30 Mart seçimlerinin ardından Ağustos ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Takvime uyulacak. Bugünden önümüzdeki birkaç hafta içinde ‘adayımız şu’ diye söylem doğru değil” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Aklımda bir değil birkaç isim var. Çok sayıda isim konuşuluyor ama arkadaşlarla konuşacağız, kanaat önderleri var, onlarla konuşacağız. Sivil bir kişi olacak siyasi bir kişilik olmayacak tarafsızlığı ile Türkiye’ye güven verecek bir isim üzerinde durulmalı. Böyle bir kimlikle ortaya çıkarılabilir. İlla kadın diye öncelik yok ama kadın olmasını arzu ederim. Medyada belli isimlerin ön plana çıkması kabul görüp görmediği açısından da yararlı olacaktır. Ortak bir aday daha kuvvetli bir ihtimal gibi görünüyor. Tarafsızlığıyla, olgunluğu ile toplumu kucaklayacak bir Cumhurbaşkanı adayı çıkarsa AKP, CHP, MHP, BDP adayı diye bakmamak gerekiyor” şeklinde konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Vatan gazetesinden Murat Çelik ve Kıvanç El’e konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları özetle şöyle:
- Cumhurbaşkanlığı için ne zamana kadar net bir isim belirleyeceksiniz?
O takvim çerçevesinde üzerimize düşeni yapacağız. Her halükarda takvim ortaya çıkacak. Takvime uyulacak. Bugünden önümüzdeki birkaç hafta içinde ‘adayımız şu’ diye söylem doğru değil. Aklımda bir değil birkaç isim var. Çok sayıda isim konuşuluyor ama arkadaşlarla konuşacağız, kanaat önderleri var, onlarla konuşacağız. Sivil bir kişi olacak siyasi bir kişilik olmayacak tarafsızlığı ile Türkiye’ye güven verecek bir isim üzerinde durulmalı. Böyle bir kimlikle ortaya çıkarılabilir. İlla kadın diye öncelik yok ama kadın olmasını arzu ederim. Medyada belli isimlerin ön plana çıkması kabul görüp görmediği açısından da yararlı olacaktır. Ortak bir aday daha kuvvetli bir ihtimal gibi görünüyor. Tarafsızlığıyla, olgunluğu ile toplumu kucaklayacak bir Cumhurbaşkanı adayı çıkarsa AKP, CHP, MHP, BDP adayı diye bakmamak gerekiyor.
- Abdullah Gül’ün de sürece ilişkin açıklamaları oldu...
Sayın Abdullah Gül’ün ‘Erdoğan ile konuşacağım’ demesi tarafsız olmadığının en tipik göstergesi. Bütün toplumu kucaklayan Cumhurbaşkanı olmadığının itirafıdır. Bu konuda düşüncesi varsa bir şekliyle Erdoğan ile paylaşabilir. Bunu kamuoyu önünde deklare etmesi onunla görüşeceğim demesi ‘Beni AKP getirdi AKP’ye şükranlarımı sunuyorum kaderimi Erdoğan belirleyecek’ demektir. Erdoğan’a olan minneti ve şükranı dile getiriyor. Aramızda konuşur hallederiz algısı doğru değil. Rakip olmayacaklar bir kere. Erdoğan Cumhurbaşkanı adayı olmamalı. Şaibeden arınırsa aday olabilir.
- Yerel seçimlerde oy artışı olsa da beklenilen düzeye gelinemedi. Sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir sefer CHP açısından yorumlanırsa önemli bir başarı olarak sunmuyoruz, elbette görüyoruz. Başarı her yerde iktidar olunursa başarıdır. Uzun yıllardır alamadığımız belediyeleri aldık. Bizim elimizde olanları da kaybettik. Düşünmemiz gereken bir şey var. Kaybedileni niye kaybettik? İlk sorgulamayı başkan adayı olan kişi yapmalı arkasına bizim yapmamız gerekiyor. Gerekçelerini masaya yatırmamız gerekiyor. Tahlil yapılmalı. Büyükşehirlerde 2009 verileri ile kıyaslama yapılıyor, bu yanlış. 2009’da sadece il merkezi oy kullanıyordu. Büyükşehirlere bakıp öyle değerlendirilmesi gerekiyor. AKP’nin bütünşehir yoluna gitmesinin nedeni de CHP’den bazı belediyeleri almaktı.
- Ankara seçimleri hala net değil, itirazlarınız oldu. Siz ne düşünüyorsunuz?
Ankara’da hala süreç devam ediyor. Bir ülke başkentinin belediye seçimleri 1 haftadır sonuçlanmıyor ise her taraftan şaibe dedikoduları çıkıyorsa, bu şaibe toplumda yer bulmuşsa seçimin yenilenmesi lazım. Ankara için söylüyorum. Yenilenmez ise kaygı ve kuşku devam edecektir. 100 binin üzerinde oy iptali var. Bu başlı başına bu seçimin sağlıklı olmadığı göstergesidir. 4 kez YSK’dan sandık başkanlarına uyarı gidiyor hata YSK’da. 100 bin kişi seçim sonucunu değiştirir bu nedenle hata düzeltilmeli. YSK 124 bin oyun iptalinin sorumlusudur. ‘Kardeşim temsilciniz var çaldırmasaydınız’ diyenler var. Haklıdır ama o başka bir konu. Burada 100 bin aşkın oyun iptali söz konusu. Oyum çalınacak anlayışı var genel güvensizlik hakim.
- Seçim ardından Mustafa Sarıgül yine konuşuluyor. Ak Parti’den ‘partinin başına geçecek’ açıklamaları geliyor. Siz bu yorumlara ne diyorsunuz? Yeni bir görevlendirme olabilir mi?
Hayır. Bir şey görmüyorum. Havuz medyası olarak tanımladığımız medyanın kaleme aldıkları AKP destekli yazarların yorumu bu. Acaba CHP nasıl karışır haberleri yapıyorlar. Ne Sarıgül ne ben ne de diğerleri olsun hepimiz uyum içindeyiz düşüncelerimizi aktarıyoruz. Sarıgül önemli bir aktördür. İstanbul’da seçimlere girdi yüzde 40 oy aldı. Oyu küçümsemek yanlış olur. Bir başarısı var. O başarısını sürdürmek isteyecektir. Genç birikimli birisi, yolunun tıkanması doğru değil, tam tersine gerekirse yolunun açılması lazım. Siyasette daha aktif görevler de talep edebilir o aktif görevlere gelmesi lazım. Sadece o değil Mansur Yavaş için de bu geçerlidir. Bizim siyasetimiz açısından önemlidir. Onunla da beraber çalışacağız. Aktif siyasette olmasını arzu ederim.
- Seçimlerde sizin projelerden çok yolsuzluk iddialarını dile getirdiğiniz için seçimin kaybedildiği yorumları var. Bu yoruma ne dersiniz?
Bu da çok büyük bir yanlış. Öyle anlaşılıyor ki ben ne konuştum bilmiyorlar. İlk metroyu yaptığımız, Tansaş’ı, halk ekmek’i anlattım. Gecekondu yıkımlarının sosyal demokrat belediyelerde davul zurna ile yapıldığını anlattım. Halka hesap verdiğimizi defalarca anlattım. Medya gündeminde tapeler vardı ve bu nedenle manşetler hep tapeler üzerineydi. Bunları konuşmasam da ‘Yahu kardeşim sen CHP Genel Başkanısın hiç mi tapeleri görmedin’ derlerdi.
- Memleketiniz Tunceli’den beklenti vardı ilin kazanılacağına dair...
