Kılıçdaroğlu: Abdulkadir Selvi benim adıma nasıl konuşuyor, yoksa birileri Selvi’ye yazdırıyor mu?

Kılıçdaroğlu - Selvi (sağda)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi'nin bugünkü yazısına tepki göstererek, "Abdulkadir Selvi benim adıma nasıl konuşuyor, yoksa birileri Selvi’ye yazdırıyor mu?" dedi.

Medyascope'ta Ruşen Çakır'ın sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Köşe yazarlarının hayal aleminde de gezmemesi lazım. Abdulkadir Selvi bana sorabilirdi. Abdulkadir Selvi benim adıma nasıl konuşuyor? Yoksa birileri Selvi’ye yazdırıyor mu? Bu cümle önemli.  Birileri medyaya belli cümleler verip 'Bunları köşenizde yazacaksınız' diyor, onlar da 'Emredersiniz' diyor. Bir devlette hukuk ve adalet sisteminde yozlaşma olunca, bunun medyaya yansıdığını da görüyoruz. Havuz medyası günün 24 saati Saray'ı öve öve bitiremiyor ama televizyonları izlenmiyor, gazeteleri okunmuyor. Onların tek ilgi alanı CHP. Biz Millet İttifakı olarak demokrasiyi getireceğiz." ifadesini kullandı. 

“Sayın İçişleri Bakanı ağır bir ifade kullandı”

T24 yazarı ve programcısı Murat Sabuncu’yla yaptığı mülakatın ardından başlayan dinleme tartışmalara ilişkin olarak Kılıçdaroğlu, "Devlete duyduğum saygı dolayısıyla ‘Devlet bizi dinliyor’ demek istemem, bazı yerler ve çevreler bizi dinliyorlar ben bunu biliyorum. Erdoğan demişti bir arada, ‘Ey Kılıçdaroğlu senin nefes alışını bile biliyoruz’ diye. Bunu söyledim, Sayın İçişleri Bakanı ağır bir ifade kullandı dinleyenler açısından. O da bakanken kendisinin haberi olmadan dinlenmişti." değerlendirmesini yaptı. 

“Demokrasinin olmadığı bir ülkede rakibinizi dinlersiniz”

Kılıçdaroğlu, "Eğer bir ülkede kişilerin can ve mal güvenliği yoksa telefonların dinlenip dinlememesi çok tali bir konu oluyor aslında. Dinleniyor mu evet dinleniyor. Bunu herkes biliyor aslında. Bunu yalanlamanın bir mantısı da yok, bilinen bir gerçek Türkiye’de.  Demokrasinin olmadığı bir ülkede rakibinizi dinlersiniz, servis edersiniz.  Çok gizli işler yapmamız söz konusu değil, gazetelerde, radyolarda konuşuyoruz ne düşünüyorsak paylaşıyoruz." diye konuştu. 

"Selahattin Demirtaş açıklaması: 3.5 yıldır iddianame hazırlanmadan tutukluysa demokrasi vardır diyebilir misiniz?"

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü konuşmasındaki, “Ben inanıyorum ki yargımız Selahattin Demirtaş gibi bir teröriste böyle bir hak tanımaz. Kobani'nin faili, Diyarbakır'ın faili, Yasin Börü'nün faili odur. Bunları görmezden mi geleceğiz? Yargımız bunları görmezden mi gelecek? Böyle bir teröristin asla önünün açılmasına yol vermeyiz.” açıklamasına ilişkin olarak, “Eğer bir kişi ‘Ben cumhurbaşkanı adayı olacağım’ diye YSK'ya başvurur, oradaki hâkimler ‘Evet aday olabilirsin’ diye karar verirlerse, bu kişi hapiste tutulursa bu ülkede demokrasiden insan haklarından söz edilir mi?” yorumunu yaptı. 

Kılıçdaroğlu değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: 

"Ceza kanununda, ‘Tutukluluk esas değildir, esas olan tutuksuz yargılamadır’ diye bir hüküm olmasına rağmen bu kişi 3.5 yıldır iddianame hazırlanmadan tutukluysa demokrasi vardır diyebilir misiniz? AYM kararını alttaki bir mahkeme, ‘Onun kararı beni bağlamaz’ kararı alırsa o ülkede demokrasiden bahsedilebilir mi?"

“Erdoğan, yargıçlara gözdağı veriyor”

"Erdoğan, ‘Kimse talimat veremez’ falan diye konuşuyor, arkasından tehdit ediyor, ‘Onu kim serbest bırakırsa gösteririm ben ona’ diye. Yargıçlara gözdağı veriyor. HSK aracılığıyla gözdağı veriyor."

“Adalet Bakanlığı ve mahkemelerde büyük çürüme var”

"Mahkemelerde büyük bir çürüme var. Adalet Bakanlığı'nda çürüme var. Türkiye'de adaletin olduğunu kimse kabul etmiyor. Yargıtay başkanı bile adalete olan güvenin yüzde 30'larda olduğunu söylüyor. Yargıtay Başkanı bunu söylüyorlarsa iktidarın şapkasını çıkarıp önüne koyması lazım."

“Erdoğan'ın avukatı neler yapıyor ya bu ülkede”

"Lafa gelince yargı bağımsız. Erdoğan'ın avukatı neler yapıyor ya bu ülkede. FETÖ'den MASAK, MİT raporu olmasına rağmen çatı iddianamesinde adı geçmesine rağmen kimse korkudan dava açamadı ya. Avukatı kimdi, Erdoğan'ın avukatlarıydı. Bunlar aynı zamanda hâkimleri kendi bulundukları mekâna çağırıp onlara talimat veren, bu cesarete sahip insanlar. Erdoğan hayal dünyasında yaşıyor. Gerçekten tek adamı rejimi… Hangi yargıç bağımsız karar veriyor? Garip nokta hukukun üstünlüğüne göre karar veren yargıcın cezalandırılması. Saray’dan gelen talimat çerçevesinde karar veren hakimin ise ödüllendirilmesi."

“İntihal yapan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nı  Yargıtay'a üye yaptınız”

"İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı intihal yapıyor, siz bu kişiyi getirdiniz Yargıtay'a üye yaptınız."

“Hukuk olsa Osman Kavala'nın tahliye olması lazım”

"Hukuk olsa Osman Kavala'nın tahliye olması lazım. Hukuk olmadığı için Erdoğan’ın istediği üzerine içeride kalıyor. AYM, AİHM kararı var. Tahliye oldu ama aynı olaydan dava açtılar. İçeride kaldı. Papaz Brunson’a öyle yapmadılar. Derhal tahliye ettiler, uçağını hazırladılar, Amerika'ya gönderdiler. Bu mudur Allah aşkına yargı bağımsızlığı?"

“Türkiye'de yargı Erdoğan'ın taleplerini yerine getiren bir kurum haline dönüştü”

"Türkiye'de yargı Erdoğan'ın taleplerini yerine getiren bir kurum haline dönüştü. Yargı bağımsız değil, ondandır ki hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur."

“Bütçe konuşmasında AKP'li vekillerin vicdanına seslendim, onlar da vicdan azabı çekiyorlar”

"Bütçe konuşmasında bütçe üzerine konuşmadım. AKP'li vekillerin vicdanına seslendim. Aklını kullanmayan bir insanın parlamentoda olmaması lazım. Kızanlar oldu, evet kızıyorlar. Çünkü onlar da aslında vicdan azabı çekiyorlar. 

Babası şehit olan bir çocuğun aylığı 190 lira. Milletvekili olarak senin vicdanın buna el veriyor mu? Üstelik 52 milyon lira para toplanmış. Nerede bu paralar? Hortumculuğun bu boyutunu ben hiç görmemiştim." 

“Vatandaşın tencere kaynamıyor”

"Eğer bizi millet seçtiyse biz milletin sorunlarına tercüman olmak zorundayız. Sorunlar giderek derinleşiyorsa, iktidar partisinin milletvekilleri gördüğü halde ses çıkarmıyorsa vicdanlarına seslenmem zorunlu oldu. Vatandaşın tencere kaynamıyor."

"Fakirlikten, yoksulluktan bahsettiler 18 yılda sadece bu lafları edenler zenginleşti. Ben AK Parti milletvekillerinin uyanmasını istedim."

“Bu ülkede namuslu adam mı kalmadı?”

Rüşvet alan adamdan büyükelçi olur mu ya? Yüz karası olayıdır. Bu ülkede namuslu adam mı kalmadı? Türkiye Cumhuriyeti'ni namusuyla temsil edecek adam mı kalmadı? Bunu tabii ki onlara söyleyeceğim, kime söyleyeceğim.  Devlet yönetiminde kin, intikam olmaz. Bir şey yapacaksınız hukuk içinde yapacaksınız. Kin, öfke ve intikam duygusuyla yola çıkarsanız bunlardan farkınız kalmaz. 

Cumhurbaşkanlığı adaylığı

Sorulması gereken soru şu: Halk nasıl bir cumhurbaşkanı istiyor? Cumhurbaşkanı tek adam mı olsun, her şeye o mu karar versin. Cumhurbaşkanı mal varlığından ötürü kendisine yönelik suçlamaları geçiştiren biri mi olsun, yargıya müdahale mi etsin? Cumhurbaşkanı ailesiyle beraber mütevazi bir hayat yaşasın yoksa toplumdan kopuk mu olsun?  Benim düşüncem şu; Bakın tek adam rejiminde hiçbir tartışma yok. Herkes bir kişiyi gösteriyor. Diyorlar ki, bizi de besliyor dünyanın parasını aktarıyor, dolayısıyla bizim adayımız belli.  Peki biz ne diyoruz; Millet İttifakıyız demokrasiye bakıyoruz. Ali mi oldu Veli mi oldu önemli değil. Cumhurbaşkanı nasıl olacak, yetkileri nasıl olacak? Bunun üzerinde durmamız lazım.  Onlar tek adam rejiminin devamını istiyorlar. Biz tek adam rejimi istemiyoruz. 

