15 Temmuz’un FETÖ tarafından yapıldığı konusunda tereddüdünün bulunmadığını belirtip “kontrollü darbe” sözünün gerekçelerini sıraladı:
"1- Parlamentoda Darbeyi Araştırma Komisyonu’nun gerçek anlamda işlev yapmasına neden engel oldular? 2- Adil Öksüz olayındaki karanlık noktalar bugüne kadar aydınlatılmamıştır. 3- (Pilot Binbaşı) O.K. MİT’e gitti, MİT Müsteşarı’nın kaçırılacağını söyledi. Bu kamuoyuna eksik yansıtıldı. O.K. savcıda verdiği ifadede darbe yapılabileceğini söyledi, bu ifade neden kamuoyundan gizlendi? 4- Sayın Cumhurbaşkanı, 16 Temmuz günü İstanbul’da 3 ayrı yerde 3 uçağın kendisini beklediğini söylüyor. 3 ayrı yerde uçak beklesin diye talimat ne zaman verildi? Buna benzer onlarca karanlık nokta sayabilirim."
"Genelkurmay Başkanı Org. Akar’ın komisyona yanıtını tatmin edici buldunuz mu?" sorumuza yanıtı şöyle oldu:
“O.K., ifadeyi Genelkurmay’da vermedi, MİT’te verdi. O.K., MİT’te darbe yapılabileceğini söylüyor, ama MİT Genelkurmay’a bunu söylemiyor. Bu da karanlık noktalardan birisi. Darbeyle ilgili mademki bilgi aldı Cumhurbaşkanı, Başbakan’a niye kimse bilgi vermiyor? Ne MİT Müsteşarı, ne Genelkurmay Başkanı, ne Cumhurbaşkanı, kimse Başbakan’a bilgi vermiyor, neden? Bu soruların cevabını 248 şehidin hakkını korumak için bulmak zorundayız. Kaldı ki, kontrollü, kontrolsüz diye tanımlanmasının çok daha ötesinde bu soruların cevabını bekliyoruz. Bir deyime takılıp o deyim üzerinden insanların yargılanmasını asla doğru bulmuyorum.”
FETÖ soruşturmasını yürüten Ankara’daki savcının görevden alınması ile savcıların iddianamelerinin Adalet Bakanlığı denetimine tabi tutulmasını da sorularının arasına ekledi.
OHAL Komisyonu’nun kuruluşunun geciktirildiğine, üye olarak bürokratların atandığına vurgu yapıp devam etti:
"Bugün de müsteşar, genel müdür olan bürokratlar incelemiyor mu? OHAL kararnamelerindeki etkin rolü devlette hangi kurum üstleniyor? O etkin kurum, bu komisyona ne bilgisi verecek ki? Komisyonun kurulma nedeni AİHM’ye başvuruyu geciktirmek."
Parti teşkilatına "Seçim olacakmış gibi çalışın" talimatının gerisinde, "İki ay arayla STK’ları ziyaret edin" talimatının bulunduğunu söyledi.
"Erken seçim beklentiniz var mı?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Seçimin erkene alınması, parlamento kararıyla oluyor. Üzülerek ifade edeyim, AKP’nin parlamento grubunun özgür iradesi yok, egemen kişiden alınan talimata göre irade şekillendiği için o bir kişinin erken seçime karar verip vermediğini bilmiyoruz. Kendisine uygun koşulları yakalayamazsa seçimler normal dönemde olacaktır.”
Anayasa’nın, “6 ay içinde çıkarılmasını zorunlu kıldığı” uyum yasalarını görüşmek üzere TBMM Başkanı’nın 8 Haziran günü partilerin grup başkanvekillerini bir mektupla toplantıya davet ettiğini açıkladı. Konuyu yarın (çarşamba) partisinin MYK’sında masaya yatıracaklarını, kararlarını buna göre vereceklerini de bildirdi.
Suudi Arabistan öncülüğündeki 8 ülkenin, Katar’la ilişki kesme kararı konusunda da CHP Lideri şunları söyledi:
“Türkiye pozisyonunu yanlış noktada ve yanlış yerde koydu. Uygar dünyada, nasıl kaybettiyse Ortadoğu’da da kaybetme sürecine girdi. İhvan’ın demokrasiden yana hiçbir zaman tavır takınmadığını, dini kullanarak geniş kitleleri etkilemeye çalıştığını dünya biliyordu. Ama Türkiye’de iktidar olanlar İhvan’dan yana tavır koydular, o kadar ki İhvan’ın dört parmağını Türkiye’ye getirdiler. İslam dünyası da bundan rahatsız. Rahatsızlığını bu son hareket ortaya koydu.”
Bu aşamada Türkiye’nin Katar’a neden askeri birlik yolladığını sorup ekledi:
“Avrupa’yı karşımıza aldığımız gibi geniş bir İslam dünyasını da karşımıza aldık.”
Almanya ile yaşanan İncirlik krizinin de aşılması gerektiğini söyledi.
“IŞİD’e karşı mücadelede biz, Batı dünyasını yanımızda görmek istiyorsak, bunlara her türlü kolaylığı sağlamamız lazım” dedi.
PKK konusunda Almanya’nın, Türkiye’nin yanında olan tavrını anımsattı.