Tunceli’de bizim dışımızda bağımsız sol girdi o nedenle kaybettik. Ancak az değil yüzde 30 oy aldık. ‘Tunceli’yi alırız’ diyorduk ama olmadı, takdir vatandaşın elbette.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nden net bir şekilde görünen ve mahkemenin verdiği inşaatının durdurulması kararı nedeniyle yeniden gündem olan Başbakan Binası’na ilişkin de yeni bir iddiayı paylaştı.
Kılıçdaroğlu, “O binanın yapılışı ile ilgili olağanüstü yolsuzluklar var. Neden aynı mütaahhide farklı işi gizli kararname ile yaptırıyorlar. Gizli kararname çıkardılar, müteahhide verdiler. (Güvenlik gerekçesi ile ilgili olamaz mı? sorusu üzerine) Güvenlik gerekçesi bile olsa ihalesiz gizli kararname ile yaptılar. Sayıştay raporunda var. Meclis’e gelmeyen raporda var. ‘Raporlar gelseydi biterdik’ diye demiyorlar boşuna. İktidara geldiklerinde ‘büyük devlet binası küçülmeli bunlar bürokrasi görüntüsü küçülüp halkla iç içe olmalıdır’ dediler. Öyle geldiler. Şimdi buraya taşıyorlar. Eski Başbakanlık binası mütevaizidir. CHP iktidarında bu bina ODTÜ’nün olacak.
- Dışişleri’ndeki Suriye toplantısı için ‘bilinçli sızdırıldı’ iddiaları var. Bu yorumlar sizce mümkün mü?
O ses kayıtlarını ben dinlediğimde düzmece olduğunu düşündüm. Nedeni de şu; daha önce ki ses kayıtlarının düzmece olduğunu iddia etmek için böyle bir kayıt uydurdular diye yorumladık. ‘Bak bu yalan diğerleri de yalan diyecekler’ dedik. ‘Bilerek yaptılar’ dedik. O nedenle ben ‘tuzağa gelmeyelim’ dedim ve önce biz bunu hiç konuşmadık, dillendirmedik. Dinledikten sonra bunu hiç dillendirmedim. ‘AKP yalanı üzerine düşmeyelim’ dedik. ‘Böyle bir şey olamaz’ dedik. Sonra öğleden sonra Davutoğlu üstlendi bunu. Üstlenince iki konuda endişe duydum. Gizlilik diye bir şey yok. Dışişleri Bakanı’nın odası bu kadar rahat dinlenirse vahim bir durumdur. İçeriği daha da vahim. Oturmuşlar kahve sohbeti gibi Suriye’ye girişin yolları aranıyor. Hem kendi kamuoyu hem de başka kamuoyunu kandıracak senaryolar üretiliyor.
- Siz de dinlendiğinizi daha önce iddia etmiştiniz hala böyle olduğunu düşünüyor musunuz? Burada böcek araması yaptırdınız mı?
Böcek araması özel olarak yaptırmadım ancak arada bakıyorlar. Bu oda dahil dinleniyor tüm genel merkez. Açık açık dinleniyoruz, kendisi de söyledi. ‘Nefes alışını biliyorum’ dedi. Doğrudan izlediği takip ettiği kendisine özel bilgilerin gittiğini ben biliyorum. Benle ilgili özel bilgilerin gittiğini biliyorum. Şahsen Erdoğan’a bilgiler götürülüyor. Sadece ben değil, pek çok liderle ilgili bilgi gittiğini biliyorum. Biri bizi gözetliyor. Erdoğan ülkeyi hukukla yönetmiyor, istihbaratla yönetiyor. Önümüzdeki süreçte toplum ve medya üzerindeki baskı artacak. ‘Twitter Facebook ticari kuruluş yasaklanabilir’ diyorlar. ‘Hukuka mecburen uyduk’ diyorlar. Hukuk gereği olarak demiyor. ‘Mecburen yaptık‘ demesi farklı bir şey. Yargı bir Başbakan için kendi deyimiyle ‘ayak bağı’ ise demokrasiyi içselleştireceğini sanmıyorum. Yarın bir gazeteyi de yasaklar ‘ticari kuruluş’ der.