Abdulkadir Selvi’ye tepki: Niye benim adıma konuşuyor?

Köşe yazarlarının hayal aleminde de gezmemesi lazım. Abdulkadir Selvi bana sorabilirdi. Abdulkadir Selvi benim adıma nasıl konuşuyor? Yoksa birileri Selvi’ye yazdırıyor mu? Bu cümle önemli.  Birileri medyaya belli cümleler verip 'Bunları köşenizde yazacaksınız' diyor, onlar da 'Emredersiniz' diyor. Bir devlette hukuk ve adalet sisteminde yozlaşma olunca, bunun medyaya yansıdığını da görüyoruz. Havuz medyası günün 24 saati Saray'ı öve öve bitiremiyor ama televizyonları izlenmiyor, gazeteleri okunmuyor. Onların tek ilgi alanı CHP. Biz Millet İttifakı olarak demokrasiyi getireceğiz.

Millet İttifakı milletvekili seçimleri öncesi oluşturuldu. Önümüzdeki tekrar oturup konuşulacaktır. Önümüzdeki seçimler demokrasiyi isteyenler ve tek adam rejimi isteyenler arasında olacak.  Bu ülkede güzel ülkemizi cumhuriyetle taçlandıracağız.

“Kamulaştıracağız ama kin ve intikam duygusuyla değil”

"Kamulaştıracağız ama kin ve intikam duygusuyla değil. Karşılığı ne ise vereceğiz, bunu artık devlet çalıştıracak diyeceğiz. Şehir hastaneleri aslında şirket hastaneleri, torunlarımızı borçlandırıyoruz. Bu yükten Türkiye'yi kurtarmak 83 milyonun işine gelir."

"Bir insan CHP’nin içinde mutlu değilse ayrılıp yeni parti kurabilir"

Muharrem İnce ve Mustafa Sarıgül’ün parti kurmasıyla ilgili soruya Kılıçdaroğlu, “Olabilir. Bir insan CHP’nin içinde mutlu değilse, izlediği politikaları benimsemiyorsa ayrılıp yeni parti kurabilir" yanıtını verdi.

"Salgını önleme siyasi bir olaydır"

"Salgını önleme siyasi bir olaydır, siyasi otoriterinin başarısı da salgını ne kadar önlerse o kadar başarılı olur. Siyasi iktidar başlangıçta sağlıklı bir strateji belirleyemedi. Sağlık Bakanı "Efendim sayın cumhurbaşkanımızın talimatları ile..." böyle başladıktan sonra siz artık topluma doğruyu söylemiyorsunuz demektir. Bu cümleyle başlayan bakanlar bakan değil Erdoğan'ın memurları."

"Taciz olayına ilişkin gerekeni yaptık"

CHP İstanbul yönetimde taciz ve cinsel saldırı haberlerine yönelik, Kılıçdaroğlu, "Gereği yapılıyor.  Tutuklandı zaten, biz hemen partiden ihraç ettik. Bir olay partinin ilkeleriyle çelişirse, o kişiyi partiden atarız. Temel ahlaki kurallar konusunda asla ödün vermeyiz. Gereği yapıldı. Bizim içimizden bir kişi çıkıp partimizden kimse taciz olayı için  ‘Bir seferden bir şey olmaz' demedi. Ben Sabah gazetesine sormak isterim, manşete taşıyor. Biz taciz olayınca bir seferde bir şey olmaz diyeni parti meclisinde hele hele bakan koltuğunda hiç tutmayız. Gündemi değiştirmek istiyorlar. Günde 39 lira verdiğiniz adam var, aileni geçindir diye. Ahlakı, adalet arayacaksan buradan arayacaksın." açıklamasını yaptı. 

Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:

"Havuz medyası devleti soyuyor"

"Havuz medyasının tirajları yanlış, devleti soyuyor. Kime satıyorlar, Basın İlan Kurumu’ndan beslenecekler. Devleti soyanlar bize ahlak dersi veremez"

AB yaptırımları

"Erdoğan'ın söylemleri AB yaptırımları öncesi söylemler. Yaptırımlar olmadığı takdirde Erdoğan eski pozisyonuna dönüyor. Zamana ve zemine göre çifte standart uygulamak devletin saygınlığına gölge düşürür ve söylemlerinizin güvenli olmadığı ortaya çıkar

Sandıkta demokrasiden yana olanlar birleştiği zaman Türkiye’nin pozisyonu çok değişecek. Tüm dünya demokrasinin nasıl yeniden inşa edildiğini, cumhuriyetin nasıl demokrasiyle taçlandırıldığını görecek. Dünya siyaset tarihine çok önemli katkıda bulunacağız""

 

 

 

Selvi, bugünkü yazısında Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adayının 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olduğunu yazmıştı.