Kılıçdaroğlu: Milli egemenliğin bir kişiye verilmesi mümkün değildir

Kılıçdaroğlu: Milli egemenliğin bir kişiye verilmesi mümkün değildir

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı TBMM'deki 23 Nisan özel oturumunda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, isim vermeden başkanlık sisteminin tartışılmasını eleştirerek, "Milletimiz, hiç kimsenin iznine gerek görmeden milli egemenliğini almış ve kullanmıştır. Milli egemenlik öyle bir nurdur ki onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar yok olur.' Evet bu kadar acı tecrübeyi geçiren bir milletin, bundan sonra egemenliğini bir kişiye vermesi kesinlikle mümkün değildir" dedi. 

 

"Yasama, yürütme ve yargı birbirinin karşıtı değildir"

 

Bu ülkede egemen olanın millet olduğunu ve milletin egemenliğini kurumlar aracılığıyla kullandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Yasama, yürütme ve yargı birbirinin karşıtı değil, çağdaş bir iş bölümü içerisinde çalışması gereken kurumlardır. Bu kurumlar, demokraside denge ve denetleme ağını oluştururlar. Güçler ayrılığı ilkesinin özü, demokrasiyi güçlendirmek ve milletin hakkını ve hukukunu güvence altına almaktı, ama maalesef bu konuda ciddi sorunlar yaşıyoruz. Anayasamızın 98. maddesi diyor ki, 'Türkiye Büyük Millet Meclisi soru, Meclis araştırması, genel görüşme, gensoru ve Meclis soruşturması yollarıyla denetleme yetkisini kullanır" şeklinde konuştu.

 

"Parlamenter Demokrasi, siyasal ve sosyal kültürümüzün bir parçasıdır" 

 

24. dönemde sadece CHP milletvekillerinin verdikleri soru önergelerinden 11 bin 436'sının yürütme organı tarafından cevaplandırılmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Burada ciddi bir sorunumuz var; hukuku göz ardı ediyoruz demektir, yürütme organının yasama organını tanımaması demektir. Böyle bir tablo bu Meclis'in saygınlığına gölge düşürmez mi? Bizim yaklaşık 150 yıllık bir parlamenter demokrasi tarihimiz var. Parlamenter demokrasi, siyasal ve sosyal kültürümüzün parçasıdır. Ancak 12 Eylül darbe yasalarıyla parlamenter sistemimiz derin yaralar almıştır. Darbe yasalarıyla; siyasal partiler lider sultasına bırakılmış, seçim barajları ile milli iradenin mecliste gerçek anlamda temsili engellenmiş, Bunun sonucu olarak Meclis, sağlıklı denetim yapamaz hale getirilmiştir. Hele hele, kuvvetler ayrılığını ayak bağı gören bir anlayış demokrasimize de, Meclis'in saygınlığına da gölge düşürmüştür. O kadar ki Meclis'in bütçe hakkı bile kısıtlanmıştır. Bu manzara kabul edilemez" açıklamasında bulundu.

Meclis'i kanun yapma fabrikası gören...

 

Türkiye'nin üçüncü sınıf bir demokrasiyi hak eden bir ülke olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu şunları söyledi: "12 Eylül darbe hukukunu değiştirip, kuvvetler ayrılığına dayanan parlamenter sistemi yeniden güçlendirmek zorundayız. Bu süreci başlatacak yer TBMM'dir. Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratikleşme tarihi aynı zamanda bu Meclisin yetkilerini savunma ve genişletme tarihidir. Bu meclisin yetkilerini gasp etmeye çalışan, Meclis'i de kanun yapma fabrikası olarak gören bir anlayış demokrasimizin gelişmesinin ve derinleşmesinin önündeki en büyük engeldir. Bizim çocuklarımıza karşı bir borcumuz var. Daha güçlü, daha özgür, daha zengin bir Türkiye'yi onlara bırakmalıyız. Bu yüzden bu ülkeyi kuranlar, 23 Nisan gününü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ilan ettiler. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, yaşanacak bir Türkiye umuduyla, Cumhuriyet Halk Partisi adına 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutluyor, Türkiye'yi kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum."